bugün kendin için ne yaptın sorusu
''ölüler toprakta yaşar '' isimli bir şiir (şey) yazdım. kendim için yedim, içtim, bir köpeğe simit aldım ve yedirdim, müzik dinledim, şimdi ise kendim için bir çay içecek ve kendim için yazı yazacağım. kendi dediğin nedir sahi ?
devamını gör...
çift kişilik yatakta tek yatan insan
oncelikle sefam olsun*, sonralikla gerine gerine uyumanin tadini bildiginden, minicik 90a 160 yatakta yatmak zorunda kalmaz.
ayrica parasi vardir almistir, ayrica herkesin hayatına kimse karışamaz, ayrica laptopi kucaginda sizdiginda uykusundan kalp krizi gecirerek uyanmaz.
ben capraz yatmayi seviyorum done done, ergonomik oluyor.
ayrica parasi vardir almistir, ayrica herkesin hayatına kimse karışamaz, ayrica laptopi kucaginda sizdiginda uykusundan kalp krizi gecirerek uyanmaz.
ben capraz yatmayi seviyorum done done, ergonomik oluyor.
devamını gör...
geceye bir şiir bırak
sesinde ne var biliyor musun
bir bahçenin ortası var
mavi ipek kış çiçeği
sigara içmek için
üst kata çıkıyorsun
sesinde ne var biliyor musun
uykusuz türkçe var
işinden memnun değilsin
bu kenti sevmiyorsun
bir adam gazetesini katlar
sesinde ne var biliyor musun
eski öpüşler var
banyonun buzlu camı
birkaç gün görünmedin
okul şarkıları var
sesinde ne var biliyor musun
ev dağınıklığı var
iki de bir elini başına götürüp
rüzgarda dağılan yalnızlığını
düzeltiyorsun
sesinde ne var biliyor musun
söylemediğin sözcükler var
küçücük şeyler belki
ama günün bu saatinde
anıt gibi dururlar
sesinde ne var biliyor musun
söyleyemediğin sözcükler var
(bkz: cemal süreya)
devamını gör...
akış: mutluluk bilimi
pozitif psikoloji ve mutluluk üzerine araştırmalar yapan mihaly csikszentmihalyi'nin kitabıdır.
devamını gör...
dr oetker’in yıllardır doçent olamaması
yalakalık yapmamıştır, mobbing nedeniyle kadrosunu alamamıştır. dama çıkan merdiveni atıyor akademide... ille de liyakat.
devamını gör...
carpe diem
bu kelimeyi ilk mağaza tabelasında görmüştüm. sonra adını fazlaca duyar, yazısını fazlaca görür oldum. hatta el yazısıyla yazılmış dövmeleri de popüler.
devamını gör...
olası bir müze gezisinde dikkat edilmesi gerekenler
tavan düşebilir, merdiven çökebilir. şaka yapmıyorum. özellikle yazar evleri benim bildiğim mesela heybeliada'daki hüseyin rahmi gürpınar'ın evi ben adaya gittiğimden beri tadilatta. en son ısrar ettik, adalar belediyesine yazdık. onarın şu evi diye. meğersem bizi evden koruyorlarmış ama evi koruyamıyorlarmış anladığım kadarıyla. orada bir ev var görüyoruz ama içine giremiyoruz. müze dediğin şöyle uzaktan bakmalık sözünü yaşatıyorlar. özetle bakamıyorlar. bizdeki de akıl işte ev üzerimize yıkılacak yine müze derdindeyiz. bir gün ilim irfandan öleceğiz. en son gözlerim doldu gulyabani yani burada mı yazıldı moduna girdim. o konuda çok duygusalım. bir gün kaçak yollardan girip altında kalırsam haberlere çıkan o deli benim. hem değişiklik olur heybeliyi hep yangın haberleriyle anacak değiliz. ilim irfandan ölmek ise en havalı ölüm şekli olur fena mı?
buradan adalar belediyesine sesleniyorum..... *
buradan adalar belediyesine sesleniyorum..... *
devamını gör...
bengaripsengüzeldünyaumutlu ile dünyadan uzak
sözlüğümüzün radyosuna hoş gelen doksanlar programına bir burak kut hiti çok yakışır sevgili bengaripsengüzeldünyaumutlu.*
devamını gör...
insan mantıkla mı karar verir yoksa duygularıyla mı sorunsalı
insanların davranışsal karar alma mekanizmaları ruhsal seviyeleri ve eşkoşmalarının durumu ile doğru orantılıdır..
insanda üç ana karar alma merkezi vardır, bunlar:
iç güdü ve hareket merkez, duygu merkezi ve zihin merkezi..
genelde ruhsal açıdan henüz daha genç olan varlıklar ağırlıklı olarak iç güdü ve hareket merkezlerini kullanarak karar vermeye ve hayatlarını idame ettirmeye çalışırlar. toplumda görürsünüz , trafikte ani sinirlenmeler ya da bir alış veriş kuyruğunda ansızın parlayan insanlar gibi hareketlerini dizginleme iradesinden (bkz: irade) yoksun insanlar genelde bu sınıfta varlıklara tekabül ederler..
ikinci olarak duygu merkezi vardır ve karar alma mekanizmasında bu merkezi öne çıkarak insanlar rasyonaliteden kopuk ya da drama kraliçesi olarak tanımlayabileceğiniz davranışlar sergileyebilirler..
son olarak zihin merkezi vardır ve bu merkezde tüm rasyonel kararların verilmesinden sorumlu olan merkezdir. ve fakat bu merkezin en üst seviye merkez olduğunu düşünmeniz sizi yanılgıya düşürebilir çünkü insan bazı kesimlerin iddia ettiği gibi bir robot değildir ve duygusal tesirlerin altında öğrenerek tekamülünü (bkz: tekamül) devam ettirmektedir..
o sebeple ideal insan içgüdü merkezini ( bunu dengelemenin en pratik yolu içgüdü merkezini yormaktır, bildiğiniz yormak, bu tür bir insan ani kararlar vermek yerine yürüme , koşmalı hareket etmeli ve içgüdü merkezini dengeye getirmelidir) devre dışı bırakarak zihin ve kalp merkezlerini dengeli şekilde kullanabilen insan kararlarını en vicdani şekilde verebilen insan olmaktadır..
insanda üç ana karar alma merkezi vardır, bunlar:
iç güdü ve hareket merkez, duygu merkezi ve zihin merkezi..
genelde ruhsal açıdan henüz daha genç olan varlıklar ağırlıklı olarak iç güdü ve hareket merkezlerini kullanarak karar vermeye ve hayatlarını idame ettirmeye çalışırlar. toplumda görürsünüz , trafikte ani sinirlenmeler ya da bir alış veriş kuyruğunda ansızın parlayan insanlar gibi hareketlerini dizginleme iradesinden (bkz: irade) yoksun insanlar genelde bu sınıfta varlıklara tekabül ederler..
ikinci olarak duygu merkezi vardır ve karar alma mekanizmasında bu merkezi öne çıkarak insanlar rasyonaliteden kopuk ya da drama kraliçesi olarak tanımlayabileceğiniz davranışlar sergileyebilirler..
son olarak zihin merkezi vardır ve bu merkezde tüm rasyonel kararların verilmesinden sorumlu olan merkezdir. ve fakat bu merkezin en üst seviye merkez olduğunu düşünmeniz sizi yanılgıya düşürebilir çünkü insan bazı kesimlerin iddia ettiği gibi bir robot değildir ve duygusal tesirlerin altında öğrenerek tekamülünü (bkz: tekamül) devam ettirmektedir..
o sebeple ideal insan içgüdü merkezini ( bunu dengelemenin en pratik yolu içgüdü merkezini yormaktır, bildiğiniz yormak, bu tür bir insan ani kararlar vermek yerine yürüme , koşmalı hareket etmeli ve içgüdü merkezini dengeye getirmelidir) devre dışı bırakarak zihin ve kalp merkezlerini dengeli şekilde kullanabilen insan kararlarını en vicdani şekilde verebilen insan olmaktadır..
devamını gör...
şu anda ne yaptığını merak ettiğiniz kişi
devamını gör...
sözlüğün kalıcı olup olmaması
ulan kaç aydır millet çatır çutur yazıyor eğleniyor keyif alıyor.
kalıcı olacak ortada bir başarı ve mantıklı bir oluşum var. zaten kalıcı olmazsa ömrümde bir daha portakal yemem.
kalıcı olacak ortada bir başarı ve mantıklı bir oluşum var. zaten kalıcı olmazsa ömrümde bir daha portakal yemem.
devamını gör...
kapalıyken sonradan açılmaya karar veren kadın
çoğunluğu kapanma eylemini kendi isteğiyle gerçekleştirmemiş ama daha sonra açılma *eylemini kendi isteğiyle gerçekleştirmiş kadınlardır.
devamını gör...
çok çalıştığı halde başarısız olan insan
çalışmıyordur. bir iş ile saatlerce, günlerce hatta yıllarca meşgul olmak, o iş üzerine gerçekten çalıştığınız anlamına gelmez. basit bir örnekten gidelim: ders çalışmak. ben, beş saat masanın başında oturup yarım saat ders çalışabilirim mesela. bu beş saat çalıştığım anlamına gelmez.*
öte yandan, geri zekalılık diye bir şey tabii ki vardır. bilimsel bir olgudur. ancak geri zekalılığı keşfetmek diye bir şey yoktur. hiçbir zaman olmamıştır. geri zekalı insanın geri zekalı olduğu gün gibi sarihtir. bununla beraber; geri zekalı insanların, ileri zekalı insanların hayal dahi edemeyeceği yetenekleri vardır.
bir de geri zekalı insanlar vardır. fakat bunun konumuzla alakası yok. bu geri zekalılık nevi ders çalışırken değil hayatın içerisinde anlaşılır. işte bunu fark etmek zordur.
öte yandan, geri zekalılık diye bir şey tabii ki vardır. bilimsel bir olgudur. ancak geri zekalılığı keşfetmek diye bir şey yoktur. hiçbir zaman olmamıştır. geri zekalı insanın geri zekalı olduğu gün gibi sarihtir. bununla beraber; geri zekalı insanların, ileri zekalı insanların hayal dahi edemeyeceği yetenekleri vardır.
bir de geri zekalı insanlar vardır. fakat bunun konumuzla alakası yok. bu geri zekalılık nevi ders çalışırken değil hayatın içerisinde anlaşılır. işte bunu fark etmek zordur.
devamını gör...
çocuklara iki isim verme modası
kardeşler olarak mağduru olduğumuz moda... dört kardeşiz, hepimiz de çift isim.
sanarsın mısır'da bilmediğimiz bir dedemiz var da; ondan miras kalırsa, avukatlara mahcup olmayacağız.
bu ne zulümdür?
sanarsın mısır'da bilmediğimiz bir dedemiz var da; ondan miras kalırsa, avukatlara mahcup olmayacağız.
bu ne zulümdür?
devamını gör...
annelerin çöp diye attığı muhteşem şeyler
annem değil de babam atar bizde eşyaları daha çok. sony walkman ve onlarca kaset gitti. servet gitti servet.
devamını gör...
yurt dışına tarihi eser kaçırma
ben olaya farklı gözle bakıyorum.
hep mağdur edebiyatı görüyorum insanlarda ama madalyonun öbür yüzünde şu var,
kaçırılan bir eser yada anlaşmalar ile götürülen, götürülmeden önce bizim insanımıza göre değersiz
nereden mi biliyoruz, müze gezen yok, gezenler çok az veya foto çekinip çıkıyor
okuyan, destekleyen az.
halkın umrunda değil
bir eser değerliyse bu batılılar değerli dediği için değerli bizde
eser gidene kadar kimse yüzüne bakmaz, eser gidince vay efendim
siz, eserleri değil, batının verdiği değeri istiyorsunuz
nereden mi biliyorum, kaçırılan bir eser varsa 1000 eser hala toprak alında
kimin umrunda
ben söyliyim , avrupalı bir arkeolok gelip, kazmak isterse , oooo oluyoruz
kazmak istemezse, at çöpe , kır yada maloz yap, bina yapçam oraya,
tarihi eserin kazmasıda , taşıması da maaliyetli
insan ev yapçam diyor, bakıyor eser var, ya denize atıyor ya kırıyor, çöpe möpe
ama tarihi eserler umrumuzda
biiiiiipppp umrumuzda
eğer umrumuzdaysa kimse niye umursamıyor yerli arkeolokları
adamlar aç, maaşsız çalışıyor ve genelde h ödenek almıyor, kimin umrunda !!! hemen hemen kimsenin
kusura bakmayın ama bu biraz ikiyüzlülük
gerçekten tarihe, ülkeye, vatana değer veriyorsanız bunu koruyan, çıkaran arkeolokların durumunu halk biraz irdelesin
ama kimsenin umrunda değil, yabancılar avrupa kültürünün temelleri anadoludada olduğu için çalışıyor
bizde o yüzden gaza geliyoruz, yoksa halkın umrunda değil
bir eser değerliyse british museum da , yada diğer avrupa müzelerinde olduğu için önemli
bizde olduğu için değil, avrupa önem vermese boşa para, israf der, üzerine bile konuşmayız.
şimdi kim haklı, kim haksız, eserlerle gerçekten kim ilgileniyor, hangi halk ve millet
doğru olandan ben de artık o kadar emin değilim
hep mağdur edebiyatı görüyorum insanlarda ama madalyonun öbür yüzünde şu var,
kaçırılan bir eser yada anlaşmalar ile götürülen, götürülmeden önce bizim insanımıza göre değersiz
nereden mi biliyoruz, müze gezen yok, gezenler çok az veya foto çekinip çıkıyor
okuyan, destekleyen az.
halkın umrunda değil
bir eser değerliyse bu batılılar değerli dediği için değerli bizde
eser gidene kadar kimse yüzüne bakmaz, eser gidince vay efendim
siz, eserleri değil, batının verdiği değeri istiyorsunuz
nereden mi biliyorum, kaçırılan bir eser varsa 1000 eser hala toprak alında
kimin umrunda
ben söyliyim , avrupalı bir arkeolok gelip, kazmak isterse , oooo oluyoruz
kazmak istemezse, at çöpe , kır yada maloz yap, bina yapçam oraya,
tarihi eserin kazmasıda , taşıması da maaliyetli
insan ev yapçam diyor, bakıyor eser var, ya denize atıyor ya kırıyor, çöpe möpe
ama tarihi eserler umrumuzda
biiiiiipppp umrumuzda
eğer umrumuzdaysa kimse niye umursamıyor yerli arkeolokları
adamlar aç, maaşsız çalışıyor ve genelde h ödenek almıyor, kimin umrunda !!! hemen hemen kimsenin
kusura bakmayın ama bu biraz ikiyüzlülük
gerçekten tarihe, ülkeye, vatana değer veriyorsanız bunu koruyan, çıkaran arkeolokların durumunu halk biraz irdelesin
ama kimsenin umrunda değil, yabancılar avrupa kültürünün temelleri anadoludada olduğu için çalışıyor
bizde o yüzden gaza geliyoruz, yoksa halkın umrunda değil
bir eser değerliyse british museum da , yada diğer avrupa müzelerinde olduğu için önemli
bizde olduğu için değil, avrupa önem vermese boşa para, israf der, üzerine bile konuşmayız.
şimdi kim haklı, kim haksız, eserlerle gerçekten kim ilgileniyor, hangi halk ve millet
doğru olandan ben de artık o kadar emin değilim
devamını gör...
bir idam mahkumunun son günü
okurken neredeyse tiksinti uyandırabilen, anlatımı o denli güçlü ve etkileyici kitap. insanlık olarak geçmişte ve günümüzde ne kadar vahşi olabildiğimizi ve olabileceğimizi gözler önüne seriyor.
adeta tiksindirici bir durumun içerisine sürüklüyor okuyanı ve belki de dönemin insanlığına, alınan kararlara iğrenerek bakarak olayların gelişimini inceletiyor. bu denli rahatsız edici ancak aynı zamanda mükemmel bir kitabın oluşu gerçekten inanılmaz.
insanlığın bu denli aşağılık oluşu da aynı şekilde. kitabı okurken bu konuda çeşitli sorgulamalar yapabilme ve yeni bakış açıları kazanma şansı veriyor okuyucuya. kitapta giyotin anlatılırken idama, idamlara kayıyor akıl ve idam üzerine de derin sorgulamalar yapmaya sebebiyet veriyor.
ezcümle, gerçekten bir şeyler katabilen, okunması gereken bir kitap.
adeta tiksindirici bir durumun içerisine sürüklüyor okuyanı ve belki de dönemin insanlığına, alınan kararlara iğrenerek bakarak olayların gelişimini inceletiyor. bu denli rahatsız edici ancak aynı zamanda mükemmel bir kitabın oluşu gerçekten inanılmaz.
insanlığın bu denli aşağılık oluşu da aynı şekilde. kitabı okurken bu konuda çeşitli sorgulamalar yapabilme ve yeni bakış açıları kazanma şansı veriyor okuyucuya. kitapta giyotin anlatılırken idama, idamlara kayıyor akıl ve idam üzerine de derin sorgulamalar yapmaya sebebiyet veriyor.
ezcümle, gerçekten bir şeyler katabilen, okunması gereken bir kitap.
devamını gör...


