cumba
eski türk mimarisinde odanın karşı cephesinde bulunan üç pencereli çıkma.
devamını gör...
üniversiteyi şehir dışında okumak
hayatta kendinize yapabileceğiniz en büyük iyiliklerden biri.
devamını gör...
yazarların unutamadığı sözler
bana güvenmemek için nedenin yok dediğim eski sevgilim " elimde bıçak olmadığı için elinde bıçak yok. elime bıçak alacağımı hissetsen, elime bıçak almamı bile beklemeden beni bıçaklardın" demişti. hep beynimde dolanır bu cümle.
millet sevgilisini her an bıçaklanacak gibi korur kollar, kızın ayağına taş değer diye taşların üstüne yatar, tırnağı kırılsa dünyayı yakar, ne bileyim dünya üzerinde en masum varlık o gibi davranır, benim gördüğüm muameleye bak arkadaş.
başka kadın az sessiz kalsa "yavrum neye bozuldun söyle, seni bilmeden kırdım mı " diye soruyorlar, bana aynı adam "kim bilir ne şeytanlıklar peşindesin, ne düşünüyorsun" diye soruyordu.
yasık.
millet sevgilisini her an bıçaklanacak gibi korur kollar, kızın ayağına taş değer diye taşların üstüne yatar, tırnağı kırılsa dünyayı yakar, ne bileyim dünya üzerinde en masum varlık o gibi davranır, benim gördüğüm muameleye bak arkadaş.
başka kadın az sessiz kalsa "yavrum neye bozuldun söyle, seni bilmeden kırdım mı " diye soruyorlar, bana aynı adam "kim bilir ne şeytanlıklar peşindesin, ne düşünüyorsun" diye soruyordu.
yasık.
devamını gör...
sorulması mutlu eden sorular
gelirken bakkala gireyim diyorum bir şeyler lazım mı?
küçük ancak yöneltilen insanı mutlu eden sorulardır.
küçük ancak yöneltilen insanı mutlu eden sorulardır.
devamını gör...
bugün için şükrettiğin bir şeyi yaz
annem ve babam hala hayatta ve yanıbaşımdalar çok şükür.
devamını gör...
göçebe
upuzun ama çok güzel bir cemal süreya şiiridir.
sen sık sık gülen, gülerken de
sevecen bir akdeniz çizgisini
sol yanına ağzının
iliştiren çocuk, özenle
yabana mı atıyorum yani seni?
yabana mı atıyorum saat altı buçukları?
çocuk ve allah'ın en eski baskısını
değil, değil bunların biri
gözlerimin gemileri kuş istiyor
açılıp kapandıkça sevdam
kapanıp açılıyor bir mavi
şahmeran süt istiyor kefeninden
üç aylık ölmüş çocukların
kerem ile arzu geliyor aslı ile kanber
ay kana kana batıyor
ay kana kana batıyor
eşkiyalar gecenin yangınını izliyor uzakta
kargapazarı dağlarını dolanan yaşlı ve öfkeli bir
otobüsteyim
jandarma daima nesirde kalacaktır
eşkiyalar silahlarını çapraz astıkça türkülerine
ve bu dağlar böyle eşkiya güzelliği taşıdıkça
patronun karısını zimmetine geçirip
amasya'dan kars'a kaçmakta olan sayman yardımcısıyla
alevilikten konuşuyoruz uzun süre
yanımdaki hep bir gazetede marilyn monroe'nun
resimlerine bakıyor
marilyn monroe öldü diyorum ona
ölümü siyah bir kakül gibi alnına düşürmesini bildi
şimdiyse cennette nietzsche'nin metresi olması gerekir
bunları diyorum daha ne varsa diyorum
işte hiçbir sebep olmadığını sevişmemeye
işte çocukluğumdan beri içimde bir önsezi olduğunu
bunun bir gün birine rastlamak gibi bir şey olduğunu
belki de bir günler bunun için aydın'da
bulunduğumu
zaten nedense hep bir şehirden bir şehre yolcu
olduğumu
işte eflatun kakalı çocuklar olduğunu kütahya'da
ankara'da dokunak yozgat'ta becerik olduğunu
van'da güreşçi develer gibi süslediklerini kamyonları
istanbul'da minarelerin lirik olduğunu köprülerinse
dialektik
acemi bir bulut bozuyor bütün görüntüyü eski bir şarkı
gibi
bu şarkıyı ne zaman duysam aklıma
sinirli bir elin uysal bir bardağa
çok yukardan döktüğü bir içki gelir
sonsuz ve olağanüstü bir bira
köpüklene köpüklene biçimlendirir
soyunarak ağlayan bir kadını
acı bilincinde sonrasızlığın
ama bırakalım bırakalım bunları
yoldan piyade erleri geçiyor tahta bavullarıyla ve
büyük yakalarıyla
ve faytoncular görüyorum
yere basışlarındaki ağırlığı azaltmak için
tanrısal bıyıklarıyla durumlarını paraşütlendiren
kars'tayım bu ne biçim kars bir kenarda
pekala yalçınlık iddiasında bulunabilecek bir tepenin
üstünde
kars kalesi yükseliyor
gökyüzünü ankara kalesine göre daha soyut ve daha
elverişli bir şekilde
hırpalayan bu kale de olmasa
n'olacak bakalım hırpalayan bu kale de olmasa
kuşkusuz artacak yalnızlığım sevgili çocuk
biliyorsun ben hangi şehirdeysem
yalnızlığın başkenti orası
bir de yine sevgili çocuk
biliyorsun kişi tutkularıyla
yalnızlığını adlandırıyor o kadar
arkada bir su devrile devrile akıyor
rastgele bir ağaca soruyorum
bir şey var sanki onu soruyorum
değil orda diyor belki biraz daha ilerde
tanrı meleğini ağırlamaya çalışan
ataerkil bir aile gözümü alıyor
dedelerin yüzlerinde erozyon
silip götürmüş bütün evetleri
annelerinse ağızlarında hiyeroglif
babalarınsa ağustoslar atasözleri
amcalarınsa avdan boş dönüyor elleri
teyzelerse elleriyle yargılıyor gök güzelliğini
ablalarınsa boyunları soru işareti
ağabeylerse utançlarından emrah
sıralanmışlar su boylarına
bıçakla soyuyorlar kelimeleri
ya suya giden küçük kızlar
onlar
tıpkı o kuşlar gibi
uçan daha bir süre
sonra da vurulduktan
bir mezarın doğurduğu iştahlı bir çocuktur anadolu şiiri
ey şiir arayıcısı ey esrik kişi
şu son dönemecini de aşınca gecenin
doğacak gün artık gündüze ilişkin değil
bu ağartı ancak yürekle karşılabilir
bütün iş orda işte, ordan usturuplu geçmesini bil
tutsaksan ellerini sıvışır gibi zincirlerinden
ve balyozla vursalar mısralarına
soylu bir demir sesi yükselir
soylu büyük ve mavi bir demir sesi
ellerim egece yatısına çağrılmış
ve
telaşsız görünmeye çalışan bir kafka gibi
yüzüm giyotine abone
sen sık sık gülen, gülerken de
sevecen bir akdeniz çizgisini
sol yanına ağzının
iliştiren çocuk, özenle
yabana mı atıyorum yani seni?
yabana mı atıyorum saat altı buçukları?
çocuk ve allah'ın en eski baskısını
değil, değil bunların biri
gözlerimin gemileri kuş istiyor
açılıp kapandıkça sevdam
kapanıp açılıyor bir mavi
şahmeran süt istiyor kefeninden
üç aylık ölmüş çocukların
kerem ile arzu geliyor aslı ile kanber
ay kana kana batıyor
ay kana kana batıyor
eşkiyalar gecenin yangınını izliyor uzakta
kargapazarı dağlarını dolanan yaşlı ve öfkeli bir
otobüsteyim
jandarma daima nesirde kalacaktır
eşkiyalar silahlarını çapraz astıkça türkülerine
ve bu dağlar böyle eşkiya güzelliği taşıdıkça
patronun karısını zimmetine geçirip
amasya'dan kars'a kaçmakta olan sayman yardımcısıyla
alevilikten konuşuyoruz uzun süre
yanımdaki hep bir gazetede marilyn monroe'nun
resimlerine bakıyor
marilyn monroe öldü diyorum ona
ölümü siyah bir kakül gibi alnına düşürmesini bildi
şimdiyse cennette nietzsche'nin metresi olması gerekir
bunları diyorum daha ne varsa diyorum
işte hiçbir sebep olmadığını sevişmemeye
işte çocukluğumdan beri içimde bir önsezi olduğunu
bunun bir gün birine rastlamak gibi bir şey olduğunu
belki de bir günler bunun için aydın'da
bulunduğumu
zaten nedense hep bir şehirden bir şehre yolcu
olduğumu
işte eflatun kakalı çocuklar olduğunu kütahya'da
ankara'da dokunak yozgat'ta becerik olduğunu
van'da güreşçi develer gibi süslediklerini kamyonları
istanbul'da minarelerin lirik olduğunu köprülerinse
dialektik
acemi bir bulut bozuyor bütün görüntüyü eski bir şarkı
gibi
bu şarkıyı ne zaman duysam aklıma
sinirli bir elin uysal bir bardağa
çok yukardan döktüğü bir içki gelir
sonsuz ve olağanüstü bir bira
köpüklene köpüklene biçimlendirir
soyunarak ağlayan bir kadını
acı bilincinde sonrasızlığın
ama bırakalım bırakalım bunları
yoldan piyade erleri geçiyor tahta bavullarıyla ve
büyük yakalarıyla
ve faytoncular görüyorum
yere basışlarındaki ağırlığı azaltmak için
tanrısal bıyıklarıyla durumlarını paraşütlendiren
kars'tayım bu ne biçim kars bir kenarda
pekala yalçınlık iddiasında bulunabilecek bir tepenin
üstünde
kars kalesi yükseliyor
gökyüzünü ankara kalesine göre daha soyut ve daha
elverişli bir şekilde
hırpalayan bu kale de olmasa
n'olacak bakalım hırpalayan bu kale de olmasa
kuşkusuz artacak yalnızlığım sevgili çocuk
biliyorsun ben hangi şehirdeysem
yalnızlığın başkenti orası
bir de yine sevgili çocuk
biliyorsun kişi tutkularıyla
yalnızlığını adlandırıyor o kadar
arkada bir su devrile devrile akıyor
rastgele bir ağaca soruyorum
bir şey var sanki onu soruyorum
değil orda diyor belki biraz daha ilerde
tanrı meleğini ağırlamaya çalışan
ataerkil bir aile gözümü alıyor
dedelerin yüzlerinde erozyon
silip götürmüş bütün evetleri
annelerinse ağızlarında hiyeroglif
babalarınsa ağustoslar atasözleri
amcalarınsa avdan boş dönüyor elleri
teyzelerse elleriyle yargılıyor gök güzelliğini
ablalarınsa boyunları soru işareti
ağabeylerse utançlarından emrah
sıralanmışlar su boylarına
bıçakla soyuyorlar kelimeleri
ya suya giden küçük kızlar
onlar
tıpkı o kuşlar gibi
uçan daha bir süre
sonra da vurulduktan
bir mezarın doğurduğu iştahlı bir çocuktur anadolu şiiri
ey şiir arayıcısı ey esrik kişi
şu son dönemecini de aşınca gecenin
doğacak gün artık gündüze ilişkin değil
bu ağartı ancak yürekle karşılabilir
bütün iş orda işte, ordan usturuplu geçmesini bil
tutsaksan ellerini sıvışır gibi zincirlerinden
ve balyozla vursalar mısralarına
soylu bir demir sesi yükselir
soylu büyük ve mavi bir demir sesi
ellerim egece yatısına çağrılmış
ve
telaşsız görünmeye çalışan bir kafka gibi
yüzüm giyotine abone
devamını gör...
30 temmuz 2021 yunanistan'ın türkiye'ye yardıma hazırız mesajı
lan yazılanları okudukça çıldırıyorum
arkadaşlar teknik olarka, yardıma açığız demek zorunda bir komşu devlet !!!!
yoksa o devleti ona yedirirler uluslararası alanda.
aynı şekilde hemen türkiye de yardıma hazırız diyor her olay da, demek zorunda, bakkal yönetmiyorlar burada.
ki deniliyor da, eli kanlı bıçaklı da olsa, yardım eli uzatmak zorundadır bir ülke.
asıl sorun burada hala yardım ellerini kavul etmiyor, ve yardım istemiyor oluşumuz, sanki yetiyor kendi uçaklarmız, kendi gücümüz kurtarmaya bizi.
yetiyor mu bi bakın , allahsız benciller.
kendi egonuzdan önünüzü göremiyorsunuz ya , siz cenneti haketseniz bile ,umarım allah da sizi görmez, o cehenneminde bu güzelim ormanlar gibi yanarsınız.
şeytanın çocukları sizi.
arkadaşlar teknik olarka, yardıma açığız demek zorunda bir komşu devlet !!!!
yoksa o devleti ona yedirirler uluslararası alanda.
aynı şekilde hemen türkiye de yardıma hazırız diyor her olay da, demek zorunda, bakkal yönetmiyorlar burada.
ki deniliyor da, eli kanlı bıçaklı da olsa, yardım eli uzatmak zorundadır bir ülke.
asıl sorun burada hala yardım ellerini kavul etmiyor, ve yardım istemiyor oluşumuz, sanki yetiyor kendi uçaklarmız, kendi gücümüz kurtarmaya bizi.
yetiyor mu bi bakın , allahsız benciller.
kendi egonuzdan önünüzü göremiyorsunuz ya , siz cenneti haketseniz bile ,umarım allah da sizi görmez, o cehenneminde bu güzelim ormanlar gibi yanarsınız.
şeytanın çocukları sizi.
devamını gör...
günün ünlüsü yazarımız'da ortaya çıkan büyük skandal
ben armysuzy isem benjamin kim dediğim, kafamı bir hayli karıştıran başlık.
devamını gör...
bütün parçaların güzel olduğu albümler
levent yüksel -medcezir.
mor ve ötesi -dünya yalan söylüyor.
mor ve ötesi -dünya yalan söylüyor.
devamını gör...
sözlüğün en sevilen yazarı
tamamen can sıkıntısı ve meraktan açtığım bir başlık. ben kesinlikle wylde diyorum.
devamını gör...
öğretmenlere takılan lakaplar
kimyacımız labaratuvarda deney yaparken yanlış bir şeyleri karıştırdığı için ufak bi patlama olmuş o günden sonra lakabı bombacı izzet olarak kaldı.
devamını gör...
29 aralık 2020 almanya’da fazla doz aşı vurulan 5 huzurevi çalışanın hastaneye kaldırılması
nasıl bu denli sorumsuz olabiliyorlar aklım almıyor. kişiler şikayetçi olur umarım, yoksa önü kesilmez bu durumun. daha öncesinde böyle bir durum yaşanmıştı umarım tekrarı olmaz.buradan
--- alıntı ---
almanya'da bir huzurevindeki 8 çalışana koronavirüs (covid-19) aşılarının şırıngalarının hazırlanması sırasında yapılan hata nedeniyle fazla doz verildi. aşı olan çalışanların 5’i hastaneye kaldırıldı. olay, almanya’nın mecklenburg-western eyaletindeki stralsund kentinde bulunan bir huzurevinde meydana geldi. biontech ve pfizer tarafından geliştirilen koronavirüs aşısında şırıngaların hazırlandığı sırada yapılan hata nedeniyle 8 huzurevi çalışanı fazla doz aldı. çalışanlardan 5’i hastaneye kaldırıldı.
--- alıntı ---
--- alıntı ---
almanya'da bir huzurevindeki 8 çalışana koronavirüs (covid-19) aşılarının şırıngalarının hazırlanması sırasında yapılan hata nedeniyle fazla doz verildi. aşı olan çalışanların 5’i hastaneye kaldırıldı. olay, almanya’nın mecklenburg-western eyaletindeki stralsund kentinde bulunan bir huzurevinde meydana geldi. biontech ve pfizer tarafından geliştirilen koronavirüs aşısında şırıngaların hazırlandığı sırada yapılan hata nedeniyle 8 huzurevi çalışanı fazla doz aldı. çalışanlardan 5’i hastaneye kaldırıldı.
--- alıntı ---
devamını gör...
itici gelen isimler
lütfen adım yazılmasın diye takip ettiğim başlık. bana itici gelen bir isim olmadı sanırsam..
devamını gör...
cold brew
kalın öğütülmüş kahve çekirdeklerinin, soğuk suyun içerisinde uzun bir süre bekletilerek demlenmesiyle elde edilen kahveye cold brew kahve denir. yaklaşık 20 saatlik bir demlenme süresi vardır. kullanılan çekirdeklerin ince veya orta boyutta öğütülmesi, cold brewin kostik tatlara daha basit bir dille acı bir tada sahip olmasına sebep olur. bu yüzden özel olarak çekilmiş, kalın öğütülmüş kahveler kullanılır. bu sayede çok daha tatlı ve hoş tadım notaları ortaya çıkar.
devamını gör...
iyice eğil hepsini alırsın
"laf sokmak bir sanattır, zeka gerektirir, bu zekaya sahip olmayan kişi küfreder, laf soktum zannader" demişti, 14 yıl önce fotoğrafçıda çıraklık yaparken bir müşterimiz.
bu tipin üslubuna bakınca o adama sonuna kadar hak verdim. yazık bu ülkeye gerçekten. inşaat'a bekçi olabilecek bir vasfa sahip olmayan adam, belediye başkan adayı, milletvekili adayı falan oluyor, hatta seçilebiliyor.bizlerde ülkemiz gelişsin, muasır medeniyetler seviyesine çıksın diye hayal kuruyoruz.
bu tipin üslubuna bakınca o adama sonuna kadar hak verdim. yazık bu ülkeye gerçekten. inşaat'a bekçi olabilecek bir vasfa sahip olmayan adam, belediye başkan adayı, milletvekili adayı falan oluyor, hatta seçilebiliyor.bizlerde ülkemiz gelişsin, muasır medeniyetler seviyesine çıksın diye hayal kuruyoruz.
devamını gör...
iyi sahurlar
cümleten allah kabul etsin dostlar.
ramazan bereket ayıdır şeysi geliyor aklıma. ciddiyetimi koruyamıyorum.
ramazan bereket ayıdır şeysi geliyor aklıma. ciddiyetimi koruyamıyorum.
devamını gör...