zaman tüneli

2026 daha da kötü geçecek bir yıl. hani derler ya, gelen gideni aratır. o misal işte...

zihin; aranmak, dolanmak, konudan konuya sekmek ister. odaklanmak zihnimizin zorlanarak yaptığı, sıkıntılandığı, aşırı enerji harcadığı bir faaliyet. zihnimizin doğal eğilimi dağınıklıktan yana...

çocukken çok sıkılırdı. yapacak bir şey bulamamaktan evdeki minderleri dişlediğimi hatırlarım. internet yaygınlaştığından beri hiç sıkılmadım. internet varken sıkılmak başka bir şey olsa gerek ya da ben de böyle.

entropi arttırmak için yaşayan bir bünye insanın ki. habire düzensizliklere dalacak, kavga, dövüş, düzenleyecek, tasnifleyecek.

işte; zihin bu nedenle ''kaos'' istiyor. dalacak o kaosa düzen yaratacak. düzen varsa sıkılacak. düzeni bozmaya meyledecek.

iflah olmaz kafalar dediğimiz, dehp vb. durumlar, zihnimizin doğal halinin yükselmiş formları. batıyor bize ama normal yani...

(bkz: whataboutism)

babuke, sana ilk ve son defa cevap veriyorum. nu sözlükte bana yürüdü iddiasında bulunabilecek tek kadın sendin ben de nöroncana yazdım bunu. senin ismini daha önceden de bir yerlere yazasım geldi ve bunu sana ilettim sen de bana dedin ki, benlik bir sorun yok istediğin yere yazabilirsin. benim görsel hafızam iyidir. izin versinler ss atayım o cümleni de. bana aylar öncesinden istediğim yere yazabileceğimi söylediğin için yazdım.

büyücünün yürüdüğünü düşünmediğimi ve beni rahatsız eden şeyin ne olduğunu bu kadar duvara anlatsam kalkar anladım kardeş derdi bana.

ortaya yazılmayan konuşmalar var daha. büyücüye kalp attım dün mesela özelden. sen olsaydın öyle yapardın da herkes sen olmak zorunda değil. gelip bir iki kelime yazası da var bana ama gapattık gardaşım sözlüğü ablan kullanmayacak.

bana evet kapatmanı istiyorum deseydin kapatacaktım.
ben bu sözlükte bir tek sana bunu deme fırsatı verdim ve seni okudukça kendime dedim ki, “ nasssı la poşet sen bu zihniyetten etkilenmiş olamazsın”

kendime bir özeleştiri yaptığım zaman tüylerim diken diken oluyor sana beni reddetme fırsatı bile vermedim ki sen bana tatlı tatlı yok bana yürüdüğünüzü düşünmedim dedin.

ben sana yürüdüğüm için ne zaman utandığımı da söyleyeyim. time log check et anlayacaksın yalansız konuştuğumu ya da bu moderasyon desin ne bok yerseniz yeyin diye dökülelim. ben şappiye şifremi verip onun entry atmasını istediğim gün ya da bir sonraki günü sen bana, “ poşet bey siz kimsiniz konuşmuşuz zamanında, hatta tarot bakmışım size” gibi bir mesaj attın. niyetin beni zor duruma düşürmekti. ama kaçırdığın şöyle bir durum var, ben şappiye zaten bunları anlatmıştım senin rahatsız olabileceğin tek mesaj sisiye atıldı diye gir oku dedim.

burada hala bizi rezil ederken sustuk sustuk aman dedik kadındır konuşsun. insanlar bizi meriç olarak bilsin, omurgasız bilsin gerekirse. çünkü ben senin kafandaki insanın profiline göre yaşamıyorum. ya da bir başkasının.

ben ne kadar saygı ve hürmet gördüğümü biliyorum sosyal hayatımda. ben sözlük çocuk değilim. göz göze gelerek kuramayacağım bir cümleyi kimsenin dm kutusuna bırakmadım. (erkek ya da kadın)

benim kendimi kötü hissettiğim kadın pandasuratlıdır. bana şimdi desin kapat hesabını git buradan. sonra samimiyet ölçelim.

bak abicim diye başlayıp, yaz çiz istediğini sıfır hakkında benim hakkımda cevap yok. sisi bitti artık. kendine yakışanı yap bu saatten sonra.

ben çok kuvvetli herkesi asar keser bir adam da değilim. lizard kendine yakıştırmadığım bir entry attı slifer taklidi yaparak. beni slifer sandılar bu kalemimin iyi olmasından kaynaklı diye düşünüyorum çünkü ne tecavüz fantezisi ne de pedofili olayları oldu hayatımızda. her ne kadar maraba bir adam olsak da gadınlar çiçek dedik kötü ise yolumuz kesişmesin. (bunu da hata yapa yapa öğrendik).

sisi ben ölümsüzüm. bugün ölsem, beraber büyüdüğüm kadın ölene kadar yaşayacağım kolunda küçük prens ve tilki dövmesi olarak.
soundcloudda dijital fosillerim var benim. sisi bugün ölsem yine ölümsüzüm.

sisi evden çıkıp bir kadına ulaşmam 180 dakika. sözlük benim için flört ortamı da olmadı çoğunluk gibi. üst segment yazarlar gibi içerik de üretemedim ama uefa kupasına gidecek yazarlar katagorisine girmişimdir kendi gözümde ve önemli olan bu.

150 defa özür diledim iğrenç entry’i için. kendisine iletilmesini rica ettim ayı abiden.

ne nöron ne de sen bir kadının arkasından dahi kötü konuştuğumu iddia edemezsiniz ki beni en çok kıran şey slifer ile aynı kefeye konulmam oldu. anneme sövseniz bu kadar zoruma gitmezdi:d





ayı abi ile dm’den konuştuk helalleştik. yenge onu da beni de kötü şamarladı. biz yine delikanlı gibi konuştuk ettik sen hayırdır dedi ben cevap verdim vs vs .

lizard ayı abisinden cesaret alıp geldi benim nickaltıma. kardeşim bana hakaret et say söv ben de ello cello bir tip değilim zaten basit hayalleri olan bir adamım. maske düştü g””t göründü cümlesinin türkçe çevirisi “ ben neyin ne olduğunu bilmeden konuşan bir avelim” demek .

dün birisi de beni uyardı şurada yanlışsın biraderim dedi haklısın revize edeyim üstat dedim ve ekşide utanmam gereken entryleri kaldırdım.

neyse senin haddin olmayan konulara da değindim.

slifer, lucifer ayrı kişiler. ikisi de ilginç modeller.
ben slifer değilim. pedo, tecavüz vs ile beraber anılıyorum bu çok büyük yanlış be haksızlık bu.

beni tanıyan arkadaşlarıma da çok kırgınım birisi çıkıp bu avel slifer değil yazmadı şuraya ve beni bu iki topic(u: konu olan, olmaya dabilir // olmaya da bilir (>>>google olmayadabilir nasıl yazılır>>> bunu mu demek istedinizler falanlar filanlar amaaaaaan)
ile aynı yere koymalarına izin verdiniz.

ney. s canın sağolsun sisican bir mermi de sen at şu hassas kalbime kır sen de beni.sısısı

pandasuratlı bana bu sözlüğü kapatıp gidiyorsun derse giderim ve gelmem. merababenposet isimli bir hesap var o benim ama çaylak olan.

petr yan merab’dan kemeri almış. ben dün gece uyuyamadım maç yalan oldu bana slifer dedikleri için lucifer gibi gösterdikleri için .sisi

.sısısısı


o değil de her yere epppuuuuuur yazasım geliyor .sısısı yazasım geliyor.

len şappi sen orijinal bir kezopatrasın dün darbeci dediğin insana bugün kardeşim diyorsun .sisisi

.sisisisisis:d

yengem kapat derse giderim. demez ise 2025’in 14. ayının 15’ine kadar yazmam sonra iamnothorsetrader ya da wisemind olur yazarım.

pavyon sahneleri idare eder, dediğim dizidir.

normal şartlarda ankara menşeli pavyonlara kız arkadaşınızla giremezsiniz tabii ki. çünkü konsomatrisler kızın yanına gelip, en basitinden "güzelim, sen hangi mekândansın?" diye çapraz sorguya alırlar.* sonrası zaten kızılca kıyamet.

2035'e kadar mevcut tank sayısını binden üç bine, asker sayısı altmış binden yüz elli bine, obüs sayısını yüz elliden bin üç yüz elliye, nakliye kamyonlarının sayısını da beş bin küsürden altmış bine çıkartacaklar.



en iyi müttefikleri ise abd ve israel:



dw türkçe

***



6 nisan 2025

tıpkı fransa gibi gönüllü askerlik hizmeti başlatacaklar 2026'da. fransızlar aylık 800 almanlar ise 2600 euro teklif ediyor. belçika daha azını... ben fransız genci olsam almanya'daki düzenli kuvvetlere katılmayı tercih ederdim. birinci ve ikinci dünya savaşlarında özellikle balkan ülkelerindeki pek çok genç de aynısını yapmıştı.

heyecanı falan yok. kazasız belasız gelsin gitsin. götüreceklerini götürsün güzellikleri bana kalsın.
her sene aynı şey... bir esprisi de yok.
size başarılar

boğulmak için önce derinlik gerekir azizim. merak etme, sana sığ yerlerde yüzmeyi bırak demiyorum. benim cümlelerim sana fazla gelmiyorsa sorun yok; herkes anlayabildiği kadar okusun yeter sözlük için ama belli ki anlamadın yazdığımı. olsun bee sağlık olsun herkes herkesi anlayacak diye bişey yok :)

yeni yılın ilk gününü işaret eden zaman dilimi; aynı zamanda geride bırakılan yıla dair muhasebenin, geleceğe dair umutların ve küçük ritüellerin iç içe geçtiği duygusal bir an. insanlar yılın son günlerinde hem kaybettiklerini hem de kazandıklarını düşünür, geçmişle barışmanın ve yeni başlangıçlara yer açmanın yollarını arar; kimi için bu iç ses bir karar defteri, kimi içinse basitçe şükretme anıdır. sokaklar ışıklanır, evler sessizce ısınır ve paylaşılan anıların değeri artar; bu yüzden birçok kişi için bu his, özenle planlanan sohbetler, sofralar ve bazen profesyonel dokunuşlarla şekillenen bir yılbaşı organizasyonu ile dışa vurulur.

aslında mutsuz olmayan ama kendisini mutsuz sanan biri olabilir.

şöyle örnek vereyim: dün gece yurtta mutfağa girdim, kızlardan biriyle karşılaştım. nasılsın diye sorduğumda mutsuz olduğunu söyledi. tabi ben de sebebini sordum, belki yardımcı olabileceğim bir derdi vardır diye. şunları söyledi: "pandasuratli abla, her gün aynı şeyler. çok sıkıldım, o yüzden mutsuzum."

mutluluk ve mutsuzluk sanırım biraz yanlış anlaşılıyor. her gün içimizde kelebekler oynayacak diye bir şey yok. monotonluktan sıkıldıysanız da ufak bir değişiklik ile o günü farklı hale getirebilirsiniz. dilerim kimsenin büyük sıkıntıları, mutsuzlukları olmasın. ama arada sırada da olsa illaki canınızı bir şeyler sıkacak. onların çözülmesi bile mutlu eder insanı.

mutluluğu çok uzakta aramayın. bakın bugün ısınmak için benim kucağımı seçerek kim beni mutlu etti:

şimdi şöyle ki hiçbirimiz aynı değiliz. aynı olmadığımız gibi duygularımız, hislerimiz, hayata bakış açımız, beklentilerimiz aynı olamaz. kimi çok güçlü, kimi bir o kadar dirayetsiz. acı eşiğimiz eşit olamaz bu yüzden "kime göre neye göre ciddi ya da değil" diye tartışmaya açık bir konu.
hal öyle olunca karşımızdaki insana ön yargılı davranmamak gerekiyor. birazcık empatı işe yarayabilir. kimisi bununla yaşamayı öğrenmiş ve her şeye rağmen mutlu olabilir kimi de ne yaparsa yapsın göz ardı edemiyordır... sonuçta hepimiz insanız.
ciddiye almamız içln illa sağlığıyla mı savaş vermesi lazım ya da birini mi kaybetmeli onu dikkate almamız için?
senin değil onun ne hissettiği önemli daha çok?
acı , dert, sıkıntı, yarıştırmaya girmeyince anlıyorsunuz bazı şeyleri.
herkesin yükü kendine ağır kimi taşıyabilmeyi öğrenmiş kimi çuvallayıp duruyor siz de öyle uzaktan bakıp duracağınıza elinden tutup kaldırın
unutmayın " iyilik iyidir ."

her şeyi bilemezsin buna karşıyım. *

bildiklerini mütevazilik ile ortaya koy birine gerçekten hayrın dokunsun.
insanları ezer ve küçümsersen bilgini kimseye aktaramazsın. ve inan ki o bilginin hiçbir önemi yok..

bu insanlarla aynı ortamda bulunmak böyle hissettiriyor.

efendi adam. ben bir galatasaraylı olarak sevdim bu adamı. karakterli, beyefendi, prensiplerine bağlı, iş ahlakı yüksek. rakibe saygılı, polemikten uzak şekilde işini yapmaya odaklı, bahane üretmeyi sevmeyen parlak zekalı bir insan. allah yolunu, bahtını açık etsin..

rakibime de hayırlı olsun. umarım uzun seneler fenerbahçe'nin başında kalıp başarıdan başarıya koşar.
bazı insanlar hak ediyor.

sözlük yazarlarının %99 unu temsil eden tiptir.

kusura bakmayın ama bi bok değilsiniz arkadaşlar

pazar alışverişi yaptık. şimdi çay molası.

neredeyse hiçbir şey bilmediğini, bildiklerininse okyanusta bir damla olduğunu bilmektir.

insan bilgiye aç olmalı. ve çapını da bilmeli.

şu son olaylar ile ilgili tek yorumum ignorance is bliss....

sözlük dedikodularına cahilim aydınlatın yahu beni biraz...

birinden hoşlanmak o kadar zorken, şıpsevdi de değilseniz eğer böyle bir hissiyatınız geldiyse açılın gitsin bence.

dinin felsefesi tasavvuftur dedi.

düz cahil.