normal sözlük ayetleri
formatı ihlal edenlerin akıbetini görmedin mi?
devamını gör...
yaşlanmanın bilincinde olmak
olgunluğun zirvesinde olmaktır. halinden memnun olmaktır. kendini sevmektir.
devamını gör...
reenkarnasyon
var mıdır, yok mudur bilinmez ama herşeyi islamiyete göre yorumlamak en büyük yanlışlardan biri bana göre. hele ki şu haberi okuduktan sonra reenkarnasyona olan bakış açınızın değişeceğini düşünüyorum, şahsen benim değişti.
buradan
buradan
devamını gör...
sabah günaydın mesajıyla uyanmak
(bkz: güne iyi başlatan şeyler)
her sabah çok zor ve sinirli uyansam da gerçekten mutlu eden ve sabahları yüzümde tebessüm oluşturan nadir şeylerden birisi.
her sabah çok zor ve sinirli uyansam da gerçekten mutlu eden ve sabahları yüzümde tebessüm oluşturan nadir şeylerden birisi.
devamını gör...
bıyık söylencesi
insanolunbiraz'ın tanımında görüp okuduğum kitap.
bunu eklememin sebebi #1115418 numaralı tanımda insanolunbiraz'ın yaşadığı olayı okumam belki kitabı daha kolay kabullenmeme, anlamama sebep oldu.*
çünkü buradaki karakterimiz, bir bıyık ile ün ve saygı kazanıyor. bunu kabullenmek zor.
en iyisi biz fazla uzatmadan kitaba geçelim.
tahsin yücel'in romanı.
konumuz şöyle;
cumali adlı başkarakterimiz, askerlikten dönüp tıraş olmaya gittiği vakit berberimiz ve orada oturan halk bıyığını kesmemesinin daha iyi olacağını söyler. o da "bu kadar millet aynı şeyi söylüyorsa doğrudur." mantığıyla kestirmiyor bıyıklarını.
ve cumali bundan sonra bıyık'ın eşliği ile değer görür, evlenir, aldatır, masallara konu olur, sevinir, üzülür...
her şey karapala* sayesinde* gerçekleşir.
işte biz de bu yolculukta cumali ile gezmekteyiz, cumali ile kitabın son sayfasını okumaktayız.
inceleme:
birincisi, kitaptan bir çıkarım yapamazsınız. yani olsa olsa "geçiçi olan bu hayat için maddi*, manevi* şeylere fazla bağlanmamak en doğrusudur." olur.
o yüzden o amaçla okumayın. zevk için okuyun.
ikincisi, kitabın akıcılığı mükemmeldi.
yirmi sayfa okumak için koltuğa oturuyorsunuz bi' bakıyorsun yetmişinci sayfayı yarılamışsınız bile. sürekli tahminler yürütüyorsunuz bazıları doğru bazıları yanlış çıkıyor ama hep küçük bir merak var.
şimdi ben yanlış çıkan bir tahminime geleceğim.
kitabın sonuna.
şimdi şu malum ölümü okumadan önce ben belki sonunda vazgeçer de bıyıklarını keser; biz de rahatlarız, o da rahatlar. sadece arada birilerin ağzına laf olur, o kadar, demiştim ama tutmadı.
yalan yok sonu beni üzse bile en iyi sondu. tahsin yücel eğer başka bir yolu, sonu seçmiş olsaydı boşluk kalırdı sanırım.
bir de zamanın getirdiği yaşlılık ile değil de, kendi sonunu hazırlayan bıyık'ını düzeltirken kullandığı makas ile ölmesi anlamlı bence.
sonuç olarak ben bu kitabı sevdim, güzeldi.
bunu eklememin sebebi #1115418 numaralı tanımda insanolunbiraz'ın yaşadığı olayı okumam belki kitabı daha kolay kabullenmeme, anlamama sebep oldu.*
çünkü buradaki karakterimiz, bir bıyık ile ün ve saygı kazanıyor. bunu kabullenmek zor.
en iyisi biz fazla uzatmadan kitaba geçelim.
tahsin yücel'in romanı.
konumuz şöyle;
cumali adlı başkarakterimiz, askerlikten dönüp tıraş olmaya gittiği vakit berberimiz ve orada oturan halk bıyığını kesmemesinin daha iyi olacağını söyler. o da "bu kadar millet aynı şeyi söylüyorsa doğrudur." mantığıyla kestirmiyor bıyıklarını.
ve cumali bundan sonra bıyık'ın eşliği ile değer görür, evlenir, aldatır, masallara konu olur, sevinir, üzülür...
her şey karapala* sayesinde* gerçekleşir.
işte biz de bu yolculukta cumali ile gezmekteyiz, cumali ile kitabın son sayfasını okumaktayız.
inceleme:
birincisi, kitaptan bir çıkarım yapamazsınız. yani olsa olsa "geçiçi olan bu hayat için maddi*, manevi* şeylere fazla bağlanmamak en doğrusudur." olur.
o yüzden o amaçla okumayın. zevk için okuyun.
ikincisi, kitabın akıcılığı mükemmeldi.
yirmi sayfa okumak için koltuğa oturuyorsunuz bi' bakıyorsun yetmişinci sayfayı yarılamışsınız bile. sürekli tahminler yürütüyorsunuz bazıları doğru bazıları yanlış çıkıyor ama hep küçük bir merak var.
şimdi ben yanlış çıkan bir tahminime geleceğim.
kitabın sonuna.
şimdi şu malum ölümü okumadan önce ben belki sonunda vazgeçer de bıyıklarını keser; biz de rahatlarız, o da rahatlar. sadece arada birilerin ağzına laf olur, o kadar, demiştim ama tutmadı.
yalan yok sonu beni üzse bile en iyi sondu. tahsin yücel eğer başka bir yolu, sonu seçmiş olsaydı boşluk kalırdı sanırım.
bir de zamanın getirdiği yaşlılık ile değil de, kendi sonunu hazırlayan bıyık'ını düzeltirken kullandığı makas ile ölmesi anlamlı bence.
sonuç olarak ben bu kitabı sevdim, güzeldi.
devamını gör...
bayramda köprü ve otoyolların ücretsiz olması
yol yabdı köprü yapdı hemi de bedava yabdıı! hülooğ! şahlanışa hazır mısınızzz?? dombra mombra bir şey çalın yahu!
devamını gör...
ilk maaşla alınan şeyler
ilk maaşımı aldığımda 10 yaşındaydım. pastanede haftada 20 liraya çıraklık yapmaya başlamıştım. yıl 2007-2008 falan. haftalığımı aldığımda parmaklarımın arasına sıkıştırdım sımsıkı, koşarak anneme verdim ve pazar alışverişine çıktık. o zamanlar 20 liraya pazar yapılabiliyordu..
devamını gör...
her başlıkta yazım hatası arayan insan
bilerek acaba kimler yanlış yazmış bir bakayım da diyerek sizin yazım yanlışlarınızı aramıyordur. tanımınızı okurken farketmiştir ve belkide sizin gözden kaçırdığınızı düşünerek size bu durumu güzel bir dille belirtmiş olabilir. ama küstah ve alaycı bir şekilde yaklaşım varsa orasını bilemem.
edit: yazım yanlışı.
edit: yazım yanlışı.
devamını gör...
geceye bir şarkı bırak
bir şarkı var ki, söylemeyen kalmadı. ancak benim için o kişi ve o şarkısı hiç değişmedi.
“and now, the end is here”
frank sinatra - my way
“and now, the end is here”
frank sinatra - my way
devamını gör...
7 şubat 2021 takvim gazetesi'nin alışveriş tavsiyeleri
takvim, bir gazete değildir, kağıt israfıdır. elin gavuru şarabın yanında hangi peynir daha iyi gider diye tartışırken biz alışverişi nasıl ucuza getiririz diye tartışıyoruz.
tanım: paspasçılığı ile bilinen sözde gazetenin yaptığı osuruktan teyyare haber.
tanım: paspasçılığı ile bilinen sözde gazetenin yaptığı osuruktan teyyare haber.
devamını gör...
insan kendini keşfetmek için ne yapmalı sorunsalı
garip bir sorunsaldır.
kendini bulmak kendini keşfetmek için insan zor durumda kalmalıdır.
zor durumda kalan insan nasıl tepkiler vereceğini görmüş olur.
bütün zorluklarda mücadele eden etmeye çalışan insan kendini keşfeder ve kendiyle tanışır.
bir insanın kendinde olan yeni bir yönü bulması kadar değerli bir şey yoktur.
mesela belki de ben çok iyi resim çiziyorum veya şiir yazıyorum ama bunu bilmiyorum çünkü aramadım denemedim.
veya bir adam son çıkış yolunda başarılı bir yazar oluyor bir kitap yazıp kurtulmak istiyor.
zorunluluk zorda kalmak insanın kendini keşfetmesi için çok önemli bir durumdur.
kendini bulmak kendini keşfetmek için insan zor durumda kalmalıdır.
zor durumda kalan insan nasıl tepkiler vereceğini görmüş olur.
bütün zorluklarda mücadele eden etmeye çalışan insan kendini keşfeder ve kendiyle tanışır.
bir insanın kendinde olan yeni bir yönü bulması kadar değerli bir şey yoktur.
mesela belki de ben çok iyi resim çiziyorum veya şiir yazıyorum ama bunu bilmiyorum çünkü aramadım denemedim.
veya bir adam son çıkış yolunda başarılı bir yazar oluyor bir kitap yazıp kurtulmak istiyor.
zorunluluk zorda kalmak insanın kendini keşfetmesi için çok önemli bir durumdur.
devamını gör...
elde sprey boya olsa duvara yazılacak şey
kış sizin olsun.. bahar bizimdir..
devamını gör...
netflix'in fatih terim'in belgeselini yapacak olması
bunun yıllardır ne zaman yapılacağını bekleyen milyonlarca taraftardan biriyim, zamanlama cidden harika oldu şampiyonluğumuzun arefesinde* bu konuyla alakalı gerek burada gerek ekşi ve diğer sözlüklerde epey entry okudum ve fazlasıyla gülme fırsatı buldum, karın ağrısı ve hazımsızlık çeken rakip takım taraftarı arkadaşlara teşekkürü borç bilirim*
ne bekliyordunuz sevgili yazar kardeşlerim? emre belözoğlu'nun belgeselini mi yapacaklardı? yoksa aykut kocaman'ın falan mı? yeter artık biraz rütbenizi ve haddinizi bilin yahu*
şaka bir yana takımın başında kaldığı 9 sezonda 8 kez şampiyon olmuş ve 9.şampiyonluğuna doğru yürüyen birinin belgeseli yapılmalıydı zaten. seversiniz sevmezsiniz ama saygı duymak zorundasınız. fatih terim bu ülkenin en başarılı hocasıdır ve medar-ı iftiharıdır.
son olarak onun bir cümlesiyle bitirelim; "biz ismi geçenlerle rakip bile değiliz".
ne bekliyordunuz sevgili yazar kardeşlerim? emre belözoğlu'nun belgeselini mi yapacaklardı? yoksa aykut kocaman'ın falan mı? yeter artık biraz rütbenizi ve haddinizi bilin yahu*
şaka bir yana takımın başında kaldığı 9 sezonda 8 kez şampiyon olmuş ve 9.şampiyonluğuna doğru yürüyen birinin belgeseli yapılmalıydı zaten. seversiniz sevmezsiniz ama saygı duymak zorundasınız. fatih terim bu ülkenin en başarılı hocasıdır ve medar-ı iftiharıdır.
son olarak onun bir cümlesiyle bitirelim; "biz ismi geçenlerle rakip bile değiliz".
devamını gör...
gaziantep mutfağı
daha çok ete dayalı bir yemek kültürüne sahiptir. yörede daha çok koyun eti tüketilmektedir. mutfak zenginliğinin ana sebebi olarak bağlı bulunduğu iklim, coğrafya, üretim şekli gibi etkenler gösterilebilir.
heybetli ve müstesna bir mutfaktır. patlıcan kebabı, incik kebabı, alinazik kebabı, simit kebabı, kıymalı keme kebabı, kazan kebabı, yenidünya kebabı, tas kebabı, soğan kebabı, ayva kebabı, cağırtlak kebabı, beyran, ezogelin çorbası, ekşili köfte, mercimekli köfte, içli köfte, çiğ köfte, kakırdaklı börek, nohut dürüm, lahmacun, yuvarlama, kurutulmuş biber ve patlıcan dolması, baklava, fıstık ezmesi, katmer, içinde antep fıstığı olan tatlılar vs.
yemeklerin en büyük özelliği etli, yağı bol bol ve acılı oluşudur. yan etki olarak da bölge insanında görülen kalp damar hastalıkları, şeker, tansiyon da bu gülün dikenidir.
bunun yanında zengin mutfak kültürünü besleyen bıçakçılık, bakırcılık, kalaycılık, haratlık, tenekecilik, aktarlık gibi mesleklerin devam etmesiyle kültürel gelişmişlik düzeyini korumaktadır. şehrin mutfağında dede korkut hikayelerinde bahsi geçen kara kavurma, yahni, borani, katmer bugün de varlığını sürdürüyor.
heybetli ve müstesna bir mutfaktır. patlıcan kebabı, incik kebabı, alinazik kebabı, simit kebabı, kıymalı keme kebabı, kazan kebabı, yenidünya kebabı, tas kebabı, soğan kebabı, ayva kebabı, cağırtlak kebabı, beyran, ezogelin çorbası, ekşili köfte, mercimekli köfte, içli köfte, çiğ köfte, kakırdaklı börek, nohut dürüm, lahmacun, yuvarlama, kurutulmuş biber ve patlıcan dolması, baklava, fıstık ezmesi, katmer, içinde antep fıstığı olan tatlılar vs.
yemeklerin en büyük özelliği etli, yağı bol bol ve acılı oluşudur. yan etki olarak da bölge insanında görülen kalp damar hastalıkları, şeker, tansiyon da bu gülün dikenidir.
bunun yanında zengin mutfak kültürünü besleyen bıçakçılık, bakırcılık, kalaycılık, haratlık, tenekecilik, aktarlık gibi mesleklerin devam etmesiyle kültürel gelişmişlik düzeyini korumaktadır. şehrin mutfağında dede korkut hikayelerinde bahsi geçen kara kavurma, yahni, borani, katmer bugün de varlığını sürdürüyor.
devamını gör...
ferhad
hüsrev ile şirin aşk hikayesindeki ferhad. yani bildiğiniz ferhad ile şirin hikayesindeki ferhad. durumlar çok karışık. hüsrev gerçekten yaşamıştır, hz. muhammed döneminde. sasani imparatorudur. (bkz: ii. hüsrev perviz) ki şirin de gerçekten yaşamıştır, ii. hüsrev'in karısıdır. yani gerçekte ferhad ile şirin'deki şirin'in, ferhad ile hiçbir alakası yoktur. kocası hüsrev'dir. hatta hz. muhammed, islami tarih kitaplarına göre, hüsrev'e mektup göndererek islam dinine davet etmiştir. hüsrev kabul etmemiştir ve üstelik hz. muhammed'in mektubunu küstahça yırtmıştır. hz. muhammed ona beddua etmiştir. ki hüsrev saltanat uğruna oğlu tarafından öldürülmüştür. zaten klasik tarih kaynakları da hüsrev'in suikaste kurban gittiğini yazar, ama kimin yaptığını yazmaz. işte bu hüsrev, hüsrev ile şirin aşk hikayesindeki hüsrev'dir. şirin de bunun karısıdır.
tabii konu ferhad. ferhad, hüsrev ve şirin gibi gerçek biri mi o bilinmiyor. ferhad'ın gerçekten yaşayıp yaşamadığı konusu meçhul.
dağ delme hikayesine gelelim. bu arada bu hüsrev ile şirin'in aşk hikayesi dolayısıyla ferhad'ın dağı falan delmesi konusu bence gerçek değildir. ama bu hikayenin, hüsrev'in hayatından alındığı söylenmiş ayrıca hikayenin bir kaynağı, yani bir aslı olduğu da bazıları tarafıından ileri sürülmüştür.
şirin, ferhad'a değil, hüsrev'e aşıktır. ki hüsrev de şirin'e aşıktır. fakat şirin, hüsrev'in kalbini kırınca hüsrev gidip başkasıyla evleniyor. şirin de, hizmetçisine yol açıp sarayına doğru süt akıtacak birini tutmasını söylüyor. çünkü şirin otlak bir arazide yaşamamaktadır. adam da, çin'den tanıdığı ferhad'ı bu iş için görevlendirir. ferhad işini yapar ama ilk görüşte şirin'e aşık olur.
hüsrev kıskanır ve ferhad'a kendisine mücevherler vereceğini ama şirin'in peşini bırakmasını söyler. ferhad reddeder. hüsrev de kendisine falanca büyük dağı delmesini, eğer yapabilirse şirin'i bırakacağını söyler. ferhad öyle bir şekilde aşık olmuştur ki şirin'e, hızla işi yapmaya koyulur. ve dağa şirin ve atının resmini yapar. bu olay dillere destan olur. şirin de atıyla birlikte bu manzarayı merak edip izlemeye gelir. fakat atı yaralanır ve şirin düşer, ferhad onu havada yakalar ve evine götürür.
ferhad nerdeyse dağı delmiştir, hüsrev endişelenir ve ferhad'ı ortadan kaldırmanın yolunu arar. sonra ferhad'a şirin'in öldüğüyle ilgili bir mektup gönderir. ferhad bu mektubu okur ve derhal can verir. hüsrev de şirin ile evlenir.
(bkz: hüsrev ve şirin)
tabii konu ferhad. ferhad, hüsrev ve şirin gibi gerçek biri mi o bilinmiyor. ferhad'ın gerçekten yaşayıp yaşamadığı konusu meçhul.
dağ delme hikayesine gelelim. bu arada bu hüsrev ile şirin'in aşk hikayesi dolayısıyla ferhad'ın dağı falan delmesi konusu bence gerçek değildir. ama bu hikayenin, hüsrev'in hayatından alındığı söylenmiş ayrıca hikayenin bir kaynağı, yani bir aslı olduğu da bazıları tarafıından ileri sürülmüştür.
şirin, ferhad'a değil, hüsrev'e aşıktır. ki hüsrev de şirin'e aşıktır. fakat şirin, hüsrev'in kalbini kırınca hüsrev gidip başkasıyla evleniyor. şirin de, hizmetçisine yol açıp sarayına doğru süt akıtacak birini tutmasını söylüyor. çünkü şirin otlak bir arazide yaşamamaktadır. adam da, çin'den tanıdığı ferhad'ı bu iş için görevlendirir. ferhad işini yapar ama ilk görüşte şirin'e aşık olur.
hüsrev kıskanır ve ferhad'a kendisine mücevherler vereceğini ama şirin'in peşini bırakmasını söyler. ferhad reddeder. hüsrev de kendisine falanca büyük dağı delmesini, eğer yapabilirse şirin'i bırakacağını söyler. ferhad öyle bir şekilde aşık olmuştur ki şirin'e, hızla işi yapmaya koyulur. ve dağa şirin ve atının resmini yapar. bu olay dillere destan olur. şirin de atıyla birlikte bu manzarayı merak edip izlemeye gelir. fakat atı yaralanır ve şirin düşer, ferhad onu havada yakalar ve evine götürür.
ferhad nerdeyse dağı delmiştir, hüsrev endişelenir ve ferhad'ı ortadan kaldırmanın yolunu arar. sonra ferhad'a şirin'in öldüğüyle ilgili bir mektup gönderir. ferhad bu mektubu okur ve derhal can verir. hüsrev de şirin ile evlenir.
(bkz: hüsrev ve şirin)

devamını gör...
seviyorum seni
nazım hikmet ran şiiridir.
seviyorum seni
ekmeği tuza banıp yer gibi
geceleyin ateşler içinde uyanarak
ağzımı dayayıp musluğa su içer gibi
ağır posta paketini
neyin nesi belirsiz
telaşlı, sevinçli, kuşkulu açar gibi
seviyorum seni
denizi ilk defa uçakla geçer gibi
istanbul'da yumuşacık kararırken ortalık
içimde kımıldayan bir şeyler gibi
seviyorum seni
yaşıyoruz çok şükür der gibi.
seviyorum seni
ekmeği tuza banıp yer gibi
geceleyin ateşler içinde uyanarak
ağzımı dayayıp musluğa su içer gibi
ağır posta paketini
neyin nesi belirsiz
telaşlı, sevinçli, kuşkulu açar gibi
seviyorum seni
denizi ilk defa uçakla geçer gibi
istanbul'da yumuşacık kararırken ortalık
içimde kımıldayan bir şeyler gibi
seviyorum seni
yaşıyoruz çok şükür der gibi.
devamını gör...
girift radyo yayını
dinleyicisi olmaktan büyük keyif aldığım radyo programıdır. hediye için de çok teşekkür ederim. şarkıyı sürekli mırıldanmam da sevdaya dahil.* herkese keyifli dinlemeler ve musmutlu bayramlar dilerim.
devamını gör...
sonra döndüm ve dedim ki
"sana içimi döksem,
beraber toplar mıyız?"
-ilhan berk
beraber toplar mıyız?"
-ilhan berk
devamını gör...
yaş ilerledikçe azalan şeyler
heyecan.
devamını gör...