zaman tüneli

bugün 2. el olarak aldığım alet.
koşu bandı, kondisyon bisikleti ve eliptik bisiklet arasında kaldım. oyumu eliptik bisikletten yana kullandım.
domyos el 100 modelini 2 bin liraya aldım. (sıfırı 5 bine yakın)
spor aleti alıp ardından 2 ay sonra kullanmaktan vazgeçip yarı fiyatına satan çok kişi var. bu sebepten 2. el almak çok mantıksız değil.

eliptik bisikletlerin 2 çeşidi varmış. mekanik olanlar eski tip. biraz ses yapabiliyormuş. manyetik olanlar daha yeni, tamamen sessiz çalışıyor.

domyos el 100 başlangıç için ideal bir aletmiş.
fazla özelliği yok. hız, süre, mesafe, kalori gösteriyor. nabız ölçmüyor. farklı sertlik ayarları var (7 farklı seviye sanırım)

şimdilik memnun gibiyim. bu yetersiz gelirse daha üst seviyesini alırım demiştim ama normal kişiler için fazlasıyla yeterli bence. yapılan aktiviteleri kaydetse (mesela son 10-20 aktivite gibi) ve 2 farklı kişi profili olsa güzel olurmuş. ama bu haliyle de güzel.
spor salonu olmuş 1000 lira. eşimle birlikte kullanmayı planlıyoruz.. 1 aylık spor salonu ücretine tamamen bizim olan alet aldık.
devamını gör...

sanıyorum bir müzisyen için bundan daha tatmin edici hatta orgazm edici bir an yoktur. konsere gelen kitle aynı anda ve doğru bir şekilde şarkıyı söylüyor. muhteşem bir kayıt!

devamını gör...

bahsedilen şahsın ailesi, müstakbel damatlarına "kızoğlankız alıyoon" vergisi koyar, altınlara çöker, çeyizi ve düğünü damadımıza dayar.
maalesef arkadaşlar, evliliğin arifesinden dönmüş, ölüm tehditleri almış bir abiniz olarak diyorum bunu.

bizzat üniversiteden arkadaşımdı evleneceğim kişi, sonra iş arkadaşı olduk, çıkmaya başladık falan. çokça kez de zaten cinsel ilişkide bulunmuştuk.
ailesine bakire olmadığını demeye korktuğu için bu kız, gelen geçen akraba cebimden bir şeyler kopardı. kızımız bakire diye diye.*
devamını gör...

devamını gör...

bu akşam istanbulda melike’nin konseri varmış. şarkıyı, kızgın olduğum ama çok sevdiğim birisi konserde görüntülü arayıp dinlettiğinde keşfettim.
hoş bir şarkı.
sevilesi.
devamını gör...

tabii ki pink floyd - comfortably numb ve pulse versiyonu!

devamını gör...

kesinlikle 27
devamını gör...

küçükçekmece'de e5'e yakın meşhur kokoreç dükkanı. lezzetli lakin birazcık pahalıdır. denemeye değer mi, bence evet.
devamını gör...

(bkz: attık oltayı rasgele)
(bkz: düşer belki allah vere)
devamını gör...

devamını gör...

“canlıların dünyası kendi içinde yeterince mucize ve gizem barındırır; bu mucizeler ve gizemler öylesine açıklanamaz bir şekilde duygularımızı ve zihnimizi etkiler ki, hayat mefhumunu neredeyse efsunlu kılar..”
~kağıt ev
devamını gör...

saygı.

sınır aşıldığında karşımdakinin cinsiyeti, makamı, mevkisi pek umrumda olmaz. otokontrolü kaybettiğim nadir konulardandır.
devamını gör...

son gün batımı.
devamını gör...

dudaklarım. kırmızı renkte
devamını gör...

nimetlerdendir.
devamını gör...

çay için kelle alır, kelle veririz.
devamını gör...

insan yazımı hadis kitabıdır ve gerçek incil ile hiçbir alakası yoktur.

bilindiği üzere şu an için elimizdeki tek gerçek kutsal kitap kuran'dır: (bkz: kuran'ın piyasadaki incilleri düzeltmesi)
devamını gör...

(bkz: decathlon)'un fitness ürünleri markası.
devamını gör...

devamını gör...

yıllardır sosyal medyada gördüğüm bu söz beni başta fazlasıyla itiyordu kendinden. çünkü sosyal medyada kendini “tatlı, ‘ponçik’, ‘minnoş’” gören insanlar vardır ve böyle olmanın “havalı” olduğunu savunurlar. bu sözü genellikle onlar kullanırlardı ve gerekçelerinin altı fazlasıyla boştu. “canım tatlı çekti ama sevgilime kıyamadığım için almaya göndermedim, bu dünya hassas kalpliler için cehennem” tarzı kullanımlara şahit oldum bolca…

gelgelelim son birkaç yıldır bu cümlenin aslında ne kadar doğru ve incitici olduğunu fark ettim. çünkü insan yaş aldıkça ve deneyimledikçe anlıyor bazı duyguları. ben çok fazla düşünen, irdeleyen, kendimde hata arayan, öz beğenisi olmayan biriyim. dolayısıyla aynı ortamda olduğum birinin yüzü düşse “acaba ben mi bir kusur işledim, fark etmeden kıracak bir şey mi söyledim” diye haftalarca kendimi yiyip bitiriyorum. bu ufak bir örnek. ve yalnızca insan ilişkilerinde değil, genel mânâda her konuyu ayrıntılı düşünmek, enine boyuna tartmak, gece geç saatlere kadar bu nedenlerle uyuyamamak (aslında cehennem hissiyatının yanından bile geçmeyecek belki kötünün iyisi olan hayatımızı) cehennem gibi hissetmemize neden oluyor. kendi suni cehennemimizi yaratıyoruz daha doğrusu. ama ben yine de sevimli sosyal medya kızları gibi “hassas kalp” kavramını kullanmak istemiyorum. kalbimin ne kadar hassas olduğuna ben kadar veremem çevremdekiler verebilir. herkes kendine göre iyidir çünkü. “fazla düşünenler için” olarak değiştirmek istiyorum.
devamını gör...
daha fazla yükle

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim