zaman tüneli
güne bir şarkı bırak
nasıl hikaye.. nasıl hikaye.. akıyor..
devamını gör...
azra akilah kohen
edebiyatımızın lvbel c5'i. kalitesizliğin fazlası ile değer bir gördüğü bir çağda kitapların bu kadar çok satması gayet normal.
devamını gör...
ağır gelen hisler
zihnimin beni olmayan şeylere inandırması sonucu kapıldığım dehşet.
öyle akla mantığa sığmayan şeyler öne sürüyor ve benimle adeta dalga geçiyor ki; “hıı sen inanma ama ya öyleyse?” deyip beni paralize ediyor. inanmaktan başka çare bulamıyorum.
bu dehşet, korku ve de çaresizlik hisleriyle baş etmek o kadar zor ki!
hep beraber toplanıp beynimi ortaya alıp, ona güzel bir ders verelim. katılmak isteyenler için onam formu ileteceğim. tşkler.
öyle akla mantığa sığmayan şeyler öne sürüyor ve benimle adeta dalga geçiyor ki; “hıı sen inanma ama ya öyleyse?” deyip beni paralize ediyor. inanmaktan başka çare bulamıyorum.
bu dehşet, korku ve de çaresizlik hisleriyle baş etmek o kadar zor ki!
hep beraber toplanıp beynimi ortaya alıp, ona güzel bir ders verelim. katılmak isteyenler için onam formu ileteceğim. tşkler.
devamını gör...
venezuela
venezuela ya da nijerya ya da liberya bir halt olmayabilir ama bu abd'ye gidip ülkeyi işgal etme hakkı vermez.
devamını gör...
sözlük yazarlarının kol saatleri
hamilton khaki field automatic
otomatik saate başlangıç olarak aldım ve memnunum.
gelgelelim, o başlangıçta kalmak biraz üzücü oldu. zira saat sevgisi geliştikçe beğeni kriterleri de baya değişiyor.
mesela, quartz saatler hızlıca ilgi alanından çıkabiliyor. otomatik piyasasında giriş seviyesi üstü iyi bir saat 3000 - 5000 $ bandında ki, onu da overrated orta segment isviçre saatlerinin domine ettiğini görüyorsun.
markanın değil, o markanın orta altı ve orta segmentte ürettiği saatlerin overrated olmasından bahsediyorum. fiyat-performans verimi bu noktadan üst segmente kadar hiç tatmin edici değil. 1000 dolara satın alabileceğin bir saate kıyasla çok büyük bir fark vaad etmezken fiyatlar 5-6 katına kadar çıkıyor. diğer yandan bütün markalar her yıl giriş seviyesinde 500-1000 dolar fiyat bandında piyasaya harika ürünler sürüyor. zira giriş seviyesinde rekabet çok güçlü. bir tarafta sağlamlık, mekanizma, cam kalitesi, güç rezervi, kadran işlemesi gibi kriterlerde gayet tatmin edici bir ürüne 1 birim ödemek varken diğer tarafta bu kriterlerde çok önemli bir fark vaad etmeksizin 5-10 birim talep ediliyor. genellikle önemli fark kordon kalitesinde oluyor. ki bu fark da o fiyat farkına değecek bir şey değil.
dahası, giriş seviyesinde piyasa o kadar geniş ve rekabet o kadar güçlü ki, bu durum üst segmentleri dahi etkileyip yeni tasarımlara yönlendiriyor. tissot prx’in retro rüzgarı ve citizen’le (tsuyosa, zenshin vs) rekabeti öyle bir talep yarattı ki, rolex bile buna bigane kalamayıp bir ürününün tasarımına (bkz: rolex land-dweller) yansıttı. keza bir tarafta kendine has retro tasarımlarıyla orient zaten yıllardır harikalar yaratıyor. diğer yanda seiko’nun giriş seviyede ürün çeşitliliği muazzam. gelgelelim, orta segmentte, özellikle isviçre markalarında böyle bir etki yine yok. hala benzer tasarımlar, benzer kalite/performans vaadleriyle piyasaya sürülüp görece çok yüksek fiyatlanıyor. orta segmentin geniş fiyat skalasında böylesi bir kısırlık var. (bu arada ‘orta segment’ derken giriş seviyesinin birkaç tık üstüne kadar olan seviyeyi kast ediyorum. yoksa profesyonel saat piyasasında rolex’i orta segment olarak sınıflandıran da var)
hasılı, saat zevkinin parayla bu kadar ilişkili olması, biraz da piyasadaki bu segment-fiyat orantısızlığından kaynaklı. tam da bu nedenle “bir tane saatim olsun ama kaliteli olsun” yaklaşımı 10-15 bin dolara çıkana kadar çok mantıklı bir strateji değil. orta segmentten bir tane almaktansa, giriş seviyesinden birden fazla satın almak bu şartlarda hem daha mantıklı hem daha ekonomik.
otomatik saate başlangıç olarak aldım ve memnunum.
gelgelelim, o başlangıçta kalmak biraz üzücü oldu. zira saat sevgisi geliştikçe beğeni kriterleri de baya değişiyor.
mesela, quartz saatler hızlıca ilgi alanından çıkabiliyor. otomatik piyasasında giriş seviyesi üstü iyi bir saat 3000 - 5000 $ bandında ki, onu da overrated orta segment isviçre saatlerinin domine ettiğini görüyorsun.
markanın değil, o markanın orta altı ve orta segmentte ürettiği saatlerin overrated olmasından bahsediyorum. fiyat-performans verimi bu noktadan üst segmente kadar hiç tatmin edici değil. 1000 dolara satın alabileceğin bir saate kıyasla çok büyük bir fark vaad etmezken fiyatlar 5-6 katına kadar çıkıyor. diğer yandan bütün markalar her yıl giriş seviyesinde 500-1000 dolar fiyat bandında piyasaya harika ürünler sürüyor. zira giriş seviyesinde rekabet çok güçlü. bir tarafta sağlamlık, mekanizma, cam kalitesi, güç rezervi, kadran işlemesi gibi kriterlerde gayet tatmin edici bir ürüne 1 birim ödemek varken diğer tarafta bu kriterlerde çok önemli bir fark vaad etmeksizin 5-10 birim talep ediliyor. genellikle önemli fark kordon kalitesinde oluyor. ki bu fark da o fiyat farkına değecek bir şey değil.
dahası, giriş seviyesinde piyasa o kadar geniş ve rekabet o kadar güçlü ki, bu durum üst segmentleri dahi etkileyip yeni tasarımlara yönlendiriyor. tissot prx’in retro rüzgarı ve citizen’le (tsuyosa, zenshin vs) rekabeti öyle bir talep yarattı ki, rolex bile buna bigane kalamayıp bir ürününün tasarımına (bkz: rolex land-dweller) yansıttı. keza bir tarafta kendine has retro tasarımlarıyla orient zaten yıllardır harikalar yaratıyor. diğer yanda seiko’nun giriş seviyede ürün çeşitliliği muazzam. gelgelelim, orta segmentte, özellikle isviçre markalarında böyle bir etki yine yok. hala benzer tasarımlar, benzer kalite/performans vaadleriyle piyasaya sürülüp görece çok yüksek fiyatlanıyor. orta segmentin geniş fiyat skalasında böylesi bir kısırlık var. (bu arada ‘orta segment’ derken giriş seviyesinin birkaç tık üstüne kadar olan seviyeyi kast ediyorum. yoksa profesyonel saat piyasasında rolex’i orta segment olarak sınıflandıran da var)
hasılı, saat zevkinin parayla bu kadar ilişkili olması, biraz da piyasadaki bu segment-fiyat orantısızlığından kaynaklı. tam da bu nedenle “bir tane saatim olsun ama kaliteli olsun” yaklaşımı 10-15 bin dolara çıkana kadar çok mantıklı bir strateji değil. orta segmentten bir tane almaktansa, giriş seviyesinden birden fazla satın almak bu şartlarda hem daha mantıklı hem daha ekonomik.
devamını gör...
lübnan modeli
afganistan'a bir bakmanızı tavsiye ederim.
devamını gör...
venezuela
bir dönem venezuellanın niye her sene kainat güzeli olduğu araştırılınca, venezuella devlet petrol şirketinin organizatöre ihaleler verdiği saptanmıştı. organizatör değiştirilip bu güzellerden ikisinin tacına el konmuştu.
rüşvet ve yolsuzluğu sınırlarından aşıp uluslarası yarışmalara sokan, milletinin parasını hava olsun diye okyanus ötesine rüşvet vermek için kullanacak seviyede yönetime sahiptir.
b.k attığınız türkiye'de halkın yüzde 80'i seçime koşturuyor. venezuela'da sadece yüzde 20 oy kullanmaya gidiyor.
halkın demokrasiye inancı bu kadar düşük.
nerden çıktı diyosanız açıklayayım.
ekşideki taklavat trumpa gömüp, maduroyu demokrasi havarisi ilan etmiş durumda.
ekşi sözlüğün yaş ortalaması 60; ortalama eğitim düzeyi ortaokul terk.
gatil amariga çökecek petrol arıyomuş falan filan...
ay ne elit sözlük yaw...
rüşvet ve yolsuzluğu sınırlarından aşıp uluslarası yarışmalara sokan, milletinin parasını hava olsun diye okyanus ötesine rüşvet vermek için kullanacak seviyede yönetime sahiptir.
b.k attığınız türkiye'de halkın yüzde 80'i seçime koşturuyor. venezuela'da sadece yüzde 20 oy kullanmaya gidiyor.
halkın demokrasiye inancı bu kadar düşük.
nerden çıktı diyosanız açıklayayım.
ekşideki taklavat trumpa gömüp, maduroyu demokrasi havarisi ilan etmiş durumda.
ekşi sözlüğün yaş ortalaması 60; ortalama eğitim düzeyi ortaokul terk.
gatil amariga çökecek petrol arıyomuş falan filan...
ay ne elit sözlük yaw...
devamını gör...
depersonalizasyon
yaptığım spiritüel araştırmalar sonucu, 1800’lerde hindistan’da yaşamış bir yogini bir ruhsal öğretici olduğumu öğrendim. kendisi de yaşamın anlamını bulmaya çalışan, yoksul ama zihni zengin, sorgulamalar ve bilgelikle yolunu aydınlatmaya çalışan bir kadınmış. doğa içinde münzevi bir yaşam sürdürüp ölüp gitmiş.
bu araştırmayı yaptığım güvenilir olmayan kaynak (chat gpt) bana depersonalizyon ve derealizasyonlarımın bu yaşamımın günümüze bir aktarımı olduğunu söyledi. mantıklı bulduğum çok nokta var. dünyaya ait hissedememe ve çevreye kendi hayatına, hatta kendi öz bedenine yabancı hisseden biriyim. maalesef.
ah be kadın, başka birini bulamadın mı reenkarne olacak!?
edit: arkaya random hintçe bir şarkı düştü yazarken. işte bunlar hep işaret.
bu araştırmayı yaptığım güvenilir olmayan kaynak (chat gpt) bana depersonalizyon ve derealizasyonlarımın bu yaşamımın günümüze bir aktarımı olduğunu söyledi. mantıklı bulduğum çok nokta var. dünyaya ait hissedememe ve çevreye kendi hayatına, hatta kendi öz bedenine yabancı hisseden biriyim. maalesef.
ah be kadın, başka birini bulamadın mı reenkarne olacak!?
edit: arkaya random hintçe bir şarkı düştü yazarken. işte bunlar hep işaret.
devamını gör...
lübnan modeli
daha saçma bir yönetim sistemini bulmak gayet zor.
devamını gör...
ağır gelen hisler
seni her şeyden çok sevdiğini bildiğin insana gerekli sevgiyi veremediğini düşünmek. bundan sonra daha çok sevgimi göstereceğim demek ama buna hiç fırsatın olmadan, o kişiyi kaybetmek.
devamını gör...
dita von teese
uzun yıllardır adı en çok ön planda olan burlesk * sanatçısı. kendisi bu sanatın kraliçesi olarak görülüyor. 
neredeyse tüm hayatı, bir pin up kızı gibi takılıp film noir aktrislerinin stilini yansıtması üzerine kurulu. giyimden makyaja, saçtan duruşa kadar her şeyi bu dönemin zarafeti üzerine inşa etmiş. ''bas filtreyi baaaas'' kafasıyla elde edilen doğal bir cilde sahip olduğu belirtiliyor. kendi çapında, 1940'lar ve 1950'ler döneminin günümüz stil ikonu.
yaptığı iş, yani burlesk; vintage stili, zarif striptiz ve tiyatronun bir karışımı. şovları dümdüz soyunmaktan ibaret değil, koreografisi ince düşünülmüş kısa hikayeler gibi. bu şovlar, devasa şampanya kadehleri, atlıkarıncalar veya aynalı küvetler gibi büyük ve detaylı setlerle sahnelenir. teese'ın sahnesi, bir bodrum katındaki kulüpten çok, küresel çapta tanınan, görkemli ve tarihi mekanlarda gerçekleşir.
kariyerine bakınca 30 yıldan fazladır sektörde aktif. kendi gösterilerinin yaratıcı yönetmeni, koreografı ve yapımcısıdır. marilyn manson ile olan sansasyonel birlikteliği sonrasında şöhreti ana akıma taşınmış, şuh markaların kendisiyle iş birliği yapması sayesinde adını daha da duyurmuş ve küresel bir ikon olarak sağlamlaşmıştır. the martini glass şovu, en popüler ve ikonik performansıdır.
- ukdeyi bırakan yazar pirate pilot'a, dita'nın imzalı dudakları müessesemizin beleş hediyesidir.

neredeyse tüm hayatı, bir pin up kızı gibi takılıp film noir aktrislerinin stilini yansıtması üzerine kurulu. giyimden makyaja, saçtan duruşa kadar her şeyi bu dönemin zarafeti üzerine inşa etmiş. ''bas filtreyi baaaas'' kafasıyla elde edilen doğal bir cilde sahip olduğu belirtiliyor. kendi çapında, 1940'lar ve 1950'ler döneminin günümüz stil ikonu.
yaptığı iş, yani burlesk; vintage stili, zarif striptiz ve tiyatronun bir karışımı. şovları dümdüz soyunmaktan ibaret değil, koreografisi ince düşünülmüş kısa hikayeler gibi. bu şovlar, devasa şampanya kadehleri, atlıkarıncalar veya aynalı küvetler gibi büyük ve detaylı setlerle sahnelenir. teese'ın sahnesi, bir bodrum katındaki kulüpten çok, küresel çapta tanınan, görkemli ve tarihi mekanlarda gerçekleşir.
kariyerine bakınca 30 yıldan fazladır sektörde aktif. kendi gösterilerinin yaratıcı yönetmeni, koreografı ve yapımcısıdır. marilyn manson ile olan sansasyonel birlikteliği sonrasında şöhreti ana akıma taşınmış, şuh markaların kendisiyle iş birliği yapması sayesinde adını daha da duyurmuş ve küresel bir ikon olarak sağlamlaşmıştır. the martini glass şovu, en popüler ve ikonik performansıdır.
- ukdeyi bırakan yazar pirate pilot'a, dita'nın imzalı dudakları müessesemizin beleş hediyesidir.
devamını gör...
şaman davulu

kısa bir süre önce hayatıma sevdiğim bir el tarafından sunulan anlamı yüksek bir hediye.. *
ruh ait olduğu yolu bilir..
ruh, doğduğu yeri unutmaz..
toprağın kokusunu, göğün rengini, ataların fısıltısını hep taşır içinde..
onu saklamaz, süslemez, değiştirmez.. yol karanlık olsa da bilir..
sisin içi olsa da bilir..
insan unutur, ruh unutmaz..
çağrıyı duyduğu anda
geri dönmenin vaktini kendi söyler..
göğün nefesi üzerime,
toprağın gücü içime,
ataların gölgesi ardıma düşsün..
ritim beni taşısın,
yol beni çağırsın,
ruh beni korusun..
ben geldiğim yere sadığım..
ben yürüdüğüm yola bağlıyım..
ben bu dünyanın hem sesi
hem sessizliğiyim.....
devamını gör...
hanım hanımcık kızın birdenbire masaya çıkıp dans etmesi
evet.. 'hiç olmazsa masaya çıkmasa eyiydi.' diyenler... :)
devamını gör...
ağır gelen hisler
adaletsiz gelir dağılımı nedeniyle hayatta ilerleyememek ve ilerleyemeyeceğini bilmek.
adaletsiz gelir dağılımının sorgulanmadan herkes tarafından kabul edilmesini görmek.
bazı mesleklerde (futbolcu gibi) işini iyi yapanların inanılmaz para kazanması diğer mesleklerde işini iyi yapanlara hak ettiği değerin verilmemesi.
katma değer üreten işlerde çalışan, eğitim, sağlık, üretim gibi alanlarda çalışanların toplumu ayakta tutmalarına rağmen sadece topa vuranlar, basket atanların çerez parası olarak gördükleri paraları alması.
adaletsiz gelir dağılımının sorgulanmadan herkes tarafından kabul edilmesini görmek.
bazı mesleklerde (futbolcu gibi) işini iyi yapanların inanılmaz para kazanması diğer mesleklerde işini iyi yapanlara hak ettiği değerin verilmemesi.
katma değer üreten işlerde çalışan, eğitim, sağlık, üretim gibi alanlarda çalışanların toplumu ayakta tutmalarına rağmen sadece topa vuranlar, basket atanların çerez parası olarak gördükleri paraları alması.
devamını gör...
aşk mı para mı sorunsalı
devamını gör...
aşk mı para mı sorunsalı
gerçek aşk, gerçekten 'kör' eder. parayı görmez de ilgilenmez de..
devamını gör...
kınalıada
heybeliden sonra en sevdiğim istanbul için ufak tatil yeridir. öneririm. kahvaltıcıları ve rum meyhaneleri enfestir. en son 8 ay önce gittim, sanırım 2-3 haftaya kaçacağım. başlık özlediğimi fark ettirdi….
devamını gör...


