orada kastedilen medeniyet kavramı 'gelişmişlik, yüksek refah' anlamında değildir.

yüzyıllarca afrika kıtasını iliğine kemiğine kadar sömüren sözde büyük devletlere karşı bir isyandır.

insanların canına kıyan sözde büyük devletlerin medeni olmadığını haykıran bir cümledir.
devamını gör...

genelde yaptığım ironiye ithafen mesaj alıyorum ve çok şaşırıyorum. neden tanrım diyerek.
devamını gör...

merhaba sevgili yazarlar! bu başlığın altına, minik bir dost sahiplenmek veya sahiplendirmek isteyen yazarlarımızı buluşturuyoruuz.

bizzat ben de bir yavru kedi sahiplenmek ve onu sevgiyle kucaklamak istiyoruum. bu konuda yardımcı olabilecek yazar arkadaşlar geri dönüş yapabilir.
devamını gör...

harlow'un maymunlar üzerinde gerçekleştirdiği acımasız deneylerdir.

1950-60'lı yıllarda bazı psikologlar bebeklerin annelerine olan düşkünlüklerinin nedeninin annenin yavruya besin vermesi olduğunu düşünüyordu. o dönem psikologlarından harry harlow ise bunun sadece besinle alakalı olmayıp annenin yavruya verdiği rahatlık, sevgi gibi faktörlerin de önemli olduğunu ileri sürdü. elinde kanıt olmadığı için deney yapmaya karar verip talihsiz denekleri de rhesus maymunları olarak seçti.

1932'de zaten laboratuvarında maymun evi açan harlow, bazı maymunları ebeveynlerinden ayrı büyütüp gözlemledi (buna anneden yoksunluk denir ve etik olmadığı için günümüzde yasaktır). deneylerde ne kadar maymunların tüm bakımları yapılsa da anneyle büyüyen maymunlar ve annesiz büyüyen maymunların davranışlarının farklı olduğu gözlemlendi:
''...içe dönüklerdi, sosyal becerilerden yoksunlardı. çünkü bu yavrular sadece annelerinden değil, diğer yaşıtlarından da yoksun bir şekilde büyüyorlardı. bu şekilde büyüyen yavruların daha agresif ve korku dolu olduklarını fark ettiler. bir de... bebek bezlerine aşırı düşkünlerdi.''

harlow, bebek bezine olan bu aşırı düşkünlüğün huzur, konfor, sevgi, sıcaklık, vb. faktörlerden ileri geldiğini düşündü. bezlerine son derece düşkünlerdi çünkü annelerinden almayı bekledikleri sıcaklığı ve konforu bu bez parçasında buluyorlardı.

deneye gelecek olursak, harlow sahte maket maymun anneler üretti. bir tarafta bezlerle üretilmiş anne, bir tarafta ise tellerle üretilmiş anne... harlow, ilk koşulda tel olan annenin eline biberon ve maymunların çok sevdiği yiyeceklerden koyuyor. bez annede ise biberon olmuyor. diğer koşulda, bez annede biberon oluyor ve tel annede olmuyor. yürekleri dağlayan kısım ise maymunlar her iki koşulda da bez anneyi tercih ediyor. bez annenin elinde biberon varken maymunların onu seçmesi zaten beklenen bir durum (bezlere düşkünlükleri vardı) fakat tel annenin elinde biberon varken orada beslendikten sonra bez annenin yanına gidiyorlar! o sıcaklığı hissedebilmek için. tabi o dönem psikologlarına bu durum tokat gibi çarpıyor çünkü ‘’bebekler annelerine, kendilerine sağladıkları besin için değil, yumuşak ve sıcak bedenleri için bağlanıyor!’’ bu deneylerle kalınmayıp çok daha ileri gidiliyor ve her seferinde bezden annenin yanında olan yavrunun daha rahat olduğu gözlemleniyor.

harlow etik sınırlarını zorlayarak her seferinde yavruları izole ederek deneylerini sürdürüyor.. maymunlar bu deneylerden etkilenip intihara kalkışınca eleştirilere maruz kalıyor ve "maymunları nasıl sevebilirsiniz ki?" diye bir cümle sarf ediyor, bunu da sizin yorumunuza bırakıyorum.
devamını gör...

hani geçici olarak 1999 depreminde yaraları sarmak için çıkarılmıştı, vergi yükünü azaltmak yerine vurun vurun.
hem lüks tüketim ne? bizler mi 1000 küsur odası olan saraylarda yaşıyoruz?
yok ya gençler haklı bu ülkeden kaçmak istedikleri için.
devamını gör...

hee ben öyleymişim. bazıları öyle olduğumu iddia eder. bir de ben zaten anlamıyorum kim kumral, kim sarışın?
devamını gör...

akut pankreatit tanısı düşünülen hastaların kabulünde yer alan kriterlerin özel ismidir.
kriterler içerisinde:
yaşın 55 ten büyük olması
beyaz küre sayısının 16.000'den fazla olması
kan şekeri>200
ldh>350
ast>250
yer almaktadır.
devamını gör...

yavuz çetin - yaşamak istemem.. sadece dinleyin dinlettirin demek istiyorum
devamını gör...

beni bu havalar mahvetti
.
.
şiir yazma hastalığım
hep böyle havalarda nüksetti;
beni bu güzel havalar mahvetti.
devamını gör...

küçük ve büyük resimler soz konusu ise, muhalifler nasıl oluyor da hep küçük olanları, komplo teorisyenleri ve cumhurcular hep büyük olani görüyor. yanıtı olan beri gelsin. yoksa o kadar da büyük değil mi? yakından bakınca mi büyük görünüyor. ressamı kim ve nerede sergileniyor.
devamını gör...

arap kulturune batmislar baslik acmasin ya, b*ktan b*ktan kelime secimleri falan. les gibi tezek kokan basliklar.
devamını gör...

fyodor mihayloviç dostoyevski roman'ıdır.

şehirlere kapanmış hayatlarımızda kim, hayalperest gibi gün gelip yapayalnız ölmekten korkmaz ki? bir gece yarısı uyanıp yanında yaşam yoldaşının soluduğunu duymak yerine, çıplak tavana bakıp sessizliği dinlemekten korkmayan biri var mıdır?
devamını gör...

atalet kelimesinin güzel yanı aslında yanında momentum kelimesi olmayınca anlamsız gözükmesidir.

atalet momenti ise namı değer eylemsizlik momentidir.

adından da anlaşılacağı üzere atalet momenti, bir cismin harekete karşı tepkisidir.kütlenin dönme hareketindeki karşılığıdır.
devamını gör...

günaydın sözlükçüm.
dün geceki efsane yayın yüzünden geç ve alkollü yatmama rağmen bomba gibi uyandım,
şimdi iş yolunda, şöförümle kahve keyfi yapıyoruz:
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

her yer ve ortamda,siyaset konuşulması ve yapılması.
devamını gör...

icraatı olmayanın diline vurmuş dedirten başlık. fakiri çuvala koymuşlar,penisi sığmamış. boş laf değil cidden.
devamını gör...

çocukken kaan tangöze'nin adının duman olduğunu sanırdım. sonradan öğrendim ki duman grubun adı*. şarkıları insana dokunan, kaan tangöze'nin farklı yorumuyla şahlanan şahane grup.
ergenlik zamanlarımda en çok dinlediğim parça ise;
devamını gör...

sözlüğümüzün ambleminde top niyetine kullanılan vücut parçasıdır.

canlılarda, beyin, gözler, kulaklar, burun ve ağız gibi organları kapsayan vücudun üstünde veya önünde bulunan bölümdür. aynı zamanda kafa, ser olarak da adlandırılır.

bir topluluğun önde geleni, yöneteni içinde baş kelimesi kullanılmaktadır.
devamını gör...

ingiliz ressam john everett millais'nin 1856 tarihli tablosu.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

iki kız, muhtemelen iki kız kardeş, dinlenmek için bir kasabanın yakınlarında oturmuşlar. yağmur sonrası çifte gökkuşağı çıkmış, küçüğü çok etkilenmiş manzarayı izliyor. büyüğünün ise gözleri kapalı.
resme yaklaşıp detaylarına bakalım çünkü detaylar bize eseri daha iyi açıklıyor.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
büyük kızın boynunda ''köre merhamet edin'' (pity the blind) yazısı asılı. kızın kucağında bir akordiyon duruyor ve ikisinin de kıyafetleri eski püskü. demek ki bu iki kız akordiyon çalarak geçinmeye çalışıyor.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
kıyafetlerinin eski olduğunu burada daha net görebiliyoruz. bunun yanında, kör olan büyük kızın çimenleri nasıl sıkıca tuttuğuna dikkat edelim. sol eliyle de küçük kızın elini tutmuş.
arkasında muhteşem bir manzaranın olduğunu biliyor olsa gerek, küçük kız muhteşem manzararaya bakarken o manzaraya arkasını dönmüş. güneş ışığı yüzüne vuruyor, çimenlere dokunarak, belki etrafındaki hayvanların sesini dinleyerek ya da yağmur sonrası toprağın kokusunu alarak etrafı hissediyor.
kör kızın diğer duyularına yoğunlaştığını anlayabiliyoruz aslında. ressam bize kızın gözleri kapalı olduğu halde onun kör olduğunu anlatacak bir çok ipucu bırakmış.
eser ne kadar muhteşem gökkuşaklarıyla canlı renklere sahip olsa da hüzünlü bir hava veriyor. bu kızların burada ne kadar uzun süre otururlarsa otursunlar, kalkıp yola devam etmeleri gerektiğini ve hayat şartlarının ne kadar zor olduğunu az çok tahmin edebiliyoruz çünkü. bu tezatı yansıtması açısından çok başarılı bana göre.

millais'nin resmin sağ altındaki imzasına, özellikle m harfine hayran kaldım ayrıca. böyle detaylara bayılıyorum. onu da ekleyeyim buraya. çünkü neden olmasın.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

anime sevmezdim hala da sevmem ama death note'u mutlaka izleyin, izlettirin. bir de hobi olsun diye yaptım kendime bu defterden bir adet.
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim