zaman tüneli

karakterlere ruh vermemektir.
zaten ruh verince direkt roman olur.
yüzeysel anlatmak ve olayın derinine inmemektir.
karakterin hayatındaki kısa bir dönemi anlatmaktır.

t/ öykü yazma işi.

türk silahlı kuvvetleri'nin kaçakçıları vurması sonucu kaçakçıların sivil kisvesi altında sunulduğu hadise.

"sanatın, doğanın iyi bir taklidi olabileceğini her kim görmek isterse resimdeki yüz buna örnektir." denilen bir eserdir. bu tablo, ölene kadar ressamı leonardo ile kalmıştır; ne modelin eline ne de iş verenin eline geçmemiştir. bunun nedeni henüz bilinmiyor.
giorgi vasari'nin anlatımına göre leonardo portreyi çizerken modele şarkı söyleyip oynamaları için ozanlar tutmuştur. bu da ressamın çalışma ortamını epey önemsediğini gösterir. nihayetinde model ne kadar rahat ise portre de o kadar doğal bir şekilde tuvale yansıyacaktır.
en dikkat çekici noktalardan biri de mona lisa'nın o samimi, masum, yarım tebessümüdür. bu tebessüme ressamın eskizlerinde de rastlanır.
meraklıları, "leonardo da vinci 500 görsel eşliğinde yaşamı ve eserleri" kaynağına başvurabilir. iş bankası yayınlarından çıkan bu seri gerçekten detaylı ve akıcıdır.

mona lisa ve leonardo da vinci'nin 1504 yılında floransa'da çekilmiş fotoğrafı...

ilaç sektörünün devamı için asla tam olarak iyileştirmeyen ve bağımlılık yapıcı özelliği bulunduğu sanılan/ olan bir hastalığın iyileştirilmesi için kullanılan kimyasal ürün.

rönesans döneminde kullanılan 4 kanonik resim tekniğinden sfumato/ tekniği ile yapılmış leonardo da vinci tablosu olup dünyanın en değerli ve bilinen resimlerinden biri olmaya devam etmektedir. tablo 77 cm × 53 cm (30 in × 21 in) boyutlarında olup louvre müzesi'nde sergilenmektedir. tablodaki kadının kim olduğu belli değildir.
sfumato; duman gibi havaya karışıp yok olmak anlamına gelir. zaten tabloda da bir belirsizlik, renklerin keskin olmayışı dikkat çekmektedir.

:( dertler derya

böyle diye diye cicekcileri batiracaksiniz. ne yapsın adamlar taş mı yesinler. bırakın alsınlar bırakın versinler. sen almazsan ben almazsam nasıl düzelecek bu ekonomi.
ha ben böyle geniş geniş konuşuyorum da bir kez kız istemeye giderken olmak üzere toplamda 5 kez ya çiçek almisimdir ya da almamisimdir.

ya yine çok tatlıyım

bence de. sevgilinin eğer çiçeğe alerjisi varsa hakikaten israf olur.

n' ye neon balığı diyordum, böyle bir balık varmış meğerse.

güzel yapılan yerde, damakta iz bırakır.
izmir'de iyi yapan yer var mı bilmiyorum.
bilenler bilgilendirirse sevinir + ısmarlarım*

kesinlikle yanlış önerme...bu çiçek olayının kadınlar üzerinde büyülü bir etkisi var... kızlarımın doğum günleri arasında 1 ay var. küçük kızıma doğum gününde 2 bin * verip mayo almıştım (bale mayosu). neyse büyük kızıma bir şey bulamadım alacak, ne dersem yok, alma dedi. eşim çiçek gönder dedi, neyse yazılı çizili bir buket yolladım...ulan sanki araba almışım gibi sevindi... mevzu burada bitmedi tabii... 1 gün sonra küçük kızım aradı....
babacığım nasılsın?
iyiyim sincabım sen?
.......sessizlik....ablama buket yollamışsın....................
sessizlik............

paramızın pul olmadığı zamanlarda gittigim ispanya gezisinde, damak tadıma uyan birkaç seçenekten birisi olması sebebiyle, neredeyse her gün yedigim lapamsı pilav kıvamında bir yemek.ilk kez nasıl yapılmaya başlandığına iliskin rivayetlerden birisine göre valencia'da çiftçilerin ellerinde bulunan çeşitli malzemeleri biraraya getirerek bu pratik yemegi hazırlamaları imiş.

ve böyle düşünen sevgiliye harcanan her saniyenin israf olması gerçeği.
200 tl ne be?1 kiloyu geçtim,yarım kilo bile et alamıyorsunuz bu parayla.
püüü,fakirler. fikir fakirleri, duygu fakirleri, aşk fakirleri.

dört mevsim güneş altında bekleyenler,
sanır mısın ki talihliler?
oysa çoktan kurumuştur hevesleri,
güneş başlarına vurmuş, esrimekten bilmezler.

sevgilinizi mutlu etmek için harcayacağınız 200 lira size israf geliyorsa bunu lütfen sevgilinize iletin.
he bir de bize o sakladığınız 200 lirayla nasıl işe yarar bir şey yaptığınızı anlatın lütfen.
ulan yemek bile yenmiyor o paraya...

bunun bir duygu olduğunu, tıpkı eşcinsellik gibi bir yönelim olduğunu iddia edip bunun da özgürlüğü için kanun çıkarmak isteyen bir topluluk var. seminerler düzenliyorlar. 40 yaşındaki adamın yahut kadının 10 yaşındaki bir çocuğa hallenmesi duygusalmış, onun elinde değilmiş... nüfusu azaltmak için her tuşa bastınız anladık da, bunu nasıl aklınız,vicdanınız ve merhametiniz kaldırıyor? bu dünyanın neresine gidersen git, suçtur ve suç olarak kalacaktır!