şu yayın işleri nasıl yürüyor bi anlasam ben de yayın yapmayı istiyorum aslında ama. üstteki tanıma binaen. bu arada destekliyorum o tanımı... #1767999 *
devamını gör...

ben sende yaşıyorum,
sen bende hüküm sürmektesin*
cahit sıtkı tarancı
devamını gör...

sayın erdoğan sevgisinin coştuğu şu söylemlerin yanında oldukça masum kalan söylem.

- akp istanbul milletvekili oktay saral: "erdoğan için her gün 2 rekat şükür namazı kılınmalı"

-egemen bağış: "erdoğan ikinci atatürk olacak

-cumhurbaşkanı başdanışmanı yiğit bulut: "erdoğan benim atam"

-akp çorum milletvekili murat yıldırım: "erdoğan ümmetin lideri"

-akp gaziantep milletvekili şamil tayyar: "dünya lideri"

-atılgan bayar: "halife-i ruyi zemin" ( bütün yeryüzünün halifesi ).

-akp bursa milletvekili hüseyin şahin: "erdoğan'a dokunmak bile ibadettir"

-akp aydın il başkanı ismail hakkı eser: "erdoğan ikinci peygamberdir"

-akp düzce milletvekili fevai arslan: "erdoğan allah'ın tüm vasıflarını üstünde toplayan bir lider"
detaylar için
devamını gör...

1829 - 1896 yılları arasında yaşamış ingiliz ressam ve illüstratör.
pre-raphaelite brotherhood'un kurucularından biridir.
henüz 11 yaşındayken royal academy schools'a girmiştir. bu kadar genç yaşta yeteneklerinin keşfedilmesi ve geliştirilmesiyle zamanının en önemli ressamlarından biri olmuştur.
pre-raphaelite brotherhood'un kurucu üyesi olarak, akademik sanatta hüküm süren normlara isyan eden dante gabriel rossetti ve william holman hunt gibi sanatçılarla birlikte bağları kuvvetli bir sanatçı grubuna katılmış oldu. pek çok kişi tarafından ingiliz sanatının ilk avangart hareketi olarak kabul edilen pre-raphaelite brotherhood ilhamlarını jan van eyck ve albrecht dürer gibi (raphaelite öncesi) sanatçılardan aldı ve onlar gibi millais de ilham almak için doğrudan doğaya baktı.
millais'in detaylara neredeyse takıntılı ilgisi, pre-raphaelite tarzının en önemli özelliklerinden biri olmuştur. gerçekten de pre-raphaelite resimlerde, çirkinlik gösterme pahasına bile olsa ince ayrıntılara sadık kalınır ve bu bu yüzden de zamanının birçok eleştirmeni bu akımı onaylamamıştı.
millais, iskoç manzaralarından etkilenen vincent van gogh başta olmak üzere birçok farklı sanatçıya ilham kaynağı oldu. ayrıca figürlerinin birçoğunu resmettiği gizem havası ve pre-raphaelite tarzından uzaklaştıktan sonra yaptığı pek çok resmindeki belirsiz anlatılar ve figürler estetik hareketinin önünü açtı.

the knight errant
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

a huguenot on st. bartholomew's day
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

ophelia
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

bir an, o sözde kendini görmüştür.
pozitif olanları anlıyorum da
acılı adana sözleri bende anlamıyorum. birine gönderiyor herkesin üzerinden sanırsam.
karı koca kavgasının ortasında gibi hissediyorum kendimi özlü
negatif sözleri okuyunca.
devamını gör...

adolf'u anlamak için kavgam kitabını iyi okumak ve 1939 kadar olan sürecini araştırıp anlamak lazım.

nasıl ki cumhuriyet tarihine baktığımız'da atatürk'ün vefatından sonra, türkiye siyasi, ekonomi iç sorunlar ile dış ilişkilerde asla iyileşme olmuyor ve devamında bugüne değin süregelen. siyasilerin kendi şahsi çıkarları için hayırsız evladın hoyratça baba mirası sömürmesi gibi devlet, millet, ülke ve değerlerini geçmişin bedelini bilemeden sömür-düler/yorlar.


aslında çok iyi bir ideolojiye sahip, düşünce ile eylem arasındaki dengesizlik ve tutarsızlık sonucu kendini halkını ve dunyayı felakete sürüklemesine sebep olan hırs ve gurur tutkunu.
kendimce mükemmel zeka, yönetim ve gözlemleme sahibi.
(zayıfa acımak doğaya aykırıdır. "adolf hitler")
devamını gör...

"hem bu dünyada öyle güzellikler var ki şu çiçeklere, ağaçlara bak onları koparıp ezip çiğnemek günah değil mi? dünyada sevgi denen bir şey var."
devamını gör...

hiç beyniniz uyuşmuş gibi hissettiğiniz oluyor mu? böyle kafamda koca bir boşluk var sanki hiçbir şeye odaklanamıyorum. ama bir yandan da kafam çok doluymuş gibi. karmakarışık hissediyorum bugün.. mesela bir saattir birçok başlık altına tanım yazmaya çalıştım, sürekli yazdım sildim sonra vazgeçtim kapattım.
bir şeyler canımı çok yakıyor ama bunun üzerine düşünmek istemiyorum. sanırım bulacağım sonuçla yüzleşmekten korkuyorum. artık hayattan ve gelecekten hiç umudum kalmadı. umutsuz bir insanın günleri nasıl geçerse benim günlerim de öyle geçiyor, boş ve anlamsız. sonsuz bir hiçlik duygusu var içimde. yıkık dökük duvarların, taşların arasından inatla yeşeren çiçek gibi umut dolu olmak istiyorum hayata karşı.
sevgili karma; sana da iki çift sözüm var. ben hiç mi iyi bir şey yapmadım bu hayatta? hani ne ekersen onu biçersin'cilik? yaptığımız iyilikler de kötülükler de bize geri dönmeyecek miydi.. bir gün devran dönecek ve herkes hak ettiğini bulacaktı ya hani. artık hasat vaktinin keyfini sürmemin zamanı gelmedi mi?
devamını gör...

(bkz: himym)

bazen baştan sona bazen de her sezondan sevdiğim birkaç bölümü izleye izleye tekrar bitiriyorum diziyi.
devamını gör...

tdk'na göre yaşlı ve saygı duyulan kadın.

haminne gibi bir köşede oturuyor, fırtınalar sonrasında sökülmediğine şaştığım varlığıma gecikmiş bir sevecenlikle bakıyordum.
devamını gör...

bazı erkeklerin ev işi şurda dursun, içtiği suyun bardağını mutfağa götürmeyi bile kılıbıklık addeddiği bir toplumda... her neyse. anlatmak istemiyorum.
devamını gör...

bizim ufaklığın tuvalet eğitimi zamanı geldi. bir kaç gündür alıştırma çalışmaları oldukça başarılı iken büyüğü gelince acayip strese giriyor. acayip acayip haller, dans eder gibi hareketler falan. tutabildiği kadar tutuyor sanırım. bugün artık dayanamadı, söyledi gittik minik klozetin başına, çiş için çok rahat oturuyor tospik ama diğer mevzuya ayakta alıştığından hala dayanmaya çalışıyor, en son gözler kocaman oldu hala ayakta "off olamaaaaaz" demeye başladı. o anı tahmin edersiniz artık. dün de çiş için "lütfen gelme çiş, lütfeeen" diyordu.
devamını gör...

bizimkisi gibi coğrafyalarda sanırım cezalar ne kadar ağır olursa olsun, bir suçu işlemekten vazgeçirmek daha çok kültürel nedenlere ihtiyaç duyuyor. bir kan davasını engellemek kanunlarla değil kültürle, örfle, adetle gerçekleşiyor. kanunlar da o coğrafyada yaşayan insanların kültürlerine göre şekillendiğinden temelde bir yanlışımız var gibi görünüyor. kanunları iyileştirmek ya da ceza oranlarını artırmak yerine daha bilinçli/rasyonel insanlar yaratmak cazip geliyor bu noktada.
devamını gör...

çocukluktan beri muzdarip olduğum sorundu bu.

doktorlar tarafından bile şımarıklık olarak görülüyordu bu durum. hiç olmazsa bazı doktorlar tarafından diyelim. hap yutamıyorum şurup yazar mısınız dediğim zaman panikle beyaz kod veriyorlardı. hatta bizzat hastane polisinin beni alıp kabataş meydanına götürüp çığlıklar eşliğinde zincirlemişliği vardır. üstüme şuruplar döküp ellerimi arkadan bağlayıp üstü çıplak deri eldivenli 40-50 kediye kuşa yalattılar beni. çok utanıyorum, lütfen öyle bakmayın.

eski erkek arkadaşım bir gün hap yutamıyor olmamı bağırsaklardan kaynaklı bir sorun olarak görmüştü. benim bu tür konularda takıntılı olup kesinlikle kabul etmiyor olmam nedenli adam uzman görüşünü korkmadan belirtemiyordu ama ucundan kıyısından bilgiyi veriyordu. çocukken bağırsaklarımda yarattığı rahatsızlık hissi nedeniyle kendimi hap yutamadığıma inandırmış olabilirdim ona göre.

o bu görüşü sunduktan sanıyorum 2 sene sonra üzerine düşündüm. belki 1.5 sene. çocukluğu düşündüm. karnımın sürekli ağrımasını, günün nerdeyse 16-17 saatinde uykusuz kalmamı, huzursuzluğumu, daha önemlisi doğduktan sonra hiçbir şekilde 1 sene boyunca uyumayıp ağlamış olduğumun şikayetinin hâlâ yapılıyor olmasını ve neden çocukken tek tip beslenmeye başladığımı düşündüm, sonuçta kendisine hak verdim. resmen çocukken bağırsaklarımda yarattığı sorunlar nedenli ilaç kullanmayı bırakmıştım ve kendimi korktuğuma inandırmıştım. buralarda ise kendisini çok öpüyorum, hep nokta atışı tespitler yapıyordun minik poğaçam.

ben bu durumu anlayınca ne oldu? hapı ağzıma attım ve şak diye yuttum. hatta pozitif çıkınca intihar eder gibi 8 ilacı birden yuttum. hap dilimin altına kaçmadı, boğulur gibi olmadım, daha önemlisi boğulma korkum olmadı. öyle bir anda hap yutmaya başladım yani.

bu uzun yazının özeti şu bebeksiler. çocukken antibiyotik kullanımı bağırsak florasını bozduysa ve siz de buna bağlı olumsuzluklar yaşadıysanız hap yutmayı bırakmış olabilirsiniz. o yüzden bir an bu durumun bağırsak ile ilgili yaşadığınız bir tartışmanın sonucu olduğunu düşünün ve deneyin. çünkü ben denedim sahiden boğulmuyor insan. ha boğaza takılıyor mu? ben şuncacık ekmeği yutarken ve hatta çoğu zaman tükrüğü ile boğulan bir insan olarak hapı boğazın oraya takmayı başardım. lan dedim sahiden hap yüzünden ölüyorum bu nasıl iş diye bile düşündüm ama su içtim ve çok ilginç bir şey oldu. hap su ile birlikte oradan kaydı gitti.

inanılmaz bir bilgi değil mi? bence öyle. öpüyorum hepimizi.

not: bazı ilaçları kırıp içmek çok ciddi sorunlar beraberinde getiriyormuş. öyle şeyler yapmayın.
devamını gör...

okulda en popüler kendini gösteren çocukları istedikleri kulüblere adını yazarken, aralarında farkedilmeyenlere her sene kızılay ve yeşilay kulübünü verip farkındalık projeleri hazırlatan diğerlerinin eğlenmelerini izlemelerini sağlayan öğretmenlere isyann...

okulda ilk okumayı söken çalışkan çocuklara madalyalar verip zayıflara çürük elma veren öğretmenlere isyan...

bu çocuklar büyüyüp elbet kulüpsüzler kulübü kuracaktır. ne bekleyebilirsiniz ki. alayına isyan...
devamını gör...

iki şeye ithafen seçilmiş bir mahlastır. ilki agatha christie' nin romanı olan n veya m, ikincisi ise death note karakterleri olan near ve mello.

near ve mello' yu sevmiş olmama rağmen asla l' in bıraktığı boşluğu doldurabildiklerini düşünmedim. n veya m, halen bir l değil.
devamını gör...

sözlüğümüzün güzide yazarlarının çokça yaptığıdır.
dil desen var imge desen var, tanrıcılık mı? olmaz olur mu, o da var*.
şimdi sen gel de birkaç cümleyle yetin. olacak şey mi?

kamaşmasın mı bizim de gözlerimiz? savrulmayalım mı destansı anlatılarda?*
devamını gör...

işte geldik gidiyoruz bilinmez bir diyara
eskiden karpuz idik şimdi döndük biz hıyara.
devamını gör...

benim. sözlük reklam alır almaz bu hareketi yapacağım.
adam gibi adamım. ben gibi üç beş yazar bilerek reklamlara tıklasa. adblock kapatsa bu devran döner.
devamını gör...

kör ediyor galiba ki önümüzü göremiyoruz.
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim