isrâiliyat kaynaklarından hareketle hakkında bilgi edinilen şît (ar. şîs_, ibr. şet) hz. âdem’in hâbil’in ölümünden sonra doğan oğludur. ibrânîce şet isminin “belirlemek, yerleştirmek; bahşetmek” mânasındaki fiille ilişkili olduğu ifade edilmiştir (tubach, s. 187). ahd-i atîk’in tekvîn kitabına göre (4/25; 5/3) hâbil’in yerine âdem’e bahşedilen şît, âdem 130 yaşındayken babasına benzeyen bir çocuk olarak doğmuştur. şît 105 yaşındayken oğlu enoş dünyaya gelmiş, başka birçok oğlu ve kızı olmuştur. 912 yaşında vefat etmiştir (tekvîn, 5/6-8).

islâm literatüründe ise ibn abbas’tan gelen bir rivayete göre şît’e hibetullah adı verilmiş, cebrâil onun hâbil karşılığında tanrı’nın bir bağışı sayıldığını belirtmiştir. taberî ayrıca şît isminin süryânîce olduğunu ve “tanrı’nın bağışı” anlamına geldiğini kaydeder (târî, i, 152). islâmî kaynaklarda şît’in peygamber olduğu, babası âdem’e indirilen suhufu topladığı, allah’ın ona da sayfalar indirdiği rivayet edilir (ibn kuteybe, s. 22). taberî, âdem öldükten sonra allah’ın şît’e elli yaprak inzâl ettiğini yazar (târî, i, 153). kendisine indirilen suhufta hikmet, kimya, simya, riyâzî ilimler ve bazı sanatlardan bahsedildiği nakledilir. âdem’in çocukları arasında en güzeli, en faziletlisi, en sevileni ve kendisine en çok benzeyenidir (ibn kuteybe, s. 20). bu benzerliğin bir istisnası sakaldır. islâmî kaynaklarda âdem’in sakalsız olduğu ve erkekler için sakal geleneğinin âdem’in çocuklarıyla başladığı kaydedilir. babası âdem ona birçok şeyi öğretmiş, gelecekteki tûfan hakkında bilgi vermiş ve onu kendisine vâris kılmıştır. şît döneminde insanlığın yeryüzüne dağıldığı ve şît’in 1000 şehir kurduğu rivayet edilir. şît, mekke ve kâbe ile de ilişkilendirilir. onun mekke’de yaşadığı, kâbe’yi çamur ve taş kullanarak inşa ettiği, 912 yaşında vefat ettiğinde kâbe yakınındaki ebûkubeys’te defnedildiği anlatılır (taberî, i, 162).

şît’in hazura ile evlendiğine ve ondan yaniş adlı bir oğlu ile na‘mete adlı bir kızının doğduğu nakledilir (a.g.e., i, 163). şît’in soyu bu oğlu vasıtasıyla devam etmiştir. hz. âdem’in çocukları arasında hâbil’in zürriyeti olmadığı, kabil’in zürriyeti de nûh tûfanında ortadan kalktığı için insanlığın âdem’den sonraki ikinci atasının şît kabul edildiği bildirilir. müslüman âlimler hz. peygamber’in soy kütüğü içerisinde şît’e de yer verirler (ibn ishak, s. 2).
devamını gör...

bugünü güzel yapan tek şey, hakim amcalara-teyzelere teşekkür ederim. * çok sevindim. geçmiş olsun melek hanım, bundan sonra çocuklarınızla daha güzel mutlu günler yaşamanız dileğiyle.
devamını gör...

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

güne bir sürü planla başlayıp,hiçbirini tamamlayamamış olmam.
devamını gör...

aziz nesin'in sözüdür. adam geleceği ta 1990 yılında görmüş. haklılık payı son dönemlerde artmıştır bana göre.
devamını gör...

boş mezar bulsa içine yatacak deyimi bu gidişle gerçek olacak. kefenin cebi yok ama ölünce yerim olsun diyorsanız bile para şart.


istanbul'da yeni belirlenen tarifeye göre boş mezar yeri fiyatları bulunduğu gruba göre 2 bin 400 lira ile 37 bin 400 lira arasında değişiyor. karacaahmet, nakkaştepe, zincirlikuyu, aşiyan gibi 1. grupta yer alan mezarlıklarda boş mezar yeri bedeli 34 bin liradan 37 bin 400 liraya yükseltildi. gasilhane, tahta tabut, cenaze tabut örtüsü, cenaze defin işlemleri ve istanbul dışına nakil gibi hizmetler ücretsiz olarak verilmeye devam edecek. buradan
devamını gör...

partnerine insan gibi davranan erkeklere damgalanan söz.
altyapısında pısırıklık, ılıklık, korkaklık gibi anlamlar yatar.
gavurcası light erkektir.
toplum kadını hor görmeyi normalleştirdiği için aksi bir tutum karşısında bu alay edici sözü türetmiştir.
devamını gör...

genel olarak bu tarz insanlar çevresinde olan insanları kışkırtmayı kendilerine görev görmüş insanlardır. sürekli kavga/tartışma içerisinde olan ve mutluluk anlarını bozup kendilerine pay çıkarmaya çalışırlar. o tarz insanlardan uzaklaşmak daima en güzel olanıdır. insanı strese boğarlar.
devamını gör...

"abi şimdi o iş öyle değil" demiş büyük üstad. twitch yayıncısı.
devamını gör...

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

"bazıları, başkalarının acısına uzaktan bakıp kederlenmekle iyi insan olunabileceğini sanıyor. hatta sadece kendi iyiliğinin al­tını çizebilmek için üzüntüsünü ele güne duyurmaya çalışı­yor. oysa şunu iyice öğrendim ki, vicdandan en çok söz eden insanlar, sadece başkalarının kurbanlarına üzülen katiller. kabullenmek zor ama aslında, başkalarının acısına bakarken insanda kederden ziyade hodbin hisler uyanıyor. savaş gazile­rine bakmak feci bir duyguyla tanıştırıyor insanı: şükretme duygusu. duyguların en ikiyüzlü, en sefil olanı. haline şükretmelerin en rezilcesi, başkalarının haliyle mukayese edilerek yapılanı ... o zaman insan yaradan'a, verdiği mutluluklar için değil, olsa olsa başkalarına verip kendinden esirgedi­ği acılar için teşekkür ediyor. sana şükürler olsun ki beni de­ğil, onu seçmişsin diyor! ve bunu ne zaman fark etse, mesela
hastanedeki ölü çocuklara, onların ince ayak bileklerine bakarken, ruhunu derin bir utanç kaplıyor."

(bkz: nermin yıldırım) (bkz: saklı bahçeler haritası (kitap))
devamını gör...

günün ilk ahitleşmesi. isra suresinde (78) allah (cc) bu namazı "şahitli namaz" diye niteler.

en kıymetli ibadetler arasındadır. müslüman ile münafık arasında ki en ince çizginin; sabah namazı alışkanlığı olduğu hadis yolu ile belirtilmiştir.
devamını gör...

az önce aralık ayı sonuna kadar tüm köylerimize ücretsiz internet hizmeti sağlamış olacağız diyen, ankara büyük şehir belediye başkanı
devamını gör...

müzik kutusu gibi bir yazardır. sayesinde müthiş şarkılar dinledim ve öğrendim. ayrıca konuşmalarımızdan hareketle söylüyorum gerçekten bilgili ve kibar bir insandır. iyi ki vardır.
devamını gör...

gereksiz poh pohlanmış , ucuz espri anlayışıyla cem yılmaz dan başkası değil
devamını gör...

ben 30 yaşındayım 2 yıldır işsizim.işletme,sosyal hizmetler bitirdim.ingilizce biliyorum.şu anda havacılık yönetimi okuyorum açıktan.sen bana iş beğenmiyor diyemezsin.tabiki iş beğenmem.ulan ben hayatımın 15-16 yılını eğitime ayırmışım.kendimi yetiştirmişim cafede masa silip kültablası mı temizleyeceğim.ha yalan yok bunları da zamanında çok yaptım.hatta şöyle söyleyim ben 27 yaşıma kadar hep garsonluk,komilik,baristalık vs yaptım.düzgün bir muhasebe işi buldum onda da şirket fesh oldu işten çıkarıldım.zaten okurken bile çalışmışım hep çile çekmişim bu yaştan sonra düzgün bir iş istemek hakkım diye düşünüyorum.düzgün işten kastım sağlığımı kaybetmeden çalışmak.evet boynumda bir belimde iki fıtık var.fazla ayakta durmaktan dolayı iki ayağımda da taban çökmesi var.yani düztaban oldu ayaklarım.bir zahmet ameleliği de beğenmeyelim.herkes sallıyor anca birde yaşayanlara sorun.
devamını gör...

ne olursa olsun hayallerinizin peşinden gidin, bir kere bu dünyaya geliyorsunuz. hayalinizi yaşamak için elinizden geleni yapın.
devamını gör...

beni ölünce çöpe falan atabilirsiniz.

ölümü deneyimlemeden önce de -ölüm nasıl deneyimleniyorsa öyle tabi- böyle düşünüyordum, şimdi de böyle diyorum. en azından doğaya, canlılara bir faydam olur. toprak altında da oluyor tabi muhakkak bu dediğim, ama iş büyük, zahmeti çok mezar işinin. ondan da ziyade birazdan bahsedeceğim gündemleri var. konu bedenin dönüşümü ise (daha çirkin bir kelime ile anmak istemediğim için özür dilemeyeceğim) gayet basit yollardan da gerçekleştirilebilir bu. her neyse. kimse çöpe atmayacak beni, bu belli bir şey. ama yapabilirler(di). gerçekten bu sorun değil(di).

mezar, mezarlık garip bir yer. sevdiğiniz birini orada bırakmak, o "ritüeli" yaşamak gerçekten çok ilginç. bundan daha da çok çarpıcı bir hissi var gömme konusunun. ne kadar somutta kalmaya çalışırsanız çalışın, neye inanıyor, nasıl anlamlandırıyor, nasıl yaşıyor olursanız olun ölümü, mezarlık, mezarın kendisi, kefenin ya da tabutun üzerine toprak atmak işi zihninizin, düşüncelerinizin üstünü de bir süreliğine örtüyor... saçma sapan şeyler düşünüyorsunuz. toprak, taş falan alıp eve getiriyorsunuz. çıkmıyor aklınızdan uzun süre. sinirleniyorsunuz falan. keşke sadece görevliler yapsa bu işi, kimse şahit olmasa falan diye düşündüğümü hatırlıyorum mesela. ya da keşke başka bir yolu olsa bu işin diye. yani konu ölümden çok bir süreliğine mezar oluyor bir yakınınızı kaybettiğinizde. yahu desenize ne genelleme yapıyorsun deli misin, sende böyle olmuş bu iş. her neyse. çekim eklerime sahip çıkıyorum yazının devamında tamam, söz.

ülkede en hızlı, en sorunsuz, en düzgün işleyen sistematiklerden biri kurulmuş defin süreci için desem abartmış olmam bence. yakınınız öldükten hemen sonra, hastanede gerçekleşen ölümler için konuşuyorum, vefat eden kişinin birinci derece yakınlarından birini önce belediye, ardından mezarlıklar müdürlüğü arıyor. son derece kısa ve nazikçe gerçekleşen bu telefon görüşmelerinde anlıyorsunuz ki, sizin için her şey önceden ayarlanmış. siz, doktorların sizi hazırlamaya çalışan "allahtan ümit kesilmez ama durum bu bu" minvalli tüm konuşmalarına maruz kalır yine de umudunuzu yitirmeden belki de yürüyerek çıkacak buradan diye hayaller aleminde gezerken, bir ekibin arka planda birkaç gün içinde ölmesi muhtemel yakınınız için çeşitli ayarlamalar yapmış olduğunu fark ediyorsunuz. her şey çok hızlı oluyor. belediye cenaze nakil aracı gönderiyor, sizin mezar yeriniz varsa oraya naklediliyorsunuz, yoksa sizin için ayarlanan mezar yerine götürülüyorsunuz görevlilerce. normalde devlet dairelerinde, resmi işlemlerde suratımıza bakılmamasına, sorduğumuz sorulara bile yarım ağızlı cevaplar almaya alışkın olduğumuz için sizin için hiç zahmet yaratılmadan işlerin hallediliyor olmasına şaşırmadan edemiyorsunuz hala şok haliniz devam ettiği için falan. garip. ben ölüm belgesinin 3 nüsha olarak bana ücretsiz şekilde fotokopi çekilip bir devlet hastanesinde teslim edilmesinden dolayı yaşadığım şaşkınlığı mezarlığa giderken ablama anlattım yaa. döndü bana baktı, gerizekalı mısın senem, bana ne şu an fotokopiden dedi. ama birini mezarlıklar müdürlüğüne birini bilmem nereye verecekmişiz, hatta isterseniz aslı gibidir yapıp çoğaltabilirim bile dedi görevli dedim. cevap vermedi.
diyemedim ki, işler halledilmeliydi ve sen hamilesin. muhatap bendim. işlerin halledilmesine odaklı olduğum için ana kaptırmışım kendimi, özür dilerim.

geliyorsun mezarlığa, gömülmeden önce yapılması gereken bazı işler var. son hazırlıklar... aslında çok bilmiyorum buralarını ben meselenin. hem görmek istemedim hem de çok bulanık zaten. mezarlığın içindeki camiye gidene kadarki süreç çok yok bende. o yüzden detay veremiyorum ama sonra bir noktada namaz kılınıyor ölen kişi müslümansa. şaşırdığın birçok insan geliyor. gelmesini istediğin, ihtiyacın olan kimileri gelemiyor belki. hala çok bir şey anlamıyorsun. miden bulanıyor. sigarayı iç, yeme diye fısıldıyor en yakın arkadaşın kulağına. biraz ağlıyorsun, saçma bir espri yapıyorsun beklerken. herkes gülümsüyor sen hariç. namaz bitiyor. hızla taşıyorlar tabutu. sessizce yürüyorsun arkalarından.

mezar yeri kazılmış oluyor vardığınızda. sen kimseyi aramadın halbuki. başka biri de aramış olamaz biliyorsun. kim bu insanlar, nereden biliyorlardı babamın öleceğini diye geçiyor kafandan. acaba daha önce mi öldü, bize mi söylemediler diye uyanıyor aklının şeytanları kısa bir an için. bize bildirdikleri saatin üzerinden daha kaç saat geçti ki? gece çalışmıyor devlet daireleri...
düşüncelerin çok hızlı dağılıyor. toparlayamıyorsun zaten hiçbir şeyi. bak şimdi tabutun kapağı açıldı. uçup gidiyor kafan. alıyorlar koyuyorlar kuyuya. bir imam duruyor baş ucunda. göz göze geliyor senle, kaçırıyor bakışlarını. yapmayın demek istiyorsun, diyemiyorsun ya da bir an önce bitirin. o da olmuyor. uzadıkça uzuyor. kürekleri alıyorlar birbirlerinden elinden. nedense... son görev. birinin üstüne toprak atma görevi? mükemmel değil mi...

sonrası yine karanlık. dedim ya düşünceler, zihin örtülüyor. şuursuz bir süreç başlıyor. savrula savrula. oraya buraya çarpa çarpa. ben sadece mezarın içini düşünüyordum. hep mutsuz değildim, biraz zaman geçti, oh, sonunda çektiği acılar bitti bile dedim. sonra kalktım mezarlığa gittim toparladığımı düşünüp, baktım hala aynı noktadayım. hmm peki. daha zamanı gelmemiş.

önce özlemedim ben bir süre. daha önce de söylemiştim bunu birkaç kez. başka şeyler yaşadım, düşündüm dediğim gibi. sonra o başka şeyler, özlem tarifsiz bir büyüklükle her yeri kaplayınca ya yok oldular ya gözümün önünden onları göremeyeceğim bir yerlerimde kayboldular. yarın anlayacağız. evet yarın mezarlığa gidiyorum yeniden. özlemimi giderebileceğim bir manası olan bir mekan olarak ele almıyorum mezarlığı. o taşın işaret ettiği mezar yerinde bir ceset var çürümüş, babam yok. onunla konuşabileceğim bir yer falan da değil orası. hiçbir manası yok. mermerle etrafı çevrilmiş birkaç ton toprak görebiliyor olacağımı umuyorum yarın. ama böyle şeyleri yaşamadan tahmin edemiyorsun. böyle şeyleri düşünmemek gerektiğini ise yeterince kanadıktan sonra öğreniyorsun.

bakalım.
devamını gör...

omurilikten çıkan, boyunun iki tarafında da bulunan ve kola uzanan sinir ağıdır.

genellikle normal doğum sırasında hasar alması sonucunda kısmi felç ortaya çıkar. normal doğum sırasında özellikle ters gelen bebeklerde boyunlarının fazla yana yatması sebebiyle sinirler zarar görür. doğum sonrası sebepler ile şu şekilde sıralanabilir; travma, damar hastalıkları, tümör, radyasyon vb.

brakial pleksus yaralanmasına bağlı olarak zamanla kaslarda kısalık ve zayıflık ortaya çıkabilir ve buna bağlı olarak kollardan biri diğerinden uzun olur. uzman hekimlerce karar verildiği durumlarda cerrahi müdehalede bulunulabilir.

brakial pleksus yaralanmasından muzdarip kişiler ücretsiz fizyoterapi alma hakkına sahiptir. ortopedik engelli olduğuna dair aldığı rapor ile beraber başvurmaları durumunda; özel hastanelerin fizyoterapi bölümlerinde yada fizik tedavi programı olan rehabilitasyon merkezlerinden ücretsiz terapi alabilirler.

daha detaylı bilgi için;
(bkz: brakial pleksus yaralanması)

ayrıca girdide düzeltme yapmam için uyarıda bulunan idle nickli yazarımıza teşekkür ederim.
devamını gör...

anlatim bozuklugu iceren biyolojik olarak eksiklik.

zira gozlerin hepsi renkli baktiginda; yesili-mavisi daha cok dikkat cekiyor diye kahverengisini ve dahi elasini otekilestirmek cok duzce degil mi ya ahahe.

tamam bende de var renkli de, ekstra skill yuklemiyor ki; renklendirme/piksel degisikligi olmadan senin gordugunu goruyorum, bahar alerjisi ben de oluyorum, hatta inanir misin bozulabildigi* icin gozluk bile kullaniyorum.*

goz gozdur, onemli olan islevi.*
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim