normal sözlük yazarlarının karalama defteri
olmasın mı hem
sensiz mi kalsın satırlarım
imgelerim çırpınmasın mı
düştüğüm en güzel ideada
ruhum törpülenmesin mi
bir meleğin kanatlarında
sığınmasın mı yüreğim
kavurucu güneşte sıcaklığına
sensiz mi kalsın satırlarım
imgelerim çırpınmasın mı
düştüğüm en güzel ideada
ruhum törpülenmesin mi
bir meleğin kanatlarında
sığınmasın mı yüreğim
kavurucu güneşte sıcaklığına
devamını gör...
yazarların itiraf köşesi
yarın hiç bilmediğim bir şehirde evsiz, eşyasız, parasız ve pulsuz bir şekilde yeni bir hayata başlayacağım. 0 heyecan, 0 umut, 0 mutluluk, 0 motivasyon. ama anladım, kaçmak çözüm değil. kafanı da beraberinde götürüyorsun gideceğin yere, kaçmak kesinlikle kurtuluş değil.
devamını gör...
itici gelen hitap şekilleri
kuzum.
devamını gör...
celladıma gülümserken çektirdiğim resmin arkasındaki satırlar
ismet özel'in ismet özel olduğu zamanlarda yazdığı muazzam şiiridir:
--- alıntı ---
ben ismet özel, şair, kırk yaşında.
her şey ben yaşarken oldu, bunu bilsin insanlar
ben yaşarken koptu tufan
ben yaşarken yeni baştan yaratıldı kainat
her şeyi gördüm içim rahat
gök yarıldı, çamura can verildi
linç edilmem için artık bütün deliller elde
kazandım nefretini fahişelerin
lanet ediyor bana bakireler de.
sözlerim var köprüleri geçirmez
kimseyi ateşten korumaz kelimelerim
kılıçsızım, saygım kalmadı buğday saplarına
uçtum ama uçuşum
radarlarla izlendi
gayret ettim ve sövdüm
bu da geçti polis kayıtlarına.
haytanın biriyim ben, bunu bilsin insanlar
ruhumun peşindedir zaptiyeler ve maliye
kara ruhlu der bana görevini aksatmayan kim varsa
laboratuvarda çalışanlara sorarsanız
ruhum sahte
evi nepal'de kalmış
slovakyalı salyangozdur ruhum
sınıfları doğrudan geçip
gerçekleri gören gençlerin gözünde.
acaba kim bilen doğrusunu? hatta ben
kıyı bucak kaçıran ben ruhumu
sanki ne anlıyorum?
ola ki
şeytana satacak kadar bile bende ondan yok.
telaş içinde kendime bir devlet sırrı beğeniyorum
çünkü bu, ruhum olmasa da saklanacak bir şeydir
devlet sırrıyla birlikte insanın
sinematografik bir hayatı olabilir
o kibar çevrelerden gizli batakhanelere
yolculuklar, lokantalar, kır gezmeleri
ve sonunda estetik bir
idam belki!
evet, evet ruhu olmak
bütün bunları sağlayamaz insana.
doğruysa bu yargı
bu sonuç
bu çıkarsama
neden peki her şeyi bulandırıyor
ertelenen bir konferans
geç kalkan bir otobüs?
milli şefin treni niçin beyaz?
ruslar neden yürüyorlar berlin'e?
ne saçma! ne budalaca!
dört incil'den yuhanna'yı
tercih edişim niye?
ben oysa
herkes gibi
herkesin ortasında
burada, bu istasyonda, bu siyah
paltolu casusun eşliğinde
en okunaklı çehremle bekliyorum
oyundan çıkmıyorum
korkuyorum sıram geçer
biletim yanar diye
önümde bir yığın açalya
bir sürü çarkıfelek
gergin çenekli cesetleriyle
önümde binlerce çiçek
korkuyorum sıra sende
sen de başla ve bitir diyecek.
yo, hayır
yapamaz bunu, yapmasın bana dünya
söyleyin
aynada iskeletini
görmeye kadar varan kaç
kaç kişi var şunun şurasında?
gelin
bir pazarlık yapalım sizinle ey insanlar!
bana kötü
bana terkettiğiniz düşünceleri verin
o vazgeçtiğiniz günler, eski yanlışlarınız
ah, ne aptalmışım dediğiniz zamanlar
onları verin, yakınmalarınızı
artık gülmeye değer bulmadığınız şakalar
ben aştım onları dediğiniz ne varsa
bunda üzülecek ne var dediğiniz neyse onlar
boşa çıkmış çabalar, bozuk niyetleriniz
içinizde kırık dökük, yoksul, yabansı
verin bana
verin taammüden işlediğiniz suçları da.
bedelinde biliyorum size çek
yazmam yakışık almaz
bunca kaybolmuş talan
parayla ölçülür mü ya?
bakın ben, bir çok tuhaf
marifetimin yanısıra
ilginç ödeme yolları bulabilen biriyim
üstüme yoktur ödeme hususunda
sözün gelişi
üyesi olduğunuz dernek toplantısında
bir söyleve ne dersiniz?
bir söylev: büyük insanlık ideali hakkında!
yahut adınıza bir çekiliş düzenleyebilirim
kazanana vertigolar, nostaljiler
karasevdalar çıkar.
yapılsın adil pazarlık
yapılsın yapılacaksa
işte koydum işlemeyi düşündüğüm suçları
sizin geçmiş hatalarınız karşısına.
ne yapsam
döl saçan her rüzgarın
vebası bende kalacak
varsın bende biriksin
durgun suyun sayhası
yumuşatmayı bilen ateş
öğüt sahibi toprak
nasıl olsa geri verecek
benim kılıcımı.
(1984)
--- alıntı ---
--- alıntı ---
ben ismet özel, şair, kırk yaşında.
her şey ben yaşarken oldu, bunu bilsin insanlar
ben yaşarken koptu tufan
ben yaşarken yeni baştan yaratıldı kainat
her şeyi gördüm içim rahat
gök yarıldı, çamura can verildi
linç edilmem için artık bütün deliller elde
kazandım nefretini fahişelerin
lanet ediyor bana bakireler de.
sözlerim var köprüleri geçirmez
kimseyi ateşten korumaz kelimelerim
kılıçsızım, saygım kalmadı buğday saplarına
uçtum ama uçuşum
radarlarla izlendi
gayret ettim ve sövdüm
bu da geçti polis kayıtlarına.
haytanın biriyim ben, bunu bilsin insanlar
ruhumun peşindedir zaptiyeler ve maliye
kara ruhlu der bana görevini aksatmayan kim varsa
laboratuvarda çalışanlara sorarsanız
ruhum sahte
evi nepal'de kalmış
slovakyalı salyangozdur ruhum
sınıfları doğrudan geçip
gerçekleri gören gençlerin gözünde.
acaba kim bilen doğrusunu? hatta ben
kıyı bucak kaçıran ben ruhumu
sanki ne anlıyorum?
ola ki
şeytana satacak kadar bile bende ondan yok.
telaş içinde kendime bir devlet sırrı beğeniyorum
çünkü bu, ruhum olmasa da saklanacak bir şeydir
devlet sırrıyla birlikte insanın
sinematografik bir hayatı olabilir
o kibar çevrelerden gizli batakhanelere
yolculuklar, lokantalar, kır gezmeleri
ve sonunda estetik bir
idam belki!
evet, evet ruhu olmak
bütün bunları sağlayamaz insana.
doğruysa bu yargı
bu sonuç
bu çıkarsama
neden peki her şeyi bulandırıyor
ertelenen bir konferans
geç kalkan bir otobüs?
milli şefin treni niçin beyaz?
ruslar neden yürüyorlar berlin'e?
ne saçma! ne budalaca!
dört incil'den yuhanna'yı
tercih edişim niye?
ben oysa
herkes gibi
herkesin ortasında
burada, bu istasyonda, bu siyah
paltolu casusun eşliğinde
en okunaklı çehremle bekliyorum
oyundan çıkmıyorum
korkuyorum sıram geçer
biletim yanar diye
önümde bir yığın açalya
bir sürü çarkıfelek
gergin çenekli cesetleriyle
önümde binlerce çiçek
korkuyorum sıra sende
sen de başla ve bitir diyecek.
yo, hayır
yapamaz bunu, yapmasın bana dünya
söyleyin
aynada iskeletini
görmeye kadar varan kaç
kaç kişi var şunun şurasında?
gelin
bir pazarlık yapalım sizinle ey insanlar!
bana kötü
bana terkettiğiniz düşünceleri verin
o vazgeçtiğiniz günler, eski yanlışlarınız
ah, ne aptalmışım dediğiniz zamanlar
onları verin, yakınmalarınızı
artık gülmeye değer bulmadığınız şakalar
ben aştım onları dediğiniz ne varsa
bunda üzülecek ne var dediğiniz neyse onlar
boşa çıkmış çabalar, bozuk niyetleriniz
içinizde kırık dökük, yoksul, yabansı
verin bana
verin taammüden işlediğiniz suçları da.
bedelinde biliyorum size çek
yazmam yakışık almaz
bunca kaybolmuş talan
parayla ölçülür mü ya?
bakın ben, bir çok tuhaf
marifetimin yanısıra
ilginç ödeme yolları bulabilen biriyim
üstüme yoktur ödeme hususunda
sözün gelişi
üyesi olduğunuz dernek toplantısında
bir söyleve ne dersiniz?
bir söylev: büyük insanlık ideali hakkında!
yahut adınıza bir çekiliş düzenleyebilirim
kazanana vertigolar, nostaljiler
karasevdalar çıkar.
yapılsın adil pazarlık
yapılsın yapılacaksa
işte koydum işlemeyi düşündüğüm suçları
sizin geçmiş hatalarınız karşısına.
ne yapsam
döl saçan her rüzgarın
vebası bende kalacak
varsın bende biriksin
durgun suyun sayhası
yumuşatmayı bilen ateş
öğüt sahibi toprak
nasıl olsa geri verecek
benim kılıcımı.
(1984)
--- alıntı ---
devamını gör...
otuz beş yaş
daha 17 yıl var bu yaşa ermeme.umarım bu yaşa geldiğimde kendim ve ülkem ve dünya adına güzel işlere imza atmış olabilirim.çalışmalarım o yönde.
devamını gör...
madalyası olmayan bir yazarı ciddiye almak
madalyası olan ve olmayan yazarların hiçbir farkı yoktur, her ikisi de aynı oranda ciddiye alınır.
burada şunun ayrımını yapmak gerekir, yoldaş benjamin franklin ve iko araştıran, başlıkları olabildiğince iyi şekilde açıklayan yazarların motivasyonunu artırmak için madalya sistemini getirmişler ve bence güzel de bir iş yapmışlardır. isteyen madalyalık tanım girer, isteyen kendi istediği gibi devam eder.
önemli olan karşılıklı saygıdır. durduk yere insanların emeklerine *ok atmaya gerek yok..
burada şunun ayrımını yapmak gerekir, yoldaş benjamin franklin ve iko araştıran, başlıkları olabildiğince iyi şekilde açıklayan yazarların motivasyonunu artırmak için madalya sistemini getirmişler ve bence güzel de bir iş yapmışlardır. isteyen madalyalık tanım girer, isteyen kendi istediği gibi devam eder.
önemli olan karşılıklı saygıdır. durduk yere insanların emeklerine *ok atmaya gerek yok..
devamını gör...
evlenilecek kişiye verilebilecek garantiler
sadakat ve dürüstlük.
devamını gör...
nohut kahvesi
birinci dünya savaşı yıllarında yaşanan ekonomik sıkıntılar sebebi ile kahve çekirdeklerine ulaşamayan insanımızın vazgeçemediği kahve keyfine bulduğu alternatiftir.
haşlanan nohut kurutulduktan sonra kahve çekirdekleri gibi kavrulur ve öğütülür. hazırlanışı ve servisi de türk kahvesinin aynısıdır. çanakkalenin biga ilçesinde hala nohut kahvesi içebileceğiniz mekanlar mevcuttur.
çanakkaleye gidip tatmamış olsam da hediye olarak gelince denemiş ve sevmiştim. türk kahvesine de benzemektedir.
yapılışı hakkında çekilen haber videosunu huzurlarınıza bırakırım.
haşlanan nohut kurutulduktan sonra kahve çekirdekleri gibi kavrulur ve öğütülür. hazırlanışı ve servisi de türk kahvesinin aynısıdır. çanakkalenin biga ilçesinde hala nohut kahvesi içebileceğiniz mekanlar mevcuttur.
çanakkaleye gidip tatmamış olsam da hediye olarak gelince denemiş ve sevmiştim. türk kahvesine de benzemektedir.
yapılışı hakkında çekilen haber videosunu huzurlarınıza bırakırım.
devamını gör...
sözlük yazarlarının insanlar tarafından en tuhaf bulunan özellikleri
çok unutkan olmama rağmen kimsenin doğum gününü unutmamam. hiç tanımadığım biri söylese bile aklımda kalıyor.
ben seviyorum ama çevrem tuhaf buluyor.
ben seviyorum ama çevrem tuhaf buluyor.
devamını gör...
geceye bir fotoğraf bırak
mustafa kemal atatürk, mersin viranşehir harabeleri'nin yakınından akdeniz kıyılarını seyrederken, (21 mayıs 1938).

devamını gör...
uyuyan güzel
işler yolunda gitmeyince peri bireyler tarafında uyutulan, insan olmadığını düşündüğüm prenses. tabii peri bireyi kandırıp uyuyormuş gibi yapmış da olabilir.
(bkz: sinsirella)

(bkz: sinsirella)


devamını gör...
konusu açıldığında strese sokan şeyler
kanser, şeker hastalığı ya da yüksek tansiyon mevzusu.
devamını gör...
normal sözlük'ün en yakışıklı yazarı
aykut değil de, geriye kalan herkes olabilir.
yoksa aykut mu? hayır olamaz, aykut’un olduğunu iddia edersem direkt objeksiyon kaybı yaşadığım gözlemlenebilir.
ya da kendisi sözlükte makam mevkiii sahibi oldu diye yalakalık yaptığımı düşünebilir.
artık kendisi güç sahibidir. bir sabah çaylak olarak uyanmaktan korkmuyor değilim…..*
yoksa aykut mu? hayır olamaz, aykut’un olduğunu iddia edersem direkt objeksiyon kaybı yaşadığım gözlemlenebilir.
ya da kendisi sözlükte makam mevkiii sahibi oldu diye yalakalık yaptığımı düşünebilir.
artık kendisi güç sahibidir. bir sabah çaylak olarak uyanmaktan korkmuyor değilim…..*
devamını gör...
tanımı artı almadı diye sözlüğe küsen yazar
bu benim. tanımım artı almazsa sözlügü kapayıp bugün sözlüge küsücem yarın girerim diyorum, sonra dayanamayıp acıyorum. bir bakıyorum ki artı gelmis. ben de küsmekten vazgeciyorum. bunu tek ben yapmıyorumdur umarım yoksa cok utanıcam.
devamını gör...
hakan peker
ilk ortaokulda bir yılbaşı programında bir efsane şarkısı ile tv'de gördüğüm, o zaman danscı olan, ülkenin yaşlanmayan insanlarından.
devamını gör...
sıhhiye
sağlık işlerinin tümüne verilen isimdir.aynı zamanda ankaranın çankaya ilçesine bağlı semttir.
devamını gör...
rıfat ılgaz
"tek suçunuz hür insanlar gibi konuşmak, kitaplar suç ortağınız" (bkz: rıfat ılgaz)
bugün senin doğum günün, iyi ki doğdun rıfat ılgaz, iyi ki dokundun hayatımıza. meşalen hala sönmedi, kızın defne ılgaz bıraktığın yerden aydınlatıyor bizleri.
(yolunuz düşerse bartın'a azim kitabevine mutlaka uğrayın. koca bir arşiv serilir önünüze rıfat ılgaz'a dair. "benden sual olunursa" başlığıyla bartın gazetesi arşivi selamlar sizleri. şimdi aynı başlık altında defne ılgaz yazıyor, yaşatıyor babasının kalemini). sevgiyle.
bugün senin doğum günün, iyi ki doğdun rıfat ılgaz, iyi ki dokundun hayatımıza. meşalen hala sönmedi, kızın defne ılgaz bıraktığın yerden aydınlatıyor bizleri.
(yolunuz düşerse bartın'a azim kitabevine mutlaka uğrayın. koca bir arşiv serilir önünüze rıfat ılgaz'a dair. "benden sual olunursa" başlığıyla bartın gazetesi arşivi selamlar sizleri. şimdi aynı başlık altında defne ılgaz yazıyor, yaşatıyor babasının kalemini). sevgiyle.
devamını gör...
mutlu aşkın olmaması
turgut uyar'ın "sibernetik" şiiri gelir akıllara:
üç kere üç dokuz eder
bilirsin
birin karesi birdir
kare kökü de
bilirsin
"mutlu aşk yoktur"
bilirsin
ama baharda ya da dışarda
sonsuz göğün altında
aşkın aşkla çarpımı
nedendir bilinmez
garip bir biçimde
hep sonsuzdur
kare kökü de yoktur
üç kere üç dokuz eder
bilirsin
birin karesi birdir
kare kökü de
bilirsin
"mutlu aşk yoktur"
bilirsin
ama baharda ya da dışarda
sonsuz göğün altında
aşkın aşkla çarpımı
nedendir bilinmez
garip bir biçimde
hep sonsuzdur
kare kökü de yoktur
devamını gör...
tutunamayanlar'ın noktalama işaretsiz bölümü
en sevmediğim bölümdür.
ben çocuklu bir bireyim, üstüme atladıkları zaman kitabı yanıma koyarım. tekrar elime alacağım zaman kaldığım yeri ezberlemem gerekti çünkü kitap ayracı da kullansam sayfanın neresinde kaldığını unutup, yeniden tüm sayfayı okumak zorunda kaldım.
ota boka romantizm kasmayın yetheeeeer.
ben çocuklu bir bireyim, üstüme atladıkları zaman kitabı yanıma koyarım. tekrar elime alacağım zaman kaldığım yeri ezberlemem gerekti çünkü kitap ayracı da kullansam sayfanın neresinde kaldığını unutup, yeniden tüm sayfayı okumak zorunda kaldım.
ota boka romantizm kasmayın yetheeeeer.
devamını gör...