z kuşağı
y kuşağı ile alfa kuşağı arasında kalmış zeki bir kuşaktır. tek şansızlıkları teknolojinin hayatımıza aktif bir şekilde girdiği dönemlerde ergenliklerini yaşadıklarından google’nin içerisinde kaybolmalarıdır.
devamını gör...
meja (yazar)
dünyalı olduğuna inanmadığım, zeta reticulan olduğundan şüphelendiğim, gerçekten kimseyle işi olmayan, bilgi içerikli tanımları olan, takip ettiğim yazardır.*
devamını gör...
kapatınca kafa ütülüyormuş denilen şeyler
sussam tesiri yok, söylesem silivri efendim.,
onun dışında yazıcı, tarayıcı ve çamaşır kurutma makinesi sesi bu tarz seslere örnek verilebilir.
onun dışında yazıcı, tarayıcı ve çamaşır kurutma makinesi sesi bu tarz seslere örnek verilebilir.
devamını gör...
sophomore
bir ömür kitap okuyan ama ne okuduğunu bilmeyen ve bunu hayatına geçiremeyen, yani anlamsız bir öğrenmeyle yaşayan kimseler için kullanılan yunanca tabir. herhalde dünyada en çok bulunan okuyucu türüdür. bir de bu sophomorelar kendilerini yüceltmeye bayılırlar. tam bir cehalet! retorikçi birer böndürler genellikle... ve gittikçe çoğalırlar.
yaşasın cehaletin yeni krallığı!
yaşasın cehaletin yeni krallığı!
devamını gör...
normal sözlük dertleşecek yazarlar veri tabanı
her zaman beklerim.ücret talep etmem.allah razı olsun demeniz kafiidir.
devamını gör...
normal sözlük yazarlık rütbeleri
bu akşam itibariyle sözlük hayatımıza girmiş görünen yeni özellik. açılan bir başlıkla öğrenip, farkına vardığım ve birkaç kişide daha farklı versiyonlarını görmemle merakımı cezbeden özellik.
şimdiye kadar gördüklerim: kamber, şövalye, gözlüklü şirin*, sarhoş, dedektif, koleksiyoncu, para babası, gırnatacı ve avcı.
terfi alanlara hayırlı olsun.
herkes profilini kontrol etsin bence. terfi almış olabilirsiniz.*
bir de sistemin açıklaması gelirse iyi olacak gibi.
edit: sarhoş'a çok güldüm ya. adam/kadın ne yaptı? içip içip sözlüğün kapısına mı dayandı. sözlüğün penceresi önünde nara mı attı jsjsjsnns.
daha neler çıkacak bakalım.
çok önemli edit: ben de istiyorum ya. 6 ayda yamulan serçe parmağımın hatrına en azından bir şey hakediyorum be sözlük.
teşekkür editi: rütbelere ekleme için yardımcı olan domestic hıyar'a teşekkür ediyorum.
şimdiye kadar gördüklerim: kamber, şövalye, gözlüklü şirin*, sarhoş, dedektif, koleksiyoncu, para babası, gırnatacı ve avcı.
terfi alanlara hayırlı olsun.
herkes profilini kontrol etsin bence. terfi almış olabilirsiniz.*
bir de sistemin açıklaması gelirse iyi olacak gibi.
edit: sarhoş'a çok güldüm ya. adam/kadın ne yaptı? içip içip sözlüğün kapısına mı dayandı. sözlüğün penceresi önünde nara mı attı jsjsjsnns.
daha neler çıkacak bakalım.
çok önemli edit: ben de istiyorum ya. 6 ayda yamulan serçe parmağımın hatrına en azından bir şey hakediyorum be sözlük.
teşekkür editi: rütbelere ekleme için yardımcı olan domestic hıyar'a teşekkür ediyorum.
devamını gör...
kuzey kore
önemli kömür madenleri ve zengin mineral kaynakları bulunmasına rağmen, başta gıda olmak üzere temel ihtiyaçlarını karşılayamamakta ve zaman zaman uluslar arası yardıma* olan bağımlı olabilmektedir.
gübre yetersizliği ya da soğuk hava koşulları nedeniyle tarımsal üretimin düşmesiyle birlikte ciddi bir açlık sorunu ile karşılaşabilen bir ülkedir.
gübre yetersizliği ya da soğuk hava koşulları nedeniyle tarımsal üretimin düşmesiyle birlikte ciddi bir açlık sorunu ile karşılaşabilen bir ülkedir.
devamını gör...
erkeklerin sevişmek için söylediği yalanlar
canım çıkar şu üstündekileri yahu sesini duyamıyorum*
devamını gör...
profiline kendi fotoğrafını koyan sözlük yazarı
(bkz: profil fotoğrafı koymayan yazarın asıl amacı)
herkesi memnun etmenin yolu yoktur hiçbir zaman. koysanız dert, koymasanız dert...
fotoğrafı koyan art niyetli bir şey düşünmeden koymuş olabilir de, buna kafayı çok takanın asıl amacını ben daha çok merak ediyorum. okuyun geçin işte! ne gerek var dallandırıp budaklandırmaya? yazdıklarımız fotoğraflarımızın gerçekliğine bağlı olarak değişen matematiksel fonksiyonlar değil sonuçta.
neyse...
herkesi memnun etmenin yolu yoktur hiçbir zaman. koysanız dert, koymasanız dert...
fotoğrafı koyan art niyetli bir şey düşünmeden koymuş olabilir de, buna kafayı çok takanın asıl amacını ben daha çok merak ediyorum. okuyun geçin işte! ne gerek var dallandırıp budaklandırmaya? yazdıklarımız fotoğraflarımızın gerçekliğine bağlı olarak değişen matematiksel fonksiyonlar değil sonuçta.
neyse...
devamını gör...
soluk mavi nokta
voyager 1 adlı uzay aracı tarafından 14 şubat 1990'da çekilen fotoğraf ve carl sagan tarafından o fotoğraftan esinlenmek suretiyle yazılmış olan satırlar.
(bkz: voyager uzay araçları)
voyager, satürn ile ilgili görevini tamamlayıp uzayın derinliklerinde kaybolmadan önce, carl sagan nasa'ya bir isteğini iletmişti. bu istek, voyager'ın son bir kez kameralarını geriye çevirerek bir fotoğraf çekmesiydi, içerisinde dünya'nın olduğu... bunu istemesindeki amaç, insanın evrendeki yerine vurgu yapmaktı.
istek kabul edildi. voyager son bir kez arkasına baktı ve dünya'nın bugüne dek en uzak mesafeden çekilmiş fotoğrafıyla bizi baş başa bırakarak gözden kayboldu. geride carl sagan'ın anlamlı satırları ve bu sönük noktaya bakarak düşüncelere dalan insanoğlunu bırakarak...
(bkz: voyager uzay araçları)
voyager, satürn ile ilgili görevini tamamlayıp uzayın derinliklerinde kaybolmadan önce, carl sagan nasa'ya bir isteğini iletmişti. bu istek, voyager'ın son bir kez kameralarını geriye çevirerek bir fotoğraf çekmesiydi, içerisinde dünya'nın olduğu... bunu istemesindeki amaç, insanın evrendeki yerine vurgu yapmaktı.
istek kabul edildi. voyager son bir kez arkasına baktı ve dünya'nın bugüne dek en uzak mesafeden çekilmiş fotoğrafıyla bizi baş başa bırakarak gözden kayboldu. geride carl sagan'ın anlamlı satırları ve bu sönük noktaya bakarak düşüncelere dalan insanoğlunu bırakarak...
devamını gör...
allah nerededir sorunsalı
küçük yaşlardan itibaren büyüklere yöneltilen bir soru.
“kalbimizin içindedir yavrum” cevabı o gün bugündür teskin etmiştir beni.
“kalbimizin içindedir yavrum” cevabı o gün bugündür teskin etmiştir beni.
devamını gör...
kadınlardaki erkekle arkadaş olma bağımlılığı
haydaaaa!
yıktın perdeyi eyledin viran!
bak sevgili yazar. erkek arkadaşlarım var çünkü muhabbetlerini seviyorum. çünkü beğenilerimiz yakın. asla öyle tipiyle falan alakası yok. ne arkadaşların var nice kadının beğeneceği tipleri ve kariyerleri var lakin benim için onlar sadece arkadaş hepsi bu...
yıktın perdeyi eyledin viran!
bak sevgili yazar. erkek arkadaşlarım var çünkü muhabbetlerini seviyorum. çünkü beğenilerimiz yakın. asla öyle tipiyle falan alakası yok. ne arkadaşların var nice kadının beğeneceği tipleri ve kariyerleri var lakin benim için onlar sadece arkadaş hepsi bu...
devamını gör...
insanı yoran şeyler
insanı insandan alâ yoranı yoktur.
devamını gör...
sur kenti hikayeleri
ali ayçil'in dergah yayınları tarafından ocak 2007 tarafından yayımlanan öykü kitabı.
aşağıdaki satırlar 1000k kitap sitesinde yazdığım incelemeden alınmıştır.
"sur hem diyarbakır'da tarihi bir ilçenin hem de lübnan'da bulunan bir kentin ismi.kitaptaki sur kenti nerededir hangi beyliktedir bilgi verilmemis. bir ihtimal hayali bir kent olabilir. yazar orta çağ'da seyyah ibn'i batuta'nin ziyareti sırasında 12 farklı karakterin farklı zamanlarda şehirde yaşadıklarını ve şehirle yaşadıklarını, yaşamlarıyla birbirlerine nasıl dokunduklarini anlatmış. tabi tarih orta çağ olunca, coğrafya da akdeniz olunca biraz amin maoluf rüzgarı burnunuza geliyor. biraz iskender pala esintileri de aliyorsunuz aşk demeden aşkı anlattığı için. binbirgece masalları da cabası...
ancak öykülerin kısalığı, bu kısalık içinde verdiği merak, karakterlerin olgunluğu, insanın yazgısını takip etmesinin önemi gibi noktalara parmak basılmış bir eser. dilin büyüsü, kelimelerin birbirine olan bağı, öykülerin kısa olmasına ragmen vuruculugu, betimlemelerin gerçekçiliği karşısında siz de kendinizi feracenizin eteğini topluyor ya da sariginizi elinizle düzeltiyor gibi hissediyorsunuz. hikayelerin hepsinde anlatıcı kahramanin gözlerinden anlatıyor hikayeyi. kahramanin karşısındaki karakterin iç dünyasını kestirmek zor. bu yüzden dallanıp budaklanmiyor öyküler. kahramanı da karşısındaki/leri de siz düşünüyorsunuz. en sonunda dilber makbule ile kafayı iyice karistirip hikayeci tahir ile tüm bunların eninde sonunda hepimizin birbirimizden bir parcasini aldığımız büyük bir masal olduğu izlenimi ile sona eriyor.
zamanı, ben algısını, bir kente ait olmayı, kent olmayı, bencilliği, fedakarlığı, bakabilmeyi, görebilmeyi, merak etmeyi ve merak etmemeyi sorgulatiyor. aynı zamanda güçlü kadınlardan ve hassas kalplerden bahsediyor. kitabı oldukça beğendim. tarih okumaları yapmaktan hoşlananlar için iyi bir eser.
aşağıdaki satırlar 1000k kitap sitesinde yazdığım incelemeden alınmıştır.
"sur hem diyarbakır'da tarihi bir ilçenin hem de lübnan'da bulunan bir kentin ismi.kitaptaki sur kenti nerededir hangi beyliktedir bilgi verilmemis. bir ihtimal hayali bir kent olabilir. yazar orta çağ'da seyyah ibn'i batuta'nin ziyareti sırasında 12 farklı karakterin farklı zamanlarda şehirde yaşadıklarını ve şehirle yaşadıklarını, yaşamlarıyla birbirlerine nasıl dokunduklarini anlatmış. tabi tarih orta çağ olunca, coğrafya da akdeniz olunca biraz amin maoluf rüzgarı burnunuza geliyor. biraz iskender pala esintileri de aliyorsunuz aşk demeden aşkı anlattığı için. binbirgece masalları da cabası...
ancak öykülerin kısalığı, bu kısalık içinde verdiği merak, karakterlerin olgunluğu, insanın yazgısını takip etmesinin önemi gibi noktalara parmak basılmış bir eser. dilin büyüsü, kelimelerin birbirine olan bağı, öykülerin kısa olmasına ragmen vuruculugu, betimlemelerin gerçekçiliği karşısında siz de kendinizi feracenizin eteğini topluyor ya da sariginizi elinizle düzeltiyor gibi hissediyorsunuz. hikayelerin hepsinde anlatıcı kahramanin gözlerinden anlatıyor hikayeyi. kahramanin karşısındaki karakterin iç dünyasını kestirmek zor. bu yüzden dallanıp budaklanmiyor öyküler. kahramanı da karşısındaki/leri de siz düşünüyorsunuz. en sonunda dilber makbule ile kafayı iyice karistirip hikayeci tahir ile tüm bunların eninde sonunda hepimizin birbirimizden bir parcasini aldığımız büyük bir masal olduğu izlenimi ile sona eriyor.
zamanı, ben algısını, bir kente ait olmayı, kent olmayı, bencilliği, fedakarlığı, bakabilmeyi, görebilmeyi, merak etmeyi ve merak etmemeyi sorgulatiyor. aynı zamanda güçlü kadınlardan ve hassas kalplerden bahsediyor. kitabı oldukça beğendim. tarih okumaları yapmaktan hoşlananlar için iyi bir eser.
devamını gör...
ölürken kurulmak istenen son cümle
bu başlık kadar devrik olmaması yeterli.
devamını gör...
sözlükte fenomen olmak
maalesef ben degilimdir. ama fenomen olan kişi üslubundan ve yazdığı konulardan direkt olarak tanınır. mesaj kutusu her zaman doludur. zordur ama güzeldir herhalde.
devamını gör...
kadınların iphone tercih etmesi
hayatında hiç i phone * kullanmamış bir kadın olarak aşağıdaki ifadeyi bırakmayı kendimde hak gördüğüm başlıktır.
(bkz: ne salak salak başlıklar bunlar ya)
(bkz: ne salak salak başlıklar bunlar ya)
devamını gör...
yine mi çiçek
meral okay'ın çiçek bar’ın sahibi arif keskiner’e ithaf olarak yazdığı, sezen aksu ve cihan okan’ın birlikte söylediği mis gibi şarkı.
kur masayı madam despina
kirli beyaz muşamba örtüleri ser
çek sediri asmanın altına
yanında bir ince müzeyyen abla
yine mi güzeliz yine mi çiçek
hamdolsun
taze mi bitti topik
canın sağ olsun
amanın
yine mi güzeliz yine mi çiçek
hamdolsun
altınbaş kadehe yağ gibi dolsun
gece çok genç arzular şelale
haber etsek o yare
gelse bomonti'den
şereflendirse bizi
olsak teyyare
kur masayı madam despina
kirli beyaz muşamba örtüleri ser
çek sediri asmanın altına
yanında bir ince müzeyyen abla
yine mi güzeliz yine mi çiçek
hamdolsun
taze mi bitti topik
canın sağ olsun
amanın
yine mi güzeliz yine mi çiçek
hamdolsun
altınbaş kadehe yağ gibi dolsun
gece çok genç arzular şelale
haber etsek o yare
gelse bomonti'den
şereflendirse bizi
olsak teyyare
devamını gör...