zaman tüneli

ben pek beceremem konuşmayı, yazmayı. en iyi bildiğimi yapayım ve sevdiğimi hediye edeyim.

tekirdağ ya da inegöl köftesi varken olacak iş değil.

bir sürü abidik gubidik süs eşyası, kalpli malpli :\
geri dönüşüm iyi ki var ehehe.*

#3517611 zaten 2023 yılında kalmış kaygılar

artık daha özgürüz

sal bi sal kendini, kasma ya hu...

benden uzak olsun da mısır'a sultan olsun diye düşünen insandır.

neyine şaşırıyorsunuz ki bunun? kuzey kıbrıslılar kofi annan planına %70 evet demedi mi? olum onlarda istemiyor bizi, rum kesimi ile birleşmek istiyorlar. düşün yakamızdan, güney ile birlikte ab'ye girelim biz diyorlar.

www.bbc.com/turkish/europe/...

“sonunda senin için dua eden kadını bulmuşsundur.”
bu erkeklerde şükretmeyi bilmiyor ya, ayıp valla ayıp…

www.tiktok.com/@saliiih61/v...

ne zaman izlesem kopuyorum ya. motto bu.

şimdiden iyi yayınlar :)

ingilizcede kılıç. okunuşu biraz ters köşedir, "sood" gibi okunur.

bence sletter olmalıymış. s, bir "word/kelime" değildir de bir "letter/harf"tir zira. kalem kılıçtan daha keskindir derler. sword'da da "word" yani kelime var. demek ki kılıçla da bir şeyler yazabiliriz. böyle de zırvalarım işte. *

en ünlü kılıç herhalde excalibur'dur. bununla ilgili ilginç bir anım var. ingiliz dili ve edebiyatı okudum ben üniversitede ve orta çağ uzmanı bir hocamız bunu sürekli "eksalsibur" diye okurdu. kendisi, idiosinkratik yönleri ağır basan biriydi ama diğer yönden de orta çağ ingiliz edebiyatı ve kültürü bağlamında gerçek bir uzmandı. biz de acaba saçmalıyor mu yoksa mesela eskiden bu kılıcın ismi böyle mi telaffuz ediliyormuş diye arada kalmıştık. yani dialectal bir şey falan da olabilir sonuçta. bilemedik işte.

(bkz: vadeli swinger)

uygulama kullanmanın faydaları. sonra uygulama çekişini beğenmiyorsunuz. orada böyle sayıyı tutturmak için cebelleşmiyorsunuz, basılı tutunca gösteriyor.

hala bir şekilde bağlantıda kalmak istiyor olabilir..

o insan ben değilim.. tamam bir kaç parça bir şey kalmış olabilir ama bir arkadaşımın (bkz: primo victoria (yazar)) dediği gibi benim dediklerim kaldı.. o aldı dediklerim çöpte.. oohhh sefam olsun.

tarihi yapıların üzerine hatta hira mağarasına bile x buradan gecti yazan bir milletin ferdinin yanlıslıkla begenme ihtimali var mıdır sizce?
her zaman alev atılmaz, bazen işaret fişeği atılır sonra yangın yeri buralar sayende.

12 milyar € diyorum. var mı arttıran?

izmir köfte adıyla satılan sulu yemek de bu işin en kötüsüdür.
nasıl tire köfte girmiş anlayamadım.
neyse o biraz daha köfte köfte en azından.
tire süt kooperatiflerinin köftesini de yemiştim macrocenter'dan, beğenmiştim baya.

tabi ki insansın yaşananlara kızarsın bir süre. sonrasında kendini özgür bıraktığında "o da mutlu olsun tabi" der geçersin.

hoşlandığı, sevdiği kızın evine gittikleri zaman rahat hareket etmekte zorlanabilecek, kendini ortamın aslanı değil ürkek kuzusu gibi hissedebilecek olan erkektir. işte helal süt emmiş insan davranışlarıdır bunlar.
daha önce birilerinin evine gitmediği ya da önüne gelen kişinin evine gidip gitmediği bir erkeğin oturuşundan belli olur.
pek kalmadı tabii böyle insanlar günümüzde. insanlar çok rahat nedense..

kahve içer misin sorusuna bile teşekkür ederim der, sırf zahmet vermemek için iştahım pek yok. iki kraker yesem doyuyorum. ben pek acıkmam der namuslu erkekler. teklif var ısrar yok diyen bir zihniyetle muhatap olmaları durumunda bir bardak kola bile içemez böyle erkekler..
sevilen kız sevdiği erkeğe, lütfen rahatına bak. deme ihtiyacı hisseder bu durumda. ama namuslu erkek kişisi otururken bile yayılmamaya özen gösterir. koltuğun ucunda emanet bir eşya gibi oturur.

namuslu erkekleri sevin kızlar. alem y.vş.klarla dolu..

bir ali abbasi filmidir.

filmin senaryosunu da yönetmen ali abbasi, afshin kamran bahrami ile birlikte yazmıştır. filmde zar amir ebrahimi, mehdi bajestani, alice rahimi, soraya helli, arash ashtiani ve sohain qista rol almıştır.

film cannes film festivalinde palme dor adayı olurken başrol oyuncusu zar amir ebrahimi en iyi kadın oyuncu ödülünü kazanmıştır bu filmdeki rolüyle.

bu filmle ilgili çok şey yazmak istiyorum aslında ama muhtemelen yazamayacağım. beni çok etkileyen filmlerle ilgili yazı yazmakta zorlanıyorum çünkü.

filmde anlatılan hikaye 2002 yılında idam edilen saeed hanaei isimli seri katilin gerçek hikayesinden esinlenilerek yazılmış. bu adam inandığını iddia ettiği din gereği 16 hayat kadını katletmiş bir adam.

daha kötüsü ise meşhed sokaklarını allah adına temizlediğini söyleyen bu seri katilin yargılanırken bir kahraman ilan edilmesi.

bu olayın üzerine gitmeye karar veren kadın bir gazeteci seri katilin yakalanması ve ceza alması için büyük bir mücadele verir. ancak iran gibi bir ülkede işler kadınlar için hiç de kolay değildir.

son dönemlerde izlediğim en güzel en cesur filmlerden biri idi.

rasyonel davranan, akl-ı selim sahibi insandır.
sonuçta bir dönem yoğun duygular beslediği bir insanın mutsuz olmasını istemez insan.

bu konuda bir motivasyonunuz yoksa bile birlikte geçirdiğiniz güzel zamanlar ve paylaştığınız duyguların hatırına bunu istemelisiniz.

hepsiyle arkadaşça ayrıldım. bir iki tanesiyle hala konuşuyorum da, hal hatır sormakta öteye gitmiyor.