aceleci sinek çorbaya düşermiş
süresine uyulmadan acele ile yapılan iş yanlış, bozuk ve kalitesiz olur. istenilen sonuç elde edilemez.
devamını gör...
hayatınızın mottosu olan sözler
bir şarkı dinle, düzelirsin.
devamını gör...
lise aşkı
aşkın kaldığı yıllar...
biz geldikte o yıllardan aşk oracıkta kaldı.
bizim liseden değildi. ilçemizin futbol takımında top koşturuyordu kendileri. ukala, havalı, bir o kadar sevecen...
sonra bir arkadaşımla evlendi.
yıllar yıllar sonra tabi.
aynı işyerinde merhabalaştığım, hal hatır sorduğum bir kızla.
âşk en saf, en temiz o yıllardaydı.
sonra biz büyüdük, o kirlendi...
biz geldikte o yıllardan aşk oracıkta kaldı.
bizim liseden değildi. ilçemizin futbol takımında top koşturuyordu kendileri. ukala, havalı, bir o kadar sevecen...
sonra bir arkadaşımla evlendi.
yıllar yıllar sonra tabi.
aynı işyerinde merhabalaştığım, hal hatır sorduğum bir kızla.
âşk en saf, en temiz o yıllardaydı.
sonra biz büyüdük, o kirlendi...
devamını gör...
31 aralık 2020 bakanlıktan cuma namazı açıklaması
bırakın doğal seçilim işini yapsın.
devamını gör...
yağmura en çok yakışan şey
sahil kenarı.
devamını gör...
bir süre ara verip sözlüğe geri dönmek
insanı çok garip hissettiren durum. heyooo geri geldim demek için açmıyorum bu başlığı. bi dönem aşırı takılıyodum sözlükte çok güzeldi. sonra birden hevesim kalmadı. o zamanki arkadaşlarımı hala görmek çok garip bi duygu. seviyorum hepinizi. iyi akşamlar.
devamını gör...
varoluşçuluk
egzistansiyalizm
var oluş özden önce gelir ilkesine dayanır. varoluşculuk akımında filozoflar dindar ateist ve deist olmak üzere kendi içlerinde ayrılırlar. bu durum bu akımı yorumlama da farklı sonuçlar ortaya çıkarır.
bu görüşe göre tüm değerler ve erdemler insan baz alınarak oluşturulmalıdır.
insan yer yüzüne fırlatılır ve insan yer yüzünde yalnızdır bu yüzdendir ki insan yabacılaşarak yaşar.
varoluşçulukta sorulan soru şudur?
insanın varoluşunun bir amacı var mıdır?
dinler bu soruya tanrı'ya sığınmak ve onun istediği şekilde yaşamak olduğunu belirtir.
varoluşçu filozoflar ise şöyle bakarlar; insanın varoluş amacını seçimleri belirler. bu felsefe sizi özgür kılar. fakat kararlarınızı yanlış vermeniz sizi korkulara sürükler. bunun en güzel örneği (bkz: dostoyevski)'nin suç ve ceza adlı kitabıdır. işlenilen cinayeti kendi için olması gerektiğine inanan ve sonrasında vicdanını tartan genci anlatmıştır. cinayeti işlemek özgür kararıydı peki ya sonrası verdiği karar'ın vicdan azabıydı... özgürlük vardır bizim için ama her yaptığımız işin sorumluluğunu üstlenmek de zorundayız.
dostoyevski'nin varoluş felsefesine katkıda bulunduğu doğrudur. dindar biri olduğunu belirteyim.
gelelim en önemli temsilcisine:
(bkz: jean paul sartre)
var olan her şey, nedensiz ortaya çıkar, zavallılığı yüzünden varoluşunu sürdürür ve rasgele ölür.
sartre varoluşçuluğu, insan önce varolur ortaya çıkar, sahnede görünür ve ancak ondan sonra kendisini tanımlar diye anlatır.
insan belirli bir bütünlüğün içine doğmuştur, burada belirli bağımlılıkları vardır ve yaşamı boyunca bu bağımlılıklar içinde bazı kararlar vermek zorundadır. işte yine başta bahsettiğimiz özgürlük vurgusu.
bununla birlikte hümanizm'i işin içine katar. her türlü bulantı'ya karamsarlığa rağmen.
bulantı: dünyanın kendinde varlığı, insana bulantı duygusu verir; çünkü gerçeklik, yani varlıklar ne iseler o olarak orada öylece ve anlamsız bir şekilde dururlar. meşhur bulantı kitabında altını çizeceğimiz bir cümle.*
friedrich nietzsche'yi burada da yine görüyoruz. bir ateist görüşü olarak değerlendirebiliriz. varoluşçulukla ilgili en belirgin yazısı böyle buyurdu zerdüşt adlı kitabındadır.
evet, insanın kendini taşıması güçtür! bunun nedeni kendi omuzlarında birçok yabancı şey taşımasıdır. o, bir deve gibi çöker ve sırtına bolca yük yüklenir. hele güçlü dayanıklı ve saygılı olursa. o zaman pek çok yabancı sözler ve yabancı değerler yüklenir ve hayatı bir çöl olarak düşünür.
albert camus da “tanrıtanımaz varoluşçuluk” ekolüne mensuptur.
ona göre tanrı fikri insanı sadece tembelliğe ve kaderciliğe alıştırır. oysa insan dünyada sahip olduğu özü, varoluşa kendi seçimleriyle çevirebilir. kendi seçimin
toplum içindeki yalnızlığa, ötekileştirilmene neden olabilir.
her birini birbirinden ayıramıyorum.
buraya kadar gelip okuduysanız hele bir de sıktıysam affola.*
var oluş özden önce gelir ilkesine dayanır. varoluşculuk akımında filozoflar dindar ateist ve deist olmak üzere kendi içlerinde ayrılırlar. bu durum bu akımı yorumlama da farklı sonuçlar ortaya çıkarır.
bu görüşe göre tüm değerler ve erdemler insan baz alınarak oluşturulmalıdır.
insan yer yüzüne fırlatılır ve insan yer yüzünde yalnızdır bu yüzdendir ki insan yabacılaşarak yaşar.
varoluşçulukta sorulan soru şudur?
insanın varoluşunun bir amacı var mıdır?
dinler bu soruya tanrı'ya sığınmak ve onun istediği şekilde yaşamak olduğunu belirtir.
varoluşçu filozoflar ise şöyle bakarlar; insanın varoluş amacını seçimleri belirler. bu felsefe sizi özgür kılar. fakat kararlarınızı yanlış vermeniz sizi korkulara sürükler. bunun en güzel örneği (bkz: dostoyevski)'nin suç ve ceza adlı kitabıdır. işlenilen cinayeti kendi için olması gerektiğine inanan ve sonrasında vicdanını tartan genci anlatmıştır. cinayeti işlemek özgür kararıydı peki ya sonrası verdiği karar'ın vicdan azabıydı... özgürlük vardır bizim için ama her yaptığımız işin sorumluluğunu üstlenmek de zorundayız.
dostoyevski'nin varoluş felsefesine katkıda bulunduğu doğrudur. dindar biri olduğunu belirteyim.
gelelim en önemli temsilcisine:
(bkz: jean paul sartre)
var olan her şey, nedensiz ortaya çıkar, zavallılığı yüzünden varoluşunu sürdürür ve rasgele ölür.
sartre varoluşçuluğu, insan önce varolur ortaya çıkar, sahnede görünür ve ancak ondan sonra kendisini tanımlar diye anlatır.
insan belirli bir bütünlüğün içine doğmuştur, burada belirli bağımlılıkları vardır ve yaşamı boyunca bu bağımlılıklar içinde bazı kararlar vermek zorundadır. işte yine başta bahsettiğimiz özgürlük vurgusu.
bununla birlikte hümanizm'i işin içine katar. her türlü bulantı'ya karamsarlığa rağmen.
bulantı: dünyanın kendinde varlığı, insana bulantı duygusu verir; çünkü gerçeklik, yani varlıklar ne iseler o olarak orada öylece ve anlamsız bir şekilde dururlar. meşhur bulantı kitabında altını çizeceğimiz bir cümle.*
friedrich nietzsche'yi burada da yine görüyoruz. bir ateist görüşü olarak değerlendirebiliriz. varoluşçulukla ilgili en belirgin yazısı böyle buyurdu zerdüşt adlı kitabındadır.
evet, insanın kendini taşıması güçtür! bunun nedeni kendi omuzlarında birçok yabancı şey taşımasıdır. o, bir deve gibi çöker ve sırtına bolca yük yüklenir. hele güçlü dayanıklı ve saygılı olursa. o zaman pek çok yabancı sözler ve yabancı değerler yüklenir ve hayatı bir çöl olarak düşünür.
albert camus da “tanrıtanımaz varoluşçuluk” ekolüne mensuptur.
ona göre tanrı fikri insanı sadece tembelliğe ve kaderciliğe alıştırır. oysa insan dünyada sahip olduğu özü, varoluşa kendi seçimleriyle çevirebilir. kendi seçimin
toplum içindeki yalnızlığa, ötekileştirilmene neden olabilir.
her birini birbirinden ayıramıyorum.
buraya kadar gelip okuduysanız hele bir de sıktıysam affola.*
devamını gör...
her şeyi içine atan insan
en sonunda patlayacak olan insandır. tüm hisleri bastırılmaktan kaybolmuş içi karanlık birine dönüşür. içimde tuttuğu onca şey ve tepkileri öfke olarak çıkar içinden.
devamını gör...
varoş hediyeler
varoş hediyeler kişiden kişiye değişmektedir. el emeği olan hediyeleri bir taraf ne kadar anlamsız/basit bulsa bile ben daha çok değerli görenlerdenim. belirli günler içerisinde verilen hediyelerdense hiç beklenmedik anda verilen düşünülmüş hediyeler daha çok anlamlı olur. varoş hediyelere gelecek olursak üstte ki yazara katılmaktayım, kalpli kutunun içine çikolataları hapsetmenin anlamı yok bırakın özgür kalsınlar.
devamını gör...
normal sözlük'e veda
şimdi sen sektirip gidiyorsun. git.
tanımların durur mu onlar da gidiyorlar. gitsinler.
oysa biz senin tanımlarınsız edemeyiz bilirsin.
tanımların durur mu onlar da gidiyorlar. gitsinler.
oysa biz senin tanımlarınsız edemeyiz bilirsin.
devamını gör...
normal sözlük gök tengrici yazarlar birliği
uzun saçlarım çekik gözlerimle katılacağım birliktir.
selam sana dost.
selam sana dost.
devamını gör...
bir insanı tanıma yöntemleri
1. hata yap
2. sırrını ver.
3. alışverişe git.
4. beraber yemek ye.
5. ailesinden bahsettir.
6. dinlediği müzik türünü sor.
7. enstrüman çalıp çalmadığını sor.
8. kitap okuyup okumaması.
9. mesleği.
10. yürüyüş şekli.
11. konuşma şekli.
12. giyim şekli.
çünkü farkında olmadan dış görünüşümüz ile kendimizi anlatırız.
2. sırrını ver.
3. alışverişe git.
4. beraber yemek ye.
5. ailesinden bahsettir.
6. dinlediği müzik türünü sor.
7. enstrüman çalıp çalmadığını sor.
8. kitap okuyup okumaması.
9. mesleği.
10. yürüyüş şekli.
11. konuşma şekli.
12. giyim şekli.
çünkü farkında olmadan dış görünüşümüz ile kendimizi anlatırız.
devamını gör...
islamcıların sevdiği her şeyden nefret etmek
parayı severler en çok. evet ben de severim. lan yoksa ...
devamını gör...
normal sözlük karma toplama başlığı
tarkan’ın karma albümü vardı, eski tarzından çok farklı bir tarzda çıkarttığı albüm... onun gibi farklı bir anlayış çağını başlatabilecek sesleniştir.
bakalım karma felsefesindeki gibi yaptıklarımızın, yazdıklarımızın, oyy verdiklerimizin sözlüğe doğrudan ama yararlı bir etkisi olacak mı?
bakalım karma felsefesindeki gibi yaptıklarımızın, yazdıklarımızın, oyy verdiklerimizin sözlüğe doğrudan ama yararlı bir etkisi olacak mı?
devamını gör...
seri artı oy veren melek
bendim galiba o melek, sonradan bıraktım o işi insanlar sapık gibi algıladılar. amacım değerlendirme yapıp hakkını vermekti. yanlış anlaşılmak istemedim.
devamını gör...
erkeklerin kaslarıyla övünmesi sorunsalı
kadınlardaki güzellik algısının cinsiyet değiştirmiş hali.
gülme komşuna gelir başına.
bence hiç bir mahzuru yok.
kanat getirecek kadar şişenler uçabilecek mi diye merakla bekliyorum.
gülme komşuna gelir başına.
bence hiç bir mahzuru yok.
kanat getirecek kadar şişenler uçabilecek mi diye merakla bekliyorum.
devamını gör...
filistin benim meselem değil
ne olursa olsun orada bir sürü insan öldürülmüş, kınamak, seslerini duyurmak güzel şeyler.
parasal ve askeri açıdan yardıma gelirsek, kendi kendimize zor yetiyoruz.
israil’i boykot etmek desek zor iş, nasıl edeceksin? ithal ettiğimiz israil ürünlerinden kaç tanesini kendimiz üretiyoruz? ayrıca israilli insanların bir kısmı filistinlilere zulmetti diye hepsi suçlu değil, boykot onların da hakkını yemek olur.
bence seslerini duyursak yeterli.
umuyorum ki yahudiler ve müslümanların barış içinde beraber yaşadığı günleri görürüz.
parasal ve askeri açıdan yardıma gelirsek, kendi kendimize zor yetiyoruz.
israil’i boykot etmek desek zor iş, nasıl edeceksin? ithal ettiğimiz israil ürünlerinden kaç tanesini kendimiz üretiyoruz? ayrıca israilli insanların bir kısmı filistinlilere zulmetti diye hepsi suçlu değil, boykot onların da hakkını yemek olur.
bence seslerini duyursak yeterli.
umuyorum ki yahudiler ve müslümanların barış içinde beraber yaşadığı günleri görürüz.
devamını gör...
kavga esnasında dolu damacana fırlatan kadın
selin onbaşı
devamını gör...

