zaman tüneli
anne ve babanın çocuğuna yapabileceği en büyük iyilik
anne babanın çocuğuna yapabileceği en büyük iyilik; onu kendi kalıbına sokmaya çalışmadan, olduğu gibi kabul edip özgür bir birey olarak yetiştirmektir. sevginin kontrolle değil, rehberlikle verileceğini anlamaktır… bence bir çocuğa bırakılacak en değerli miras, “kendi olma cesareti”dir. koşulsuz sevgi ile birleşince en büyük iyiliği yapmış olursunuz… hem çocuğunuza, hem kendinize.
devamını gör...
mona lisa tablosunun çok abartılması
palto: kupa aç amca
telat amcam: ehehe anlaşıyoruz sanacaklar.
bakın bu el çize giderdi ben hatalı oynamasaydım ama çizemedik, amcamın açtığı güzel eli nasıl değerlendireceğimi düşünürken sordum amcama, en sevdiğin tablo hangisi diye. amcamın resim sanatı hakkında bilgisi eşli ihale oynarken yere açtığı kağıtlar arasında duran kupa kızının çizimini beğenmekten daha ileri değildir. verdiği cevap hani şu gülen ama üzgün duran kadın çizimi oldu; mona lisa.
sanatın yapmacık tavrının en güzel örneğidir amcamın mona lisa tablosunu beğenmesi. hakkında facebook efsaneleri dönen, içinde barındırdığı gizem dilden dile dolanan ve bu sayede dünyanın en önemli tablosu haline gelen bu çizim aslında nasıl bu kadar ünlü oldu?
sanat burjuvazinin takdirini kazandığı oranda değer sahibi olur. donald sassoon, toplumsal zevklerin meydana gelmesi ile ilgili şöyle bir cümle kurar;
"toplumsal zevklerin oluşumunda önemli olan nokta, yalnızca ne söylendiği değil, aynı zamanda kimin tarafından söylendiği, ne şekilde söylendiği ve nerede söylendiğidir."
sasson, louvre müzesi resmi kataloglarını inceleyerek sanat eserlerine biçilen değerleri araştırır ve şöyle bir liste yapar;
raphael - kutsal aile - 600.000 frank
raphael - gizemli bahçe - 400.000 frank
leonardo - kayalıklar bakiresi - 150.000 frank
leonardo - mona lisa - 90.000 frank
1849 yılında bu sanat eserlerine biçilen değerler yukarıdaki gibidir ve muhtemelen adını bile duymadığınız eserler mona lisa tablosunun değerini katlayarak aşmaktadır, tıpkı ziyaretçi sayısında aştığı gibi.
o zaman amcamın kutsal aile tablosu yerine mona lisa tablosunu bilmesinin ve günümüzde mona lisa'nın değerinin bu denli artmış olmasının sebebi nedir?
sassoon'un cümlesini hatırlayalım;
nerede, kimin tarafından ve ne şekilde...
avrupa'nın güzel sanatlarının başkenti olan pariste, fransa'nın en etkili sanat eleştirmeni theophile gautier tarafından, mona lisa tablosu için şunlar söylenir;
" her daim orada durmuş, sayısız hayranını alaya alırcasına tüm çekiciliği ile gülümser. onda, daima güzel kalacağını bilen ve şairlerle sanatçıların ideallerinden daha muhteşem olduğundan emin bir kadının çehresi var."
ve ardından la joconde adlı oyunu değerlendirirken; bu kadar gizemli bir şekilde gülümseyen ve kendisine yüzyıllar boyu hayranlık duyacak insanlara henüz yanıtlanmamış bir bilmece soran bu güzellik, diye bahseder mona lisa tablosundan.
ben resim sanatından çok da anlayan biri değilimdir, ancak gizemli bir gülümsemesi var diye söylenen tabloya uzun uzun baktığımda normal bir gülümsemeden fazlasını görmüyorum ve bana kalırsa kulaktan kulağa gautier'in bir metafor olarak ortaya koyduğu gülümseme tasviri bir inanç halini alıyor zamanla. sanat da tıpkı din gibi bir otoritenin egemenliği altında halk arasında hızla yayılıyor.
tüm bu yazılardan sonra, mona lisa'nın şöhreti diğer yukarıdaki bütün tabloları ezip geçiyor ve bu inanç telat amcama kadar ulaşmayı başarıyor. eğer gautier, mona lisa hakkında yazmasaydı bugün onun ince dudakları arasında gizemli bir gülüş arayacak mıydı insanlar, hakkında efsaneler yaratılacak mıydı?
sanmıyorum.
kendi maça kızımı ezdirmeseydim eğer çizer miydik bu eli?
kesinlikle çizerdik hem de gizemli bir gülümseme ile;
:)(
telat amcam: ehehe anlaşıyoruz sanacaklar.
bakın bu el çize giderdi ben hatalı oynamasaydım ama çizemedik, amcamın açtığı güzel eli nasıl değerlendireceğimi düşünürken sordum amcama, en sevdiğin tablo hangisi diye. amcamın resim sanatı hakkında bilgisi eşli ihale oynarken yere açtığı kağıtlar arasında duran kupa kızının çizimini beğenmekten daha ileri değildir. verdiği cevap hani şu gülen ama üzgün duran kadın çizimi oldu; mona lisa.
sanatın yapmacık tavrının en güzel örneğidir amcamın mona lisa tablosunu beğenmesi. hakkında facebook efsaneleri dönen, içinde barındırdığı gizem dilden dile dolanan ve bu sayede dünyanın en önemli tablosu haline gelen bu çizim aslında nasıl bu kadar ünlü oldu?
sanat burjuvazinin takdirini kazandığı oranda değer sahibi olur. donald sassoon, toplumsal zevklerin meydana gelmesi ile ilgili şöyle bir cümle kurar;
"toplumsal zevklerin oluşumunda önemli olan nokta, yalnızca ne söylendiği değil, aynı zamanda kimin tarafından söylendiği, ne şekilde söylendiği ve nerede söylendiğidir."
sasson, louvre müzesi resmi kataloglarını inceleyerek sanat eserlerine biçilen değerleri araştırır ve şöyle bir liste yapar;
raphael - kutsal aile - 600.000 frank
raphael - gizemli bahçe - 400.000 frank
leonardo - kayalıklar bakiresi - 150.000 frank
leonardo - mona lisa - 90.000 frank
1849 yılında bu sanat eserlerine biçilen değerler yukarıdaki gibidir ve muhtemelen adını bile duymadığınız eserler mona lisa tablosunun değerini katlayarak aşmaktadır, tıpkı ziyaretçi sayısında aştığı gibi.
o zaman amcamın kutsal aile tablosu yerine mona lisa tablosunu bilmesinin ve günümüzde mona lisa'nın değerinin bu denli artmış olmasının sebebi nedir?
sassoon'un cümlesini hatırlayalım;
nerede, kimin tarafından ve ne şekilde...
avrupa'nın güzel sanatlarının başkenti olan pariste, fransa'nın en etkili sanat eleştirmeni theophile gautier tarafından, mona lisa tablosu için şunlar söylenir;
" her daim orada durmuş, sayısız hayranını alaya alırcasına tüm çekiciliği ile gülümser. onda, daima güzel kalacağını bilen ve şairlerle sanatçıların ideallerinden daha muhteşem olduğundan emin bir kadının çehresi var."
ve ardından la joconde adlı oyunu değerlendirirken; bu kadar gizemli bir şekilde gülümseyen ve kendisine yüzyıllar boyu hayranlık duyacak insanlara henüz yanıtlanmamış bir bilmece soran bu güzellik, diye bahseder mona lisa tablosundan.
ben resim sanatından çok da anlayan biri değilimdir, ancak gizemli bir gülümsemesi var diye söylenen tabloya uzun uzun baktığımda normal bir gülümsemeden fazlasını görmüyorum ve bana kalırsa kulaktan kulağa gautier'in bir metafor olarak ortaya koyduğu gülümseme tasviri bir inanç halini alıyor zamanla. sanat da tıpkı din gibi bir otoritenin egemenliği altında halk arasında hızla yayılıyor.
tüm bu yazılardan sonra, mona lisa'nın şöhreti diğer yukarıdaki bütün tabloları ezip geçiyor ve bu inanç telat amcama kadar ulaşmayı başarıyor. eğer gautier, mona lisa hakkında yazmasaydı bugün onun ince dudakları arasında gizemli bir gülüş arayacak mıydı insanlar, hakkında efsaneler yaratılacak mıydı?
sanmıyorum.
kendi maça kızımı ezdirmeseydim eğer çizer miydik bu eli?
kesinlikle çizerdik hem de gizemli bir gülümseme ile;
:)(
devamını gör...
bir insanın kaliteli olduğunu gösteren detaylar
her şeyden önce sınır ve üslup bilmesi olarak başlayabilirim herhangi bir detaylandırmaya.. bayılıyorum yani... kendi sınırlarını bilen karşısındaki kişinin sınırlarını gözeten.. konuşurken ne dediğini bilen.. laubali olmayan.. bilmediği yerde bilmiyorum diyebilen insanlar olarak düşünüyorum mesela.. bir de çok gülüyorsa.. kafası her daim güzel gibiyse.. aynaya baktığında allaam ne kadar tatlıyım falan diyorsa..
devamını gör...
hintliler
mutfakları gibi ne yazık ki kendileri de kokuşmuş, dizileriyle kanalları ele geçiren, insandan çok fareye veya öküze daha çok saygısı olan karbon bazlı yaşam formları.
devamını gör...
kılıç çiçeği
bir çiçeğe kılıç ad ve benzetmesi biraz tuhaf ama..
devamını gör...
anne ve babanın çocuğuna yapabileceği en büyük iyilik
din ve bu paravanlı her şeyden uzak tutması..
devamını gör...
fakirlerin yaptığı ufak şımarıklıklar
asgari ücretle ya da daha cüzi miktarlara çalışanların son model, üst düzey ve bütçelerini aşacak pahalılıkta telefon vs satın almaları.
devamını gör...
anne ve babanın çocuğuna yapabileceği en büyük iyilik
peygamber ahlakı ve kuran ile hakiki müslüman gibi yaşamayı öğretmek.
devamını gör...
öğretmenler günü (kısa film)
öğretmenler günü kamu spotu olarak hazırlanan kısa film; milli eğitim bakanlığı tarafından hazırlandığı bilinmekte iken filmde ise tanınmış dizi ve sinema oyuncuları, tanıdık simâlar yer almıştır.

bizimkiler (dizi) dizisinden tanıdığımız dummkopf halis - ali uyandıran, ipek tuzcuoğlu, yavuz bingöl, kadir çöpdemir, hasan kaçan, rıza kayaalp, burcu çetinkaya ve iskender pala gibi isimler rol almıştır.
filmimizde genç bir öğretmenin meslek hayatına atıldığı ilk gün ve emekli olduğu son gün yaşadığı duygular, öğreterek geçen koca bir ömür, öğrencilerinin onu öğretmenliğinin son gününde bile yalnız bırakmaması konu edinilmektedir.
öğretmenlik en kutsal mesleklerden biridir şüphesiz, ömrünü bu mesleğe adamak, binlerce çocuğun hayatına ve yüreğine dokunmak, iz bırakmak, iyi öğretmen olabilmek zordur, insan hayatından gelip geçmiş tüm meslekleri unutabilir bir gün, ama öğretmenlerini unutamaz, öğretmenlik işte öyle yüce ve değerli bir meslektir.
izlerken duygulandığım bir kısa filmdi,
öğretmenin meslek hayatındaki ilk günü heyecan dolu iken, son günü ise buruk ve hüzünlüydü, 40 yılın ardından emekli olma günü gelip çattığında ise sınıfa girdiğinde onu büyük bir sürpriz beklemektedir, öğrencileri onu hiçbir zaman unutmamış ve unutmayacaktır da.
başta gazi mustafa kemal atatürk, atam olmak üzere, mesleğini hakkıyla yapan tüm öğretmenlerimizin ve öğretmeyi seven herkesin öğretmenler günü kutlu olsun.
atanamadığı için intihar eden, şehit edilen öğretmenlerimizin de ruhu şâd olsun...

bizimkiler (dizi) dizisinden tanıdığımız dummkopf halis - ali uyandıran, ipek tuzcuoğlu, yavuz bingöl, kadir çöpdemir, hasan kaçan, rıza kayaalp, burcu çetinkaya ve iskender pala gibi isimler rol almıştır.
filmimizde genç bir öğretmenin meslek hayatına atıldığı ilk gün ve emekli olduğu son gün yaşadığı duygular, öğreterek geçen koca bir ömür, öğrencilerinin onu öğretmenliğinin son gününde bile yalnız bırakmaması konu edinilmektedir.
öğretmenlik en kutsal mesleklerden biridir şüphesiz, ömrünü bu mesleğe adamak, binlerce çocuğun hayatına ve yüreğine dokunmak, iz bırakmak, iyi öğretmen olabilmek zordur, insan hayatından gelip geçmiş tüm meslekleri unutabilir bir gün, ama öğretmenlerini unutamaz, öğretmenlik işte öyle yüce ve değerli bir meslektir.
izlerken duygulandığım bir kısa filmdi,
öğretmenin meslek hayatındaki ilk günü heyecan dolu iken, son günü ise buruk ve hüzünlüydü, 40 yılın ardından emekli olma günü gelip çattığında ise sınıfa girdiğinde onu büyük bir sürpriz beklemektedir, öğrencileri onu hiçbir zaman unutmamış ve unutmayacaktır da.
başta gazi mustafa kemal atatürk, atam olmak üzere, mesleğini hakkıyla yapan tüm öğretmenlerimizin ve öğretmeyi seven herkesin öğretmenler günü kutlu olsun.
atanamadığı için intihar eden, şehit edilen öğretmenlerimizin de ruhu şâd olsun...
devamını gör...
pul biber
cin biberden yapılan çeşidi acı sevenlere tavsiyedir.az koaysınız ama iyi yakar.
devamını gör...
fakirlerin yaptığı ufak şımarıklıklar
iskender yemek :) behzat ç deki sahneyi hatırlayın:)
devamını gör...
cep telefonuna not almak
telefonun en faydalı özelliklerindendir. sıkça kullanırım. hafızanın yetmediği yerde iyi oluyor.
devamını gör...
uzun yaşamanın sırrı
uzun yaşamanın en temel sırrı :
kimsenin işine "k a r ı ş m a m a k"
herşeye dahil olmamak.
hatta bazen kokmaz bulaşmaz martı b.ku gibi davranmaktır.
bana dokunmayan yılan bin yıl yaşasıncılıkla karıştırılmasın. o başka birşey.
haddini bilmek manasında söylüyorum.
kimsenin işine "k a r ı ş m a m a k"
herşeye dahil olmamak.
hatta bazen kokmaz bulaşmaz martı b.ku gibi davranmaktır.
bana dokunmayan yılan bin yıl yaşasıncılıkla karıştırılmasın. o başka birşey.
haddini bilmek manasında söylüyorum.
devamını gör...
fakirlerin yaptığı ufak şımarıklıklar
yağmurda yürüme mesafesi yere minibüsle gitmek.
devamını gör...
filtre kahve
şekersiz olmak kaydıyla sade de içerim sütlü de.
buzlu içeceksem sütlü tercih ederim.
kenya aa ilk tercihimdir.
buzlu içeceksem sütlü tercih ederim.
kenya aa ilk tercihimdir.
devamını gör...
ölmeden önce yapılacaklar listesi
hain bir köpeğin acılar içinde can çekiştiğini, ölmek için yalvardığını ama bir türlü ölemediğini görmek.
devamını gör...
quick china
gereksiz pahalı mekan.
fiyatı belki uzakdoğu mutfağı için normal karşılanabilir ama bana göre pahalı.
pazartesi günü %25 indirim varmış, 5 kişi ortaya karışık söyledik, hepsinden yedik.
baya yedik doyduk ama kişi başı 750₺ verdik. eğer başka gün olsaydı 1,000₺ verecektik.
hacı dayı bu fiyat ne böyle. aramızdan biri suşi'ci diğerleri benim gibi anlamıyorum. herkes beğendi. evet kötü değil ama 1,000 lirayı bırak 300 lira bile etmez bence. daha dün hamsi aldık ailecek yedik, kilosu 100 lira. hamsi buna 100 basar şakasız söylüyorum.
evet farklı bir tat, denemek lazım ama bizim gül gibi yemeklerimiz dururken (yanlış anlamayın ama) suşi'ye 1,000 lira vermek ultra enayilik.
asgari ücret 22 bin lira, günlüğü 730 lira yapıyor. 1.5 günlük asgari ücreti sadece tek öğüne vermek zaten saçma ama suşi'ye vermek daha saçma.
pazara gidiyoruz, arabayı ağzına kadar dolduruyoruz 1000 tutmuyor. her hafta da gitmiyoruz. aylık 3 defa gitsek max 2500 harcıyoruz. 1 aylık pazar alışverişi yerine 2 kişi 1 öğün yemek yiyorsun.
beyaz yakayı böyle düdüklüyorlar işte.
neyse bir daha gideceğimi sanmıyorum. illa balık yiyeceksem giderim balık alırım. bak norveç somunu yarım kilo 300'e aldık. eşimle 2 kişi yedik. pahalı balık bile suşi'nin yanında bedava kalıyor.
fiyatı belki uzakdoğu mutfağı için normal karşılanabilir ama bana göre pahalı.
pazartesi günü %25 indirim varmış, 5 kişi ortaya karışık söyledik, hepsinden yedik.
baya yedik doyduk ama kişi başı 750₺ verdik. eğer başka gün olsaydı 1,000₺ verecektik.
hacı dayı bu fiyat ne böyle. aramızdan biri suşi'ci diğerleri benim gibi anlamıyorum. herkes beğendi. evet kötü değil ama 1,000 lirayı bırak 300 lira bile etmez bence. daha dün hamsi aldık ailecek yedik, kilosu 100 lira. hamsi buna 100 basar şakasız söylüyorum.
evet farklı bir tat, denemek lazım ama bizim gül gibi yemeklerimiz dururken (yanlış anlamayın ama) suşi'ye 1,000 lira vermek ultra enayilik.
asgari ücret 22 bin lira, günlüğü 730 lira yapıyor. 1.5 günlük asgari ücreti sadece tek öğüne vermek zaten saçma ama suşi'ye vermek daha saçma.
pazara gidiyoruz, arabayı ağzına kadar dolduruyoruz 1000 tutmuyor. her hafta da gitmiyoruz. aylık 3 defa gitsek max 2500 harcıyoruz. 1 aylık pazar alışverişi yerine 2 kişi 1 öğün yemek yiyorsun.
beyaz yakayı böyle düdüklüyorlar işte.
neyse bir daha gideceğimi sanmıyorum. illa balık yiyeceksem giderim balık alırım. bak norveç somunu yarım kilo 300'e aldık. eşimle 2 kişi yedik. pahalı balık bile suşi'nin yanında bedava kalıyor.
devamını gör...
fakirlerin yaptığı ufak şımarıklıklar
mega çigköfte dürüm ne kadar?
120
yok gramaj ne kadar?
150
200 yapsak ne olur?
150 lira olur
tamam öyle olsun bir tanede büyük ayran?
işin güzel yanı;
çıkarken de ben anlatıyordum ücreti, adam 160 alacaksın dedi(ama unutmayın büyük ayranda var) yani ben 175 vermeyi planlarken 160 verdim çıktım.
normalde fiyatlar
büyük ayran 25
normal 100 gr dürüm 90 lira
mega 150gr dürüm 120 lira.
ben 200 gr dürüm + büyük ayran 160 verdim.
normalde 175 vermem lazım ama ses etmedim. çünkü fiyatı veren muhabbeti yaptığım adamdı ve o adamda beni tanıyor biraz sohbetimiz var, belki ondan yapmıştır diye şey etmedim. yani mega dürüm + ayran parasına 15 lira daha ekleyip 150 yi 200 yaptırmışım gibi oldu.
bu arada oses çiğköfte idi, maalesef komagene kapalıydı. ayrıca internetteki yemek sepeti fiyatı sade mega dürüm 180 lira.
hem kardayım, hem çiğköfteye doydum dolu dolu. garnitürde doluydu.
120
yok gramaj ne kadar?
150
200 yapsak ne olur?
150 lira olur
tamam öyle olsun bir tanede büyük ayran?
işin güzel yanı;
çıkarken de ben anlatıyordum ücreti, adam 160 alacaksın dedi(ama unutmayın büyük ayranda var) yani ben 175 vermeyi planlarken 160 verdim çıktım.
normalde fiyatlar
büyük ayran 25
normal 100 gr dürüm 90 lira
mega 150gr dürüm 120 lira.
ben 200 gr dürüm + büyük ayran 160 verdim.
normalde 175 vermem lazım ama ses etmedim. çünkü fiyatı veren muhabbeti yaptığım adamdı ve o adamda beni tanıyor biraz sohbetimiz var, belki ondan yapmıştır diye şey etmedim. yani mega dürüm + ayran parasına 15 lira daha ekleyip 150 yi 200 yaptırmışım gibi oldu.
bu arada oses çiğköfte idi, maalesef komagene kapalıydı. ayrıca internetteki yemek sepeti fiyatı sade mega dürüm 180 lira.
hem kardayım, hem çiğköfteye doydum dolu dolu. garnitürde doluydu.
devamını gör...
ölmeden önce yapılacaklar listesi
ölmeden önce kendime bir ölmeden önce yapılacaklar listesi hazırlamayı düşünüyorum şu aralar, bu da listenin ilk maddesi sayılabilir aslında.
devamını gör...
