dram / yerli
6.3 / 10
puan ver

öne çıkanlar | diğer yorumlar

yılmaz erdoğan'ın oynadığı başka bir tv dizisi söyle deseler cevap veremem. bilmiyorum belki ilk bölüm olduğu içindir ama hemen hemen her sahnede yılmaz erdoğan var.

diziyi ilk bölümüyle değerlendirmek doğru olmaz. bence en az 3 bölüm izlemek ve ondan sonra karar vermek gerek.

pavyona gitmiş pavyon muhabbetini bilen biri değilim. geçenlerde çok güzel hareketler 2 de bir skeçte arif babasıyla pavyonları değerlendiren bir çocuğu oynuyordu.

meğer sosyal medyada gerçeği varmış ben be bileyim. onu izleyince anladım. o videoda babası bir mekan için çorbacıda çok bekletiyorlarmış diyerek gülüyordu.

ben de anlamamıştım. mekanın içinde çorba servisi olabilir ama pavyonun içinde neden çorbacı olsun yoktur ki falan derken gizem çözüldü bu akşam.

arkeoloji okuyan çocuk benim gibi pavyona gitmemiş ve pavyon kültürü olmayan yılmaz erdoğan'a çorbacı muhabbetini açıkladı.

pavyona gidenler pavyonda çalışan kadınlara görüşelim dediğinde pavyondaki kadınlar sen ben çorbacıda bekle ben geliyorum diyormuş.

skeç de bahsedilen hikâyede oymuş. bu vesileyle pavyon kültürünü de yavaş yavaş öğreten dizi olacak sanki.

şaka bir yana başkasına bayık gelebilir ama ben sürekli aforizma ve şiir kasan, edebiyat alıntıları yapan karakterleri seviyorum.

poyraz karayel de ezel de bu nedenle güzeldi. yılmaz erdoğan'ın lise edebiyat öğretmeni olması bence güzel.

ne yazık ki bu dizide de bir sürü zengin ve kibirli "iş insanı" var ama sanırım onlar eleştiri için konmuş.

dizi tv den izlemek için fazla uzun ama 2x olarak youtube dan izlenir. bir kaç bölüm sonra sarmazsa o da olmaz.

yalnız hazar ergüçlü rolünün hakkını vermiş.
devamını gör...
yılmaz erdoğan'ın gitgide entelektüel bir ibrahim tatlıses'e evrildiği sürecin tv dizisi aşamasındayız sanırım. oysa biz onun 'gerçek bir entelektüel olması ihtimalini sevmiştik.'.! (bir sonraki aşamada da müge anlı, esra erol benzeri 'mükremin abi kayıpların peşinde' tarzı gündüz kuşağı serisi mi gelecek..? gerçi neden olmasın.. para, rating, reklamın kralı orda. yılmaz erdoğan'ın ilgi alanı da o). hoş geldin 'kürt mantolu maradona'..!
devamını gör...
yalnız bunu ekşide falan demedilerse bir nevi modern vesikalı yarim misali olmamış mı dilberle azem'in hikayesi.. sanki yani..

tekrardan bir şeyler yazmak ve tanımı güncellemek istedim.
şu an belki 15 belki 20 dakikası kalmış diziyi bitirmeden önce kesinlikle beğendiğimi belirtmeliyim.
şuna çok dikkat ettim. zamanında benim bile rahatsız olduğum birtakım duyarsızlıklara değinmesi ya da eskiye özlem adı altında barınan edep, üslup ve adap şu zamanın esaslı problemidir.
şöyle örneklendirmeliyim günaydın, kolay gelsin, hayırlı işler ya da merhaba gibi eskiden söylenilen tebessüm edilen cümleler artık barınmıyor. telefonlar konuya girerek başlanılıyor her kim olursa olsun ve evet pat diye de kapatılıyor.
kimsenin kimseye tahammülü olmadığı gibi gençlerin dilinde küfür herkesin herkese her şeyi sorabilme yetkisi.
statü sahibi insanların bile adaptan uzak olduğunu görüyoruz. bu da demek oluyor ki birçok tweette yazıldığı gibi aa bu dizi eğitimle alakalı falan değil. daha gelenekselci bir yapısı var burada.
ikinci olarak öğretmenden bahsetmek istiyorum. öyle bir karakter ki içinde bütün edebi karakterleri buram buram barındırıyor sanki.
bu aslında bakarsak bir ara poyraz karayeldi fakat daha şairanesi. yani aslında sabahattin ali gibi bir karakter bu azem.
geçmiş zamanlarda yaşamış o türk yazarların yorgunluğunu, cümlelerini hissettim bu adama bakınca, dinleyince. öylesi güzel yazılmış öyle de hissederek oynamış göz kapaklarının düşüklüğü ve yavaş göz kırpışlarına kadar. ve bana göre bana hitap eden en muhteşem karakteridir yılmaz erdoğanın. tebrik edilesi.
bir diğer karakterlere kısaca değinmek isterim. dilberi çok güzel koz olarak kullanmışlar. piyasaya hitap edilmiş birçok öğeyle pazarlamışlar tıpkı onların evrenindeki gibi. çok soruyor çok kurcalıyor çok pavyon kadını ama günümüzdeki sanal pavyon kadınları gibi değil daha çok gerçek pavyon kadını gibi. hürmet etmeyi biliyor, duracağı yeri görüp de aşacağını fark ettiriyor. yapmacık da değil ki içindeki o küçük kız çocuğunu bir tek azem'e çıkardığını görüyoruz. o tip kadınların aradığı sadece eğitim ve zeka değil babacan bir erkek ararlar bunu da arada yapılan ağır abi tavır ve laflarla karşılanıyor öğretmen tarafından.
pekala o zaman şu arkeoloji okuyan ama ara sokakta bir otelde çalışan diğer karakterimize gelelim. karakter ne kadıköy çocuğu ne de semt kekosu belli ki kafası da çalışıyor ve durumu kötü olsa gerek ya da ailesi yoktur gibi geliyor. bir amaç uğruna seçmiş bu bölümü zira herkesin harcı değil. bu karakteri pek kimse merak etmez ama durumlar çıkar sonradan eminim. ben merak ediyorum doğrusu.
küfürbaz haydomuza gelirsek pavyonda çok böyle eleman vardır hatta çok daha sertler diye biliyorum. bu adam adeta bir "dırzo,tırrek,keko" falan iken nedir bu yumuşama anlamış değilim. olayın söylendiği gibi sadece "hapis yatanlara saygısı vardır"dan öte bir şey olduğunu düşünmek istiyorum. öteki türlüsü sırıtıyor.
dilberin kocasına gelirsek tipik semt abisi, mafyavari bir adam. gözlerini kocaman açması sahte gelmedi oldurmuş evet. bir de çok gözümüze sokmaz tadında bırakırsalar bu yersiz kavga ve aşk işlerini çok çok iyi, izlenir bir dizi olacağına eminim.
aklıma gelmişken azem ile dilberin sarıldığı zaman zaten hemen yatacakları belliydi. başta da dediğim gibi bir vesikalı yarim gibi olsun çok isitedim o esnada. çok sarıldılar yok bakışıyorlar hay allah öpüşmeye gidiyor olmadı ki şimdi derken görüntü orada son buldu ya tam aradığımı bulamadım. tabii ki dilber yaşantısı icabı hemen gelin güvey olacak sonra yanlış anlayıp trip atacaktı o da kör göze parmak olmuş fakat ben sarılamasınlar böyle bir hasret yaşansın bir aradayken bile isterdim. o öğretmen hemen cinselliği yaşamamalıydı sanki ya. sonraları olması gereken bir şeydi. ya da bütün gece bir aradaydılar ama kadın yatakta adam masasında yazarak falan geçmeliydi bence. o kısmı beğenmedim.
son olarak şu "artık telefonların insanları var" öyle kayda değer ki.
insanların görmesi gereken kaçırdığı her bir noktaya, değere ve anlara tek tek değinilmiş kaçıranlar olursa diye de sık sık değinmelere devam etmişler.
kaçırdığım başka şeyler olduysa da dikkatli herhangi bir arkadaş (bunu okuyabilmiş olan) lütfen ekleme yapsın tekrar hatırlamak isterim.
yazıyı kapatırken dizinin kalan kısmını izleyip yine bir şeyler bulursam ekleme yapacağım.
okuyan herkese teşekkürler.
devamını gör...
işte bunlar hep seks karikatürünü aklıma getiren dizi. arkadaş bu ne pavyon merakıymış ya. ayrıca o dans estetik falan değil seksi hiç değil.
devamını gör...
ben de biraz baktım belli yerlerde boş muhabbetler oluyor ben onu beğendim. hayatta her muhabbetimiz dolu değil sonuçta. diziler her sohbet konu ile alakalı bu bariz şu aralar. roman okuyormuş havasına kapıldım. bence de dizi güzel ve izlerim devamını diye düşünüyorum. uzun zamandır tv dizisi izlemeyen biri olarak.
devamını gör...
dilber'in dansı ne güzeldi ne de seksiydi. ankara'da yaşayan bir kız olarak söylüyorum; ortaokul zamanlarımda bile çok daha estetik duran ve çok daha iyi oynayan kadınlar, kızlar var. ha, emek vermiş dersini almış eyvallah.
devamını gör...
fragman aşırı(gereksiz derecede)gündem oldu, 1. bölümünü izleyen biri topu topu 10-15 dk bile dans sahnesi içermediğini görecektir ayrıca hangi düğüne giderseniz gidin o boy elbise ve dans eden kızlar olur bana abes gelmedi açıkçası
güzel sınama tadında bir dizi ortaya atmışlar
devamını gör...
senayo çok güzel de bu sahne çok abartı olmamış mı be yılmaz hocam? yani tamam anlıyorum pavyon ortamı sonuçta ama bu kadar yakın çekim, kameranın belli anlarda yavaşlaması ne biliyim uzaktan çek, yakın göstereceksende 2-3 saniye göster. bir şey değil ben zevkle izlerim ama yani bir dizi olmamalı bunun yeri. senaryoya diyecek laf yok, gayet izletiyor kendini.
devamını gör...
pavyon mevzu çok uzatılıyor. dizinin mesajı efsane. ilk bölümü izledim, ikinciyi izlemek için fırsat kolluyorum. bununla ilgili bir analiz yazabilirim ilk 5 bölümden sonra aklıma gelirse ve bozmazsa, ki yılmaz erdoğan'dan beklemiyorum bozmasını.
devamını gör...
ikinci bölümü de izledikten sonra kafamda ne yapmak istediği biraz daha oturan dizi.

bu bölümde dilber isimli karakterin üzerinden acaba kadının cinsel sömürüsünün eleştirisini yapmak adına pavyona "düşen" kadın konusuna mı girildi diyordum ama bazı sahnelerle seyirciye dilberin aslında nasıl biri olduğu gösterildiği için pavyon ve dans sahnelerini sırf ilgi çekici olsun diye koyduklarını düşünmeye başladım.

yani kadının sömürüsünün eleştirisini beklerken bizzat kendisi hazar ergüçlü üzerinden kadınları cinsel bir meta olarak sunup ticaretini yapıyor bana göre.

bu kuşak bilmez. tek kanallı dönemde insnalar dansöz görmek için yılbaşını beklerdi. fragmanları izlememiştim ama diziyi izlerken gördüm ki dans sahnelerinin sunumu çok yapay şekilde oluyor.

aynı yapaylık kubilay aka'nın ilk göründüğü sahnede ve rıza kocaoğlu'nun göründüğü ilk sahnede de vardı.

rıza kocaoğlu'nu zaten gösterecekseniz neden o şekilde bir giriş yaptınız anlamak mümkün değil ama kubilay aka'nın sahnesinde alevler içinden slow motion çıkararak karaktere karizma katmak istemişsiniz onu anladık.

adam iyi oyuncu ama fazla yakışıklı. o kadar yakışıklı olunca öyle bitirim olmuyor oturmuyor üstüne.

kıvanç tatlıtuğ 8 karakterine otursun diye saçını sıfır yapıp göbeğe kadar sakal ve yüzünde derin bir mermi yarası ile çıkmış öyle badass biri imajı vermişlerdi.

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

bu tiple olsa olsa en fazla emniyet amiri olur.
devamını gör...
ilk bölümün yarısına kadar tahammül edebildim. yılmaz erdoğan yaa abi gelmişsin kaç yaşına dizilerde hala özcan deniz gibi kendini böyle herkes bana hayran ben her şeyi çözdüm havaları falan olmamış maalesef. bu kadar kasıntılıkla nasıl oyunculuk yapıyor anlamıyorum, bir demet tiyatrodan sonra üzerine fazlasıyla yüklendiği egoyu taşıyamıyor. sürekli bir ders vermeler, varoş bir konuyla böyle ahlak taslamalar falan olmamış. pavyon sahnelerine ve hazar ergüçlüye ise hiç girmiyorum, ulan millet ne senaryolar çeviriyor biz hala 70ler pavyon modunda kalmışız. popi olduğundan dolayı bir süre daha izlenmesi devam eder sonra ne kadar çiğ bir yapım olduğu anlaşılacaktır bence.
devamını gör...
dün, üç bölümünü birden izlediğim dizi.
eski bir yılmaz erdoğan hayranıyım.
adama niye hayran olduğumu dün anladım.
adam babama benziyor, babamın kamera önü için daha süslü sözler söyleyen hali.
babam da insanları zekice laflar söyleyerek, bozar. aslında bunu bende yapıyorum.
neyse gelelim konuya.
adama, filmdeki tüm kadınlar tav olmuş.
niye, çünkü adam onlara ters yapmıyor, hayır demiyor.
yılmaz erdoğan yakışıklı değil ama yani işte tatlı dil ve yılan mevzusu.
belki de adamın eşine olan özlemini, onlar kendilerine gösterilen sevgi gösterisi sanıyorlar.
bence adamın karısını niye öldürdüğünü henüz kurgulamadılar.
orası dizi olgunlaştıkça oluşacak ki bence böylesi daha mantıklı.
baştan, her şeyi önümüze koymasınlar.
hocanın edebiyat dersleri, bence liseliler için sınav ekstrası. hem izleyin hem öğrenin.
ayça' nın sorunları ve annesinin ona yaklaşımı, ergen ebeveynleri için farkındalık oluşturabilir.
abartılan pavyon sahnesinde abartılacak bir şey göremedim.
oynayan kadın görmek için pavyona gitmeye gerek yok.
yerel ritüellerimiz oynayan kadınlarla dolu.
alkol ve kötü adamlar desen onların olmadığı dizi mi var?
yılmaz erdoğan'ın kırıp dağıtması, her kavgaya dalması biraz saçma olmuş ama yani dizi bu, her türlü dizi izleyicisini çekmek amaçlanıyor.
bence eğitici öğretici bolca yılmaz erdoğan'lı bir dizi olmuş.
devamını gör...
sanırım dizi adında hata olmuş.
doğrusu;

(bkz: azem in kadınları)

10 yıl mapusluktan sonra hayata dönen azem hoca, harem kurmak için çalışmalara başlar ve olaylar gelişir...
devamını gör...
fırsat bu fırsat diyip gerçek hayatta aynı yol hizasında bile yürüyemecek kadınları, tam da hayallerindeki gibi dizide kendine aşık gösteren solcu yılmaz erdoğan ile, pkk lobisinden ermeni destekçisi bir kadının oynadığı overrated dizi.
dizi boş sahnelerle doldurulmuş bir şekilde 2.5 saat arkadaşlar. gece yatarken “ulan ne güzel laf, tam senaryoya eklemelik” diye düşünülmüş aforizmalar da cabası.
ahmet batman ve kahraman tazeoğlu derin laflarının olduğu defterlerini vermiş olabilir yılmaz erdoğan’a.
tamam konu orta güzel olabilir, ancak böyle şeylerin filmi olur bi kere. konu bitecek 5-6 bölüme, o zaman klasik türk dizisine bağlayacak ve onun şuyu, bunun buyu diye ortaya yeni karakterler çıkacak.

“eskiden insanların telefonları vardı. şimdi görüyorum ki telefonların insanları var.” gibi bir söz nasıl vurucu olabiliyor? z-y’den akrabalar whatsapp durumlarına arabesk şarkıyla yazıyolar bunları.
hadi yine iyisiniz, akşamki bölümden aforizmalar var elimde. kaynağı sormayın lütfen içerde adamlarım var benim.


“-uzakta olmam her şeyi görmeme engel değil. kör değilim sadece görmezden geliyorum.
-biliyorum “yarın yeni bir gün doğacak” hikayeleri, inananı kanatır ancak. o yüzdendir sadaka vaatlere tenezzül etmeyişim.
-yolumdan dönemediğim için değil seninle hiçbir yolda yürüyemeyeceğimi bildiğim için gidiyorum dilber!”
devamını gör...

bu başlığa tanım girmek için olabilirsiniz.

zaten üye iseniz giriş yapabilirsiniz.

"inci taneleri" ile benzer başlıklar

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim