kürtaj yasaklanıp, kürtaj olmak isteyen ve/veya olması gereken kişiler pahalı klinikler yerine merdivenaltı doktorlarına yönlendirilmelidir. pahalı büyük hastaneler değil küçük esnaf kazansın. (avm ler de acil yasaklanıp "ne alırsan 1 tl" ciler yeniden açılsın istiyorum ben de)

t: bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olunmaması gerekliliğini gösterir başlık örneklerinden birisi.
devamını gör...

dolbear yasası, amerikalı fizikçi ve mucit amos dolbear tarafından yayınladığı bir makale ile ortaya attığı oldukça ilginç bir gözleme dayanıyor. mucit, gözlemine göre hava sıcaklığını cırcır böceğinin ötüş sayısına göre bulabiliyor. cırcır böceklerini ele alırsak öncelikle soğukkanlı olan bu böcekler kanatlatını birbirine sürterek ses çıkarabiliyor. tabi sadece erkek cırcır böcekleri ötebiliyor. kimilerine göre kadın cırcır böceklerini etkileme, diğer erkek cırcır böceklerini korkutma ve çiftleşmeye hazırlık olarak da görülüyor.cırcır böceğinin ötüş hızının hava sıcaklığı ile olan oranını mucit bir formülle açıklamış.

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel 1 dakikada duyulan ötüş sayısı
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel fahrenheit cinsinden ortam hava sıcaklığı

mucit makalesinde yayınladığı bu formül ile termometre kullanmadan hava sıcaklığını doğru bir şekilde tahmin edebildiğini açıklamış.
en basit haliyle şöyle cırcır böceğinin 8 saniyedeki ötüş sayısına 5 eklenerek ortam sıcaklığı bulunabiliyor. deneyimleyen bana portakal atabilir.
devamını gör...

ergenlik yasini gecmesine ragmen ergenlik tavirlar sergilemesi, simarik ve cirkef insanlar bana itici geliyor, kalitesiz geliyor, sakin halimde sinir ediyor, uzak durulmasi gereken insan kategorisine giriyor vs. insanlar ile ilgili negatif ne kadar ne varsa, hepsini icine aliyor. *
devamını gör...

evdeki en sevdigim köşe.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

her sabah bir mucize olması umuduyla uyanıyor ve yeni günü selamlıyorum. tahmin edeceğiniz üzere hiçbir mucize olmuyor. olmadığı gibi de sahip olduğum hiçbir başarı beni tatmin etmiyor. mucize beklemekle zaten hata yaptığımın farkındayım ama mutlu edecek bir mucize olsa çok mu kötü olurdu?
devamını gör...

miyamoto musashi iştah açılır, güzel enerji saçılır.* sitem kabul etmiyorum efenim, işimiz bu.
devamını gör...

kalbimde yer etmiş kitaptır.
okurken boğazıma bir yumru oturtan; lanet olsun adaletsiz, acımasız dünya dedirten kitaptır aynı zamanda.
yorumlarda tahmin edilebilir olmasından ya da edebi olarak abartıldığından söz edilmiş. haklılık payı vardır ancak niçin okuduğunuza da göre değişecek bir bakış açısıdır. ki zaten sanat onu yorumlayana göre şekil almaz mı?
ben okurken bilmediğim bir coğrafyada, tatmadığım acıları hissetmiştim. aynı zamanda evrensel bir şekilde haksızlığın zulmünü de. bu yüzden* okunulur, okutulur kitaplar arasındadır uçurtma avcısı.
bir de kitabın ismi; hayatındaki ilk mücadelesini uçurtması için veren ve bu mücadelede yırtık dizlere, patlak bir dudağa rağmen kazanma hissini masumca anlatan özel birini anımsattığı için yeri ayrı olan kitaptır.
devamını gör...

isengard sanayi odaları kafa sözlük temsilcisi olarak şu videoları paylaşmak istiyorum. seçimlerde orta dünya eşitlik partisi (depar) başkanı özgür turhan kardeşimizi destekliyoruz. orta dünya'yı daha yaşanılabilir bir hale getirmek için desteklerinizi esirgemeyin.





kaynak: kamusal mizah youtube sayfası
buradan
devamını gör...

febril nötropeni hastalarında düşük riskli grubu belirlemek ve hastane yatışını azaltmak için önerilen uzun hali (multinational association for supportive care in cancer :mascc) olan risk skorunu ölçeğidir.
skorun 21'in altında olması hastaneye yatış endikasyonu iken 21 üzerinde ise ayaktan tedavi edilebilmektedir.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
resim bu siteden alıntıdır.
devamını gör...

algınızın o kitap için açık olduğu dönemde okunması gerken kitaplardır.
zira yanlış zamanda okunduğunda boştuktan öteye gitmez. (bkz: dünya klasikleri)
devamını gör...

var bizim toplumda böyle saçma düşünceler. "başınızda erkek olsun" ne saçma bir düşüncedir... yanında erkek olsun da, eğer o erkek/ baba artık her neyse seni huzursuz hissettiriyor, psikolojini olumsuz etkiliyor ve zarardan başka bir şey getirmiyorsa neden yanında olsun?

bizim toplumun kendi ayakları üzerinde duran kişilerden hiç haz etmeme gibi bir huyu var zaten. özellikle bu kişi kadın olunca dayanamayıp hemen eleştirecek bir şeyler buluyor, kendilerince tahminler yürütüyorlar. bence bir insanın kendi ayakları üzerinde durabilecekken bir kurtarıcı ya da yanında bir sembol görme ihtiyacı kendisine yaptığı en büyük saygısızlıktır.
devamını gör...

platon'un çok kapsamlı bir felsefe sistemi vardır. felsefe tarihinin ilk büyük sistem kurucu filozofu olarak kabul edilir. kendisinden önceki pek çok filozoftan etkilenmiş ve özgün bir sistemde bu filozofların görüşlerini kaynaştırmıştır. bu bağlamda nietzsche platon'u ilk büyük eklektik filozof olarak anmıştır. onu etkileyen isimler bir ve değişmez varlık anlayışıyla parmenides, duyusal dünyanın sürekli bir oluş ve değişim içinde olduğu fikriyle herakleitos, ruhun ölümsüz ve bedenden farklı olduğu inancıyla pythagoras ve tabii ki etik soruşturmaları ve kavram felsefesiyle hocası sokrates'tir. platon'un sistemi çok kapsamlı olmakla birlikte onun asıl ve öncelikli meselesi siyasîdir. yaşadığı dönemde atina'nın içinde bulunduğu karmaşalar onu siyaset felsefesine yöneltmiştir. savaşların yıprattığı atina'da çürüyen bir şeyler görüyordu platon ve bu çürümüşlük hâlinden çıkabilmek için ortaya bir siyaset felsefesi projesi koymuştu. hocası sokrates teker teker kişileri mayötik soruşturmalarla kurtarmaya çalışıyordu. oysa platon meselenin çok daha derin olduğunu ve tek tek kişiler yerine doğrudan devlete yönelmek gerektiğini düşünüyordu. bu bağlamda onun en önemli eseri ve projesi devlet kitabında ortaya konmuştur. devlet her şeyden önce oldukça aristokratik ve baskıcı bir ideali temsil eder. platon'a göre demokrasi atina'yı mahvetmiştir ve her işte olduğu gibi devlet yönetiminde de liyakat sahibi kişiler olmalıdır. onun dillere pelesenk olmuş cümlesini burada hatırlatmakta fayda var: "ya filozoflar kral olmalı ya da krallar filozof olmalıdır." onun ideal devletinde çok ciddi bir eğitim anlayışı vardır. ideal devletin yöneticiler sınıfı, bekçiler veya korucular sınıfı ve çiftçiler/tüccarlar sınıfı vardır. ideal devlette eğitim asıl olarak yöneticiler ve bekçilerin eğitimidir. yıllarca süren disiplinli bir süreçtir bu. matematik, jimnastik, müzik, geometri gibi bilimler bu eğitim sürecinde çok önemlidir. yönetici adayları belirli aralıklarla test edilir ve olgunlaşana kadar bu insanlar süreç devam eder. platon'un devletinde yönetici sınıf ve bekçilerin mülkiyet ve aile kurma hakları yoktur. hep beraber bir komün hayatı yaşarlar. çok fazla mal mülk edinmeleri de yasaktır. aristoteles sonradan hocasını insan doğasını hiçe saymakla eleştirmiş ve bu ideal devletin mümkün olmadığını yazmıştır. platon'un devletinde homeros, hesiodos ve pindaros gibi "tanrısal şairlerin" yeri yoktur. hepsini kapı dışarı eder. platon'da genel olarak sanatın pek bir kıymet-i harbiyesi yoktur. çünkü sanat bir mimesis(taklit) olarak insanı hakikate götüremez. üstelik bu taklit ikinci dereceden bir taklit yani taklidin taklididir. suretlerin suretleriyle uğraşan sanatçılar ve şairler platon'un devletinde kendilerine yer bulamazlar. platon yalnızca tanrıları ve kahramanları öven şiirleri kabul eder. aristoteles bu bağlamda da hocasını eleştirir ve ondan ayrılır. platon bu ideal devletini yalnızca teorik bir fantezi olarak ortaya atmamış bu ideali fiili olarak hayata geçirebilmek için syrakusa tiranı dion'la ciddi temaslar kurmuştur. mektuplarında bu girişimlerini anlatmaktadır.
devamını gör...

zeze
devamını gör...

yine her şeyin üst üste geldiği pardon geleceği bir güne uyanmak üzere iyi geceler dilemek isterim çünkü benimki kuvvetle muhtemel berbat geçecek.gece 3'te hastanede olmam lazım.sabah erkenden dersim var,ayrıca sınavım var.tam diyordum artık bugün iyi olur,yine yok.niye?gece düzgün uyku yok çünkü,ben bu stres ile nasıl uyuyayım*.

huzurlu geceler*
devamını gör...

belleğin azmi
sürrealizm en belirgin ifade şekillerinde olan eserin
özelliklerini öğrenmek ve böylece mümkün olmaktır.
"salvador dali" adlı ressamın eserlerinde yansıtmaya çalıştığı
gerçek üstü veya gerçeğin kendi anlayışıyla anlatılması
sürrealizm olarak ortaya çıkmış ve böylece günümüze kadar gelmiştir.
belleğin azmi yani diğer adıyla eriyen saatler eseri ressam salvador dali tarafından 1931 yılında resmedilmiş ve 1932 yılında
sergilenmiştir. salvador dali'nin diğer tablolarında da olduğu gibi
ark planda ispanyada yer alan katalonya bölgesinden bir manzara yer almaktadır.
salvador dali "belleğin azmi" tablosunda zaman konusuna vurgu yaparak resmin içerisinde saatler çizerek bunu belirtmiştir. tabloda bulunan saatlerin erimesi ve 4 adet saat bulunması birinin üzerinde sinek yer alırken birinin karıncalar tarafından taşınması zamanın dayanıksızlığını göstermektedir.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

'ben de seni' diyerek eli yükseltebileceğiniz durum. dumur olsun pilav kafalı.
devamını gör...

pazar gününü sevmeme nedenlerimdendi küçükken. kurbanlık koyun gibi sıramı beklerdim.
devamını gör...

inşasını hangi halkların yaptığı netlik kazanmayan, m.ö. 3000 yılına kadar uzanan tarihiyle kapadokya bölgesinde hala ayakta duran yeraltı şehri.

öncesi tam olarak tahmin edilmemekle birlikte, orada kaldığından emin olunan ilk grup, tarihteki ilk hristiyanlardı.

roma'nın katliamından kaçan ilk hristiyanlar sığınma arayışlarını derinkuyu yeraltı şehri sayesinde giderebildiler.

hristiyanlık ilk 200 yıl boyunca tüm roma topraklarında yasaklanmıştı. yakalanan tüm hristiyanlar en acımasız yollarla katlediliyordu. bu süreçte o zamanki nüfusa göre büyük bir sayı olan 2 milyondan fazla hristiyan roma askerleri tarafından katledildi.

sağ kalmak ve dinlerini yaşayabilmek adına derinkuyu'ya kadar ilerleyen hristiyanlar, yaşamlarının uzun bir süresini bu şehirde geçirdiler. içinde restorasyonlar yaptılar, kilise ve misyoner okulları eklediler.

yeraltı şehri 8 kattan oluşuyor ve 85 metre kadar derinliğe ulaşıyordu. içi, yer yüzüne çıkmalarını gerektirmeyecek kadar donanımlıydı. ahırdan, mutfağa, tuvaletten , yemekhaneye kadar tüm yaşam alanları yapılmıştı.

yeraltından yüzeye bağlanan bacalar sayesinde sürekli bir temiz hava akışı sağlanıyordu. kuyular, suyun süzülmesiyle yeraltına arınmış bir şekilde ulaşması mantığıyla yapılmıştı.

günümüzde ziyarete açık olan yeraltı şehrinin sadece küçük bir kısmını gezebiliyorsunuz.
devamını gör...

yaşadığımız ülkenin en büyük sorunu bence.

yolsuzluklara, hırsızlığa, adam kayırmaya, haksızlığa. karşı çıktığımız ne varsa içten içe biliyoruz ki elimize fırsat geçse biz de yapacağız. başımızdakiler ise toplumumuzun birebir yansıması. kendimize benzeyeni getirdik başımıza. o güçlendikçe ona daha çok bağlandık.

toplumsal ahlakımız yok. ticaret ahlakımız yok. bütün amacımız daha çok kazanmak. çünkü cebimizdeki para kadar saygın ve değerliyiz. zor durumda olanı ezmek, aşağılamak, haksızca ya da emeksiz kolay kazandığımız paramızla, emeği ile çalışıp kazananı fakir diye aşağılamaktan gocunmayız..bu kazancı elde etmek için güç nerede ve kimde ise onun yanındayız. kurnazlığımızla övünürüz. badem bıyığımız hemen uzayıverir.

bundan 10 sene önce fethullah hocaefendiydi. hazrete kimse laf ettirmezdi. neden? çünkü güçlü olan oydu. devletin içinde devletti. küçük çıkarlarımız için devletimizi sattık. şimdi değişti mi? hayır. güç el değiştirdi sadece. hemen onun yanında yerimizi aldık.

bundan 20 yıl önce bu kadar muhafazakar değildik mesela. muhafazakar iktidarla birlikte kendini ona eklemlemeye çalışan, yeni bir sınıf yarattık. gizli olması gereken ibadetimizi milletin gözüne soktuk ki onlardan olduğumuz anlaşılsın. umreye gidip fotoğraflar çektirdik. camilerin hoparlörleri son ses açıldı ki herkes duysun en çok müslüman biziz. alnımız secdede, aklımız cüzdanda kaldı.

olur da devran döner sermaye el değiştirirse o görüşün de en ateşli savunucusu oluruz bir anda. çünkü çıkarlarımız neyi gerektiriyorsa onu yaparız. vatanmış, adaletmiş, hukukmuş umurumda değil. ben güçlünün yanında oldukça bana hiç bir şey olmaz.

kimse bu ülkenin kutsal değerleri, milli bilmemneleri diye martaval okumasın. çok iyi biliyoruz ki dinimiz de, imanımız da, milli değerimiz de para.

"güç, yalnızca ahlaken düşük olan insanları cezbeder". (albert einstein)

selam ve dua ile.
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim