platonik aşk
küçük prens gibi kendi gezegeninde yaşamaktır. trip yok, aldatmak yok, hediye derdi yok, aradı aramadı yok.
devamını gör...
the shining
çekildiği otelde otel yönetimi kitapta geçen 217 numaralı odayı kullanmamalarını istemiş. çünkü filmden sonra kimse bu oda da kalmak istemezdir diye düşünmüşler. bu yüzden yönetmen senaryoyu otelde var olmayan oda numarası 237 yi kullanacak şekilde değiştirmiş.
devamını gör...
geceye bir sanat eseri bırak
devamını gör...
scent of a woman
yakın zamanda izlediğim için hala taze iken fikirlerimi yazmak isterim: al pacino gerçekten büyük bir oyuncu. izlediğim film sayısı iki üçtür ama yine de bu yorumu yapacak kadar gördüm sanırım. bu filmde de kendisi kör birini oynar, kör biri iken görüyor taklidi yapar, gerçekten şahane bir oyunculuğu var. gerek üzüldüğü sahnelerde, gerek kükrediği gerek düşüncelere daldığı gerekse kişiliğini yansıttığı. bu film al pacino için izlenir fakat değinmeden geçmeyeceğim bir iki noktası da yok değil:
filmin isminin kadın kokusu olması beni, bu tarz sahnelerin daha çok olacağına itmişti. fakat filmde bu yoğunlukta, derinlikte sahnelere pek rastlayamadım. yani filmin ismi sanki filmi daha iyi tanımlayacak bir başka isim ile değiştirilebilirmiş gibi geldi bana.
sonu. film eskiden asker olan ''zor'' birinin bakıcılığını üstlenen genç ile yaşadığı zaman dilimini anlatıyor. bu hikayeyi izlerken yoğunluğundan, ağırlığından ve derinliğinden çıkamadığımız sahneler görüyoruz. burada eleştirimi yıkıcı anlamda söylemiyorum hatta tüm bu duyguları yaşatan al pacino'ya tekrar teşekkürümü sunayım. ama böyle derin anlamlı sahneler içeren filmin bir robin williams filmi gibi bittiğini düşünüyorum. bu kadar gri tonlarına (konu olarak) dalmış bir filmin sonunda renk paletinin bu kadar açılması beni şaşırttı biraz.
ama tüm bu yazdıklarım onu hala izlenmeye değer bir film yapmaktan çıkarmıyor. kesinlikle izlenmesi gereken bir film bile olabilir. saygı, kadınlar, doğruluk, ahlak, hayat bilgisi... çoğu şeyinde içinde bulabileceğiniz, izleme zevki yüksek bir eser.
filmin isminin kadın kokusu olması beni, bu tarz sahnelerin daha çok olacağına itmişti. fakat filmde bu yoğunlukta, derinlikte sahnelere pek rastlayamadım. yani filmin ismi sanki filmi daha iyi tanımlayacak bir başka isim ile değiştirilebilirmiş gibi geldi bana.
sonu. film eskiden asker olan ''zor'' birinin bakıcılığını üstlenen genç ile yaşadığı zaman dilimini anlatıyor. bu hikayeyi izlerken yoğunluğundan, ağırlığından ve derinliğinden çıkamadığımız sahneler görüyoruz. burada eleştirimi yıkıcı anlamda söylemiyorum hatta tüm bu duyguları yaşatan al pacino'ya tekrar teşekkürümü sunayım. ama böyle derin anlamlı sahneler içeren filmin bir robin williams filmi gibi bittiğini düşünüyorum. bu kadar gri tonlarına (konu olarak) dalmış bir filmin sonunda renk paletinin bu kadar açılması beni şaşırttı biraz.
ama tüm bu yazdıklarım onu hala izlenmeye değer bir film yapmaktan çıkarmıyor. kesinlikle izlenmesi gereken bir film bile olabilir. saygı, kadınlar, doğruluk, ahlak, hayat bilgisi... çoğu şeyinde içinde bulabileceğiniz, izleme zevki yüksek bir eser.
devamını gör...
sanalda lince uğrarken yapılması gerekenler
kendinden eminsen ve (konu neyse) olayın arkasında duracak kadar kendine güveniyorsan, önce bir ağzındaki kanı sil, sonra tam ortadan dalmaya başla. dövüşmek her zaman son tercihimdir ama gerekiyorsa hakkını vereceksin.
devamını gör...
normal sözlük'ün underrated yazarları
ben
devamını gör...
normal sözlük yazarlarının meslekleri
üniversite okuyorum ebe olacağım.
devamını gör...
normal sözlük'ün dergi projesi
coğrafya ve gezi konularında katkıda bulunabilirim, resmen sözlük yürümüyor koşuyor koşuyor.
devamını gör...
istanbul sözleşmesi
işine gelmeyenin aşırı yanlış anladığı ve anlattığı sözleşme. 6284'ü uygula.
devamını gör...
duvara karşı
fatih akın'a berlin film festivali’nde altın ayı ödülü kazandırdığı; hayatları savrulmuş iki insanın birbirlerini iyileştirmelerini konu aldığı filmidir. bizi fatih akın gibi güzide bir yönetmenle buluşturmuştur. tabii bu başarıda büyük payı olan, cahit rolünün hakkını fazlasıyla veren, yakın zamanda kaybettigimiz birol ünel'i de unutmamak gerekir.
devamını gör...
madalyalı yazarlar özelliğinin gelmesi
işin şamatası gevezeliği bir kenara benim de ufak bir şeyler söylemek istediğim ve bir öneride bulunmak istediğim özellik. muhtemelen dikkate alıp da kimse bu kadar uzun tanımı okumayacaktır ama çift taraflı ateş edeceğim o yüzden alınmaca gücenmece olmamasını diliyorum. iki tarafa da sallayıp sonra ikisini de savunmak kadar kötü bir şey yok, her an her yerden kafama linç gelebilir.* iyi ki sözlükte zahmet edip uzun tanım okuyan 2 kişi falan var.
burada yazan yazarların bir kısmı ilk defa sözlük benzeri bir platformda yazıyor bir kısmı ise çeşitli sözlüklerde yıllarca dirsek çürütmüş insanlar ama bu tarz platformların düzenli bir aktif üye sayısı ile ayakta kalabileceğini anlamak için daha önce sözlüklerde yazmaya gerek olacağını düşünmüyorum. yalnızca 'sözlük yazarlarının en sevdiği ders' temalı başlıklar ile bu tarz bir kemik yazar kitlesi oluşmaz, ha oluşur ama o platform artık sözlük değil forum olur. bilgi ve edebiyat başlıklarına çok yoğun bir ilgi olmadığı aşikar ki bu gayet anlaşılabilir çünkü forumsal başlıklara en düz insanın bile yazabileceği bir şey varken bu tarz konular özel bir ilgi gerektirir çoğu zaman bundan ötürü genelde çok azı 10 tanımdan yukarısını görüyor ve bu tarz başlıklara emek veren yazarlar da bir noktadan sonra verdikleri emeklerin boşa gittiğini düşünmeye başlıyor. sözlük git gide bu yazarları kaybetmeye başladığında da bu bizi en başta söylediğim meseleye götürüyor aslında; forumsal başlıklar ile dolmaya başlayan ve artık sözlük olmaktan çıkmış bir platform.
bu yönetimin basitçe az ilgi gören bilgi ve edebiyat başlıklarında dirsek çürüten yazarlara 'seni görüyoruz, yazdıkların kıymetli' deme şekli bana kalırsa ki doğruluğu yanlışlığı tamamen tartışmaya açık. hızla büyüyen bir platformu dengelemek zorundalar ve bunu da forumsal ve bilgi içerikli tanımları dengede tutarak yapmaları gerekiyor. eğer bu tarz ödül sistemleri olmaz ise çok çabuk bu denge bozulup yerini tamamen forumsal içeriklere bırakabilir ki bu da o yazmayı çok sevdiğinizi söylediğiniz platformun pek çok benzeri gibi çöpe dönüşmesine sebep olur. hani artık tamamen çöplüğe dönüştüğünü düşündüğünüz için kaçıp buraya sığındığınız sözlükler gibi.
dengeli bir biçimde kemik yazar kitlesi elde etmek kolay bir iş değil. pek çoğumuz ekşi'de yıllarca yazar olma hayali ile uzun süre çaylak olarak kaldık, henüz yazar olamamış olanlar da vardır mutlaka. ekşi basitçe yazar olabilmeyi ödül olarak sunuyordu, orada bir ses olabilmen için yıllarca beklemek zorunda kalabiliyordun. bu kadar istikrarlı bir biçimde yazdığın bir platformdan çat diye çıkıp gitmezsin çünkü o noktaya gelene kadar emek vermişsindir. burada yazar olmak için yıllarca beklemek zorunda olmama durumu var, orada verdiğin emeğin çok azını verip bir günde de yazar olabiliyorsun o zaman sıkılıp bunaldığında ne tutacak ki seni burada? bunu tek kişi üzerinden düşünmemek lazım, onlarca bu şekilde davranacak olan yazar var. belki iki ay sonra değil ama iki yıl sonra burayı pek çok sözlük gibi hayalet kasabaya dönüştürebilecek bir durum bu. edebiyat/ bilgi içerikli tanım girip yazdıklarının okunmadığını/az okunduğunu düşünen bir yazarı ekşi'de bulunan bu yıllarca emek verdim mantığı ile burada tutmak mümkün değil. günün sonunda yine dediğim yere çıkıyor, yavaş yavaş forumsal olan ve giderek hayalet kasabaya dönen sözlük...
o yüzden bu tarz ödül sistemleri teşvik edici ve dengeli bir kemik kitle oluşturup kafa sözlük'ün devamlılığını sağlamak için en azından bir süre gerekli. bu denge politikası hem insanların gerçek anlamda burayı bir sözlük gibi kullanabileceği hem de kafalarını dağıtıp eğlenebilecekleri bir platforma dönüştürür, bunun için bir kaç teşvik edici hamlede bulunmanın yanlış bir tarafı bence yok.
iğneyi batırdığımıza göre gelelim çuvaldıza.
ilk olarak bu resmen moderatörleri harap edecek bir iş yoğunluğuna sebep oluyor. bu en başından atılması gereken bir adımdı, binlerce tanım girildikten sonra değil. bu hem sözlük içinde aksamalara neden olacak bir durum -gerçi muhtemelen ona bir çare bulmuşsunuzdur- hem de iş gücünüz kısa vadede yeterli değil. ayrı bir ekip kurulmuş olsa bile yazarların madalya talep edebilecekleri bir sistem olmadığı için tamamen gönüllülük esasına dayalı bir madalya dağıtımı oluyor. en azından tanımların altına tıkladığımız zaman sil, düzenle gibi seçeneklerin yanına madalya talebi gibi bir seçenek eklenirse hem insanlar tek tek tanımlarını bir başlıkta toplamaya çalışmazlar hem de bu iş için çalışan ekip daha az yorulmuş olur. belirli bir sistem üzerine düşen talepleri inceleyip hızlıca geri dönüş sağlayabilirler en azından tek tek alt alta dizilmiş karışmaya müsait tanımlara tıklamak ve uğraşmaktan daha kolay olacaktır.
bu madalya sistemi kalıcı bir duruma gelirse eğer bu iş yüküne sahip olan ekibi ne kadar süre gönüllülük esası ile tutabileceğiniz sorusu da var. günde en kötü 4000 tanım girilen bir sözlükte eski tanımları da dahil edersek epey uzun süreli bir yoğunluk oluşacaktır bu konuda ve elinizdeki ekibi gönüllü şartlar altında mısırlı köleler gibi gece gündüz çalıştırma gibi bir planınız yoksa daha fazla iş gücüne ihtiyacınız var demektir. entryleri otomatik bir şekilde tanımlayarak madalya verebilen bir sistem oluşturmazsanız elbette ama ona da şu şartlar altında güç yeteceğini düşünmüyorum çünkü çok pahalıya patlar muhtemelen. ya da bilmiyorum belki de o kadar masraflı değildir tamamen tahmini konuşuyorum şu an. o yüzden en azından bu gönüllü madalya talebi işlerini daha basit ve hızlıca yapılabilecek bir sisteme oturtmanız daha sağlıklı olacaktır.
bir diğer husus insanların sırf çok sevdikleri rozetler için sanki bir görevmiş gibi tanım girmeye başlayacakları durumlar oluşacak. hadi ben zaten bir dakikada bile 150 kelime konuşabilecek potansiyelde bir çenesizim, bu sistem gelmeden de zaten manas destanı tadında tanımlar giriyordum ama kısa ve öz anlatılabilecek şeyleri uzatarak anlatmak zorunda hissedecek onlarca yazar belki de aslında 20 kelime ile anlatılabilecek şeyleri mecburi olarak dolandırarak anlatıp okuyanı yoran yarısı boş tanımlar yazacaklar. bu hem yazarlar için hem okuyanlar için hem de sözlük için sıkıntılı bir durum. 10 kişiden 5 tanesi rozet meselesini umursamaz ama kalan 5 tanesi umursar. bunu 5000 tane yazara uyarlamak da çok fazla bilgi kirliliği demek. kaliteli ve dengeli bir platform oluşturmak için riskli bir yöntem. zaten puan sıralaması yarışı varken ve çok göze batmadan sürerken neden madalya alan yazarlara karma puanı imtiyazı tanımak yerine madalya olayını da puan sıralaması gibi bir yarışa dökmediniz ki sadece? hem sözlükte sürekli lafı edilen kankacılık meselesi yüzünden sürekli birinci gelen yazarların olmadığı bir sistem olurdu bu. zaten 150 kelime yazmaya bile yorucu diye bakan bir kitle de bu yarışa dahil olmayı çok tercih etmezdi. böylece en azından karma puanı imtiyazı ile 1000 tane bilgi ve edebiyat içerikli tanım giren yazar tutabiliyorsanız en kötü bahsettiğim şekilde 700 tane tutmuş olurdunuz ama bu dengeyi bozacak kadar büyük bir fark yaratmazdı.
puan yarışında ödül sözlükte kazanılan bir şey değildi, yanlış bilmiyor isem hediye çeki gibi bir ödül alınıyordu ama şimdi madalya olayında insanlar sözlükte kazanabilecekleri bir şey gördükleri için bunu hem suistimal edecekler hem de bu tarz tanımlar girmek yerine kafa dağıtmaya gelen insanlar haksızlık olduğunu düşünmeye başlayacak. çünkü açıkça bir insana sen düşüncelerini yazıyorsun ama senin yazdıkların kıymetsiz, bak bu bilgi falan veriyor o yüzden o daha çok hak etti karma puanını demek gibi bir şey. insanlara çıkıp düşünceleriniz değersiz anlamına gelebilecek bir şey derseniz elbette kalkıp bu durumu eleştirirler. eğlenmeye ve kafa dağıtmaya geldikleri bir platformda sırf bunu yapıyorlar diye diğerlerinden aşağıda görülmeyi kimse istemez. 20 karma puanı çok bir şey olmayabilir ama burada mesele açıkça fikirlerini istemeyerek de olsa değersizleştirmektir. bunu görebilmek çok zor değil ama görüldüğü halde bu risk alındıysa bir şey diyemem.
yani işin özü; bir takım düzeltmeler ile sözlük için oldukça faydalı olabilecek bir özellik belli başlı aksaklıklar nedeni ile yarardan çok zarara dönüşüyor. bazen bir tane insanla bile baş etmek yeterince zor iken 5000 hadi çaylakları da sayalım en kötü 12.000 insan ile baş etmeye çalışmak zahmetli bir iş. herkesi aynı anda memnun etmek de mümkün olamaz zaten. yine de en başından yönetim ve yazarlar arasına sınır koymadan samimi bir iş yapmak için bir adım attınız - ki kendi adıma bunu gerçekten kıymetli buluyorum- ve bu gibi durumlarda da bu kararın zorluklarını çeken sizlersiniz. yazarlar için her ne kadar samimi ve olumlu olsa bile bu karar yönetimi sürekli zora sokacak bir durum. bu yüzden insanlar buranın sanal bir platform olduğunu ve ayakta kalmak için belirli şartlara ihtiyaç duyduğunu göremiyor ve siz de bir araya getirmeye çalıştığınız bir topluluğu bir arada tutmakta zorluk yaşıyorsunuz. eğer bu bir denge politikası ise her iki tarafın da fayda sağlaması gerek. yönetim bizimle ilgileniyor, samimi bir ortam burası diye gelen insanların -ki kendilerini önemli ve kıymetli hissettikleri için geliyorlar- bir kısmını sizin emekleriniz de kıymetli ama şu arkadaşlar kadar da değil şimdi diye ötekileştirirseniz o insanlardan tepki görünce şaşırmamanız gerekir. niyetinizin kötü olduğunu hiç ama hiç düşünmüyorum sadece aslında o çok göze batmayacak 20 karma puanın insanlar için nasıl onur meselesine dönüşebileceğini ve bu sözlüğü üzerine kurduğunuz samimiyet fikrini nasıl zedeleyebileceğini anlatmaya çalışıyorum.
ah be gandalf, kafanda kurmuşsun kızım sen. keyifli sözlükler, beşinci günün şafağında film izleyip ağzıma spagetti tıkıyor olacağım beni doğuda aramayın.
edit: bu tanım kişisel çıkar gözeterek değil yazmayı sevdiğim bir platformun çıkarlarını gözeterek girilmiştir yoksa bana göre hava hoş, ellerimi ovuşturup yeni alacağım rozetlerin hayalini kurabilirim köşede.* şarabımızı yudumlarken madalyasız köylülere üstten üstten bakıp burjuva triplerine de girer miyiz be sözlük? hiç mi olmaz? peki. yani şimdi hiç mi olm... tamam o zaman. şarap yoksa vişne suyu neyim içerdik. o da olmaz... peki. oldu o zaman bana müsade, kaçtım ben.
burada yazan yazarların bir kısmı ilk defa sözlük benzeri bir platformda yazıyor bir kısmı ise çeşitli sözlüklerde yıllarca dirsek çürütmüş insanlar ama bu tarz platformların düzenli bir aktif üye sayısı ile ayakta kalabileceğini anlamak için daha önce sözlüklerde yazmaya gerek olacağını düşünmüyorum. yalnızca 'sözlük yazarlarının en sevdiği ders' temalı başlıklar ile bu tarz bir kemik yazar kitlesi oluşmaz, ha oluşur ama o platform artık sözlük değil forum olur. bilgi ve edebiyat başlıklarına çok yoğun bir ilgi olmadığı aşikar ki bu gayet anlaşılabilir çünkü forumsal başlıklara en düz insanın bile yazabileceği bir şey varken bu tarz konular özel bir ilgi gerektirir çoğu zaman bundan ötürü genelde çok azı 10 tanımdan yukarısını görüyor ve bu tarz başlıklara emek veren yazarlar da bir noktadan sonra verdikleri emeklerin boşa gittiğini düşünmeye başlıyor. sözlük git gide bu yazarları kaybetmeye başladığında da bu bizi en başta söylediğim meseleye götürüyor aslında; forumsal başlıklar ile dolmaya başlayan ve artık sözlük olmaktan çıkmış bir platform.
bu yönetimin basitçe az ilgi gören bilgi ve edebiyat başlıklarında dirsek çürüten yazarlara 'seni görüyoruz, yazdıkların kıymetli' deme şekli bana kalırsa ki doğruluğu yanlışlığı tamamen tartışmaya açık. hızla büyüyen bir platformu dengelemek zorundalar ve bunu da forumsal ve bilgi içerikli tanımları dengede tutarak yapmaları gerekiyor. eğer bu tarz ödül sistemleri olmaz ise çok çabuk bu denge bozulup yerini tamamen forumsal içeriklere bırakabilir ki bu da o yazmayı çok sevdiğinizi söylediğiniz platformun pek çok benzeri gibi çöpe dönüşmesine sebep olur. hani artık tamamen çöplüğe dönüştüğünü düşündüğünüz için kaçıp buraya sığındığınız sözlükler gibi.
dengeli bir biçimde kemik yazar kitlesi elde etmek kolay bir iş değil. pek çoğumuz ekşi'de yıllarca yazar olma hayali ile uzun süre çaylak olarak kaldık, henüz yazar olamamış olanlar da vardır mutlaka. ekşi basitçe yazar olabilmeyi ödül olarak sunuyordu, orada bir ses olabilmen için yıllarca beklemek zorunda kalabiliyordun. bu kadar istikrarlı bir biçimde yazdığın bir platformdan çat diye çıkıp gitmezsin çünkü o noktaya gelene kadar emek vermişsindir. burada yazar olmak için yıllarca beklemek zorunda olmama durumu var, orada verdiğin emeğin çok azını verip bir günde de yazar olabiliyorsun o zaman sıkılıp bunaldığında ne tutacak ki seni burada? bunu tek kişi üzerinden düşünmemek lazım, onlarca bu şekilde davranacak olan yazar var. belki iki ay sonra değil ama iki yıl sonra burayı pek çok sözlük gibi hayalet kasabaya dönüştürebilecek bir durum bu. edebiyat/ bilgi içerikli tanım girip yazdıklarının okunmadığını/az okunduğunu düşünen bir yazarı ekşi'de bulunan bu yıllarca emek verdim mantığı ile burada tutmak mümkün değil. günün sonunda yine dediğim yere çıkıyor, yavaş yavaş forumsal olan ve giderek hayalet kasabaya dönen sözlük...
o yüzden bu tarz ödül sistemleri teşvik edici ve dengeli bir kemik kitle oluşturup kafa sözlük'ün devamlılığını sağlamak için en azından bir süre gerekli. bu denge politikası hem insanların gerçek anlamda burayı bir sözlük gibi kullanabileceği hem de kafalarını dağıtıp eğlenebilecekleri bir platforma dönüştürür, bunun için bir kaç teşvik edici hamlede bulunmanın yanlış bir tarafı bence yok.
iğneyi batırdığımıza göre gelelim çuvaldıza.
ilk olarak bu resmen moderatörleri harap edecek bir iş yoğunluğuna sebep oluyor. bu en başından atılması gereken bir adımdı, binlerce tanım girildikten sonra değil. bu hem sözlük içinde aksamalara neden olacak bir durum -gerçi muhtemelen ona bir çare bulmuşsunuzdur- hem de iş gücünüz kısa vadede yeterli değil. ayrı bir ekip kurulmuş olsa bile yazarların madalya talep edebilecekleri bir sistem olmadığı için tamamen gönüllülük esasına dayalı bir madalya dağıtımı oluyor. en azından tanımların altına tıkladığımız zaman sil, düzenle gibi seçeneklerin yanına madalya talebi gibi bir seçenek eklenirse hem insanlar tek tek tanımlarını bir başlıkta toplamaya çalışmazlar hem de bu iş için çalışan ekip daha az yorulmuş olur. belirli bir sistem üzerine düşen talepleri inceleyip hızlıca geri dönüş sağlayabilirler en azından tek tek alt alta dizilmiş karışmaya müsait tanımlara tıklamak ve uğraşmaktan daha kolay olacaktır.
bu madalya sistemi kalıcı bir duruma gelirse eğer bu iş yüküne sahip olan ekibi ne kadar süre gönüllülük esası ile tutabileceğiniz sorusu da var. günde en kötü 4000 tanım girilen bir sözlükte eski tanımları da dahil edersek epey uzun süreli bir yoğunluk oluşacaktır bu konuda ve elinizdeki ekibi gönüllü şartlar altında mısırlı köleler gibi gece gündüz çalıştırma gibi bir planınız yoksa daha fazla iş gücüne ihtiyacınız var demektir. entryleri otomatik bir şekilde tanımlayarak madalya verebilen bir sistem oluşturmazsanız elbette ama ona da şu şartlar altında güç yeteceğini düşünmüyorum çünkü çok pahalıya patlar muhtemelen. ya da bilmiyorum belki de o kadar masraflı değildir tamamen tahmini konuşuyorum şu an. o yüzden en azından bu gönüllü madalya talebi işlerini daha basit ve hızlıca yapılabilecek bir sisteme oturtmanız daha sağlıklı olacaktır.
bir diğer husus insanların sırf çok sevdikleri rozetler için sanki bir görevmiş gibi tanım girmeye başlayacakları durumlar oluşacak. hadi ben zaten bir dakikada bile 150 kelime konuşabilecek potansiyelde bir çenesizim, bu sistem gelmeden de zaten manas destanı tadında tanımlar giriyordum ama kısa ve öz anlatılabilecek şeyleri uzatarak anlatmak zorunda hissedecek onlarca yazar belki de aslında 20 kelime ile anlatılabilecek şeyleri mecburi olarak dolandırarak anlatıp okuyanı yoran yarısı boş tanımlar yazacaklar. bu hem yazarlar için hem okuyanlar için hem de sözlük için sıkıntılı bir durum. 10 kişiden 5 tanesi rozet meselesini umursamaz ama kalan 5 tanesi umursar. bunu 5000 tane yazara uyarlamak da çok fazla bilgi kirliliği demek. kaliteli ve dengeli bir platform oluşturmak için riskli bir yöntem. zaten puan sıralaması yarışı varken ve çok göze batmadan sürerken neden madalya alan yazarlara karma puanı imtiyazı tanımak yerine madalya olayını da puan sıralaması gibi bir yarışa dökmediniz ki sadece? hem sözlükte sürekli lafı edilen kankacılık meselesi yüzünden sürekli birinci gelen yazarların olmadığı bir sistem olurdu bu. zaten 150 kelime yazmaya bile yorucu diye bakan bir kitle de bu yarışa dahil olmayı çok tercih etmezdi. böylece en azından karma puanı imtiyazı ile 1000 tane bilgi ve edebiyat içerikli tanım giren yazar tutabiliyorsanız en kötü bahsettiğim şekilde 700 tane tutmuş olurdunuz ama bu dengeyi bozacak kadar büyük bir fark yaratmazdı.
puan yarışında ödül sözlükte kazanılan bir şey değildi, yanlış bilmiyor isem hediye çeki gibi bir ödül alınıyordu ama şimdi madalya olayında insanlar sözlükte kazanabilecekleri bir şey gördükleri için bunu hem suistimal edecekler hem de bu tarz tanımlar girmek yerine kafa dağıtmaya gelen insanlar haksızlık olduğunu düşünmeye başlayacak. çünkü açıkça bir insana sen düşüncelerini yazıyorsun ama senin yazdıkların kıymetsiz, bak bu bilgi falan veriyor o yüzden o daha çok hak etti karma puanını demek gibi bir şey. insanlara çıkıp düşünceleriniz değersiz anlamına gelebilecek bir şey derseniz elbette kalkıp bu durumu eleştirirler. eğlenmeye ve kafa dağıtmaya geldikleri bir platformda sırf bunu yapıyorlar diye diğerlerinden aşağıda görülmeyi kimse istemez. 20 karma puanı çok bir şey olmayabilir ama burada mesele açıkça fikirlerini istemeyerek de olsa değersizleştirmektir. bunu görebilmek çok zor değil ama görüldüğü halde bu risk alındıysa bir şey diyemem.
yani işin özü; bir takım düzeltmeler ile sözlük için oldukça faydalı olabilecek bir özellik belli başlı aksaklıklar nedeni ile yarardan çok zarara dönüşüyor. bazen bir tane insanla bile baş etmek yeterince zor iken 5000 hadi çaylakları da sayalım en kötü 12.000 insan ile baş etmeye çalışmak zahmetli bir iş. herkesi aynı anda memnun etmek de mümkün olamaz zaten. yine de en başından yönetim ve yazarlar arasına sınır koymadan samimi bir iş yapmak için bir adım attınız - ki kendi adıma bunu gerçekten kıymetli buluyorum- ve bu gibi durumlarda da bu kararın zorluklarını çeken sizlersiniz. yazarlar için her ne kadar samimi ve olumlu olsa bile bu karar yönetimi sürekli zora sokacak bir durum. bu yüzden insanlar buranın sanal bir platform olduğunu ve ayakta kalmak için belirli şartlara ihtiyaç duyduğunu göremiyor ve siz de bir araya getirmeye çalıştığınız bir topluluğu bir arada tutmakta zorluk yaşıyorsunuz. eğer bu bir denge politikası ise her iki tarafın da fayda sağlaması gerek. yönetim bizimle ilgileniyor, samimi bir ortam burası diye gelen insanların -ki kendilerini önemli ve kıymetli hissettikleri için geliyorlar- bir kısmını sizin emekleriniz de kıymetli ama şu arkadaşlar kadar da değil şimdi diye ötekileştirirseniz o insanlardan tepki görünce şaşırmamanız gerekir. niyetinizin kötü olduğunu hiç ama hiç düşünmüyorum sadece aslında o çok göze batmayacak 20 karma puanın insanlar için nasıl onur meselesine dönüşebileceğini ve bu sözlüğü üzerine kurduğunuz samimiyet fikrini nasıl zedeleyebileceğini anlatmaya çalışıyorum.
ah be gandalf, kafanda kurmuşsun kızım sen. keyifli sözlükler, beşinci günün şafağında film izleyip ağzıma spagetti tıkıyor olacağım beni doğuda aramayın.
edit: bu tanım kişisel çıkar gözeterek değil yazmayı sevdiğim bir platformun çıkarlarını gözeterek girilmiştir yoksa bana göre hava hoş, ellerimi ovuşturup yeni alacağım rozetlerin hayalini kurabilirim köşede.* şarabımızı yudumlarken madalyasız köylülere üstten üstten bakıp burjuva triplerine de girer miyiz be sözlük? hiç mi olmaz? peki. yani şimdi hiç mi olm... tamam o zaman. şarap yoksa vişne suyu neyim içerdik. o da olmaz... peki. oldu o zaman bana müsade, kaçtım ben.
devamını gör...
tiktok canlı yayınında kızını taciz eden sapık baba
çingene asıllı olması yüksek ihtimal olan baba. uzun bir süre yaşadığım mahalle bu insanlarla dip dibeydi. bu tip insanlardan onlarcasını görmüş biri olarak çok yadırgadım diyemem. hayat tarzı bu adamların zira, halen o mahallede bu tip durumların döndüğünü, kızını küçük yaşlarda pazarlayan babaların olduğunu anlatırlar. bu videoda görünen hıyarağasının o adamlardan tek farkı tiktok kullanıyor olması. zaten vücut dili ve hareketleri karakterini net şekilde ortaya koyuyor. uzun bir süre ceza alıp içerde sürünmesi ve fazlasıyla ezilmesi dileğiyle.
devamını gör...
bazı insanların sen ve siz kararsızlığı
hiç bir kararsızlığım yok bu konuda. kendimden yaşça ve kariyer olarak büyük olan herkese siz derim. yeni tanıştığım ve yakınlaşma ihtimalim olmayan herkese de siz derim. sen diyebildiklerim ya yakın aile çevresidir * ya da epeydir tanıdığım kimseler; arkadaşlarım; dostlarım; yakın görüştüklerim. genellikle "siz" diyerek ilişkiye başladığım kişiye "sen" diyerek devam etmek çok zor benim için.
sevmek bir ön koşul olmaktan çıkıyor sen demek için, insan sevdiği birine de sonuna kadar siz diyebiliyor.
sevmek bir ön koşul olmaktan çıkıyor sen demek için, insan sevdiği birine de sonuna kadar siz diyebiliyor.
devamını gör...
bim sözlük olsa alınabilecek nickler
devamını gör...
ömür boyu aynı kişiyle beraber olmak
"bir ömür benimle olsa ya" diyebileceginiz insani buldugunuzda hayatinizin en buyuk "iyi ki'si" olacaktir bu...
her anina sahit; iyi gununde yaninda, kotu gununde destek, hastalandiginda basucunda... seni senin kadar iyi bilen, cogu zaman kendinden cok dusunen, beraber cocuklastigin, beraber sacina ak dusurdugun bir insanin varliği cok buyuk güç, nimet hatta servet degil de nedir?
hayata kattiği anlami, sagladigi huzuru baska ne verebilir ya da karsiligi ne ile ölculebilir?..
her anina sahit; iyi gununde yaninda, kotu gununde destek, hastalandiginda basucunda... seni senin kadar iyi bilen, cogu zaman kendinden cok dusunen, beraber cocuklastigin, beraber sacina ak dusurdugun bir insanin varliği cok buyuk güç, nimet hatta servet degil de nedir?
hayata kattiği anlami, sagladigi huzuru baska ne verebilir ya da karsiligi ne ile ölculebilir?..
devamını gör...
under
ingiliz şarkıcı-söz yazarı alex hepburn'ün 2013 tarihli together alone isimli albümünde son sırada yer alan duygusal ve nispeten umutsuz bir şarkıdır.
döngüye alıp kendisini sonsuz kez hiç sıkılmadan dinletebilen ender parçalardandır gerçekten under.
döngüye alıp kendisini sonsuz kez hiç sıkılmadan dinletebilen ender parçalardandır gerçekten under.
devamını gör...
ekliptik
dünya'nın güneş etrafında dolandığı yörüngenin bulunduğu düzlem. tutulum olarak da bilinir.

görselin kaynağı

görselin kaynağı
devamını gör...
ikizler burcu
zodyak’ın 12 burcunun üçüncüsü ikizler burcudur. 21 mayıs – 21 haziran tarihleri arasında doğanlar bu burca mensuptur.
--- alıntı ---
sembolü: ikizler
elementi: hava
olumlu özellikleri: etkileyici, özgün, iş bilen, alımlı, akıllı, maceracı
olumsuz özellikleri: vesveseli, dengesiz, değişken, yargılayıcı, depresif
en sevdiği şeyler: müzik, kitaplar, dergiler, sohbet etmek, kısa gezintiler
nefret ettiği şeyler: yalnız olmak, sınırlandırılmak, tekrar ve rutin, dar görüşlü insanlar, geleneksel moda, otorite figürleri, sessizlik
gizli tutkuları: tüm cevapları bulmak
güçlü yanları: kibar, sevecen, meraklı, uyumlu, yeni fikirleri çabucak öğrenebilir olmaları
zayıf yanları: gergin, tutarsız ve kararsız olmaları
--- alıntı ---
--- alıntı ---
sembolü: ikizler
elementi: hava
olumlu özellikleri: etkileyici, özgün, iş bilen, alımlı, akıllı, maceracı
olumsuz özellikleri: vesveseli, dengesiz, değişken, yargılayıcı, depresif
en sevdiği şeyler: müzik, kitaplar, dergiler, sohbet etmek, kısa gezintiler
nefret ettiği şeyler: yalnız olmak, sınırlandırılmak, tekrar ve rutin, dar görüşlü insanlar, geleneksel moda, otorite figürleri, sessizlik
gizli tutkuları: tüm cevapları bulmak
güçlü yanları: kibar, sevecen, meraklı, uyumlu, yeni fikirleri çabucak öğrenebilir olmaları
zayıf yanları: gergin, tutarsız ve kararsız olmaları
--- alıntı ---
devamını gör...
yardım kategorisi
her türlü yardım ihtiyacınız için kullanabileceğiniz kategoridir.
müzik ve takip butonunun hemen arasında yer almaktadır.
yardım başlığı açmanın, normal başlık açmaktan hiçbir farkı yok.
tek yapmanız gereken, yardım başlığı açarken tanım kutusundaki yardım butonuna tik koymak.
açtığınız başlık, #yardım kategorisinde yayına girmiş olacak.
bu kategoride format zorunluluğu bulunmuyor.
müzik ve takip butonunun hemen arasında yer almaktadır.
yardım başlığı açmanın, normal başlık açmaktan hiçbir farkı yok.
tek yapmanız gereken, yardım başlığı açarken tanım kutusundaki yardım butonuna tik koymak.
açtığınız başlık, #yardım kategorisinde yayına girmiş olacak.
bu kategoride format zorunluluğu bulunmuyor.

devamını gör...