sünnet olan minik çocuga amcalara göster bakalım demeleri.
devamını gör...

kendinizi yargılamayı bırakın dostlarım, insan bu dünyada en çok kendisine acımasızca davranıyor ama şu teknik işe yarıyor. sevdiğiniz bir arkadaşınız sizinle aynı durumda olsa ona nasıl davranırdınız, neler söylerdiniz, işte kendinize karşı, sevdiğiniz bir arkadaşınıza davrandığınız gibi daha nazik, coşkulu, kusurlarına karşı hoşgörülü ve niteliklerini takdir eder tarzda davranın. şimdi zor bir durumu özellikle sizi bezdirmek için uydurulmuş bir felaket olarak değil de, öğrendiğiniz becerileri test edebilme, olumsuz düşüncelerinizle mücadele edebilme, güçlerinizi tekrar toparlayabilme ve yaşamla baş edebilmek için yeteneklerinize duyduğunuz güveni tazeleyebilme fırsatı olarak görün. bir de böyle deneyin dostlarım, yok ben bu kadarını yapacak durumda değilim diyorsanız da size sıradışı bir teknik önereyim: buradan
devamını gör...

iki bilişsel öğe'nin birbiriyle çelişik olması durumu.
basit bir örneklendirme yapacağım;
bugün erken yatmalıyım/ şimdi bir film izleyeceğim.
birbirini desteklemeyen iki önerme.

burada önemli olan çelişkili olan iki durumu nasıl gidermemiz.
film izlemeyi seviyorum beni rahatlatıyor ifadesi çelişkiyi güçlendirir. erken kalkman için film önerisini reddetmen gerekir.
- çok uykusuz kalacağım yarın hiç bir şey istediğim gibi olmayacak. doğru kararlar veremem. bir sürü bağlantı ard arda. tabii bu çelişkilerin sonucunu yaşamadan ders çıkaramayız. uykusuz kalıp verimsiz bir gün geçirdikten sonra diğer gün ikinci önermeyi reddetme eğilimimiz daha hızlı olacaktır.
- dün geç yattım. erken kalktım. yapmam gereken her şey birbirine karıştı. uykusuz kaldığımda iyi kararlar veremiyorum. bugün çok zorlandım. film'i bugün izlememeliyim. çünkü yarın yine erken kalkacağım.

bu basit örneği başka bir olgu üzerine oturtalım:
sürekli beklenti ve tutumlarımızla başka bir dünya'ya adapte olmaya çalışırız. ve her zaman akılcı yolları tercih etmeyiz. bu kuramı oluşturan sosyal psikolog leon festinger'in bakış açısıda tüm insanlar için geçerlidir yani evreseldir. seçme özgürlügü olan herkes'i ilgilendirir. bu akıllıca kararları vermekte zorlandığımız noktada devreye geçen durumlar var:
kendimizi kandırmamız
arkadaşın arıyor ve film izlemeni istiyor o sırada savaş veriyorsun. tamam ya bugünde izleyeyim yarın telafi ederim demen mesela bir kandırma sözcüğü. yanlış olan önermeyi yine güçlendiriyorsun.

şimdi, bunun daha önemli ve bizi sarsan önermeleri mevcut. kendinizi etkileme kısmından çevreyi ve toplumu nasıl yanlış yönlendirebilirsin kısmına geçelim:
kişi ortaya çıkan durum veya olguyu reddetme, yalanlama ve değiştirme yoluna gidiyor. bu arada kendi inancında olan insanların desteğini arayarak başkalarını ikna etmeye ve taraftar toplamaya çalışabilir. basit bir örnekten daha büyük toplumsal olaylardaki çeliskilere kadar gidebilir. hayatımızdaki koca yanlışlar zincirinin halkalarından bahsediyoruz. farketmeden taraftar oluyoruz. bazen düşündüğümüz ile yaptığımız eylem arasında uçurum oluyor. bu kararlarla kendimize ve çevremize zarar veriyoruz.

ben bunu niye yapıyorum? sorusunu sormak gerekir. defalarca sorun hiç çekinmeyin.

oluşturulacak stratejilerin ve gelecekle ilgili beklentilerin daha gerçekçi temellere dayanması mümkün kılmak için bu çelişkilerden kurtulmamız gerekecektir.

bilinçsizce yaptığınız çelişkilerken kurtulun... oyuna gelmeyin. *
devamını gör...

daha okurken mideye kramplar sokan eylem. çocukken hep yapardım eve gelen misafirleri etkilemek için.* sanki asena dans ediyor da mideden gelen gluk gluk sesleri de müziğe perküsyon olarak destek oluyor. ardından gelen mide bulantısı da cabası.*
devamını gör...

yanlış bir önermedir bence. zevkler tartışılamaz, başkasının haklarını ihlal etmediği sürece tabii ki.
devamını gör...

bendeki liste şudur;

1- karayip korsanları
2- yüzüklerin efendisi
3- the dark knight
4- harry potter
5- the matrix
devamını gör...

zeynep yayını terk mi etti? *
devamını gör...

çin işkencesinden beterdir.

oblomov denen kanserojen naneyi bitirebildim güçlükle de olsa ama kaybettiğim beyin hücrelerini nasıl geri alacağımı bilmiyorum.

elbette buradaki sıkıcı olma durumu eserin kötü olmasından kaynaklanmıyor. tam aksine karakterlerin psikolojik yapısının okuyucuya oldukça güçlü ve başarılı bir şekilde hissettirilmesi kitabı "sıkıcı" yapan ana unsur.
devamını gör...

biz neciyiz burda ayıp ayıpp! dediğim serzeniş.
devamını gör...

eğitim sisteminden de önce, bence çocuk daha doğmadan, anne babayı eğitmek gerekiyor, hatta ehliyet gibi, hak kazanamayan çocuk yapmamalı.
bir insanın, etkilerini uzun yıllar taşıyacağı çocukluğunun sebebi, anne babasının canının çekmesi, kardeş kontenjanının doldurulması olmamalı..
allah büyüktür diye diye dünyaya getirilen çocuklara öğretmenler ne yapsın, eğitim sistemi ne yapsın...
devamını gör...

bir ocean vuongkitabıdır.

kendimizi, acılarımızı, sevinçlerimizi, aşklarımızı, nefretlerimizi, intikamlarımızı ve dünya üzerinde varlığımızı o kadar önemsiyoruz ki evrenin sonsuz bir zaman içinde devinip durduğunu fark etmekten aciziz.

başlangıcı bilinmeyen sonu görünmeyen bitimsiz bir zamanın içinde zavallı insan hayatının bir hükmü yoktur. insanın kendine uzun gelen ömrü aslında evren için bir andır. ve biz her ne yaparsak yapalım, ne kadar muhteşem olursak olalım bu sadece bir an sürecek bir eylemdir.

vietnam savaşı dünya çok şey anlattı ama bu çok şey arasında vietnam’dan amerika’ya gelen vietnamlıların hikayesi çok az yer tuttu. bu kitap da o çok az yerin bir kısmını kaplayan muhteşem bir kitap.

kitabın yazarı tanımadığı insanlar arasında bir yol bulmaya çalışan bir erkek. annesi, anneannesi, amerikalı olan dedesi, hapisteki babası ve aşık olduğu genç adam çerçevesinde amerika’da tutunmaya çalışıyor.

bu hayatta kalma hikayesini annesine yazdığı bir mektup aracılığıyla bize de aktarıyor. farklı olmak zordur. amerika’da renginiz, etnik kökeniniz ve cinsel eğiliminiz yüzünden dışlanmanız o kadar sıradan bir olay ki. ya bu özelliklerin üçü de amerikalıların abdestini kaçıracak türdense?

yazar hepsini anlatıyor annesine uzun uzun. birlikte yaşadıkları her şeyi de, annesinden gizli yaşadığı her şeyi de. bu bir iç çöküş, bir hesaplaşma, bir yüzleşme. ancak annesi okuma yazma bilmediği için bu muhasebenin muhatabı kim?
devamını gör...

katılıyorum kesinlikle nane kokusu. mentol de olabilir. benim için yapraklı olmasına da gerek yok. naneli mentollü sakızı ver bana vuhuuuu. * yiyerek, çiğneyerek terapi budur.
devamını gör...

2014'te whatsapp facebook inc.'e satılınca whatsapp'in kurucusu brian acton, 2017'de facebook bünyesinden ayrılıp kâr amacı gütmeyen bir app piyasaya süreceğini söyler. 1 sene sonra da sıfırdan bir app geliştirmek yerine hali hazırda olan bir app için 50 milyon dolar yatırım yapar. daha sonra whatsapp gizlilik ihlali ile gündeme gelir ve elon musk gibi insanlar bu app'i önerirler. bahsedilen app, başlıktan da anlayacağınız üzere signal.
abd senatörleri falan hep signal kullanıyor. torbacılar da. fetöcüler de. bilemedim şimdi.
devamını gör...

(bkz: herkes ekmeğinin peşinde)
bir salın insanları artık. beğenen beğensin, yürüyen yürüsün. mis gibi kaynaşsın gençler.
rahatsız olan engellesin.*
devamını gör...

yunanca kökenli "xeno" ve "phobia" kelimelerinden türemiş olan bu kelimenin tam türkçe karşılığı olmamakla birlikte; yabancı yada kendinden farklı olan insanlara karşı beslenen düşmanlık, korku ve kaygı gibi duyguları ifade eder. adı üstünde, bir fobi türüdür. içinde birçok duyguyu barındırır. bir dönem üniversite tez konum olmuştur kendisi. ihtiyacı olana detaylı bilgi verebilirim. çalışması pek keyiflidir.
devamını gör...

anadolu'da şükür namazı olarak geçer sonuçta o kadar badire atlatıp evlenebiliyorsun ve aile çok kutsal olduğu için o sona ermek şükre sebep oluyor.
devamını gör...

özelikle sabah kahvaltılarına basit bir şeyler yapayım diyenlere uygun bir tariftir. bunun yanı sıra balığın yanında da güzel gider. balığı kızarttıktan sonra aynı tavada ve yağda domatesleri enlemesine bir parmak genişliğinde kesip kızartırsanız balığınızın yanına sıcak meze elde etmiş olursunuz.

domates yemeyen (sevmemek değil, aramıyorum. elim varmıyor) bir insan olarak kahvaltıda olunca bir parça yiyorum. yediriyor namıssıızzzz. *
sabah kahvaltıları için ihtiyacımız olan malzemeler şunlardır:
* bir miktar tereyağı
* tereyağı yanar derseniz biraz sıvı yağ
* tercihe ve kişi sayısına göre domates
* baharatlardan en çok kekik yakışıyor, domateslerin yumuşaması için biraz tuz.

domatesleri güzelce yıkayalım ve kabuklarını soymadan enlemesine bir parmak genişliğinde (serçe parmak idealdir) keselim.
tereyağını bir tavaya alalım, yakmadan eritelim ve doğradığımız domatesleri tavaya aktaralım. çok fazla pişirmemenizi tavsiye ederim; çünkü tavadan alırken zor olur. pişen taraflara kekik serpelim. sıcak sıcak tüketelim. domatesin kabukları, domatlar piştikten sonra otomatik olarak ayrılıyor.
devamını gör...

nasıl olur da bütün enlerim tek bir radyoda sırayla çalar merak ediyorum doğrusu tepkisini verebileceğiniz radyodur.
devamını gör...

#hesita ukdesidir
küçükken ne güzeldi yollardik birbirimize mesafeler uzak değildi ama yazardım sonra verirdik eve gidince oku derdik aşırı heyecanlı olurdu sonra oda sana yazardı ne güzeldi be çocukluk.simdi yine istiyorum bir mektup arkadaşım olsun ama cesaret edemiyorum şartlar değişti çünkü heran bir katil sapik çıkabilir karşına.neyse vazgeçtim bu isteğinden tırstım biraz.
devamını gör...

"saçmalama, yazma" dedi bir dost ve o şimdi uyudu ve kulaklıkta streotipa* var, dönüyor, dönüyor, durmadan dönüyor.

yazacağım tabii ki ama o adam anlatsın, ben olamadım.

gündüz, 10 dakikalık bir yola gideceğim ama yürümek azap. dolmuş, el, durdu. arka en sol, güneş, sıcak.

3. dakikada sanırım dizimin üstüne kırmızı siyah bir arkadaş yerleşti, kırmızı ışıkta beklerken fotoğrafını çektim, öyle huysuz ki, yerinde duramayan bişi ama benden de ayrılmıyor, sevdi beni ya da bir mesaj, o an bilmiyorum.

uçar diye bekliyorum uçmuyor, dokunsam ölecek ufacık. ineceğim yere gelmek üzereyim, gözüm onda ama artık ne yaparsa yapsın dedim, boşverdim. hep öyle yapmaz mıyım zaten?

inilecek yer, devlet grisi binalar.
içimden "sen arabada kal, gez işte, ne güzel" dedim, zor bela çıktım arabadan.
üstümü düzelteyim diyorum, orada.
sol omuzumda bana bakıyor.

güldüm, "nasıl istersen?" dedim, kulağıma yaklaşmasını beklemeden, yoluma yürüdüm. bilmiyordum ki ya o / ya da / akrabası olan aynı elbiseyi giymiş başka bir böcek yine karşıma çıkacak ileriki saatlerde?

biri birgün bişi demişti benim için, "bir kere yolunuz kesiştiğinde kopamıyorsunuz.". doğru yalan bilemiyorum, onun yalancısıyım.

/ beni bir kadının hikayesinde yaşatan arkadaşım,teşekkür ederim
sahi, sen ne diyecektin bana? /

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim