zaman tüneli
sözlüğün en yakışıklı 45 yaş üstü yazarı
ne ilk gruba ne ikinci gruba dahil olabildim, hayat sen ne çabuk harcadın beni.
devamını gör...
papa 14. leo'nun türkiye ziyareti
muhalif troller yardırırken özgür özel şu anda inhiliz başbakanının kıçını öpmekle meşgul.
yahu hangi yüzyıda yaşıyosunuz da papanın ayin yapmasına karşı çıkıyorsunuz.
özgür bu kalitesiz heriflere mi maaş veriyosun?
yahu hangi yüzyıda yaşıyosunuz da papanın ayin yapmasına karşı çıkıyorsunuz.
özgür bu kalitesiz heriflere mi maaş veriyosun?
devamını gör...
ölüm
ölümü birinci elden yaşamış biri olarak hakkında anlatacağım fazla şey var sanırım. ama ben bu yazımda biraz daha farklı bir yerinden yaklaşmayı planlıyorum.
6 yıldır her şeyimi paylaştığım, arkadaşlığı farklı bir boyutta yaşadığım, sevgili olmadığım ama 2 sevgilinin yaşadığından daha ötede bir yakınlığım olan erkek arkadaşımın babasının ani kayıp haberini aldık dün.
ölüm insanı çok değiştiren, hatta bambaşka biri yapan bir şey. elinde avucunda ne varsa tersyüz oluyor ve her şeyi baştan inşa ediyorsun. ve oradan ne çıkacağı, senin neye dönüşeceğin asla belli değil.
bir de ölüm taşıması korkunç zor bir yük. tamam, ilk günkü ağırlıkta kalmıyor ama asla sıfıra da inmiyor. karşındaki insanın da o yükü artık sırtlandığını bilmek çok çaresiz bir durum.
insan karşısındakinin acısına ortak olmak istiyor ama o yük tamamen kişiye özel.
ve çok yakınındaki bir insanın da artık ölüm tecrübesinin olması ilişki açısından da zorlu bir süreç.
6 yıldır her şeyimi paylaştığım, arkadaşlığı farklı bir boyutta yaşadığım, sevgili olmadığım ama 2 sevgilinin yaşadığından daha ötede bir yakınlığım olan erkek arkadaşımın babasının ani kayıp haberini aldık dün.
ölüm insanı çok değiştiren, hatta bambaşka biri yapan bir şey. elinde avucunda ne varsa tersyüz oluyor ve her şeyi baştan inşa ediyorsun. ve oradan ne çıkacağı, senin neye dönüşeceğin asla belli değil.
bir de ölüm taşıması korkunç zor bir yük. tamam, ilk günkü ağırlıkta kalmıyor ama asla sıfıra da inmiyor. karşındaki insanın da o yükü artık sırtlandığını bilmek çok çaresiz bir durum.
insan karşısındakinin acısına ortak olmak istiyor ama o yük tamamen kişiye özel.
ve çok yakınındaki bir insanın da artık ölüm tecrübesinin olması ilişki açısından da zorlu bir süreç.
devamını gör...
yazarların kendilerini tanımlama şekli
çirkin.
devamını gör...
ruh halini anlatan şarkı sözleri
ne kış dedim ne bahar / içtim sabaha kadar
erken ağardı saçlar / yılların günahı ne?
doldur be kardeşim. belki yarın ölürüz içmeye ihtimal kalmaz.
erken ağardı saçlar / yılların günahı ne?
doldur be kardeşim. belki yarın ölürüz içmeye ihtimal kalmaz.
devamını gör...
123
bugün modumuz bu abiler ve dilara sakpınar. 3 saatlik bir dinleme ve izleme sonrası drill'den fall'a anca geçebildim. bir iki saat daha fall dinlerim. sonrasında huzuv(r değil v) var, şimdi var, that's why var, anja var, sun in the arms of love var, binalar var, again var, aşk şarkısı var, the owl var falan filan.
dilaraağğğ gazel düştü bağlara, bul beni annem.
dilaraağğğ gazel düştü bağlara, bul beni annem.
devamını gör...
güne bir şarkı bırak
devamını gör...
öksüzler
zannederim akranlarım içerisinde benim gibi birçok kişiye yan travma yaratmış, 1973 tarihli ertem göreç filmidir.
senaryosunu filmin başrol oyuncularından zeynep değirmencioğlu'nun babası ve erdoğan tünaş tarafından yazılan filmin yapımcısı da filmin diğer başrol oyuncusu sezer inanoğlu'nun babası berker inanoğlu'dur. bu açıdan bir family company güveni oluşturan filmin diğer oyuncuları da yıldızlar geçitidir. ekrem bora, erol taş, hulusi kentmen, nubar terziyan, mahmut hekimoğlu, ali şen, leman akçatepe ve daha kimler kimler... hale soygazi yardımcı oyuncu olarak açıyor filmi. öyle bir film.
yine tabii ki dram dozu kontrolsüz ve biraz da mantık çizgisinden uzaklaşarak üzerimize serpilse de, bu filmi şu ana kadar izlediğim filmlerden ayıran daha gerçekçi bir toplum çatısı mevcut. mahallelinin kolektif ıq düşüklüğü sebebi ile sezercik'i önce linç edip sonra vicdan devreye sokulmasıyla kol kanat germesi buna bir örnektir.

öte yandan her yeşilçam filminde olan "her şeye hemen ikna olan" karakterler yine bu filmde de var. bahçede oynarken kaybolan çocuğun, hastanede "denize düşüp boğulması" sonucu ölen çocukla kıyafetleri aynı diye aynı çocuk olduğuna kanaat getirip kabullenmek, yakınını kaybeden insanın sorgulama dinamikleri ile taban tabana ters ama filmin de hızlı akması lazım. aynı çabuk ikna olma durumu filmin finalinde de var. travmayı hem çabuk kabul edip hem hemen atlatma eğilimi yine duygusal çatışmadan uzaklaştırıyor. buna rağmen gerçekten insanın içine dokunan sahneleri de var. paraları olmadığı ve bir mağarada bulundukları halde "aç değiliz açıkta değiliz" repliğini duyduğumuz çocuk bir noktada buz gibi işliyor insanın içine.
fıstık'ın açık arttırma sahnesindeki total resim de benim içimi acıtır hep. ayşe'nin en yüksek fiyatı verip sıpayı sezecik'e verdiği an, sanki dünyadaki her kötülük bitmiş hissi bırakıyor damakta. yine de kardeşini kaybetmiş, kendisi de öksüz olan ve öksüzler için yardım faaliyetleri sürdüren bir kişinin o noktaya kadar, başka bir öksüzü zorbalamasını da senaristin akıl tutulması olarak okuyabiliriz.
tıp dünyasındaki mucizeler bu filmde de mevcut. ayşe'ye araba çarpıyor. tek çizik, kanama, yaralanma, konuşmada bir aksaklık yok ama ayşe sakat kalıyor. normalde komada olması gerekirken, annesi gibi o da tok bir şekilde kendini ifade edebilecek bellek gücüne sahip. yani bu şeyler biraz ölmeyi bayılmak sanmak tadı veriyor ama welcome to yeşilçam.
senaryosunu filmin başrol oyuncularından zeynep değirmencioğlu'nun babası ve erdoğan tünaş tarafından yazılan filmin yapımcısı da filmin diğer başrol oyuncusu sezer inanoğlu'nun babası berker inanoğlu'dur. bu açıdan bir family company güveni oluşturan filmin diğer oyuncuları da yıldızlar geçitidir. ekrem bora, erol taş, hulusi kentmen, nubar terziyan, mahmut hekimoğlu, ali şen, leman akçatepe ve daha kimler kimler... hale soygazi yardımcı oyuncu olarak açıyor filmi. öyle bir film.
yine tabii ki dram dozu kontrolsüz ve biraz da mantık çizgisinden uzaklaşarak üzerimize serpilse de, bu filmi şu ana kadar izlediğim filmlerden ayıran daha gerçekçi bir toplum çatısı mevcut. mahallelinin kolektif ıq düşüklüğü sebebi ile sezercik'i önce linç edip sonra vicdan devreye sokulmasıyla kol kanat germesi buna bir örnektir.

öte yandan her yeşilçam filminde olan "her şeye hemen ikna olan" karakterler yine bu filmde de var. bahçede oynarken kaybolan çocuğun, hastanede "denize düşüp boğulması" sonucu ölen çocukla kıyafetleri aynı diye aynı çocuk olduğuna kanaat getirip kabullenmek, yakınını kaybeden insanın sorgulama dinamikleri ile taban tabana ters ama filmin de hızlı akması lazım. aynı çabuk ikna olma durumu filmin finalinde de var. travmayı hem çabuk kabul edip hem hemen atlatma eğilimi yine duygusal çatışmadan uzaklaştırıyor. buna rağmen gerçekten insanın içine dokunan sahneleri de var. paraları olmadığı ve bir mağarada bulundukları halde "aç değiliz açıkta değiliz" repliğini duyduğumuz çocuk bir noktada buz gibi işliyor insanın içine.
fıstık'ın açık arttırma sahnesindeki total resim de benim içimi acıtır hep. ayşe'nin en yüksek fiyatı verip sıpayı sezecik'e verdiği an, sanki dünyadaki her kötülük bitmiş hissi bırakıyor damakta. yine de kardeşini kaybetmiş, kendisi de öksüz olan ve öksüzler için yardım faaliyetleri sürdüren bir kişinin o noktaya kadar, başka bir öksüzü zorbalamasını da senaristin akıl tutulması olarak okuyabiliriz.
tıp dünyasındaki mucizeler bu filmde de mevcut. ayşe'ye araba çarpıyor. tek çizik, kanama, yaralanma, konuşmada bir aksaklık yok ama ayşe sakat kalıyor. normalde komada olması gerekirken, annesi gibi o da tok bir şekilde kendini ifade edebilecek bellek gücüne sahip. yani bu şeyler biraz ölmeyi bayılmak sanmak tadı veriyor ama welcome to yeşilçam.
devamını gör...
sözlükte ağzı dualı bir insan evladı olmaması
herkes zerhoş herkes ayyaş.
devamını gör...
kendini komik sanan sözlük yazarları
ben kendime gülüyorum ya gerisi boş.
komik kendim..
komik kendim..
devamını gör...
sözlükle ilgili sosyolojik tespitler
game of thrones kitabında second sons diye bir birlik vardı. bu arkadaşlar, ailelerinin ikinci erkek çocukları oldukları için işin başına geçemeyeceklerdi. bu sebepten bu ikinci oğullar bir birlik kurup zorlu görevlere atılan bir birlik oluşturmuşlardı. dışlanmışlar birliği…
aklıma sözlüğe girdikçe bu birlik geliyor, cinsiyetten bağımsız.
aklıma sözlüğe girdikçe bu birlik geliyor, cinsiyetten bağımsız.
devamını gör...
istanbullu egosu
ıstanbullu egosu, yozgat'tan 7 yıl önce çıkıp ıstanbul'a okumaya veya 3 kuruşa çalışmaya gelmiş tipte varsa, sıkıntı.
ben 200 yıllık ıstanbullu olsam, yerleşmiş aile kültürüm olsa ve ıstanbullu gibi davranıp yaşasam, benim de ıstanbullu egom olurdu.
normal.
ben 200 yıllık ıstanbullu olsam, yerleşmiş aile kültürüm olsa ve ıstanbullu gibi davranıp yaşasam, benim de ıstanbullu egom olurdu.
normal.
devamını gör...
ay yiğidin öz gardaşı
yiğit yiğidin yoldaşı
at yiğidin öz kardaşı
sağlık her şeyin başı
gamlanma gönül gamlanm
at yiğidin öz kardaşı
sağlık her şeyin başı
gamlanma gönül gamlanm
devamını gör...
aykut’a bakılırsa alex sanki kendi kalesine gol attı (yazar)
devamını gör...
2015 volkswagen dizel skandalı
(bkz: dieselgate)
devamını gör...
2015 volkswagen dizel skandalı
volkswagen amerika pazarında dizel araçlarını satmak için bir satış stratejisi geliştiriyor, araçlarını clean diesel adıyla pazarlıyor. fakat burada şöyle bir sıkıntı var, volkswagen'in clean diesel olarak sattığı arabalar hiç de temiz değilmiş. yaydığı nitrojenoksit miktarı olsun, saldığı diğer gazlar olsun çok tehlikeli. daha sonra bunlar volkswagen'i teste sokmak istiyorlar, işte skandal şimdi başlıyor. volkswagen mühendisleri bu nitrojenoksit miktarını test sonuçlarında göstermemek için bu aracın test aşamasına girdiği an (yani bu tekerleklerin döndüğü an) direksiyon oynamıyorsa burada motor beyni anlıyor ve nitrojenoksit'i salmıyor. tabi bu anlaşılınca volkswagen'in dizel araçları amerika'da yasaklanıyor. buradan diğer skandallar da patlıyor ve mercedes ve bmw de avrupa'da belirttiği emisyon değerlerinin çok çok üstünde sonuçlar verince davalık oluyor.
devamını gör...
istanbullu egosu
hepsinde olmamakla birlikte;
vapurda yer yok diye haykırıp, boğaz manzaralı selfie çekerken şehrin ruhunu hissetmektir.
boğaz manzarasında kahve içip, tüm dünyanın sana hayran olduğunu sanmaktır.
trafikte 5 dakika bekleyince sanki şehir sana hizmet ediyor sanmaktır.
istanbul’da yaşamakla nobel kazanmış gibi hava atmaktır.
4 yıl yünivörsiti okurken şahit oldum swh.
vapurda yer yok diye haykırıp, boğaz manzaralı selfie çekerken şehrin ruhunu hissetmektir.
boğaz manzarasında kahve içip, tüm dünyanın sana hayran olduğunu sanmaktır.
trafikte 5 dakika bekleyince sanki şehir sana hizmet ediyor sanmaktır.
istanbul’da yaşamakla nobel kazanmış gibi hava atmaktır.
4 yıl yünivörsiti okurken şahit oldum swh.
devamını gör...


