kendisi sözlüğün kalitesini arttıran yazarlardan biridir. severek takip ediyorum.*

ayrıca endonezya dilinde masa anlamına gelen kelime.
devamını gör...

toplumların üretim değişim bölüşüm tüketim yapı ve işleyişini inceleyen bilim dalıdır.
devamını gör...

benimdir. üniversitede hep giderdim cafeye alırdım kahvemi kitap okurdum. kalanlar bilir yurtta her köşeden bir ses geldiği için en sıcak ve sessiz alan cafe oluyor. düşünün cafe sessiz geliyor yurt tam olarak öyle bir ortam.
devamını gör...

adam değildir.
devamını gör...

bir andrej nikolaidis kitabıdır.

bu kitabın sunuş yazısını popstar filozof slavoj zizek yazmış ve yazarı umberto eco, dashiell hammett ve orhan pamuk’un bir karışımı olarak nitelemiş. üç yazarın da bütün kitaplarını okumuş bir okur olarak bu sunuş elbette dikkatimi çekti ve hemen okumaya başladım kitabı. iyi ki de okumuşum, kitap bütün beklentilerimi karşıladı.

bir dedektif üstüne aldığı görevi ne olursa olsun, başına ne gelirse gelsin, sonunda hiçbir işe yaramayacağını bilse bile sebatla çalışarak yerine getirmek zorundadır. günümüzde artık pek bir anlam taşımayan meslek ahlakı bunu gerektirir.

mesela kıyametin kopmaya yaklaştığı bir zamanda bile olsa dedektif araştırmasından vaz geçemez. yazın ortasında lapa lapa kar yağsa, seller ortalığı silip süpürse, depremler koca şehirleri yerle yeksan etse bile. aklınıza gelebilecek kıyamet esnasında olabilecek her türlü doğu üstü olaydan herhangi bir gerçekleşse bile meslek ahlakına sahip olan dedektif yılmayacaktır.

dünyanın sonu belki böyle gelmeyecek, belki bambaşka şeyler olacak ama o dedektif işine yapmaya her halükarda devam edecek.

eğer iyi bir kıyamet romanı okumak istiyorsanız hiç kaçırmayın bence.
devamını gör...

aynı zamanda anlayış da gösterilmesi gereken kadındır.
devamını gör...

hayatın merkezi var mıdır? yani biz zamanla değişip bükülürken biri nasıl merkezde kalabilir hep. matematiksel olarak bir çember gibi büyüyorsak hep aynı noktada kalabilir belki. ama hayat sanki çok daha karmaşık.
devamını gör...

askerliğini g-3 piyade tüfeği ile yapanlar ve 200 metre atışı yaptırılmış olanlar mutlaka hatırlar, atış yapılmadan önce doğru nişan nasıl alınır ilgili komutan tarafından atış yapacak olan askerlere anlatılır.
gözden,gez'in merkezinden, arpacığın üst silme tepesinden, hedefin alt kenar orta noktasına alınan nişana doğru nişan denir.
devamını gör...

(bkz: recep tayyip erdoğan)

(bkz: süleyman soylu)
devamını gör...

en az, telefonu kolye yapanlar kadar, bana komik gelen uygulama.
devamını gör...

"hicran, hasret, vuslat" silsilesidir.
hicran: ayrılıktır, gidenden ziyade kalanı ilgilendirir.
hasret: burnun direğiyle birlikte tüm ciğeri yıkıp geçer.
vuslat: gidenin gitmekle ulaştığı kavuşma, varmak.
devamını gör...

nereye kıvrılıp yatsam onu düşünüyorum. ev şu an curcuna çünkü...
devamını gör...

tüylerim diken diken oldu, güzel düşünülen bir reklam olmuş.

toplumumuzun cinayete bakış açısı, nedenine göre değişiyor. örneğin kadın kıskançlıktan öldürülüyorsa bu cinayeti normal karşılayan ve "namus cinayeti" olarak gören çok kişi var. ha eğer olur da ekonomik sıkıntıdan kaynaklanan bir şiddet varsa işte o zaman şiddetle ve cinayetle biraz da olsa ilgileniyorlar. ekonomik sıkıntı olunca kadında suç bulamıyorlar çünkü, oysa bir kadının sırf yemeğin suyunu az yaptığı için şiddet görmesine "görevini yapmıyor" damgası yapıştırılarak haklı gören bile var.

"yemeğin suyunu az yapan kim? kadın. o halde suçludur. akşam dışarıda olup şiddet gören ya da cinayete kurban giden kim? kadın. o halde suçludur." bu anlayış ve aterki, toplumumuzun sonunu getirecek. umarım bilinçli nesiller yetişir fakat kadını aşağılamaya ve küçük görmeye çalışan, erkekleri ise ağlamaması gereken duygusuz kişilere dönüştürmeye çalışan cinsiyet rolleri varken güç gözüküyor bu.
devamını gör...

sevgi duvarı (bkz: can yücel)


sen miydin o yalnızlığım mıydı yoksa
kör karanlıkta açardık paslı gözlerimizi
dilimizde akşamdan kalma bir küfür
salonlar piyasalar sanat sevicileri
derdim günüm insan arasına çıkarmaktı seni
yakanda bir amonyak çiçeği
yalnızlığım benim sidikli kontesim
ne kadar rezil olursak o kadar iyi

kumkapı meyhanelerine dadandık
önümüzde altınbaş, altın zincir, fasulye pilakisi
ardımızda görevliler, ekipler, hızır paşalar
sabahları açıklarda bulurlardı leşimi
öyle sıcaktı ki çöpcülerin elleri
çöpcülerin elleriyle okşardım seni
yalnızlığım benim süpürge saçlım
ne kadar kötü kokarsak o kadar iyi

baktım gökte bir kırmızı bir uçak
bol çelik bol yıldız bol insan
bir gece sevgi duvarını aştık
düştüğüm yer öyle açık seçik ki
başucumda bi sen varsın bi de evren
saymıyorum ölüp ölüp dirilttiklerimi
yalnızlığım benim çoğul türkülerim
ne kadar yalansız yaşarsak o kadar iyi
devamını gör...

bence şu anda içinde bulunduğumuz şartlardan dolayı herkes o yaşlarda çökmeye başlıyor.
devamını gör...

arapça kelam; şiir, resim ve herhangi bir el becerisi (ustalığı) alanında bilgisi olmayan. "annesinden doğduğu gibi"
devamını gör...

şeker, beyin fonksiyonlarını bozuyor, bizzat tecrübe ettim, şekersiz beslenmeye başlayınca kafa dağınıklığı azalıyor...
devamını gör...

bence bırakmak. bazen öyle tutunuyoruz ki bazı şeylere, tutunduğumuzu bile farkında olmuyoruz.
devamını gör...

ibranice eyob olarak geçen isim, kitab-ı mukaddes'de hiob arapçada eyüp olarak geçmiştir. harran bölgesinde yaşamış olan eyyub peygamber hz. isak'ın soyundan gelir. sabır denince akla gelen ilk isimdir. eyüp sabrı insanlar arasında örnek gösterilecek ve ibret alınacak bir sınavın adıdır. günümüzde insanlar hz. eyyub ismini yoğun şekilde kullanmakta, eyyub ile beraber sabrı hatırlamak için eyüp sabri olarak iki isim konulmaktadır.

eyyub peygamber'in yedi oğlu üç kızı vardı. deve, sığır ve koyun sürüleri olan oldukça zengin bir kimse idi. sonrasında gerek tabii âfetler, gerekse düşman kavimler tarafından çocukları ile bütün malı mülkü telef edildi, kendisi de ağır bir hastalığa yakalandı. ancak o, bu felâketleri büyük bir sabır ve tevekkülle karşılayarak allah’a secde etti. eyyûb, başına gelen bütün musibetlere rağmen şikâyet etmeyen sabır timsali olarak bilinen bir peygamberdir. hak teâlâ da onu sağlığına kavuşturdu, kendisine önceki çocuklarının sayısı kadar çocuk ve önceki malından daha çok mal verdi.

istanbul'da eyyub el ensari ile karıştırılmamalıdır. o hz. muhammed zamanında yaşamış medineli ensardır. peygamberimiz medineye göç ettiğinde mescid yapılana kadar eyyub el ensari'nin evinde misafir kalmış bu sebeple kendisine mihmandar denilmiştir. hz. muhammed'i evinde misafir eden eyyub el ensari'nin kabri'de istanbulu'un en güzel yerindedir.
devamını gör...

kendimle aram bir insan olsaydı ve diyelim ki bir şekil tanışmış olsaydık onu rehberime kepaze diye kaydederdim. ona bir mesaj atmaya niyetlendiğimde ‘rezil herif düş artık yakamdan’ diyecek olurdum. eğer hasbelkader yolda karşılaşsaydım onunla, “allah senin belanı versin, marlboro’nun da” demekten kendimi alıkoyamazdım. gece yarısı kafama binbir gürültüyü istifleyerek beni uyutmadığında ona “yani afedersin ama benim de yaşadığım hayattır be kardeşim” diyerek bir pencereden uzak uzak sövgüler dizerdim.
eğer kendimle aram bir insan olsaydı asla tanışmak istemezdim doğrusu. böyle korkunç böyle kötü böyle rezil bir insan daha olamazdı çünkü.
kısacası beter mi beter. kendimi kendimden kaçarken buluyorum daima. sonra kendimi kendime adres sorarken kıskıvrak yakalıyorum. öyle ya “kendinden kaçarken kendine adres sorar insan”
canım kendim, bana hep yanlış adresi göstermeseydin aramızdaki bağa böyle korkunç sözler sarf etmeyecektim.
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim