hırsııızzz vaaaarr!*
devamını gör...

dünyanın en ünlü ve tarihi dış istihbarat servisleri arasında ilk sıralarda yer alan ingiliz haber alma teşkilatı. ingiltere'nin mı6 ajanları şimdiye kadar birçok filme konu oldu. bu filmlerin başında da kültleşmiş james bond serisi geliyor.
devamını gör...

"beğendiniz bedenlere hayalinizdeki ruhları koyup adına aşk diyorsunuz."
devamını gör...

bir daddy bir sek, dertlerini daha yüksek makamlar önünde acıklamalılar bence. öyle konusmalar yapıyorlar sanırsın darbe bildirisi. tv'yi actım hicbir kanalda yoklar. üzücü.
devamını gör...

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
gökyüzü bu sabah ne güzel.
umut doluyor içim .
devamını gör...

eğer doğrudan bir çıkarı yoksa neden olduğunu çok merak ettiğimdir. kardeşim; sana iyi bir gelecek sunulmuyor, bir genç olarak imkan sunulmuyor. bir bilgisayar almaya bir tablet almaya paran yetmiyor, kafana estiğini konuşamıyorsun düşünce özgürlüğün yok. neden kendine ve bize bu kötülüğü yapıyorsun?
devamını gör...

fazlasıyla suni büyüyen sözlük.

eski yazarlar küstü, yazmayı bıraktı. ya farkında değiller ya umurlarında değil. yazmama sebepleri de sözlükteki forum havası. 3 hafta sonra ''yaz için yaptığım kombinler'' diye başlık açılırsa şaşırmam.
devamını gör...

britomartis, yunan mitolojisindeki karşılığı artemis olan girit dağ ve avcılık tanrıçasıdır. (peri olduğu da söylenir.) (artemis'in av arkadaşlarından biri olduğu da söylenir.) adının anlamı atlı bakire veya tatlı bakire olarak çevrilir.

zeus'un kızı olduğu da söylenen britomartis girit adasında yaşardı ve zamanın çoğunu avcılık ile geçirirdi. knossos'taki minos medeniyetinin mitolojik kralı minos, avcıya aşık olmuştu. britomartis ise ondan uzak kalmaya çalıştı, kaçtı ve en son çaresizlikten kendini bir yamaçtan denize atmıştı. mucize eseri balıkçıların ağına düşerek hayatta kaldı veya daha sonra soyadına ismini verecek dağdan atladı ve onu tanrıça yapacak artemis tarafından kurtarıldı.

sadece girit'te tanınmayan britomartis, aphaea adıyla da anılırdı. daha sonra kendine, balıkçı ağlarının kızı gibi bir anlama gelen dictynna (veya dictymna) soyadını aldı.

bir başka anlatıya göre britomartis yalnızlığına çok düşkündü ve ebediyen bakire kalmaya yemin etmişti. farklı yerlere uğrayarak geldiği girit'te yine minos tarafından kovalandı ve kaçtı. denizcilerin ağlarında sağ kaldı. bir denizci, andromedes, onu girit'ten aegina'ya taşıdığı zaman, kıyıya indiklerinde britomartis'e saldırdı. gemiden kaçan britomartis, artemis'in tapınağında kayboldu. daha sonra aegina'lılar onun adına bir tapınak inşa ederek ona taptılar.

bu aktarımlar ve efsaneler yunanistan yakınlarındaki deniz yerlerinde inançların kademeli bir şekilde yayıldığını gösterir ve bu efsane anlayabileceğiniz gibi iki kültürün sentezinden ortaya çıkmıştır. britomartis'in de artemis'in de tapınakları, benzer özelliklerinden de dolayı deniz kıyılarına yapılmıştır ve denizcilerin, limanların tanrıçaları, koruyucuları olmuşlardır. (bu özelliklerin britomartis'ten artemis'e aktarıldığı söylenebilir.)

ve artemis ay tanrıçası olduğu için britomartis'in ışıkta belirmesi, bazı eski dönem roma sikkelerinde dictynaa'nın hilal ile birlikte sembolize edilmesi gibi özellikleri de yine bir sentezin sonucudur. iki figürün de birbirini etkilediği söylenebilir.

kaynakça ve daha fazlası: theoi.com, wikipedia
devamını gör...

öğrenciydim bir şey olamadım hâlâ öğrenciyim.
devamını gör...

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

değeri ne olursa olsun üstünde atatürk ve türk bayrağı var. bunu o saygı bilmezlere öğretmek gerek.

yaaa çomar efendiler onun bunun parasına sümkürürseniz bizim paramıza da aynı muamele yapılır. şimdi bunlara yasal işlem başlatsak kesin bu eylem kültüründen bihaber çomarlar bunların bayrağını falan yakmıştır. hakkımızı bile savunamıyoruz sizin yüzünüzden andavallar.
devamını gör...

herkese benden istediği renkte mahlas, kartela kafastore'da seçin durun. herkesin bir hakkı var heee!
devamını gör...

sen, ben, öteki, beriki. kısacası sözlüğün arkasındaki en büyük güç yazarlardır. hiçbirini ayırmadan ama, yazan, okuyan, oylayan, öneren vs. sözlük bir yerlere geldi ve bir yerlere gidecekse bunun en büyük etki eden ayağı yazarlar olacaktır.

yazar olmasa, yazmasa, paylaşmasa, siz en güzel tasarımlarla ya da muhteşem özelliklerle ne yapabilirsiniz? kısacası kendinizi sözlükte "çalışan" olarak görmeyin. hepiniz bu işletmenin ortağısınız, patron yarısısınız.

ayrıca başta yoldaş olmak üzere de bu fikirlerin yanlış olduğunu düşünen hiçbir yönetici, moderatör vs. olduğunu da düşünmüyorum.

o yüzden işin maddi boyutunu kotaran bir yönetim kadrosu varken, bizler de yazar olarak elimizden geldiğince sözlüğün bir adım ileri gitmesine katkıda bulunmalıyız. sezar'ın hakkı sezar'a diyorsak, öyle çekip gitmek yok. başlıkları terk etmeyin. *
devamını gör...

fenerbahçe spor kulübü resmi twitter hesabından 1959 öncesi şampiyonlukların sayılması için resmi girişimde bulunmasını duyurması.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
kaynak
devamını gör...

bir çocuğun mutluluğu, bir sokak hayvanının sizi görünce sevinçten çıldırması.. daha ne olsun..
devamını gör...

ölümünden bir yıl önce, tam da aynı tarihte dizide kaza geçirmiş olması çok trajik. sanki provasını çekmiş gibi...

yalancı yarim. bir ralli pilotunu canlandıracaktı. çekimlere başlandığında tarih doğum günü olan 29 haziran 2006'yı gösteriyordu ve ilk bölümde yarış esnasında takla atıp kaza geçirecek ama sağ salim çıkmayı başaracaktı. tam bir yıl sonraki doğum gününde, yani 29 haziran 2007'de yine bir kaza geçirdi. yer bu kez bodrum torba kavşağıydı. ancak bu kez ne yönetmen vardı, ne kamera ne de ışık!..

haberin devamı
devamını gör...

acı ya da sevgi. ikisi de çok güçlü ve yapmam dediğiniz şeyleri bile yaptırabilirler bence.
devamını gör...

iskenderiye ve asvan arasındaki uzaklığı ve onların enlemdeki uzaklıklarını (öğle vakti elde edilmiş değerler) kullanarak 320 km'den daha az bir hata ile dünyanın çevre uzunluğunu hesaplamıştır.
devamını gör...

bahar mevsimi yerini hızlıca yaza bırakacak gibi.
bu sıcakta evde durulmaz. hadi markete gidelim. zaten herkes markete gidiyor.
şöyle kafa dinleyecek bir yer fena olmazdı.

biraz dolaştıktan sonra aradığım şeyi buluyorum.
iki arabanın geçebileceği bir sokak. kaldırıma bir bank koyulmuş. tam dedikodu yapmalık. kola-çekirdek de olur.
dedim ya sıcak diye. gölgede bir bank bulduğuma seviniyorum.
kulağımda kulaklık. müziksiz olmaz tabii. boş boş oturacak değilim ya.
acaba sait faik bizimle aynı dönemde yaşasaydı o da kulaklık bağımlısı olur muydu?
gözlem yaparken bir şeyler dinler miydi acaba?
neyse biz kendi gözlemimize odaklanalım.

bir apartman.
böylesini daha önce görmedim.
zeminden çatı katına kadar her daire farklı bir görünüme sahip.
dış sıvanın üstüne boya atılmamış. renk gri. zamanla çokça değişime uğramış gibi duruyor.

oturuyorum banka.
çatı katının penceresinden bir adam dışarıyı seyrediyor.
ama nasıl biliyor musunuz? iki elini pencerenin alt kenarlarına koymuş.
gözleri gökyüzünde. sanki bir gemi gelecek de hava kontrolü yapıyor.
çok ciddi. düşünceli.
içimden diyorum, bu adamda bir iş var.
sonra adam teras kısmına geçiyor.
o ara dikkatim dağılıyor.
çocuklarını gezdirmeye çıkan aileler falan...
tekrar baktığımda ise güvercinleri görüyorum.
meğer adam güvercin besliyormuş.
şimdi oldu diyorum.
düşünceli haller devam ediyor yalnız.
dikkatli şekilde güvercinleri izliyor adam.

ikinci katta yine bir adam. o da ellerini balkon demirlerine koymuş.
o da düşünceli. seyrediyor dışarıyı. baktığı tarafta park var. diğer taraf sokağa bakıyor zaten. ne diye o tarafa baksın.
bir süre sonra aşağıya iniyor. hala düşünceli. bir taraftan güneş de vuruyor. bir sağa bir sola yürümeye başlıyor.
abicim terleyeceksin bu sıcakta.
birini bekliyor desem kapanma zamanı kim beklenir ki? var bir derdi herhalde diyorum.

esas kimi unuttum ben?
bahsettiğim sokağa gelmeden bir tane yaşlı amca sandalyesinde oturuyordu.
öylesine, tek başına.
zaten bir şey gördüysem illa bir anlamı olacak değil mi?
yani o amca orda oturuyorsa boş boş oturamaz. kesin bir şey düşünüyordur.
kesin pişmanlıkları vardır.
bir acısı, hüznü.
vardır değil mi?

bu yazıda herkes düşünüyor.

artık başka ara sokaklara dalmanın vakti geldi.

bu arada bu satırları yazarken aklımdaniron maiden'dan empire of the cloudsgeçti.
bulutların imparatoru bu sefer güvercin besleyen adam olsun. güvercinlerle mutlu bir hayat geçirir umarım.
devamını gör...

murat çulcu tarafından yazılmış. 1998 kasım ayında ilk baskısını yapmış. mafiayı sosyolojik manadan irdeleyen ilk türkçe kitaptır. köşe yazılarından oluşur. diğer kitaplar gibi işin magazinsel tarafını değil sosyokültürel altyapısını ele alır. kitabın giriş kısmında neden mafya değilde mafia denmesi gerektiğini güzel bir şekilde açıklar. çünkü mafia özel bir kavramdır. ve kısaltma olduğu düşünülmektedir. morta alla francia italia anela(fransızlara ölüm italya kükrüyor) veya mazzini autorizza furti incendi avvenamenati(mazzini suç işlemeye yetki veriyor) olduğu düşünülüyor. başka bir görüş de mahfelyadan geldiğini düşünse de bugün kü mafia sözcüğünün bir akrostişten oluştuğu daha yaygın bir kanı olduğundan mafia diye yazılır mafya diye değil. buradan sonra mafios düzenin ne olduğunu ve nasıl oluştuğunu açıklıyor. yerel gücün merkezi otoriteye direnişi olarak tanımlıyor mafios güçleri. gücünü de halkımızın çifte hukuk anlayışından aldığını vurguluyor. çünkü çifte hukuk anlayışında yazılı olmayan hukuk yani yerel bizim bugün sürekli şikayet ettiğimiz ataerkil yapıya dayanan herkesin kendi adaletini kendisi veyahut bir mafioso aracılığıyla aramasını gerektiren hukuk anlayaşı ön plandadır halkımız için. mafiosolar bu yüzden güçlüdür toplumumuzda. ha bu arada mafioso ne derseniz. mafioso bu sistemin merkezindeki insandır. şiddeti kullanarak yaptırım uygulayan yerel otoriteyi tesis eden bireydir. bazıları uzun bir suç kariyeri dolayısıyla tabiri caizse kendi ordularına sahip olduğundan doğrudan yaptırıma başvurmaz emir verir. ama kariyerin başlangıçlarında itibarlarını tesis etmek için kaba kuvvet şarttır. mafiosonun sadece suç işlemesi de yetmez bu suçlardan yırtacaktır. merkezi hukuktan kaçmanın yolunu bulması gerekir. bunları yaparsa hızlı bir itibar yükselişi sağlar. ekonomik yönden de güçlenmeye başlar ve partito denilen siyasal bağlantıları elde eder. merkezi otoritenin hakimiyetindeki bürokrasiye de sızar. mafiosonun tanımı böyle yapıyor murat çulcu. her ne kadar mafioso kadar olmasa da türkiyede her birey mafios davranış sergiler. mesela bir liseden mezun olan insanların işe alırken kendi lisesinin mezununa öncelik tanıması da maffios davranıştır. çeteleşmeye örnektir. memleketçilik de öyledir. veyahut tanık olunan bir yaralanma olayı sırasında aman abi şahit yazmasınlar diye kaçmak da bir nevi omertaya uymaktır. çocukken bizi bak polis gelir jandarma gelir diye korkutmaları dahi merkezi güçten korkulmasını yerel otoritelere bağlılığı gösteren bir hareket değil midir? ama en sıkıntılı mafios davranış galiba omertaya uymaktır. bu hukuk devletini kitliyor yazara göre. çünkü tanık kanıt mekanizmaları olmazsa çağdaş hukuk işlemez. kitabın ortalarına doğru uyuşturucu ve mafios faaliyetlerin finanse edilmesini işler. burada murat çulcunun çizdiği portreye göre abd çin gibi devletler cosa nostrayla iş birliği içerisinde türkiyenin de bulunduğu güzergah üzerinden karlı bir narkotik ağ kurmuştur. malum örgütün de bu işin içinde olduğunu söyler yazar. ki haklıdır da bence.
bundan sonraki terörü ele aldığı bölümde terörün nasıl abdnin elinde bir silahken mermisinin ters döndüğünü söyler. kitabın basımından birkaç yıl sonra 11 eylül olması pek manalıdır. bu bölümden sonra genel mafios toplum tespitlerini hadiselerle açıklayarak kapanışı yapar. dili akıcıdır anlatımı sadedir. ama pek baskısı bulunmaz kitaplarının. zaten böyle akademik denebilecek açıdan ele aldığından pek satmamıştır. çünkü halkımıza magazin lazımdır.
özetle eğer 90ları veyahut şimdiki iç hesaplaşmaları anlamak isterseniz okuyun okutun. hatta osmanlıdan beri süregelen şu örfi hukuk çağdaş hukuk çatışmasını da çok güzel açıklıyor.
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim