kızıl nelson'un artı oylama yapmaktan elinin yorulması
kızıl nelson ve ucemak her ayın sonunda masaja falan gönderilsin dediğim olaydır. yemiyor içmiyor adamlar sabahtan akşama kadar tanım beğeniyorlar. yetmiyor ayna karşısına geçip kendilerini de beğeniyorlar.
devamını gör...
hi my i run
girmiş olduğum başlığın kategorisini düzeltir misiniz diye yazdım, tabi hocam diye yazdı.
hem ilgili hem saygılı.
(bkz: ideal moderatör)
sevdim onu.
hem ilgili hem saygılı.
(bkz: ideal moderatör)
sevdim onu.
devamını gör...
21'inci yüzyılda istanbul'da gerçekleşecek büyük istanbul depremi
deprem deyince aklıma ilk japonya geliyor.izlediğim videoda bilgisayar başında depreme yakalanan çocuk yerinden kalkmadı bile sadece kameraya bakarak bitmesini bekledi yani o kadar güveniyor bişey olmayacağına. türkiye'de öyle bir şey olsa bina çoktan çökmüş olurdu heralde. o yüzden örnek almamız geren çok şey var.
devamını gör...
koca yusuf
adına marş yazılmış, ilk grekoromen güreşçimizdir.
devamını gör...
geceye bir şarkı bırak
"dört işlemden ibaret parmak hesabıyla bütün hayatım
eksildikçe saatler ömrümden artıyor gelecek telaşım
anlattıkça bölmüşüm umutlarımı duvarlara çarpa çarpa
uyandım saat üç, dört, beş bana hiç fark etmez
ne zaman çalınsa kalbim
derler ki: "bir arkadaşa bakıp da çıkacaktık"
kalan umutlarımdan
birini seçip hepsini, hepsini hep kaybettim
şimdi kendimden geri
ne kaldı, ne kaldı kimseler duymadı, sadece duvarlar ağladı. "
devamını gör...
orphan black
başrolünü tatiana malansy'nin oynadığı bbc amerika yapımı dizi. ben 2. sezondayım ve şu ana kadar gayet güzel gidiyor. başrolün harika bir oyuncu olduğunu da söylemeden geçemiycem.
devamını gör...
yks 2021
gençlik travmalarla büyüyor.
devamını gör...
bir masum mor menekse
aktroll meler gelir
aktroll meler gelir
dağları deler gelir
aktroll meler gelir
dağları deler gelir
devamını gör...
geceye bir ilaç bırak
sarılmak bir ilaçtır...sarıl bence tüm hastalıkların sebebi sevgisizliktir..sev ağacı kediyi, köpeği, martıyı....ve yaşama sarıl.
devamını gör...
oksimoron
birbiriyle taban tabana zıt kavramları yan yana getirmeye denir. yuvarlak üçgen, siyah kar, soğuk güneş gibi.
devamını gör...
kadınların tiplerinin gittikçe birbirine benzemesi
estetik kaygılarla bıçak altına yatan insanların, -popüler- benzer estetik uygulamalar
nedeniyle aynı klon fabrikasının imalatı oldukları hissini uyandırmaları.
hastalık, kaza ya da doğuştan olup da kişinin özgüvenini ve toplum içindeki imajını zedeleyici durumlar dışında estetik ameliyatlara karşı bir insanım. her insan kendi yaradılışı ve doğallığıyla güzel.insanın doğal yaradılışının onun diğer insanlar tarafından algılanırken önemli olduğunu düşünüyorum. herkes birbirine benzediğinde ise insanları diğerlerinden ayıran tamamen karakteristik özelliklerin kaybolması oldukça üzücü. *
nedeniyle aynı klon fabrikasının imalatı oldukları hissini uyandırmaları.
hastalık, kaza ya da doğuştan olup da kişinin özgüvenini ve toplum içindeki imajını zedeleyici durumlar dışında estetik ameliyatlara karşı bir insanım. her insan kendi yaradılışı ve doğallığıyla güzel.insanın doğal yaradılışının onun diğer insanlar tarafından algılanırken önemli olduğunu düşünüyorum. herkes birbirine benzediğinde ise insanları diğerlerinden ayıran tamamen karakteristik özelliklerin kaybolması oldukça üzücü. *
devamını gör...
akhilleus'un şarkısı
kesinlikle olağanüstü bir şekilde truva savaşını anlatan romandır. çevirmen seda çıngay mellor"u da ayriyeten tebrik etmek istiyorum muhtesem bir çeviri.
kitap akhillus ve patraklos adında iki prensin aşkı üzerinden truva savaşını ve yunan mitolojisini anlatıyor. kitabı okurken mitolojik karakterleri, kralları, efsaneleri anlıyorsunuz. eğer ilgileniyorsan kesinlikle okumalısın.
( simdiki kısım biraz benim boş dusuncelerim )
1. kitaptaki herkesin iyi bir şekilde hatırlanmak istemesi çok ilginc bir şey. bu iyi hatirlanma isteği insanları bir tür etik kuralları içine sokuyor. bir şekilde yunanlar hatıra dini icat etmiş gibi. ilginc geldi burası biraz araştıracam.
2. yazar kesinlikle bir roman anlatısına neyin eklenmesi ve neyin eklenmemesi gerektiğini çok iyi biliyor. asla fazlalık bir satır bile eklememiş. örneğin prens paris'in helen'i kaçırması olayını "işte efenim bir güzellik yarışması var da paris afrodit'i seçiyor. afrodit'in de vaadi bilmem neymiş..." falan demek yerine bir paris'in ihaneti olarak geçmiş. bu şekilde konuyla alakasız bir yeri uzatmadığı için de okura -ya da en azından bana- çok fazla bir yük yüklememiş oldu. yazar kesinlikle anlatısına nerede fren vuracağını biliyor.
-spoiler alert-
kitabın en muhteşem kısmı bence sonuydu. patraklos öldükten sonra hala onun gözünden olayı dinlemeye devam ediyoruz. patraklos öldükten sonra dahi hala konuşuyor, hissediyor ve arzuluyor. bu çok ayrı bir hava katıyor romana. örneğin bence en çarpıcı kısım: odysseus'un pyrrhus'un yanına gidip (akhillus'un vasiyeti üzerine) akhillus ve patraklos'un mezar taşlarının ortak olması gerektiğini söylediğinde pyrrhus reddeder. odysseus ısrar eder fakat işe yaramaz. en sonunda pyrrhus'un yanından ayrılırken "elimden geleni yaptım.elimden geleni yaptığım hatırlansın" der. ardından patraklos "hatırlıyorum." der. kesinlikle çok çarpıcı ve anlamlı.
edit: en sonunda akhillus'un mezar taşının yanına thetis'in "patraklos" yazması ve patraklos'un akhillus ile öbür dünyada karşılaşması.
aglicam galiba
kitap akhillus ve patraklos adında iki prensin aşkı üzerinden truva savaşını ve yunan mitolojisini anlatıyor. kitabı okurken mitolojik karakterleri, kralları, efsaneleri anlıyorsunuz. eğer ilgileniyorsan kesinlikle okumalısın.
( simdiki kısım biraz benim boş dusuncelerim )
1. kitaptaki herkesin iyi bir şekilde hatırlanmak istemesi çok ilginc bir şey. bu iyi hatirlanma isteği insanları bir tür etik kuralları içine sokuyor. bir şekilde yunanlar hatıra dini icat etmiş gibi. ilginc geldi burası biraz araştıracam.
2. yazar kesinlikle bir roman anlatısına neyin eklenmesi ve neyin eklenmemesi gerektiğini çok iyi biliyor. asla fazlalık bir satır bile eklememiş. örneğin prens paris'in helen'i kaçırması olayını "işte efenim bir güzellik yarışması var da paris afrodit'i seçiyor. afrodit'in de vaadi bilmem neymiş..." falan demek yerine bir paris'in ihaneti olarak geçmiş. bu şekilde konuyla alakasız bir yeri uzatmadığı için de okura -ya da en azından bana- çok fazla bir yük yüklememiş oldu. yazar kesinlikle anlatısına nerede fren vuracağını biliyor.
-spoiler alert-
kitabın en muhteşem kısmı bence sonuydu. patraklos öldükten sonra hala onun gözünden olayı dinlemeye devam ediyoruz. patraklos öldükten sonra dahi hala konuşuyor, hissediyor ve arzuluyor. bu çok ayrı bir hava katıyor romana. örneğin bence en çarpıcı kısım: odysseus'un pyrrhus'un yanına gidip (akhillus'un vasiyeti üzerine) akhillus ve patraklos'un mezar taşlarının ortak olması gerektiğini söylediğinde pyrrhus reddeder. odysseus ısrar eder fakat işe yaramaz. en sonunda pyrrhus'un yanından ayrılırken "elimden geleni yaptım.elimden geleni yaptığım hatırlansın" der. ardından patraklos "hatırlıyorum." der. kesinlikle çok çarpıcı ve anlamlı.
edit: en sonunda akhillus'un mezar taşının yanına thetis'in "patraklos" yazması ve patraklos'un akhillus ile öbür dünyada karşılaşması.
aglicam galiba
devamını gör...
buluşmak üzere
“diyelim yağmura tutuldun bir gün
bardaktan boşanırcasına yağıyor mübarek
öbür yanda güneş kendi keyfinde
ne de olsa yaz yağmuru
pırıl pırıl düşüyor damlalar
eteklerin uça uça bir koşudur kopardın
dar attın kendini karşı evin sundurmasına
işte o evin kapısında bulacaksın beni
diyelim için çekti bir sabah vakti
erkenceden denize gireyim dedin
kulaç attıkça sen
patiska çarşaflar gibi yırtılıyor su ortadan
ege denizi bu efendi deniz
seslenmiyor
derken bi de dibe dalayım diyorsun
içine doğdu belki de
işte çil çil koşuşan balıklar
lapinalar gümüşler var ya
eylim eylim salınan yosunlar
onların arasında bulacaksın beni
diyelim sapına kadar şair bir herif çıkmış ortaya
çakmak çakmak gözleri
meydan ya taksim ya beyazıt meydanı
herkes orda sen de ordasın
herif bizden söz ediyor bu ülkenin çocuklarından
yürüyelim arkadaşlar diyor yürüyelim
özgürlüğe mutluluğa doğru
her işin başında sevgi diyor
gözlerin yağmurdan sonra yaprakların yeşili
bi de başını çeviriyorsun ki
yanında ben varım.”
can yücel şiiri.
bardaktan boşanırcasına yağıyor mübarek
öbür yanda güneş kendi keyfinde
ne de olsa yaz yağmuru
pırıl pırıl düşüyor damlalar
eteklerin uça uça bir koşudur kopardın
dar attın kendini karşı evin sundurmasına
işte o evin kapısında bulacaksın beni
diyelim için çekti bir sabah vakti
erkenceden denize gireyim dedin
kulaç attıkça sen
patiska çarşaflar gibi yırtılıyor su ortadan
ege denizi bu efendi deniz
seslenmiyor
derken bi de dibe dalayım diyorsun
içine doğdu belki de
işte çil çil koşuşan balıklar
lapinalar gümüşler var ya
eylim eylim salınan yosunlar
onların arasında bulacaksın beni
diyelim sapına kadar şair bir herif çıkmış ortaya
çakmak çakmak gözleri
meydan ya taksim ya beyazıt meydanı
herkes orda sen de ordasın
herif bizden söz ediyor bu ülkenin çocuklarından
yürüyelim arkadaşlar diyor yürüyelim
özgürlüğe mutluluğa doğru
her işin başında sevgi diyor
gözlerin yağmurdan sonra yaprakların yeşili
bi de başını çeviriyorsun ki
yanında ben varım.”
can yücel şiiri.
devamını gör...
can yücel
--- alıntı ---
üç harf yanyana kaç şekilde gelir bilir misin?
aşk dersin...
sen dersin...
ben dersin...
sen,ben biter; biz dersin...
gün gelir git dersin...
peki dur kelimesinden haberdar değil misin?
dur demeyi bilmez misin?
git demek kolay, dur diyebilecek kadar yürekli misin?
--- alıntı ---
üç harf yanyana kaç şekilde gelir bilir misin?
aşk dersin...
sen dersin...
ben dersin...
sen,ben biter; biz dersin...
gün gelir git dersin...
peki dur kelimesinden haberdar değil misin?
dur demeyi bilmez misin?
git demek kolay, dur diyebilecek kadar yürekli misin?
--- alıntı ---
devamını gör...
gürcistan
bir balıkçı abimize göre hamsileri oldukça kötü olan ülkedir.
ayrıca sovyet devlet insanı stalin'in memleketidir.
ayrıca sovyet devlet insanı stalin'in memleketidir.
devamını gör...
kitap sayfalarını ayraç niyetine katlayan insan
olmaz, olamaz, olmamalı.
devamını gör...
maskeyi çene altına takan insan
derhal müdahale edilmesi gereken insan tipidir.
bazıları da uyaranlara karşı ''ya iki dakika nefes de mi almayalım?'' diye cevap veriyorlar.
alma kardeşim, eğer senin aldığın nefesin bir başkasını veya başkalarını nefessiz bırakma ihtimali varsa nefes alma.
tak maskeni, koru mesafeni.
kendi hayatını da, başkasının hayatını da tehlikeye atma.
bazıları da uyaranlara karşı ''ya iki dakika nefes de mi almayalım?'' diye cevap veriyorlar.
alma kardeşim, eğer senin aldığın nefesin bir başkasını veya başkalarını nefessiz bırakma ihtimali varsa nefes alma.
tak maskeni, koru mesafeni.
kendi hayatını da, başkasının hayatını da tehlikeye atma.
devamını gör...
yalnızlığın günde 15 dal sigara kadar zararlı olması
hem yalnızım hem sigara içiyorum. günde 30 dal sigara etkisi...
devamını gör...
