geriliyorum ben orada ya. sipariş vermesi bir ayrı dert benim için.
devamını gör...

burada kimse new york times çok satanlar listesine girmeyi beklemediğinden (onu istiyorsanız youtube instagram tiktok falan oraları deneyeceksiniz annem. ya da ekşi sözlüğe girip kendinizi ayda 10 bin dolar kazandığınıza inandıracaksınız) yazıp paylaşmak istiyordur sadece.
devamını gör...

sıradan kadınların sıra dışı hikayelerinin anlatıldığı bir tarih projesidir. hikaye konusu olan kadınların hayatları oldukça zorlu geçmiştir.
instagram sayfası
web sitesi
devamını gör...

gökçeada, közlenmiş mısır, kahve ve güzel bir sohbet, çok sevdiğim biriyle...
sanırım şu sıralar tek ihtiyacım olan şey bu.
devamını gör...

davlumbaz ışığının loşluğunda mutfak masasında oturmak..bu da sayılıyorsa en sevdiğim şeydir kendileri.
devamını gör...

wooov. hem sözlükte yazıp, hem dinliyorum şu anda. açılışı kaçırdım, tarihi ana tanıklık edemedim belki, olsun yukarıdaki tanımlarla o anı yaşamış kadar mutlu oldum.
devamını gör...

“insan dünyaya sadece yemek, içmek, koynuna birini alıp yatmak için gelmiş olamazdı. daha büyük ve insanca bir sebep lazımdı.
sabahattin ali/ içimizdeki şeytan.
devamını gör...

o kadar boş yer varken anlamsızca insanın yanına oturan insanlar, fırsatçı tacizciler.
devamını gör...

aleyna dediyse vardır bir bildiği, onun bakış aşısı gündemimize yön verir, güveniyorum.*
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

genelde kayınvalideler hastalık hastası oluyor. "ahh kızım, dizlerim tuttu, başım çatlıyor, bu evin temizliği hiç bitmiyor" diye devam eder.. birinin gerçekten hasta mı, yoksa hastalık hastası mı olduğunu anlamanın yolu: ona çözüm sunmaktır. "gel doktora götüreyim, ilaç getireyim, krem süreyim" vb çözümler sunduğunuzda kabul etmiyorsa hastalık hastasıdır. çünkü amacı iyileşmek değil, ilgi çekmektir. hastalık hastası biriyle iyi geçinmenin yolu, "doğru valla, çok yoruluyorsun, diz ağrısı da çok kötüdür" gibi şeyler söyleyerek onunla aynı fikirde olmaktır. ama susturmak isterseniz, ya siz ondan çok ağlayın *, kendi hastalıklarınızdan bahsedin * ya da bir bahane bulup mesela "dur bir çay koyup geleyim" diyerek birkaç dakika yanına gelmeyin*. zaten sonra konu otomatik olarak değişecektir.
devamını gör...

en sevilen tarhana, iyiki doğdun , iyiki sözlükte varsın, ömür boyu sağlık, huzur, mutluluk, bol para diliyorum.
devamını gör...

allah da onlara hem dünya nimetini, hem de ahiretin güzel mükâfatını verdi. allah, güzel davrananları sever
ali imran suresi 148. ayet
devamını gör...

etrafımdaki insanları gerçekten yanımda hissetmiyorum. evet beraberiz ama hepsinde beni bırakıp gitme potansiyeli görüyorum. böyle olduğundan dolayıda kendime çok kızıyorum.
devamını gör...

yahu sen sözlüksün, sanane kim kime bakmış dediğim yeni özellik :)) hayır yani niye getirirsin böyle bir özellik? amaç ne? çöpçatanlık?

~merhaba. az önce online listesinde beni gözlemişsiniz. tanışalım mı?

yahut yazarları birbirine düşürmeyi istemek?

~hayırdır kardeşim, cırt pırt bildirimin geliyo. beni niye gözleyip duruyon sen. bi sorun mu var?

belki de bazı yazarlara biraz da bu şekilde ego tatmini yaşatma düşüncesiyle getirilmiştir, kimbilir.

~oh oh maşallah, şu bildirimlere bak, yine bugün iyi gözlenmişim haa.

peki bir adım sonrası ne bunun? online listesinde, bir tıkla istediğimiz bir yazarın kamerasına bağlanıp bizzat yazarın kendisini gözleme özelliği mi?

neyse, umarım torku şişe bira gibi bir olaydır da bu, tüm yazılanlar espri niteliğinde kalır ne diyeyim:))
devamını gör...

alışverişte aynı elbisenin 2 farklı rengini de beğenip ikisini de alınca vicdanımı rahatlatmak için bu cümleyi kuruyorum.
devamını gör...

ben sana layık değilim. daha iyilerini hak ediyorsun.
devamını gör...

2006 doğumlu 15 yaşındaki ali insan almanya'da yaşayan türk bir ailenin çocuğudur. anaokulunda müzikal yönünün güçlü olduğu keşfedilince tavsiye üzerine bir müzik okuluna gitmiştir. yaklaşık 8 yıldır keman çalan ali insan almanya'da birçok başarıya imza atmıştır. 54. jugend muzisiert yarışmasında birincilik elde etmiş ve mozart'ın "voi che sapete" adlı eserini seslendirmesiyle "wolfgang amadeus mozart" ödülüne layık görülen almanyadaki ilk yabancı olmuştur.

kargalar arasında ak bir güvercin gibisin ali. o huzurlu sesinle ve kemanınla kulaklarımızı ve ruhumuzu beslemeye devam etmeni dilerim, başarıların daim olsun.

zülfü livaneli'nin 'güneş topla benim için' şarkısını sevdalım hayat ekibi ile seslendirdiği konserine de buradan gidebilirsiniz.
devamını gör...

yazılımcı bir arkadaşınız olarak şunu diyebilirim, kişisel verileriniz sizin sandığınızdan çok daha önemli. neden mi ? gelin anlatayım.

günlük hayatta yaptığınız çoğu hareket düşünmeden, planlanmadan yapılır. hareket etmek, etrafa bakmak, acıkmak vesaire. bunların ardında bilinç altınızda sizin bile farketmediğiniz özellikler var. örneğin içerisinde kırmızı renk olan aletlerin hoşunuza gitmesi gibi. kişisel verileriniz ile sizin günde kaç eşyaya baktığınız, ne konuştuğunuz, ne hakkında konuştuğunuz, nelerden hoşlandığınız ve bunun gibi binlerce veri depolanıyor. sonra bu veriler istatistiksel olarak çıkartılıp tam da yukarıda bahsettiğim bilgiler çıkartılıyor. yani bu verileri yemeksepeti kullanıyor ise siz kendinizi bilmeseniz bile artık yemeksepeti sizin saat kaçta acıktığınızı biliyor. ve bununla beraber siz tam acıktığınız saatte size bildirim gönderiyor. siz de "aa harbiden acıktım dur bişeyler söyleyeyim" diye manipüle oluyorsunuz. ve bu anlattığım en basit kullanımı. emin olun daha bir çok konuda farkında olmadan manipüle ediliyorsunuz.
devamını gör...

ilk cep telefonum, kendisi ile 1997 yılında tanışmıştık, o zaman yanlış hatırlamıyorsam 163.000.000 tl saymıştım (faturası evde bir yerdedir, aradan onca sene geçmesine rağmen atmamışımdır, hep saklarım, evet gençler o zaman paramızda bol sıfır vardı, sonra altı sıfır atıldı, gerçi atıldı da ne oldu, eskisinden daha beter oldu.)

toplum olarak hep ayrışmayı seviyoruz, bu kanımızda var, siyasiler bile bu yönde toplumu ayrıştırıyorlar. çocukluktan beri fenerbahçeliler-galatasaraylılar, renaultcular-tofaşçılar, turkcellciler-telsimciler, ericssoncular-nokiacılar, iphonecular-androidçiler gibi hep bir tarafı tutuyoruz, daha doğrusu tutmak zorunda kalıyoruz. o zamanda cep telefonu türkiye'de yeni yeni yaygınlaşmaya başlıyor, piyasada ericsson ve nokia modeller başı çekiyor. piyasada tek tük hatırladığım motorola ve başka markalarda mevcut ama o kadar azlar ki esameleri okunmuyor.

dedim ya cep telefonu yeni yeni yaygınlaşıyor. o zaman henüz yeni yeni çıkmaya başladığım şimdiki eşime hava atacağım, bir cep telefonu alayım dedim, ona da sürpriz yapacağım, düşünsenize milletin içinde al buradan arkadaşlarını ara diyeceğim. ericsson mu nokia mı diye bakıyorum. dediğim gibi ericssoncular bir yanda nokiacılar diğer tarafta, telefonu almakla bitmiyor bir de operatör seçeceksin, turkcell mi telsim mi olacak, tam çifte bela, hangi seçimi yaparsan toplumun gözünde ..... cı olacaksın.

ericsson isveç, nokia finlandiya malı. mesleğim gereği isveç teknolojisini iyi biliyorum. isveç çeliğini, volvoyu, saabı tanıyorum, finlandiyayı ise sadece kone marka asansörlerden biliyorum, finlandiya kim ola ki dedim ve ericssonda karar kıldım, o zaman ericsson'un 388 modeli çok yaygın, gh 688 yeni gelmiş:
www.eskigaste.com/efsane-er...

nokia 8110 kayar kapaklı telefonda çok afili. (aşağıdaki reklamda hamile kadın maşallah telefonu karnında gezdiriyor, o zaman demek ki normalmiş, reklamda şafak sezer ve hakan yıldız var) :


neyse telefon olarak turkcell hatlı ericsson gh 688 de karar kıldım ve aldım, telefonda istediğiniz şarkıyı notalar ile yazıp, kaydedebiliyorsunuz, o zil sesiniz olabiliyor ama çıkan ses metalik, şimdiki nesile çok garip gelir. ericsson dedim ya isveç malı, volvo araba gibi, önceden volvo 940 model arabalar vardı, duvara vursan duvarı yıkardı, ericssonda öyle çerçevesi çelikten yere düşse hiç bir şey olmuyor, nokia 8110 kayar kapaklı daha estetik ama metal çerçeveli değil. zaman benim ericssonu seçmemle ne kadar doğru tercih yaptığım konusunda beni haklı çıkardı. kaç sefer benim telefon makine tepelerinden kendini yere atarak intihar etmeye kalktı, ellerim yağlı, kir-pas içinde iken bile hep bana hizmet etti, maşallah senelerce o işkenceye dayandı, tık bile demedi.

aynı iş yerinde nokia 8110 kayar kapaklı alan arkadaşımınki ne oldu, ilk yere düşmede kapak gövdeden ayrıldı, kenardaki kızağı kırıldı. peki yaklaşık 4 sene bana sadakatle hizmet eden telefon ne oldu, yerini aşağıdaki panasonic gd 90 a bıraktı.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim