baş ucu eserleri
neden aldığımı sorguladığım özelliktir. çünkü neredeyse her tanımımı başucu eseri yapıyorum. neyse bunu da yapayım bari, güzel ironi olur.
devamını gör...
researchgate
mayıs 2008 de hayata geçmiş günümüzde 17 milyondan fazla kullanıcısı olan tüm dünyadan araştırıcıların makalelerini paylaştıkları, birbirlerini takip , sorular sordukları platform. makalelere yapılan atıfları göstermesi , ilgilendiğiniz alanla ilgili makaleleri size göstermesi gibi özellikleri bence çok kullanışlı.
devamını gör...
ropdöşambır
genellikle zenginlerin giydiği saçma sapan bir kıyafettir. çizgili pijama takımı tercihimdir.
devamını gör...
kadınların sorunlu erkekleri sevip onları düzeltmek istemeleri
evet, bu başlığı uzun zamandır açmak istiyordum. çünkü çevremdeki hemcinslerimde bu davranışı ve isteği çok görüyorum. yalan olmasın, ergenlik dönemlerimde benim de hoşuma giden bir düşünceydi. öncelikle gözlemlerime dayanarak bu gibi kızlar için genellemelerde bulunmak istiyorum*: bu gibi kızlar genelde ailevi sorunlar yaşamış olan, psikolojik sorunları da olması muhtemel kızlar olabilirler. çünkü çok acı çekmişlerdir bu yüzden karşısındaki erkekte kendisini görmek ister. kendine yardım edemediği için ona yardım etmek ister. ama istisnalar haricinde* partnerine yardım etmeyi geçtim kendi psikolojisini geri döndürülemez biçimde bozar.çünkü bu gibi kişilerin uzman kişiler tarafından tedavi edilmesi gerekir.
lütfen kızlar bu hatayı yapmayın, siz rehabilitasyon merkezi değilsiniz. ben yapmıştım ve çok zor zamanlar geçirdim. sonradan anladım ki ben bir iyilik meleği ya da rehabilitasyon merkezi değilim, ben kendi kendime bile yardım edemezken hangi kibirle karşımdaki insanın "doktoru" olmaya çalışayım ki? ben zaten uçurumdan düşüyorsam benim gibi düşen birini nasıl kurtarayım? hiçbir sorununuz olmasa bile sizin uzmanlık alanınız psikoloji değil zaten, karşınızdaki erkeğe en fazla destek olup sorunlarını dinleyebilirsiniz. çözüm için mutlaka bir uzmana gitmesi gerekir. lütfen kendinize herkese yardım edemeyeceğinizi sizin de sadece sıradan bir insan olduğunuzu hatırlatın.
edit: evet başlıkta anlatım bozukluğu yapmışım nasıl düzeltilir bilmiyorum.
edit 2: güzel kardeşim dark triad dediğin şeyin tanımına baktım ve bu dediğin şey kesinlikle baskın karakter meselesi değil. bir insanın karakterinde narsisizim, makyavelizm ve psikopati varsa duble sorunludur. bunu romantikleştirmeye çalışmayın lütfen. kimse sizin kafanızda kurduğunuz iğrenç özellikleri çekici falan bulmuyor.
edit 3: allah kahretsin alta kızlar bad boy seviyo ya ühüü diyen konuyla alakasız yorum yapan tipler dolmuş yine. işte böyle yanlış anlaşılacağını bildiğim için başlık açmakta kararsız kalmıştım. pfff ne diyeyim ki?
lütfen kızlar bu hatayı yapmayın, siz rehabilitasyon merkezi değilsiniz. ben yapmıştım ve çok zor zamanlar geçirdim. sonradan anladım ki ben bir iyilik meleği ya da rehabilitasyon merkezi değilim, ben kendi kendime bile yardım edemezken hangi kibirle karşımdaki insanın "doktoru" olmaya çalışayım ki? ben zaten uçurumdan düşüyorsam benim gibi düşen birini nasıl kurtarayım? hiçbir sorununuz olmasa bile sizin uzmanlık alanınız psikoloji değil zaten, karşınızdaki erkeğe en fazla destek olup sorunlarını dinleyebilirsiniz. çözüm için mutlaka bir uzmana gitmesi gerekir. lütfen kendinize herkese yardım edemeyeceğinizi sizin de sadece sıradan bir insan olduğunuzu hatırlatın.
edit: evet başlıkta anlatım bozukluğu yapmışım nasıl düzeltilir bilmiyorum.
edit 2: güzel kardeşim dark triad dediğin şeyin tanımına baktım ve bu dediğin şey kesinlikle baskın karakter meselesi değil. bir insanın karakterinde narsisizim, makyavelizm ve psikopati varsa duble sorunludur. bunu romantikleştirmeye çalışmayın lütfen. kimse sizin kafanızda kurduğunuz iğrenç özellikleri çekici falan bulmuyor.
edit 3: allah kahretsin alta kızlar bad boy seviyo ya ühüü diyen konuyla alakasız yorum yapan tipler dolmuş yine. işte böyle yanlış anlaşılacağını bildiğim için başlık açmakta kararsız kalmıştım. pfff ne diyeyim ki?
devamını gör...
hayatı tek kelime ile anlat
belirsiz.
devamını gör...
bir öğrencinin gece 12'de öğretmenine soru sorması
daha kibar bir şekilde cevaplayabilirdi, müsait olmadığını ve o saatte mesaj atmanın uygun olmadığını düzgün bir dille anlatırken hem de öğrencisine farkındalık aşılamış olurdu ama yazdığı cümlelere bakınca, insanın gözü kanar o yazışmalardan, dil bilgisi, güzel konuşma, yazım kuralları hak getire.
öğretmene notumuz yazı ile sıfır.
öğretmene notumuz yazı ile sıfır.
devamını gör...
normal sözlük için öneriler
3 oylama 3 beğeni beni fazlasıyla rahatsız ediyor artık. bir arkadaşımın profiline giriyorum, okumadığım en az 5/6 tanımı var, eh okuyup beğeni yapmak istiyorum yok 3 de bitiyor. okuyorum ama sonra geriye dönüp tekrar beğenmeklede uğraşamıyor insan. beğeninin ne zararı var ki? yazınca okunmak istiyor insan, okununcada beğenilmek. şahsen beni beğenmişler- oylamışlar hiç takılmıyorum, umrumda da olmuyor. az beğeni çok beğeni beklemiyorum ama okumaktan haz aldığım arkadaşlarımı oylayamamak ve bunun kısıtlanması rahatsız ediyor. umarım bu engel kalkar. en azından 5/6 olsa bari.
devamını gör...
söylemesi keyifli kelimeler
namütenahi.
devamını gör...
geceye acı ama gerçek bir cümle bırak
“siz birini çok sevmiş olabilirsiniz, hatta karşınızdaki insan da sizi çok sevmiş olabilir ama her şeye rağmen yapamamışsınızdır. olmaz bazen, yaz mevsiminin ortasında yağmur yağar ve siz o pikniğe gidemezsiniz. belki zorlarsınız ama bu kez de her yeriniz çamur olur.”*
devamını gör...
kontakt lens
sanki gözler hiç bozulmamış mutluluğu veren optik mercektir.
devamını gör...
folik asit
folik asitin en iyi kaynakları balık, yumurta, karaciğer, yeşil sebzeler, yeşil mercimek, tam tahıllı besinler, ceviz içi ve portakaldır. folik asit besinlerde yaygın olarak bulunmasına rağmen, dünyada en sık rastlanan vitamin eksikliği, folik asit eksikliğidir.
devamını gör...
sarılırken sırta hafifçe vurmak
birine sarıldığımda her zaman yaptığım fakat neden yaptığım konusunda fikrimin olmadığı durumdur. iyi hissettiriyor herhalde, merak etme ben yanındayım demek gibi bir şey.
devamını gör...
24 aralık 2020 ekrem imamoğlu'nun akit bir gazete değildir açıklaması
akit bir tuvalet kağıdı markasıdır.
devamını gör...
hep yazmak isteyenlerin hikayeleri
fatih özgüveni kitabıdır.
kitap okumak da ciddi bir uğraştır elbette. iyi bir okur olmak için mesai harcamalı insan. okuduğuyla yetinmeyip satır aralarına da dalmalı mütemadiyen. yazarın anlam yüklediği cümleleri yeniden ama bu sefer kendi zihninde ve kendi cümleleri ile anlamlandırmalı. yazarın işaret ettiği değir öykülere yollanmalı, farklı yazarlarla tanışmak için bir referans olarak kullanmalı okuduğu kitabı. iyi bir okur kanaatkar olmamalı, verilenle yetinmemeli. her cümle kafasında yeniden şekillenmeli. ve biriktikçe okudukları, artık bir uçtan başka bir etkinliğe doğru sürüklenmeye hazır olmalı. sıkıntı da tam bu noktada başlıyor işte. yani okurluktan yazarlığa doğru evrilmekte. sayfalara bağlanan parmakları kaleme doğru çevirmekte. iyi okurların en büyük hayali, iyi okurlara sahip olmaktır. bunun için de elbette, öncelikle yazmak gerekir.
insan ne kadar niyetlenirse niyetlensin, olmaz ama çoğu zaman. bir türlü aklından geçenleri tam manasıyla kağıda geçirimez. bir dere düşler zihninde, kağıda döktükleri bir su birikintisi olmaktan öteye gitmez. sıradışı bir kahraman yaratmak ister, kendi gölgesinden başkası düşmez kağıdın üzerine.
fatih özgüven, bu insanların öykülerini paylaşmış bizimle. 11 hikayeden oluşan bir kitap bu ve bir solukta okunuyor. kitabın ikinci hikayesi olan “açık görüşme”de sevdiğimiz yazarla, hayran olduğumuz, yazdıklarını iştahla okuduğumuz bir yazarla görüşmemiz esnasında yaşayacaklarımızın bir ikazı var. onun yazdıklarından kafanızı kaldırıp ona baktığınızda göreceğiniz şeyler, hoşunuza gitmeyebilir. “yanlış numara”da hep yazma niyetiyle oturmak ve hep yazamamak illetiyle boğuşmak çıkıyor karşımıza, belki bunu siz de yaşadınız.
bütün hikayelerin kaliteli olduğunu söyleyebilirim ama “can dostu” isimli hikaye beni çok etkiledi. ününü ve gençliğini kaybeden bir aktrisle, onun yardımına yollanan genç bir şarkıcı adayının arkadaşlığı anlatılıyor öyküde. hayran olmak, sanata duyuluan saygı, evrim geçiren sanat… ne ararsanız bulabileceğiniz bir öykü “can dostu”.
kitap kısa öykülerden oluşuyor ancak bu öykülerin anlam bakımından yeterince hacimli olduğunu söyleyebiliriz kolaylıkla. zaten fatih özgüven okumak her zaman için büyük bir keyiftir.
kitap okumak da ciddi bir uğraştır elbette. iyi bir okur olmak için mesai harcamalı insan. okuduğuyla yetinmeyip satır aralarına da dalmalı mütemadiyen. yazarın anlam yüklediği cümleleri yeniden ama bu sefer kendi zihninde ve kendi cümleleri ile anlamlandırmalı. yazarın işaret ettiği değir öykülere yollanmalı, farklı yazarlarla tanışmak için bir referans olarak kullanmalı okuduğu kitabı. iyi bir okur kanaatkar olmamalı, verilenle yetinmemeli. her cümle kafasında yeniden şekillenmeli. ve biriktikçe okudukları, artık bir uçtan başka bir etkinliğe doğru sürüklenmeye hazır olmalı. sıkıntı da tam bu noktada başlıyor işte. yani okurluktan yazarlığa doğru evrilmekte. sayfalara bağlanan parmakları kaleme doğru çevirmekte. iyi okurların en büyük hayali, iyi okurlara sahip olmaktır. bunun için de elbette, öncelikle yazmak gerekir.
insan ne kadar niyetlenirse niyetlensin, olmaz ama çoğu zaman. bir türlü aklından geçenleri tam manasıyla kağıda geçirimez. bir dere düşler zihninde, kağıda döktükleri bir su birikintisi olmaktan öteye gitmez. sıradışı bir kahraman yaratmak ister, kendi gölgesinden başkası düşmez kağıdın üzerine.
fatih özgüven, bu insanların öykülerini paylaşmış bizimle. 11 hikayeden oluşan bir kitap bu ve bir solukta okunuyor. kitabın ikinci hikayesi olan “açık görüşme”de sevdiğimiz yazarla, hayran olduğumuz, yazdıklarını iştahla okuduğumuz bir yazarla görüşmemiz esnasında yaşayacaklarımızın bir ikazı var. onun yazdıklarından kafanızı kaldırıp ona baktığınızda göreceğiniz şeyler, hoşunuza gitmeyebilir. “yanlış numara”da hep yazma niyetiyle oturmak ve hep yazamamak illetiyle boğuşmak çıkıyor karşımıza, belki bunu siz de yaşadınız.
bütün hikayelerin kaliteli olduğunu söyleyebilirim ama “can dostu” isimli hikaye beni çok etkiledi. ününü ve gençliğini kaybeden bir aktrisle, onun yardımına yollanan genç bir şarkıcı adayının arkadaşlığı anlatılıyor öyküde. hayran olmak, sanata duyuluan saygı, evrim geçiren sanat… ne ararsanız bulabileceğiniz bir öykü “can dostu”.
kitap kısa öykülerden oluşuyor ancak bu öykülerin anlam bakımından yeterince hacimli olduğunu söyleyebiliriz kolaylıkla. zaten fatih özgüven okumak her zaman için büyük bir keyiftir.
devamını gör...
yazarlar ilkokulda olsa açılacak başlıklar
zenginlerin 36'lı monami pastel boya kullanıyor olması. (halen içimde kaldı)
devamını gör...
normal sözlük'te eksi butonunun olmaması
85 milyonuncu başlık. tebrikler bizden 2009 model fiat albea kazandınız.
elli kere yazdım ayrıca buraya eksi butonu geldiğinde artının 5 katı eksi yağmuru yiyeceğinden emin olabilirsin okunmadan hem de. bizim insanımız böyle.
elli kere yazdım ayrıca buraya eksi butonu geldiğinde artının 5 katı eksi yağmuru yiyeceğinden emin olabilirsin okunmadan hem de. bizim insanımız böyle.
devamını gör...
ukde bırakan yazar egosu
sigma ukdesi.
ego olarak adlandırılan yanlış anlaşılmadır aslında o.
ukde dolduran kişi, ukde sahibini ukdesinde anmalıdır. o başlığın o kişi tarafından ukde bırakıldığını belirtmelidir. bu bir saygıdır, beyefendilik/hanımefendiliktir.
lütfen ukde sahiplerini, açacağımız başlıklarda analım. ayrıca ukde de dolduralım, el birliği ile listeyi temizleyelim.
başlık açarken arattığımızda sadece ukde bırakıldığını ancak kim tarafından bırakıldığının yazmadığını, ukde listesinde de bulmanın zor olduğunu söyleyerek bir öneride bulunmuştum. umarım iko bunu dikkate alır.
ego olarak adlandırılan yanlış anlaşılmadır aslında o.
ukde dolduran kişi, ukde sahibini ukdesinde anmalıdır. o başlığın o kişi tarafından ukde bırakıldığını belirtmelidir. bu bir saygıdır, beyefendilik/hanımefendiliktir.
lütfen ukde sahiplerini, açacağımız başlıklarda analım. ayrıca ukde de dolduralım, el birliği ile listeyi temizleyelim.
başlık açarken arattığımızda sadece ukde bırakıldığını ancak kim tarafından bırakıldığının yazmadığını, ukde listesinde de bulmanın zor olduğunu söyleyerek bir öneride bulunmuştum. umarım iko bunu dikkate alır.
devamını gör...
oğuz atay
size tutunamayanlardan en sevdiğim göstereceğim:
ülkemiz, bazı yanlarından denizlerle, bazı yanlarından da başka ülkelerle çevrili; genellikle dört köşe, özellikle çok köşe bir kara parçasıdır. denizlerin olmadığı yerlerde ülkemiz, noktalı çizgilerle sınırlanmıştır.» «hani, haritalardaki gibi, değil mi?» «sözümü kesme. evet, haritalardaki gibi. ülkemiz, bir haritaya benzer.» «kesikli, yani noktalı çizgiler neye benzer, hikmet amca?» «sözümü kesme dedim. noktalı çizgiler bir şeye benzemez. noktalı çizgiler, sınır olarak, sınırlarımızda bulunur. bütün sınırlar boyunca uzun binalar, çizgileri; noktalar da, bunların arasına yerleştirilmiş bulunan gözetleme kulelerini gösterir. bunlar, üstten bakılınca, haritalara benzer. uzun binaların ve kulelerin damları kırmızı olduğu için, sınırlar, haritalarda kırmızı çizgilerle gösterilir. biz, bu sınırların içinde kalırız. bundan başka, ülkemizin dört bir yanı, köylülerle çevrilidir. köylülerle çevrili ülkemizde birçok ürün yetişir. çeşitli iklimlerin kaynaştığı ülkemizin akdeniz bölgesinde maki denilen kısa boylu, tıknazca fundalıklar yetişir. sulak bölgelerde ormanlar yetişir, pirinç yetişir. ayrıca, bir de güneşi olan bölgelerde meyva yetişir. ülkemizde, eski çağlardan beri birçok medeniyet yetişmiştir; ülkemiz, birbirine benzemeyen birçok medeniyetin beşiği olmuştur. bu beşikte birçok medeniyet sallanmıştır, birçok medeniyeti uyutmuşuzdur. en son kurulan medeniyet ekmek medeniyetidir. bu medeniyetin sürekli oluşunu sağlamak için, ülkemizin birçok yerinde, buğday yetişir. fakat, ülkemizde en çok yetişen, köylüdür. köylü, bütün iklimlerde yetişir. köylünün yetişmesi için, çok emek vermeğe ihtiyaç yoktur. köylü bozkırda yetişir, yaylada yetişir, ormanda yetişir, dağda yetişir, kurak iklimde yetişir, ovada yetişir, sulak iklimde yetişir. çabuk büyür, erken meyva verir. kendi kendine yetişir, kendi kendine meyva verir. biz köylüleri çok severiz. şehre gelirlerse onlardan kapıcı ve amele yaparız. satırbaşı. ülkemizde dağ vardır, ova vardır, akarsu vardır, tepe vardır, içi taranmış çokgenlerle gösterilen şehirler vardır, girintili çıkıntılı kıyılar vardır, çakıl parçalarına ve kuşlara benzeyen göller vardır, ağzını açmış sivri burunlu ve kuyruklu bir kurbağaya benzeyen bir iç denizimiz vardır, yeşil düzlükler ve kahverengi yükseltiler vardır. bu görünüşüyle ülkemiz, ilk bakışta, başka ülkelere benzer. bu bakış, kuş bakışıdır. ilkbaharda ülkemiz yeşillenir; sonbaharda, eski bir harita gibi sararır, solar. satırbaşı. ülkemizde tarım ürünleri yetişir. kuru üzüm ve incir yetişir. önce ıslak yemişler yetişir. onları, güneş olan yerlerde kurutarak kuru yemiş yetiştiririz. ingiltere ye göndeririz, onlar da bize gerçek gönderirler. gerçek tohumları gönderirler. biz, o gerçeklerden, kendimize göre gerçekler yetiştirmeğe çalışırız. son yıllarda, kuru üzüm ve incirin yanı sıra, köylü de göndermeğe başlamışızdır. bu köylüleri, önce şehirlerde biraz yetiştiririz; tam olgunlaşmadan (yolda bozulmasınlar diye)başka ülkelere göndeririz. onlar da bize döviz gönderirler. halk müziği göndeririz; şoför plağı gönderirler, aranjman gönderirler. azgelişmişülke göndeririz; yardım gönderirler. zelzele, toprak kayması, sel felaketi haberleri göndeririz; çadır ve heyet gönderirler. asker göndeririz; teşekkür gönderirler. binzorluklayetiştirdiğimizdeğerler göndeririz; dışülkelerdeçalışanyabancılaristatistiği gönderirler. gerçekinsanlarımızı göndeririz; bizeordanmektup gönderirler.
ülkemiz, bazı yanlarından denizlerle, bazı yanlarından da başka ülkelerle çevrili; genellikle dört köşe, özellikle çok köşe bir kara parçasıdır. denizlerin olmadığı yerlerde ülkemiz, noktalı çizgilerle sınırlanmıştır.» «hani, haritalardaki gibi, değil mi?» «sözümü kesme. evet, haritalardaki gibi. ülkemiz, bir haritaya benzer.» «kesikli, yani noktalı çizgiler neye benzer, hikmet amca?» «sözümü kesme dedim. noktalı çizgiler bir şeye benzemez. noktalı çizgiler, sınır olarak, sınırlarımızda bulunur. bütün sınırlar boyunca uzun binalar, çizgileri; noktalar da, bunların arasına yerleştirilmiş bulunan gözetleme kulelerini gösterir. bunlar, üstten bakılınca, haritalara benzer. uzun binaların ve kulelerin damları kırmızı olduğu için, sınırlar, haritalarda kırmızı çizgilerle gösterilir. biz, bu sınırların içinde kalırız. bundan başka, ülkemizin dört bir yanı, köylülerle çevrilidir. köylülerle çevrili ülkemizde birçok ürün yetişir. çeşitli iklimlerin kaynaştığı ülkemizin akdeniz bölgesinde maki denilen kısa boylu, tıknazca fundalıklar yetişir. sulak bölgelerde ormanlar yetişir, pirinç yetişir. ayrıca, bir de güneşi olan bölgelerde meyva yetişir. ülkemizde, eski çağlardan beri birçok medeniyet yetişmiştir; ülkemiz, birbirine benzemeyen birçok medeniyetin beşiği olmuştur. bu beşikte birçok medeniyet sallanmıştır, birçok medeniyeti uyutmuşuzdur. en son kurulan medeniyet ekmek medeniyetidir. bu medeniyetin sürekli oluşunu sağlamak için, ülkemizin birçok yerinde, buğday yetişir. fakat, ülkemizde en çok yetişen, köylüdür. köylü, bütün iklimlerde yetişir. köylünün yetişmesi için, çok emek vermeğe ihtiyaç yoktur. köylü bozkırda yetişir, yaylada yetişir, ormanda yetişir, dağda yetişir, kurak iklimde yetişir, ovada yetişir, sulak iklimde yetişir. çabuk büyür, erken meyva verir. kendi kendine yetişir, kendi kendine meyva verir. biz köylüleri çok severiz. şehre gelirlerse onlardan kapıcı ve amele yaparız. satırbaşı. ülkemizde dağ vardır, ova vardır, akarsu vardır, tepe vardır, içi taranmış çokgenlerle gösterilen şehirler vardır, girintili çıkıntılı kıyılar vardır, çakıl parçalarına ve kuşlara benzeyen göller vardır, ağzını açmış sivri burunlu ve kuyruklu bir kurbağaya benzeyen bir iç denizimiz vardır, yeşil düzlükler ve kahverengi yükseltiler vardır. bu görünüşüyle ülkemiz, ilk bakışta, başka ülkelere benzer. bu bakış, kuş bakışıdır. ilkbaharda ülkemiz yeşillenir; sonbaharda, eski bir harita gibi sararır, solar. satırbaşı. ülkemizde tarım ürünleri yetişir. kuru üzüm ve incir yetişir. önce ıslak yemişler yetişir. onları, güneş olan yerlerde kurutarak kuru yemiş yetiştiririz. ingiltere ye göndeririz, onlar da bize gerçek gönderirler. gerçek tohumları gönderirler. biz, o gerçeklerden, kendimize göre gerçekler yetiştirmeğe çalışırız. son yıllarda, kuru üzüm ve incirin yanı sıra, köylü de göndermeğe başlamışızdır. bu köylüleri, önce şehirlerde biraz yetiştiririz; tam olgunlaşmadan (yolda bozulmasınlar diye)başka ülkelere göndeririz. onlar da bize döviz gönderirler. halk müziği göndeririz; şoför plağı gönderirler, aranjman gönderirler. azgelişmişülke göndeririz; yardım gönderirler. zelzele, toprak kayması, sel felaketi haberleri göndeririz; çadır ve heyet gönderirler. asker göndeririz; teşekkür gönderirler. binzorluklayetiştirdiğimizdeğerler göndeririz; dışülkelerdeçalışanyabancılaristatistiği gönderirler. gerçekinsanlarımızı göndeririz; bizeordanmektup gönderirler.
devamını gör...
ben robot değilim testinden geçememek
robot muyum diye düşündüren olay
devamını gör...