yağmurun toprakla buluştuğu o an... ölmek ve o kokuya sarmalnıp gömülmek istiyorum.
devamını gör...

uçurma abartı. ama mümkün mertebe kullanılmamalıdır.
devamını gör...

herkese günaydınnn. musmutluuu sabahlar diliyorum. ben küçük bir afişi bırakıp gideceğim. armysuzy e çok teşekkür ediyor reklamın her türlüsü makbuldür diyorum. * iyi ki var iyi kiii. kulübe katılmayı unutmayınnnnn, katılmak isteyen arkadaşlarım gokcehan veya bana yazabilir. iyi günler dilerimm. *

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

sanki şeftaliye fahrenheit sıkılmış gibi tadı olan baharlı tropik meyve.
devamını gör...

gülebildiğimiz kadar gülerek.
gülecek sebep bulamayanlara cem yılmaz'dan komik video.
twitter.com/ElmasNermin/sta...
devamını gör...

sizin gibi güzel insanları gördükçe hayata dair umudum artıyor. iyi ki varsınız.
devamını gör...

isterse muz kostümü giysin adil mi değil mi ona bakarım,insanları dış görünüşüne göre yargılayacak kadar kişiliksiz değilim.
devamını gör...

perdenin ardındaki kuş
sesi nasıl da güzel
bir nefes kadar

uçmak için bekliyor
ta ki akşam olsun
karanlık maviyi boğsun

perdenin ardındaki kuş
uçsana göklere
süzülsene aheste

ta ki zaman bükülsün
madalyonun öteki yüzünde

sonra kon gitarın teline
gitme hiçbir yere...
devamını gör...

emek verdiğin çabaladığın şeylerin karşılığını alamamak.
devamını gör...

bir işin kendine has düşünce ve tutuma göre yürütülmesini istemek.
devamını gör...

“burda -bilmem bir şeyi -bulmak için kiminle yatmam gerekiyor ? “gibi bir klişe esprileri vardır.
devamını gör...

"insanların size karşı olmaları diye bir şey yoktur, onlar kendilerinden yanadır hepsi bu." sözünü hatırlatan soru başlığı.

insanları " iyi" ve" kötü" olarak ayırt etmeyi bırakalı çok oluyor. gençlikte size verecekleri fayda zarar oranına göre iyi ya da kötü diye ayırtetmek zorunda kalıyorsunuz. bir çeşit savunma iç güdüsü sanırım. dünyevi imkanlarınız artmaya, kendi ayaklarınız üstünde durmaya, kişilik olarak kendinizi gerçekleştirmeye başladıkça insanların size zarar vermesi ile ilgili korkularınız da azalmaya belki de kendinize güveniniz artmaya başlıyor. tabi ki bu noktaya gelene kadar bir çok insandan zarar görmeye, iyi sandığınız insanların aslında o kadar iyi olmadığını, hatta kötü olarak sınıflandırmanız gerekip hata ettiğinizi tecrübe etmeye başlıyorsunuz. tam tersi durum da bir o kadar çok oluyor. sizin kötü sandığınız, uzak durmaya uğraştığınız insanların aslında sadece sizin gibi kendi dertlerinden müzdarip olduğunu görüyorsunuz.
şahsen geriye dönüp baktığımda ne kadar çok kişiyi iyiler ve kötüler diye yanlış bölmelere yerleştridiğimi görüp üzüldüğüm çok olmuştur. daha da acınılası durum kaç kişinin kötüler bölmesinde yer aldığımı farketmem. şimdi geldiğim noktada hiç kimse benim için iyi ve ya kötü değil. herkes nefsine ne kadar yakın ne kadar uzak ve benden ne bekliyor ben onu ne kadar karşılarım onun muhasebesini yapıp karar vermeye çalışıyorum. birisi ile ilgili ilk izlenimim çoğu zaman beni yanıltmıyor. keşke hiç bulaşmasaydım, keşke hiç bu kadar taviz vermeseydim dediğim çok olmuştur. çoğu zaman yanlış kararlar verdiğim hissi peşimi bırakmıyor ama bu insanların kötü olduğunu göstermez. herşeye rağmen ;
“allah’ın rahmeti sebebiyledir ki sen onlara yumuşak davrandın. eğer kaba, katı kalpli olsaydın, çevrenden dağılır giderlerdi. öyleyse sen onları affet, onların bağışlanmalarını dile. iş konusunda onlara danış. karar verdin mi de allah’a dayan. çünkü allah kendisine dayanıp güvenenleri sever.”al-i ımran suresi:159.
devamını gör...

kendini büyükçe bir dışkı sanması.
devamını gör...

jack kerouac ve william s. burroughs kitabıdır.

1944 yılında bir cinayet işlenir ve bu cinayetin sorumlusu olan genç adamla birlikte olayı örtbas etmekle suçlanan iki adam daha tutuklanır. bu iki adamdan biri beat kuşağının kutsal kitabı sayabileceğimiz “yolda”nın yazarıjack kerouac diğeri ise jack’in yakın arkadaşı ve “naked lunch”ın yazarı olan william s. burroughs’tur.

bu ikili yıllar sonra bu olaydan esinlenerek bir roman yazmaya karar verirler ve ve hipopotamlar tanklarında haşlandılar romanını ortaklaşa yazarlar, roman yazıldıktan yarım asır sonra yayımlanabilir. ama aslında bu roman beat kuşağının ayak sesleridir. romanı ortaklaşa yazma hadisesi oldukça keyifli bir seyahat olacak okurlar için zira jack’in bıraktığı yerden sözü william alacak ve her ikisinin bakış açısından cinayet öncesini ve sonrasını okuyabileceksiniz. cinayet kadar dönemin kayıp gençliğini de anlatan romanda phil – katil- çok ilginç tespitleri olan entellektüel bir gençtir.

tıpkı grubun diğer elemanları gibi, ama bu grubun entelektüel olmalarının yanısıra diğer özellikleri de ziyadesiyle baskındır. örneğin; alkol, esrar, eşcinsellik, biseksüellik, hırsızlık… beat kuşağının bize layıkıyla anlattığı her şey. phil’in şu tespiti ise tekrar okunmaya değer bir noktaya dokunmaktadır;


herkes sanatçı olmalı. mutlak toplum tam bir sanatçı toplumu olmalıdır. sanatçı vatandaşlarıdan her biri ruhsal çemberini tamamlamalıdır. insanın ruhsal yaşamının çemberini kast ediyorum. deneyim çemberini sanatsal anlamda ve sanat yoluyla tamamlarsınız ve topluma bireysel yaratıcı katkınız budur. mutlak toplum öncesindeki sanatçılar, mutlak sanatçı vatandaşın çağdaş modelleridirler. sanırım sanatçı insanların sayısı arttıkça mutlak sanatçı topluma giderek daha çok yaklaşılır. yeni vizyonu sadece sanatçılar bulabilir.”


bu tespitlerin sahibi olan kişi küçük bir baltayla bir adamın kafasını yarıp onu yedinci kattan aşağı atan adamla aynı kişidir.
jack kerouac ve william s. burroughs o dönem henüz ünlenmemiş oldukları için bu romanı yayımlatmayı başaramazlar. kerouac kitap için;

“gayet varouşçuydu., dönemin egemen odu buydu, ama varoluşçuluk henüz amerika’da yaygınlaşmamıştı. kitabın maddi getirisi olmazdı.” diyor.

ancak kitap 2005 yılında yayınlandıktan sonra artık herkesin bu kitaba hazır olduğu görüldü.

kitabın isminin geldiği yer ise çok ilginç ama bunu size söylemek istemiyorum.
william saroyander ki; her şeyin bir zamanı vardır, cinayetin bile” (ben jack’in yalancısıyım)
devamını gör...

aile ve sosyal hizmetler bakanı* olmaması gerektiğini ispatlamış kişidir. fakat, bu görevinde liyakat bekleyen bizlere göre böyledir; onu o konuma getirenler zaten kendisinden "kukla" olmasını beklediği için bir şey değişmeyecektir.

kameralar önünde söylemesi geçtim, bir çocuğun yüzüne yüzüne yetimhanede büyüdüğünü söylemek nedir ya? ister söylerken tek olun, isterseniz kameralar açık olsun.

sen bir yetişkin olarak oruçlusundur, peki. fakat karşındaki bir çocuğa çikolata vermen, hatta çocuğun çikolatayı yemesi seni günahkar yapmazdı. televizyonda bunu izleyecekler ayıplamazdı. ayıplamazlardı di mi ? ben mi yanlış düşünüyorum?

sizden bütün varlığımla tiksiniyorum.

edit: başta aile ve sağlık bakanı yazmışım. sadeceelestiriyorum'un uyarısı ile düzeltiyorum. derya yanık, aile ve sosyal hizmetler bakanımız.
devamını gör...

afrika'nın batısında küçük bir ülkedir. başkenti konakri'dir.
devamını gör...

aga işin teknik kısımlarını salın, takip ettiğin adam mutlu oluyor işte.
devamını gör...

gerçek islam bu işte...

özellikle şeriat isteyen bir kadının kendisine saygısı yoktur.

not: kadınım
devamını gör...

atakule balkonundan ankara.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

dostoyevski ruh çözümlemeleriyle daha öndedir. ve isyankârdır.
tolstoy ise hayatının bir döneminde dine merak salmış ve bunu eserlerine yansıtmıştır. ikisi de yaşadıkları ülkenin yaşadıkları zamanı, o günkü olayları , kendi kelimeleriyle ve muhteşem bir gözlemle , eser haline getirip kalıcı olabilmişlerdir.
kıyaslanmaları bir işe yaramaz, ikisi de devdir, ikisi de ölümsüzdür. ikisi de rustur.
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim