geceye bir şiir bırak
münacaat
bu yaşa erdirdin beni,gençtim almadın canımı
ölmedim genç olarak ,ölmedim beni leylak
büklümlerinin içten ve dışardan
sarmaladığı günlerde
bir zamandı
heves ettim gölgemi enginde yatan
o berrak sayfada gezindirsem diye
ölmedim, bir gençlik ölümü saklı kaldı bende.
vakti vardıysa aşkın,onu beklemeliydi
genç olmak yetmiyordu fayrap sevişmek için
halbuki aşk,başka ne olsundu hayatın mazereti
demedim dilimin ucuna gelen her ne ise
vay ki gençtim
ölümle paslanmış buldum sesimi.
hata yapmak
fırsatını ademe veren sendin
bilmedim onun talihinden ne kadar düştü bana
gençtim ve ben neden hata payı yok diyordum hayatımda
gergin bedenim toprağa binlerce fışkını saplar idi
haykırınca çeviklik katardım gökyüzüne
bir düşü düşlere dalmaksızın kavrayarak
bulutu kapsayarak açmadan buluta içtekini
tanıdım ademoğlu kimin nesiymiş
ter döküp soru sormak nereye sürüklermiş kişiyi.
çeşme var,kurnası murdar
yazgım
kendi avcumda seyretmek kırgın aksimi.
gençtim ya,ne farkeder deyip geçerdim
nehrin uğultusu da olur,dalların hışırtısı da
gözyaşı,çiğ tanesi,gizli dert veya verem
ne fark eder demişim
bilmeden farkı istemişim.
vay beni leylak kokusundan çoban çevgenine
arastadan ırmaklara çarkettiren dargınlık!
yola madem
çöllerdeki satrabı yalvartmak için çıkmıştım
hava bozar,yüzüm eğik giderdim yine
yaza doğru en kuduzuyla sürüngenlerin sabahlar
yola devam ederdim.
gençtim işte şehrin o yatık raksından incinen yine bendim
gelip bana çatardı o ruh tutuşturucu yalgın
onunla ben
hep sevişecek gibi baktık birbirimize.
bir kez öpüşebilseydik dünyayı solduracaktık.
oysa bu sürgün yeri,bu pıtraklı diyar
ne kadar korkulu yankı bulagelmiş gizlerimizde
hani yok burda yanlışı yoklayacak hiç aralık
bütün vadilere indik bir kez öpüşmek için
kalmadı hiç bir tepe çıkılmadık
eriyeydik nesteren köklerine sindiğimizce
alıcı kuş pençesiyle uçarak arınaydık
ah,bir olaydı diyorduk vakar da yoksanaydı
doğruydu böyle kan telef olmasın diye çabalamamız
ama kendi çeperlerimizi böyle kana buladık
gönendi dünya bundan istifade
dünya bayındırladı:
bir yakış,bir yanış tasarımı beride
öte yakada bir benî adem
her gün küsülü kaldık.
bunca yıl bu gücenik macera beni tutuklu kılan
artık bu yaşa erdirdin beni,anladım
gençken almadın canımı,bilmedim
demek gökten ağsa bile tohum yürekten düşecekmiş
çünkü hataya bağışık büyük hatadan beri nezaret yer
çiğ tanesi sanmak ne cüret,gözyaşıymış
insanın insana raptolduğu cevher.
şimdi tekrar ne yapsam dedirtme bana yarabbi
taşınacak suyu göster,kırılacak odunu
kaldı bu silinmez yaşamak suçu üzerimde
bileyim hangi suyun sakasıyım ya rabbelalemin
tütmesi gereken ocak nerde?
ismet özel
bu yaşa erdirdin beni,gençtim almadın canımı
ölmedim genç olarak ,ölmedim beni leylak
büklümlerinin içten ve dışardan
sarmaladığı günlerde
bir zamandı
heves ettim gölgemi enginde yatan
o berrak sayfada gezindirsem diye
ölmedim, bir gençlik ölümü saklı kaldı bende.
vakti vardıysa aşkın,onu beklemeliydi
genç olmak yetmiyordu fayrap sevişmek için
halbuki aşk,başka ne olsundu hayatın mazereti
demedim dilimin ucuna gelen her ne ise
vay ki gençtim
ölümle paslanmış buldum sesimi.
hata yapmak
fırsatını ademe veren sendin
bilmedim onun talihinden ne kadar düştü bana
gençtim ve ben neden hata payı yok diyordum hayatımda
gergin bedenim toprağa binlerce fışkını saplar idi
haykırınca çeviklik katardım gökyüzüne
bir düşü düşlere dalmaksızın kavrayarak
bulutu kapsayarak açmadan buluta içtekini
tanıdım ademoğlu kimin nesiymiş
ter döküp soru sormak nereye sürüklermiş kişiyi.
çeşme var,kurnası murdar
yazgım
kendi avcumda seyretmek kırgın aksimi.
gençtim ya,ne farkeder deyip geçerdim
nehrin uğultusu da olur,dalların hışırtısı da
gözyaşı,çiğ tanesi,gizli dert veya verem
ne fark eder demişim
bilmeden farkı istemişim.
vay beni leylak kokusundan çoban çevgenine
arastadan ırmaklara çarkettiren dargınlık!
yola madem
çöllerdeki satrabı yalvartmak için çıkmıştım
hava bozar,yüzüm eğik giderdim yine
yaza doğru en kuduzuyla sürüngenlerin sabahlar
yola devam ederdim.
gençtim işte şehrin o yatık raksından incinen yine bendim
gelip bana çatardı o ruh tutuşturucu yalgın
onunla ben
hep sevişecek gibi baktık birbirimize.
bir kez öpüşebilseydik dünyayı solduracaktık.
oysa bu sürgün yeri,bu pıtraklı diyar
ne kadar korkulu yankı bulagelmiş gizlerimizde
hani yok burda yanlışı yoklayacak hiç aralık
bütün vadilere indik bir kez öpüşmek için
kalmadı hiç bir tepe çıkılmadık
eriyeydik nesteren köklerine sindiğimizce
alıcı kuş pençesiyle uçarak arınaydık
ah,bir olaydı diyorduk vakar da yoksanaydı
doğruydu böyle kan telef olmasın diye çabalamamız
ama kendi çeperlerimizi böyle kana buladık
gönendi dünya bundan istifade
dünya bayındırladı:
bir yakış,bir yanış tasarımı beride
öte yakada bir benî adem
her gün küsülü kaldık.
bunca yıl bu gücenik macera beni tutuklu kılan
artık bu yaşa erdirdin beni,anladım
gençken almadın canımı,bilmedim
demek gökten ağsa bile tohum yürekten düşecekmiş
çünkü hataya bağışık büyük hatadan beri nezaret yer
çiğ tanesi sanmak ne cüret,gözyaşıymış
insanın insana raptolduğu cevher.
şimdi tekrar ne yapsam dedirtme bana yarabbi
taşınacak suyu göster,kırılacak odunu
kaldı bu silinmez yaşamak suçu üzerimde
bileyim hangi suyun sakasıyım ya rabbelalemin
tütmesi gereken ocak nerde?
ismet özel
devamını gör...
yoldaş ile sahur programı
ramazanın gelmesiyle beraber sözlük radyosunda yapılması gereken programdır.
yoldaş sahuru bekleyen yazarlara bazı değerli hikayeler anlatıp sorulara cevap vermelidir. iko sözlükte müslüman yazarlar için su için hurma yiyin uyarıları yapmalıdır.
yoldaş sahuru bekleyen yazarlara bazı değerli hikayeler anlatıp sorulara cevap vermelidir. iko sözlükte müslüman yazarlar için su için hurma yiyin uyarıları yapmalıdır.
devamını gör...
mesaja dönmeyen insan
insanı hayattan soğutan kimsedir. öncelikle ayıptır. bir şey soruluyorsa veya sana biri herhangi bir konuda yazıyorsa cevap vermeni bekler. o an uygun değilsen bile daha sonrasında cevap verirsin. mesaja 3 gün bakmayan insan tanıyorum, görüldü atsa en azından daha iyi hissedeceğim. aah ah yormayın işte, yazın yahu.
devamını gör...
eve gelen akraba ile konuşacak mevzu bulamamak
zaten misafir sevmem, bir de muhabbet yoksa varoluşumu sorgulayabilir zaman mefhumunu irdeleyebilir hatta mekanlar arası yolculuk bile yapabilirim.
ne gerek var böyle şeylere herkes evinde otursun.
tabii bunlar hep iç ses.
ne gerek var böyle şeylere herkes evinde otursun.
tabii bunlar hep iç ses.
devamını gör...
normal sözlük'ün en yaşlı yazarı
içinde bulunduğumu anladığım grup. bastona geçmeden önce yapılacaklar listesini doldurmaktayız.
bucket list: kafa sözlükte yazar ol, bizim zamanımızda buralar hep dutluktu başlığı aç, siz daha portakalda vitamin değilken diye devam et.
bucket list: kafa sözlükte yazar ol, bizim zamanımızda buralar hep dutluktu başlığı aç, siz daha portakalda vitamin değilken diye devam et.
devamını gör...
bana müsaade denilen durumlar
aşırı küfürlü ortam. *
devamını gör...
hazall
insani değerleri oldukça yüksek , hasret kaldığımız türde insanlardan .
devamını gör...
free state
güney afrika cumhuriyeti'nin orta kısmında bulunan, eskiden "özgür orange devleti" olarak bilinen eyaletidir. yüzölçümü 129.825 km²'dir.
lesotho ülkesi ile sınırı vardır.
bloemfontein en büyük şehridir.
lesotho ülkesi ile sınırı vardır.
bloemfontein en büyük şehridir.
devamını gör...
hastası olunan sözler
"gizlenen, gösterilmeyen, hissettirilmeyen sevginin zerre değeri kıymeti yok gözümde…
bu duvar’da beni çok seviyor olabilir, bilemem…"
turgut uyar.
bu duvar’da beni çok seviyor olabilir, bilemem…"
turgut uyar.
devamını gör...
sarı ışık
ruhu olan ışıktır. bulunduğu ortama yeni bir atmosfer kazandırıyor resmen. odamdaki beyaz ışığı bile gün ışığı olarak değiştirdim. farklı bir ruha bürünmüş gibi hissediyorum. ciddiyim ha. renkler, bulunan ortamlar insanın psikolojisini etkiliyor hep.
devamını gör...
tanımı artı oy aldıkça şevke gelen yazar
aa fikirlerim beğeniliyor lan diyip mutlu olan yazardır. uyuyacağım mutlu etmek isteyen beğenebilir demek istediğim başlıktır.
not uyuyacağım için iştahlanıp tanım girmeyeceğim uyuyacağım.
not uyuyacağım için iştahlanıp tanım girmeyeceğim uyuyacağım.
devamını gör...
21'inci yüzyılda istanbul'da gerçekleşecek büyük istanbul depremi
her geçen gün yaklaşan, inkar edilemez gerçek. umarım izmir depremi bir nebze olsun yöneticileri kendine getirir ve sürekli halının altına süpürülen bu istanbul yapılaşması problemi için bir şeyler yapar.
devamını gör...
geceye bir şiir bırak
"sen varken kötü diye birşey bilmiyorduk
mutsuzluklar,bu karalar yaşamda yoktu
sensiz karanlığın çizgisine koymuşlar umudu
sensiz esenliğimizin üstünü çizmişler
nicedir bir pencereden deniz güzel değil
nicedir ışımayan insanlığımız sensizliğimizden.
sen gel bizi yeni vakitlere çıkar"
mutsuzluklar,bu karalar yaşamda yoktu
sensiz karanlığın çizgisine koymuşlar umudu
sensiz esenliğimizin üstünü çizmişler
nicedir bir pencereden deniz güzel değil
nicedir ışımayan insanlığımız sensizliğimizden.
sen gel bizi yeni vakitlere çıkar"
devamını gör...
kupa ile çay içmek
muhtemelen ilk yudumu çay içmek olan eylemdir sonrası zaten ılık su gibi bişey oluyor.
devamını gör...
elm radyo'da (sözlük radyosu mini dizisi)
o nasıl bir introydu, tit-re-dim!
devamını gör...
normal sözlük yazarlarının meslekleri
uzaktan öğrenci
devamını gör...
gece vs gündüz
güneş ışığıyla güne başlamayı seven, onunla beraber enerji dolan ve hava kararmaya başladığında üzülen biriyseniz eğer benim gibi kesinlikle gündüzü tercih edersiniz*.
yine de bu sözlerimi değiştirebilecek bir şey var. eğer kırsal bir alanda ya da gece yıldızları seyretme şansına sahip olduğunuz bir bölgedeyseniz, ne işiniz gücünüz varsa bir kenara bırakın; yıldızlar belirmeye başladığı anda cama, balkona, dışarıya koşun ve o anın tadını çıkarın*.
yine de bu sözlerimi değiştirebilecek bir şey var. eğer kırsal bir alanda ya da gece yıldızları seyretme şansına sahip olduğunuz bir bölgedeyseniz, ne işiniz gücünüz varsa bir kenara bırakın; yıldızlar belirmeye başladığı anda cama, balkona, dışarıya koşun ve o anın tadını çıkarın*.
devamını gör...
maslak
istanbul'un avrupa yakasındaki yüksek gökdelenleriyle plazalariyla ünlü semtdir. bana göre istanbulun manhattani hatta mashattan da deniyor oralara.
devamını gör...