zaman tüneli
veya (yazar)
yek'in 90. fake hesabı.*
devamını gör...
modların tarafsız olduğuna inanıyor musun sorunsalı
modlar da tıpkı bizim gibi insanlardır. bize yani kendimize dair taraflı-tarafsız, haklı-haksız vs olma olasılığımız neyse, onlar için de aynısı söz konusudur. şu farkla ki, bu konuda bize oranla bir tık daha fazla bir sorumluluk anlayışı ile davranmak zorunda oldukları özen ve deneyimi ile çalışıyorlardır. çünkü aksi sorun yaratır ve sürdürülemez.
devamını gör...
yorgunluktan uyuyamamak
sanırım bende sistemi bozdum inşallah yarına düzelir, pazartesi 2 saatlik uykuylaydım eve gelince 2 saat daha uyudum daha uyuyamadim sonraki gün yani bugünde 5 saat falan uyudum ve normal şartlarda ben 10-13 saat uyuyan bir varlığım. iyiki araya bir gün koymuşlar boş, yarından sonra istatistik var, cumada ilkyardım ve genel meteoroloji ve ekoloji var. perşembe günü beni zorlayacak gibi çünkü sınav dönüşüne 2 ders çalışmam gerekecek. yarın istatistiği erken halledersem, cuma sınavlarının birini daha halletmem iyi olur. şu an beynimin içi bir garip, gözler desen çok ilginç bir hissiyat da .
devamını gör...
naruto dayı
devamını gör...
şivan perver
islamcı kürdlere vermiş, veriştirmiş. kudüs bizim mi ki lan diyor ?
devamını gör...
ayı (yazar)
devamını gör...
keşfedilmemiş şarkılar
devamını gör...
etik dinleyici ile akvaryum radyo yayını
iyi yayınlar. fuat baba eski şarkılarından toplama albüm yapmış, bir 3 porsiyon isteyeyim karışık gidiyor madem
edit: tam yazdım apo çıktı dkjnfkjkbf
edit: tam yazdım apo çıktı dkjnfkjkbf
devamını gör...
hibritçi kız
arabadan anlar. soğuk, karlı havalarda akmayan trafikte yakıt tasarrufu yapar. böyle kızlara denk gelince nikah masasına oturtmak lazım.
devamını gör...
orta asya türk devletlerinin türkiye işgalcidir iddiası
devamını gör...
günü gelir
günü gelir, dedublüman'ın şarkısıdır. 2023'te çıkmıştır.
sözleri:
günü gelir
seni de yakar bir söz ya da bir göz
anlamadın
bitiverir
daha çok vakit varken, mümkünken
anlamadan
dudağında ismimi duydum
ellerinde bir güldüm soldum
ı̇stiyorsa onun olsun
bir gün için bir ömür
ziyan oldum
tanıyorum bakışındaki makus, sana mahsus vazgeçişi
yazılmamış, yazabilir miyiz dersin?
bir hikaye bizim için
dudağında ismimi duydum
ellerinde bir güldüm soldum
ı̇stiyorsa onun olsun
bir gün için bir ömür
ziyan oldum
beni alsın yerlere vursun
soğuyana kadar içi, beni yorsun
kaçamam ki kokusundan
ne olursa olsun
dizinde son bulsun.
sözleri:
günü gelir
seni de yakar bir söz ya da bir göz
anlamadın
bitiverir
daha çok vakit varken, mümkünken
anlamadan
dudağında ismimi duydum
ellerinde bir güldüm soldum
ı̇stiyorsa onun olsun
bir gün için bir ömür
ziyan oldum
tanıyorum bakışındaki makus, sana mahsus vazgeçişi
yazılmamış, yazabilir miyiz dersin?
bir hikaye bizim için
dudağında ismimi duydum
ellerinde bir güldüm soldum
ı̇stiyorsa onun olsun
bir gün için bir ömür
ziyan oldum
beni alsın yerlere vursun
soğuyana kadar içi, beni yorsun
kaçamam ki kokusundan
ne olursa olsun
dizinde son bulsun.
devamını gör...
entelektüel yaşam tarzı
internet meme'leri ve komedik unsurların mezesi olan yaşam tarzı değildir.
benzer şekilde kadıköy zübüğü tiplerin tamamen özentiden fötr şapk, fular, şarap ve kitap ile olunabileceğini sandığı şey entelektüel yaşam tarzı da değildir..
entelektüel yaşam tazına bir örnek şu abinin yaşadığıdır:
şu sahnede joker'in de yaşadığını anladığımız hayat tarzıdır;
mesela ahmet yüce de entelektüel bir hayat yaşamaktadır.
(bkz: skoda'nın 2023 yılında çalışanlarına 29 maaş ikramiye dağıtması)
haber linki
benzer şekilde kadıköy zübüğü tiplerin tamamen özentiden fötr şapk, fular, şarap ve kitap ile olunabileceğini sandığı şey entelektüel yaşam tarzı da değildir..
entelektüel yaşam tazına bir örnek şu abinin yaşadığıdır:
şu sahnede joker'in de yaşadığını anladığımız hayat tarzıdır;
mesela ahmet yüce de entelektüel bir hayat yaşamaktadır.
(bkz: skoda'nın 2023 yılında çalışanlarına 29 maaş ikramiye dağıtması)
haber linki
devamını gör...
soytarı şeflerin sayısındaki artış
son zamanlarda gittikçe yaygınlaşan durum. özellikle sosyal medyada ilgi aldıkça herkes sapıtmaya başladı. nusret o ete ilk tokatı attığında temiz bir dayak yeseydi kimse şimdi bunlara cesaret edemezdi.
biri hamuru yalar, biri biberi parmaklar, biri peynire şaplak atar. nimeti ne hale soktunuz rezil herifler. keşke çükünüz kopsa.
biri hamuru yalar, biri biberi parmaklar, biri peynire şaplak atar. nimeti ne hale soktunuz rezil herifler. keşke çükünüz kopsa.
devamını gör...
mercimek çorbasını protesto eden kellepaçacı
devamını gör...
orta asya türk devletlerinin türkiye işgalcidir iddiası
türk'ün dostu yok (kendisi bile dost değil gördüğünüz üzere)
devamını gör...
the loss (kısa film)
başrolde özge özpirinçci ve eşref kolçak'ın yer aldığı kısa film;
kayıp bir aşkı ve yaşanması mümkün iken yaşanamayanları konu ediniyor.
2013 yapımlı olduğu bilinen filmin senaryosu mete sözer tarafından yazılmış ve aynı isim yönetmiştir.

özge özpirinçci ve eşref kolçak'ın aynı projede yer alması biraz güldürmüştür.
kısa filmimiz sadakat ve saplantı arasında kalmış bir ilişkiyi konu ediniyor diyebiliriz,
genç bir kadın bir kafeye gelir ve orada onu bekleyen, ayrılmak istemeyen, yüzünü hiç göremediğimiz bir adam vardır, kadının haberi olmasa bile aslında her yerde ve her an onunladır, belki de hayatının aşkı olduğuna inandığı için onu yitirmek istemez.
genç kadının hayatının belirli evrelerini izleriz, yaşlanmış ve ayağı sakatlanmıştır, trafik kazasında ise yine ayrıldığı bu adamın onu hastaneye götüren kişi olduğunu öğreniriz.
adam onu beklemekten bir ömür vazgeçmez, hep aynı yerde ve aynı masada bekler, belki onunla mutlu olurum diye kimseyle mutlu olmamıştır.
yaşlı adam ise eşref kolçak
başlarda biraz sıkıcı gibi gelse de eşref kolçak'ın varlığı filme ayrı bir boyut katıyor,
onu görünce çok sevindim ve iyiki oynamış diyerek kısa film hakkında sözlerime burada bir son veriyorum.
ihtimâller ve kaybettiklerimiz hakkında kısmen etkileyici bir kısa filmdi.
film bize şunu düşündürüyor;
seni sevmeyen birini yine de bir ömür bekleyebilir misin?
kayıp bir aşkı ve yaşanması mümkün iken yaşanamayanları konu ediniyor.
2013 yapımlı olduğu bilinen filmin senaryosu mete sözer tarafından yazılmış ve aynı isim yönetmiştir.

özge özpirinçci ve eşref kolçak'ın aynı projede yer alması biraz güldürmüştür.
kısa filmimiz sadakat ve saplantı arasında kalmış bir ilişkiyi konu ediniyor diyebiliriz,
genç bir kadın bir kafeye gelir ve orada onu bekleyen, ayrılmak istemeyen, yüzünü hiç göremediğimiz bir adam vardır, kadının haberi olmasa bile aslında her yerde ve her an onunladır, belki de hayatının aşkı olduğuna inandığı için onu yitirmek istemez.
genç kadının hayatının belirli evrelerini izleriz, yaşlanmış ve ayağı sakatlanmıştır, trafik kazasında ise yine ayrıldığı bu adamın onu hastaneye götüren kişi olduğunu öğreniriz.
adam onu beklemekten bir ömür vazgeçmez, hep aynı yerde ve aynı masada bekler, belki onunla mutlu olurum diye kimseyle mutlu olmamıştır.
yaşlı adam ise eşref kolçak
başlarda biraz sıkıcı gibi gelse de eşref kolçak'ın varlığı filme ayrı bir boyut katıyor,
onu görünce çok sevindim ve iyiki oynamış diyerek kısa film hakkında sözlerime burada bir son veriyorum.
ihtimâller ve kaybettiklerimiz hakkında kısmen etkileyici bir kısa filmdi.
film bize şunu düşündürüyor;
seni sevmeyen birini yine de bir ömür bekleyebilir misin?
devamını gör...