normal sözlük aşık atışması
kafam aslında çok dolu,
seçemiyorum kelime,
bir şiir yazacaksan,
önce olmalı kafiye.
bu bir denemeydi,
devamı gelecek.
öyle bir şiir yazacam ki,
yıllar boyu sürecek.
seçemiyorum kelime,
bir şiir yazacaksan,
önce olmalı kafiye.
bu bir denemeydi,
devamı gelecek.
öyle bir şiir yazacam ki,
yıllar boyu sürecek.
devamını gör...
gitmem gerek
tüm şarkıları sana söyledim biliyor musun? sustum herkese, bir tek sana konuştum. anlattım. gündelik hayatın rutinlerini, beni heyecanlandıran veya hüzünlendiren her şeyi, tüm şiirleri sana okudum, içtiğim her kadehi sana kaldırdım, aynaya baktığımda senin gözünden gördüm kendimi
- benim seyredecek güzel bir şeyim var derdin- sonra susmak istedim. artık seni düşünüp düşünüp kendime işkence etmeyi bırakmalı, devam etmeliydim. deniyorum anlıyor musun? içimdeki kocaman boşluğu bir şekilde doldurmaya çalışıyorum.
- benim seyredecek güzel bir şeyim var derdin- sonra susmak istedim. artık seni düşünüp düşünüp kendime işkence etmeyi bırakmalı, devam etmeliydim. deniyorum anlıyor musun? içimdeki kocaman boşluğu bir şekilde doldurmaya çalışıyorum.
devamını gör...
gereksiz romantize edilen kavramlar
(bkz: annelik)
devamını gör...
en ilginç hastaneye gitme nedeniniz
kardeşim burnuna kumanda tuşu sokmuştu onu götürdük.. geçen de badem soktu, anlamıyorum bu çocuğun burnu ile ne derdi var. küçük de değil hani 8 yaşında.. başlı başına bir imtihan kendisi..
devamını gör...
take me to church
hozier'in çok sevdiğim, eşcinsellerin gördükleri baskıyı konu alan bir şarkısıdır.
cinsellik ve cinsel yönelim ne olursa olsun doğaldır. cinsel eylemler en insani davranışlardır. ancak kilise gibi bir organizasyon cinsel yönelimle ilgili utanç duymayı başarılı bir şekilde öğreterek insanlığın ayağını kaydırır,günah der. tanrıya hakarettir der. bu şarkı kendini buna karşı savunmak, insanlığını aşkla ehlilleştirmekle ilgidir diyor hozier.
aynı zamanda inanca saldırmadığını da belirtiyor.
hozier bu parçayı ilk aşkına ithafen yazmış. "ı was born sick but ı love it. command me to be well" - "hasta doğdum ama bunu seviyorum. iyi olmamı emret" sözlerini bir şiirden esinlenmiş.
bu şahane şarkıyı birde sofia carlberg'den dinleyin. şarkının en sevdiğim coverlarından biri :
şarkının orijinali :
insanları cinsel yönelimine, dinine, dış görünüşüne, statüsüne ve daha bir çok şeye bağlı kalarak yargılamadığımız, insanları yalnızca iyi insan ve kötü insan olarak ayırdığımız, huzurlu ve barışçıl bir dünyada yaşamak dileğiyle...
cinsellik ve cinsel yönelim ne olursa olsun doğaldır. cinsel eylemler en insani davranışlardır. ancak kilise gibi bir organizasyon cinsel yönelimle ilgili utanç duymayı başarılı bir şekilde öğreterek insanlığın ayağını kaydırır,günah der. tanrıya hakarettir der. bu şarkı kendini buna karşı savunmak, insanlığını aşkla ehlilleştirmekle ilgidir diyor hozier.
aynı zamanda inanca saldırmadığını da belirtiyor.
hozier bu parçayı ilk aşkına ithafen yazmış. "ı was born sick but ı love it. command me to be well" - "hasta doğdum ama bunu seviyorum. iyi olmamı emret" sözlerini bir şiirden esinlenmiş.
bu şahane şarkıyı birde sofia carlberg'den dinleyin. şarkının en sevdiğim coverlarından biri :
şarkının orijinali :
insanları cinsel yönelimine, dinine, dış görünüşüne, statüsüne ve daha bir çok şeye bağlı kalarak yargılamadığımız, insanları yalnızca iyi insan ve kötü insan olarak ayırdığımız, huzurlu ve barışçıl bir dünyada yaşamak dileğiyle...
devamını gör...
robin friday
dünya futbolu için büyük bir kayıptır. arıza olma konusunda george best ile yarıştığı söylenir lakin çoklarının söylediğine göre bu adam en az george best kadar da yetenekliymiş. ingilizler onun için ''görmediğiniz en iyi futbolcu'' yakıştırmasını yapıyorlar. bunun sebebi de onun oynadığı dönemlerde futbol maçlarının radyodan yayınlanıyor olması. özellikle de alt liglerdeki maçların yayını neredeyse yok. işin aslına bakarsanız bu adam öyle uzun bir kariyere sahip değil, arıza olmanın tüm şartlarını yerine getirmiş. ancak şöyle bir nokta var ki, sadece üç sezon formasını giydiği reading tarihinin en iyi oyuncusu olarak gösteriliyor. bu bile onun ne kadar yetenekli olduğunun ispatı. arıza olduğunun en iyi göstergelerinden birisi de hayes forması giyerken yaptığı şey; takımının maçı olduğu gün friday barda içmeye başlıyor, hatta maçın ilk 10 dakikasını da kaçırıyor. kafası güzel şekilde stada gidiyor. bu sırada esame listesi de verilmiş olduğu için takımı ilk 10 dakikayı 10 kişi oynuyor. abimiz kafası güzel şekilde çıktığı maçta golünü atıp, takımının maçı kazanmasına sağlıyor. sarhoşun mektubu okunmaz derler ama golü bal gibi de sayılıyor *
yine onu efsane haline getiren olaylardan birisi de tranmere rovers'a attığı gol. bu gol içinde ''görmediğimiz en iyi futbolcunun, görülmeyen en güzel golü'' tabiri kullanılır. golün nasıl atıldığını maçın hakemi clive thomas şöyle aktarmış; ''friday ceza sahasının sol köşesinde kaleye arkası dönük olarak bekliyordu, havadan gelen topu kontrol etti ve 180 derece dönüş ve voleyle topu ağlara gönderdi.'' zaten bu golden sonra hakem dahi şaşkınlığını gizleyememiş ve sahada elini yüzüne götürerek aman tanrım dercesine bir harekette bulunmuş.
cardiff kariyerinde ise arıza olma mevzusu iyice arş-ı alaya çıkıyor. henüz fulham ile oynayacakları ilk maça çıkmadan önce neredeyse küfelik oluyor. otelde sızıp sonrasında maça çıkıyor, ve o haliyle iki tane de fulham'a sallıyor. herhalde adam kendini tanıyordu. yani başka açıklaması yok. anlaşıldığı kadarıyla içince şiir gibi oynuyormuş o yüzden kafayı çekip çekip çıkmış maçlara * ertesi sene ise bir maçta rakip oyuncuya kafa atıp oyundan atıldıktan sonra rakip takım soyunma odasına gidip, kafa attığı adamın çantasına büyük tuvaletini yapmış. cardiff yılları böyle çalkantılıdır ama daha enteresanı 25 yaşındayken futbolu bırakma kararı almasıdır. friday bu kararı, kendisine ne yapılması gerektiğini söyleyen insanlardan bıktığı için aldığını söyler.
friday sonraki yıllarda bir ikon haline gelmiştir. misal galli rock grubu super furry animals onun anısına şöyle bir albüm kapağı ile şarkılarını piyasaya sürmüştür.;

şarkıda şudur;
hülasa; futbolu 25 yaşında ani bir kararlar bırakan friday, 38 yaşındayken yaşam jübilesini de aniden yapmış ve terki diyar eylemiştir.
robin friday'in hayat öyküsünü daha ayrıntılı bir şekilde okumak isterseniz paul mcguigan ve paolo hewitt tarafından kaleme alınan ''the greatest footballer you never saw'' adlı kitabı okuyabilirsiniz. futbol mucizesi olabilecek bir adamın nasıl sönüp gittiğini tüm gerçekliği ile gözler önüne seriyor.
yine onu efsane haline getiren olaylardan birisi de tranmere rovers'a attığı gol. bu gol içinde ''görmediğimiz en iyi futbolcunun, görülmeyen en güzel golü'' tabiri kullanılır. golün nasıl atıldığını maçın hakemi clive thomas şöyle aktarmış; ''friday ceza sahasının sol köşesinde kaleye arkası dönük olarak bekliyordu, havadan gelen topu kontrol etti ve 180 derece dönüş ve voleyle topu ağlara gönderdi.'' zaten bu golden sonra hakem dahi şaşkınlığını gizleyememiş ve sahada elini yüzüne götürerek aman tanrım dercesine bir harekette bulunmuş.
cardiff kariyerinde ise arıza olma mevzusu iyice arş-ı alaya çıkıyor. henüz fulham ile oynayacakları ilk maça çıkmadan önce neredeyse küfelik oluyor. otelde sızıp sonrasında maça çıkıyor, ve o haliyle iki tane de fulham'a sallıyor. herhalde adam kendini tanıyordu. yani başka açıklaması yok. anlaşıldığı kadarıyla içince şiir gibi oynuyormuş o yüzden kafayı çekip çekip çıkmış maçlara * ertesi sene ise bir maçta rakip oyuncuya kafa atıp oyundan atıldıktan sonra rakip takım soyunma odasına gidip, kafa attığı adamın çantasına büyük tuvaletini yapmış. cardiff yılları böyle çalkantılıdır ama daha enteresanı 25 yaşındayken futbolu bırakma kararı almasıdır. friday bu kararı, kendisine ne yapılması gerektiğini söyleyen insanlardan bıktığı için aldığını söyler.
friday sonraki yıllarda bir ikon haline gelmiştir. misal galli rock grubu super furry animals onun anısına şöyle bir albüm kapağı ile şarkılarını piyasaya sürmüştür.;

şarkıda şudur;
hülasa; futbolu 25 yaşında ani bir kararlar bırakan friday, 38 yaşındayken yaşam jübilesini de aniden yapmış ve terki diyar eylemiştir.
robin friday'in hayat öyküsünü daha ayrıntılı bir şekilde okumak isterseniz paul mcguigan ve paolo hewitt tarafından kaleme alınan ''the greatest footballer you never saw'' adlı kitabı okuyabilirsiniz. futbol mucizesi olabilecek bir adamın nasıl sönüp gittiğini tüm gerçekliği ile gözler önüne seriyor.
devamını gör...
meme yerine miim yazmayı tercih eden insan
saçma bir eylem yapan ama coğrafyamız sebebi ile hak verilebilecek olan insandır.
devamını gör...
bodrum kalesi

1402 yılında st. jean şövalyeleri tarafından aziz peter kalesi adıyla inşa edilmiş bir kaledir.
yapımından osmanlı devleti'ne geçtiği 1522 yılına kadar st. jean şövalyeleri tarafından kontrol edilmiştir. tek bir millet yerine italyan, fransız, alman ve ingilizlerin ortak eseridir. kulelerin isimleri de bu şekilde adlandırılmıştır.
en yüksek kule deniz seviyesinden 47,50 metre yükseklikte olan fransız kulesi'dir. diğer kuleler italyan kulesi, alman kulesi, yılanlı kule ve ingiliz kulesi'dir.

kardeşi ıı. bayezid'e başarısız bir isyan düzenleyen cem sultan da bu kalede saklanmıştır.
osmanlı egemenliğine girdikten sonra kalenin içindeki şapel, "süleymaniye camii" ismi ile camiye dönüştürülmüştür. bir dönem de hapishane olarak kullanıldığı kayıtlara geçmiştir.
--- alıntı ---
kale bugün sualtı arkeoloji müzesi olarak kullanılmaktadır. müze koleksiyonlarında bulunan eserler türk hamamı, amphora sergilemesi, doğu roma gemisi, cam salonu, cam batığı, uluburun batığı, sikke ve mücevherat salonu, karyalı prenses salonu, ingiliz kulesi, işkence ve katliam odaları ve alman kulesi'nde sergilenmektedir.
--- alıntı ---
devamını gör...
yazarların asla affedemeyeceği şey
devamını gör...
eurovision saati radyo yayını
özlettiğini fark ettiğimiz yayın, şahane bir şarkıyla başlamıştır an itibariyle. ***
devamını gör...
11 temmuz 1995 srebrenitsa soykırımı
ikinci dünya savaşı'ndan sonra avrupa da yapılan en büyük vahşetlerden 26 yıl önce bugün srebrenitsa'da bm'nin oluşturduğu güvenli bölgede 8372 müslüman boşnak, sırplar tarafından katledildi. hollanda'nın sırplara teslim ettiği boşnakların silahları yoktu savunmasızlardı sırplar bu insanları acımasızca öldürdüler. hamile kadınlara işkence ettiler ,tecavüz ettiler, çocuklar bebekleri katlettiler. avrupa yı tertemiz bir medeniyet beşiği görürken karanlık yanlarını hiç dile getirmeyenler görüyoruz bu iki yüzlülüktür insanlıkla bağdaşmaz.
devamını gör...
öğretmenlerin yarım gün çalışıp 3 ay tatil yapması
öğrencilerin yarım gün okula gidip üç ay tatol yapması ile yakından ilişkilidir; çok enteresan di mi?
yılların edebiyat hocası olan anneciğimin bu konudaki yorumu şöyledir:
"milletin bir tanesine sahip çıkamadığı şımarık veletlerinden 30 tanesiyle uğraşıyoruz biz.* ne yapayım, tatilde boş sınıfa gidip boş duvara orhan veli şiiri mi okuyayım alüminyum?"*
yeri gelmişken bu konuda içimde kalan bir ukteyi de buraya bırakayım: annemin çalıştığı cumhuriyet lisesi sağolsun her allahın günü hocaları toplantıdan toplantıya koşturuyordu. gece 1'lere kadar sürerdi hocaların toplantıları. kaç sefer babamla birlikte gecenin karanlığında, okul bahçesinde ve uykulu gözlerle annemi beklediğimi hatırlıyorum... annemin yüzünü göremeden büyüdüm lan ben.*
tekrar tanımlama gereği duydum tanımı: yetiştirmeyi beceremediği şımarık veletlerini gönderecek yer arayan, günün diğer yarısında ve koca bir yaz tatilinde velet başına kalınca da iğritminlir çik iz çilişiyir diye leş kargası gibi öten vasıfsız insan serzenişi.
yılların edebiyat hocası olan anneciğimin bu konudaki yorumu şöyledir:
"milletin bir tanesine sahip çıkamadığı şımarık veletlerinden 30 tanesiyle uğraşıyoruz biz.* ne yapayım, tatilde boş sınıfa gidip boş duvara orhan veli şiiri mi okuyayım alüminyum?"*
yeri gelmişken bu konuda içimde kalan bir ukteyi de buraya bırakayım: annemin çalıştığı cumhuriyet lisesi sağolsun her allahın günü hocaları toplantıdan toplantıya koşturuyordu. gece 1'lere kadar sürerdi hocaların toplantıları. kaç sefer babamla birlikte gecenin karanlığında, okul bahçesinde ve uykulu gözlerle annemi beklediğimi hatırlıyorum... annemin yüzünü göremeden büyüdüm lan ben.*
tekrar tanımlama gereği duydum tanımı: yetiştirmeyi beceremediği şımarık veletlerini gönderecek yer arayan, günün diğer yarısında ve koca bir yaz tatilinde velet başına kalınca da iğritminlir çik iz çilişiyir diye leş kargası gibi öten vasıfsız insan serzenişi.
devamını gör...
zor günlerden geçenlerin en iyi bildiği şey
daha zor günlerinin de olabileceği...
devamını gör...
sabahlamak
düşünmeyi bastırmak için bir süredir başarmayı umduğum fakat başaramadığım şey. normalde düşüncelerimi bastırmak için ya uyurum ya da uykum varken uykusuz kalırım. geri kalan zamansa epey savaş alanı. fakat uykusuz kalmanın şeytanlarıma etkisi pek de olumlu olmuyor artık. sanırım ruhum epey yoruldu.
devamını gör...
herkes mahlasına yakışanı yapsın
bende yoğurt oluvereyim bari napalım artık, elimizden bu kadar geliyor.
gelecekten gelen edit: nickini değiştirince espri anlamsız kalıyor. *
gelecekten gelen edit: nickini değiştirince espri anlamsız kalıyor. *
devamını gör...
cocos adaları
diğer ismi keeling adaları olan cocos adaları, güneydoğu asya'da hint okyanusu'nda bulunan ve avustralya'ya bağlı olan adalar grubudur.
14 km²'lik bir alana sahiptir. 2009 nüfusu 596'dır.

cocos adaları bayrağı;
14 km²'lik bir alana sahiptir. 2009 nüfusu 596'dır.

cocos adaları bayrağı;
devamını gör...
ataraksiya
eski yunancada ataraxis kargaşasızlık kelimesinden türemiş tepkisizlik, duygu yoksunluğu dinginlik gibi anlamlara gelen sözcük. bir çeşit acıya da, hazza da kayıtsızlık halidir.
epikürcülerde ise özgürlüktür. cünku epiküroscu anlamda gerçek haz; bedensel anlamda acı çekmemek, ruhsal anlamda huzursuzluk duymamaktır. bu anlamda her haz ulaşılmaya değer değildir. ve bu dinginlik ancak bilgi ve erdemle sağlanabilecek bir olgudur.
epikürcülerde ise özgürlüktür. cünku epiküroscu anlamda gerçek haz; bedensel anlamda acı çekmemek, ruhsal anlamda huzursuzluk duymamaktır. bu anlamda her haz ulaşılmaya değer değildir. ve bu dinginlik ancak bilgi ve erdemle sağlanabilecek bir olgudur.
devamını gör...
charmed
size çocukluğumun, beni sihir ve büyü dünyası ile tanıştıran ve sevdiren dizisini tanıtmak isterim.
üç cadımız var:
shannen doherty - prue halliwell/büyük abla
holly marie combs - piper halliwell/ortanca kardeş
alyssa milano - phoebe halliwell/küçük kardeş
ve türlü aksiyonlar dönerken ille de her gelişmeyi akıla/mantığa sığdıracağım, gizemli olayları açıklığa kavuşturacağım, sinir bozucu olacağım, kendimden öyle soğutacağım ki, bana denk geldiğiniz de gözlerinizi devirecek, burun deliklerinizi şişirerek izleyeceksiniz ekranı diyen polislerimiz var.
t. w. king - andy trudeau.
dorian gregory - darryl morris.
ve tabi ki cadılarımızın her bölüm hakkından gelmesi gereken cinler, sihirbazlar/seherbazlar, yaratıklar, başka cadılar, büyülü kitabımızı ele geçirmek isteyen zehir, zıkkım hırsız niteliğinde şeytanlar var.
sezon bir:
halliwell kardeşler, çocukluklarının büyük viktorya dönemi evinde yeniden bir araya gelirler. phoebe tavan arasında gölgeler kitabı'nı* keşfeder ve ilk sayfadaki büyüyü okuduğunda, onların doğasında olan büyü yetenekleri etkinleştirilir. prue'nun eski erkek arkadaşı müfettiş andy trudeau, kurbanlarının hepsi cadı olan bir seri katili araştırırken, kız kardeşler yeni geliştirdikleri güçlerini gizli tutmaya çalışmalıdır. piper, katilin kötü bir büyücü olan erkek arkadaşı jeremy olduğunu anlayınca ölümden kıl payı kurtulur. kız kardeşler ilk büyülerini denediklerinde jeremy yenilir ve üçün kadim gücünü keşfederler.
kaynak
- - -
dizimiz 1998 yılında yayınlandı, anlayacağın epey eski. olur da gözünü karartıp izlemeye niyetlenirsen 240p kalitesinde fragmanlar ile karşılaşacaksın, tırsma. internette kalite arayışında uzun uğraşlar gerekebiliyor bazen, bu dizi o emeğinin karşılığını boş bırakmayacak ve keyifli zaman geçirtecek sana. ben büyülü, gizemli, gerçekdışı "vakaları" sevmem diye mırın kırıtsan da, ekrana sırf olay örgüsünden, giyim/kuşamdan, müziklerinden ve dahi introsundan dolayı kitleneceğini garantilerim.
ben kaliteden anlarım, bana güvenebilirsin.
maalesef ki küçüğüm diye almanca dublaja maruz kaldım, ona rağmen sevdim diziyi. beni tanıyan bilir; herhangi bir yapımın altyazılısı mevcutsa eserleri orjinal dilinde izlemeyi yeğlerim her zaman. *
dizi hakkında: “something wicca this way comes” bölümü ile 7.7 milyon tarafından izlenerek yayımlanan dizilerin ilk bölümleri arasında rekor kırmış. ben de şimdi gördüm, wiki'nin yalancısıyım.
eh o kadar çene çaldım, ballandıra ballandıra anlattığım dizinin hiç bir zaman atlatmaya kıyamadığım introsunu koymasam ayıp olur.
üç cadımız var:
shannen doherty - prue halliwell/büyük abla
holly marie combs - piper halliwell/ortanca kardeş
alyssa milano - phoebe halliwell/küçük kardeş
ve türlü aksiyonlar dönerken ille de her gelişmeyi akıla/mantığa sığdıracağım, gizemli olayları açıklığa kavuşturacağım, sinir bozucu olacağım, kendimden öyle soğutacağım ki, bana denk geldiğiniz de gözlerinizi devirecek, burun deliklerinizi şişirerek izleyeceksiniz ekranı diyen polislerimiz var.
t. w. king - andy trudeau.
dorian gregory - darryl morris.
ve tabi ki cadılarımızın her bölüm hakkından gelmesi gereken cinler, sihirbazlar/seherbazlar, yaratıklar, başka cadılar, büyülü kitabımızı ele geçirmek isteyen zehir, zıkkım hırsız niteliğinde şeytanlar var.
sezon bir:
halliwell kardeşler, çocukluklarının büyük viktorya dönemi evinde yeniden bir araya gelirler. phoebe tavan arasında gölgeler kitabı'nı* keşfeder ve ilk sayfadaki büyüyü okuduğunda, onların doğasında olan büyü yetenekleri etkinleştirilir. prue'nun eski erkek arkadaşı müfettiş andy trudeau, kurbanlarının hepsi cadı olan bir seri katili araştırırken, kız kardeşler yeni geliştirdikleri güçlerini gizli tutmaya çalışmalıdır. piper, katilin kötü bir büyücü olan erkek arkadaşı jeremy olduğunu anlayınca ölümden kıl payı kurtulur. kız kardeşler ilk büyülerini denediklerinde jeremy yenilir ve üçün kadim gücünü keşfederler.
kaynak
- - -
dizimiz 1998 yılında yayınlandı, anlayacağın epey eski. olur da gözünü karartıp izlemeye niyetlenirsen 240p kalitesinde fragmanlar ile karşılaşacaksın, tırsma. internette kalite arayışında uzun uğraşlar gerekebiliyor bazen, bu dizi o emeğinin karşılığını boş bırakmayacak ve keyifli zaman geçirtecek sana. ben büyülü, gizemli, gerçekdışı "vakaları" sevmem diye mırın kırıtsan da, ekrana sırf olay örgüsünden, giyim/kuşamdan, müziklerinden ve dahi introsundan dolayı kitleneceğini garantilerim.
ben kaliteden anlarım, bana güvenebilirsin.
maalesef ki küçüğüm diye almanca dublaja maruz kaldım, ona rağmen sevdim diziyi. beni tanıyan bilir; herhangi bir yapımın altyazılısı mevcutsa eserleri orjinal dilinde izlemeyi yeğlerim her zaman. *
dizi hakkında: “something wicca this way comes” bölümü ile 7.7 milyon tarafından izlenerek yayımlanan dizilerin ilk bölümleri arasında rekor kırmış. ben de şimdi gördüm, wiki'nin yalancısıyım.
eh o kadar çene çaldım, ballandıra ballandıra anlattığım dizinin hiç bir zaman atlatmaya kıyamadığım introsunu koymasam ayıp olur.
devamını gör...
domestic hıyar
bir zamanlar çok sevdiğim ama artık sözlükte olmayan bir yazarı anımsatan yazar.
tanımlarını keyifle okuyorum. bu kadar kısa bir zamanda sözlük halkının sevgisini kazandığı içinde ayriyaten tebrik ediyorum*
tanımlarını keyifle okuyorum. bu kadar kısa bir zamanda sözlük halkının sevgisini kazandığı içinde ayriyaten tebrik ediyorum*
devamını gör...
