küçük şeylerle mutlu olabilme olasılığı yüksektir.
devamını gör...

ne üzülmesi ya,kızması hatta beddua etmesi.
gecenin 1inde koca koca adamları kapıya diziyorsunuz allah sizi ne yapsın..? ne yapsın anam?
devamını gör...

en fazla 52 kilo olmuştum şimdi de 48 kiloyum. aradaki fark 4 yani.*

alın şimdi bu ultra gereksiz bilgiyle naparsanız yapın.
devamını gör...

6 sezon oynadığı beşiktaş takımının efsane karakterlerinden olan, yeteneği ile büyülemese de unutulmazlar arasına girmiş olan, oyuna girdiğinde rakibe korku salmasa da attığı muhteşem gollerle çok işler başarmış olan istikrarsızlık abidesi eski futbolcudur.

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

oktay derelioğlu futbol alemini aklında üç olayla yer etmiştir. yaptığı ondan fazla transferle konar göçer bir hayat yaşayan oktay, beşiktaş’ta adını duyursa da fenerbahçe ve trabzonspor’da oynayarak altın dörtlüyü oluşturmaya çok yaklaşmıştır ama olmamıştır.

oktay’ı unutulmaz yapan ilk olay 1997 yılında milli takımda oynarken belçika’ya attığı goldür. “slalom bebeğim” diyerek belçika’nın bizi şamar oğlanı etmek üzere olduğu maçta belçika savunmasını hallaç pamuğu gibi atarak ağlara gönderdiği gol hakiki futbolseverlerin hafızasından çıkmaz.

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

ikinci olay ise çok üzücü bir olaydır ve aynı yıl gerçekleşen bu olay herkesi çok yaralamıştır. oktay’ın eşi yeşim hanım maalesef ki doğum yaptıktan 5 ay sonra derin bir depresyona girip hayatına son vermiştir. doğum sonrası depresyon (postpartum depresyon)’dan mustarip olduğu söylenen yeşim hanım silahla intihar ettiğinde oktay’ın takım otobüsünden göz yaşları içinde indiği görüntü herkesi üzmüştür.

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

üçüncü olay ise oktay futbolu bırakıp yorumculuk yapmaya başladığı zamanlara denk gelir. dünyaca ünlü futbolcu samuel etoo’nun futbol hayatının düşüşe geçiş soluğu antalyaspor’a transfer olmasına neden olan bu olay futbol camiasında “ etoo bitmiş” vakası olarak bilinir.

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

velhasılı güzel bir futbolcu, kötü bir yorumcu idi oktay derelioğlu.
devamını gör...

nereden nereye diyebileceğimiz, sabiha gökçen'in aktardığı anıdır.
--- alıntı ---

ismet inönü bir gün yorgun ve sinirli bir halde çankaya'ya çıkıyor.
kahveden sonra atatürk soruyor:
- hayrola ismet?.. sende bir fevkaladelik var bugün... ne oldu?.. neye sinirlendin?
- türk hava kurumu'nun toplantısı vardı da...
- eee, ne olmuş varsa?
- fuat beyi (thk başkanı) epey terlettim... istifaya falan kalktı.
- çalışkan çocuktur fuat... kurumu da iyi yönetiyor.
- bunlara bir diyeceğim yok... fakat canımı sıkan bir şey oldu.
- neymiş o?
- hesaplarda bir kuruş oynuyor.
- bir kuruş.
inönü:
- daha önceki toplantıda dikkatimi çekmişti... bu bir kuruşun nereye gittiğini öğrensinler diye talimat vermiştim. bulamamışlar...
fuat beyin hassasiyetini anlıyorum... ama milletimiz ondan daha hassastır... verdiği paranın nereye gittiğini mutlaka bilmek ister... istifa bu gibi hallerde en kolay çıkar yoldur... ama kimseyi rahatlatmaz... hatta söylentilere bile sebep olur.
atatürk:
- demek mesele bu... bir kuruşun hesabı seni bu kadar üzdü...
haklısın... kırk para (bir kuruş) günün birinde 40 lira, 40 lira da 400 lira olur... bu da giderek büyür halkın ağzında... cumhuriyet'i kurarken böyle bir kuruşlara çok ihtiyacımız oldu.. peki ne yaptın sonunda?
inönü:
- memurları seferber ettim... ve bir kuruşun yanlışlıkla başka bir hesaba geçirildiğini bulup, çıkarttırdım...
bizim milletimiz cömerttir, elindekini, avucundakini verir... ama verdiğinin doğru, dürüst yerlere harcandığını görmek ister... buna inanmak ister.
atatürk'ün "manevi kızı" sabiha gökçen anlatıyor (atatürk'ün izinde bir ömür böyle geçti-türk hava kurumu yayını- 1982)

--- alıntı ---
ayrıca (bkz: sayıştay’ın 2019 yılı belediye denetim raporlarını apar topar yayından kaldırması)
devamını gör...

adam hayatında hiçbir işte dikiş tutturamamış (şanssızlık değil tamamen sorumsuzluktan), elalemi dolandırmış herkese borç takmış, bir kere çocuğuyla ilgilenip başını okşamamış, başkalarına muhtaç etmiş, her fırsatta karısını aldatmış, arada terk etmiş gitmiş... sonuç olarak başımda erkek var şükür diyen bir eş, çocuklarının başında o olmasa ne yaparlar diyen adamın annesi. ulan o olmasa hayatınız güllük gülistanlık ne saçmalıyorsunuz diyemiyor insan. hay erkek kadar başınıza taş düşsün.
devamını gör...

sırada bizim diktatörün çıkıp yapacağı kınama açıklaması var.

tanım: bu ülkelerde zaman zaman görülebilen ve gayet normal karşılanan durum. (bkz: darbeyle yaşamak)
devamını gör...

shakespeare'in julius sezar'ında sezarın brutusten yediği bıçak darbesine karşın söylediği söz. devamı "yıkıl öyleyse sezar" şeklindedir. beklenmedik birinden gelen darbeyi ifade eder. lakin okuyanlar bilir ki; kitap julius sezar kadar brütüs'ün de tragedyasıdır.
devamını gör...

bir eyşan vakası daha. yazık o kocaya da sana verdiği emeklere de.
devamını gör...

bir yerli ve milli aile ve sosyal hizmetler bakanı derya yanık beyanıdır.
böylece çapsızlar ve vasatlar imparatorluğunda ele geçirdiği mevkinin tam da elemanı olduğunu pekiştirme yönünde , ensar tecavüzcülerini savunması sonrası , önemli bir adım daha atmıştır.
bu arada bizatihi kendi yaptığı sunumda yer alan “ maruz kaldığınız şiddet salgın döneminde arttı mı?” sorusuna kadınların yüzde 32’si, “evet”, yüzde 15’i ise “kısmen evet” yanıtını verdi.” bilgisinin de bir anlamı olmadığını öğrenmiş olduk.

aile ve sosyal hizmetler bakanı derya yanık, tbmm kadına yönelik şiddetin sebeplerinin belirlenmesi araştırma komisyonu’na katılarak sunum yaptı. bakan yanık, pandemi döneminde kadına şidet olaylarındaki artışın “tolere edilebilir (hoşgörülebilir, tahammül edilebilir)” düzeyde olduğunu söyledi.

buradan
devamını gör...

tarif etmesi çok zor olacak bir cehalet seviyesi
devamını gör...

(bkz: oglalalakota)
devamını gör...

bir durum tespiti.

dönem dönem sayıda azalma olabilir. bazı sınavlardan önce mesela... 1 yıl içerisinde üniversitelerin vize ve final sınavları, ales, kpss, yks ve adını tek tek sayamayacağım bir sürü sınav daha yapılıyor. bunların hepsine de birçok yaş grubundan insan giriyor. sözlük tek yaş grubundan oluşmadığı için, bazılarının sınavı yokken bazılarının olabiliyor ve böylece sürekli bir dalgalanma yaşanıyor olabilir online kişi sayısında.

tamamen alakasız sebeplerden dolayı da yazılmıyor bazen. mesela son 1-2 haftadır gündüz saatlerinde sık sık dışarıda oluyorum, akşamları da evde başka işlerim olduğundan tanım girmeye de okumaya da fazla vakit bulamıyorum. pc de, sekmelerin birinde sözlük de sürekli açık ama ben pc başında olmuyorum. online olarak görünsek de işe yaramıyoruz yani bazen. hal böyleyken, benim gibi farklı gerekçelere sahip olan birçok insan olabileceğini tahmin ederek diyorum ki, geçici bir durumdur büyük ihtimalle. şu an için fazla takılmamak gerek bu konuya. zaten "nicelik mi, nitelik mi?" dersek, düzgün bir ortam isteyen çoğu kişinin hangisini tercih edeceği belli.

***

aynı başlığa sürekli tanım girebilme serbestliği, troll başlıkların sürekli hortlatılması anlamına geliyor. bence yasak olması gayet yerinde bir karar. en azından şahsi fikrim, bu işin böyle devam ettirilmesinden yana. ben de bazen ikinci tanımı girip, ilkinde vermeyi unuttuğum bilgileri eklemek istiyorum. editlemek, daha önce okuyup geçen kişilerin görmemesi anlamına gelebiliyor ama kötü niyetli kullanılacaksa varsın ben de girmeyeyim yeni tanım.
devamını gör...

benim de borcum var bende sana sorucaktım de bakalım bir daha istiyor mu.
devamını gör...

sen bana bakma
ben senin baktığın yönde olurum
(bkz: özdemir asaf)
devamını gör...

merhabalar sevgili portakallar,
yeni yayınımızın konseptini duyurmaya geldim!
önümüzdeki hafta yayınımız 30 ağustos zafer bayramı'ndan birkaç gün önceye denk geliyor. bayramdan sonraki yayında kutlamak yerine zafer bayramımızı günü gelmeden kutlayalım istedim ve yeni yayın temasını zafer/özgürlük şarkıları olarak seçtim.
sizler de yayına bu tema dahilinde ortak olmak isterseniz "dinlediğinizde sizde zafer duyguları uyandıran size zaferi hissettiren" şarkıları, şiirleri, marşları, türküleri ses kaydı ile bana ulaştırabilirsiniz efendim.*
kayıtları mail ya da discord üzerinden almaktayım, kayıt göndermek isteyenler için de bir mesaj uzaktayım.*
ses kaydı göndermek için son günümüz salıdır. kayıt göndermeden önce mesaj atarak seçtiğiniz şarkıyı sorun ki bir çakışma olmasın.
o zaman zafer temalı afişimiz gelsiiin!
ps: gelen sorular üzerine edit; evet arkadaşlar takımlarımızın zafer marşlarını ya da herhangi bir yerde size zaferi hissettiren şarkıları da isteyebiliyorsunuz. *
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
ps: afiş için canım gomercan'a çoooook teşekkürler.*
devamını gör...

yağmurlu ve gökkuşağının hakim olduğu gökyüzünü fark edip kamerayı tutan ben..
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

günaydın.
devamını gör...

mutlu değiller mi? meseleye öyle bir odaklanalım. hani şu kıymalı poşeti ayıcığa dönüştürüp buzluğa atan, her yere sim döken, kocişine pembeli kahveler kurdeleli çokalatlar ikram eden, hayatlarını bunun üzerine kuran bu insanlar mutlu değil mi? bence o kadar mutlular ki bizim bu mutluluğu kıskandığımızı düşünüyorlar. bu çok ilginç bir şey. bir an nefretten ve acıma hissinden uzaklaşırsanız çok başka şeyler görüyorsunuz bu durumun arkasında.

meseleye başka bir noktadan bakalım, 5 kutu piskübeyt, bimden alınmış 13 gofret ve hespini yesen düz duvara tırmanmana neden olan o abucuburcular ile mutlu olabilmeleri, bunu büyük bir zenginlik olarak sunabiliyor olmaları çok ilginç bir şey değil mi? istiyoruz ki bizim başarılar! ile dolu hayatımızı örnek alsınlar ve utansınlar kendilerinden. bence biz şunu sorgulayalım, neden onlar kadar basit şekilde mutlu olamıyoruz?

bilen bilir. 28 yaşındayım. aksini asla kabul etmem. bu sene yeniden eğitim almaya başladım. şimdi yeniden sınava gireceğim bi bölüm daha seçeceğim. sonra başka bir bölüm. ölene kadar okuyup öğreneceğim. taktım buna. bir sürü farklı iş yaptım, hâlâ ne iş yapmam gerektiğini bilmiyorum çünkü beni mutlu edecek işi bulamadım. gel yeni proje var diyorlar gitmiyorum. biriyle flört ediyorum olmuyor. mutlu olamıyorum. ne yapsam bir türlü tamam ya oldu işte diyemiyorum. daha fazlasını istiyorum. boşlukta süzülüp duruyorum.

sonra bir kadın çıkıyor ve şöyle diyor. kocam bana yemek yedirdi, kudurun. kocam bana toplam 145 lira turan çohalata kutusu yaptı popomu yiyin ahahaha. 6 tane oje almış sevgilisi, kadın mutluluktan kafayı yemiş. havasını atıyor bize. arkadaşa gidiyorum, eşi pembe mutfak aleti almış nasıl mutlu onu gösteriyor bana. su ısıtıyor alt tarafı ama nasıl özel o kadına göre. alıp onu sosyal medya üzerinden gösteriyor herkese. sanki koçişi ona müstakil bahçeli ev aldı, öyle bir gurur. böylesine bir mutluluk.

ve artık sorgulamanın zamanı geldi sevgili bebeksilerim. bu insanlar bu kadar basit ve ucuz şeylerden nasıl mutlu oluyor? neden mutlu oluyor? biz neden mutlu ve başarılı olmak için çabalayıp bir türlü doyduğumuzu hissedemiyoruz? neden biz hep fazlası için çabalarken onlar daha azı ile mutlu oluyor?

ben takılıyorum bu meseleye kusura bakmayın. lütfen bu nedenle vurmayın bana. hatta niye vurmuyorsunuz. vurun banaa. vuruunnn. efendiler vuruuun.

nasıl mutlular ya. arkadaş çok basit bir şey ya, kocası ciğer falan yediriyor, mesele bize dönüyor, hepiniz kudurun sidikliler falan diyor. çok acayip. öyle aykü 100 üzeri olmayacak bak. en fazla 80 olacak, misler gibi mutlusun. ben bunu gördüm.

hakkat ilginç kafalar ya. çok sorgulanası.
devamını gör...

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim