zaman tüneli
acı veren en büyük şey nedir sorusu
dile getirmek istemeyeceğimiz ne varsa hepsi biraz acıdır benim için.
devamını gör...
içmedeyiz normal sözlük
bir süredir bizimkileri görmediğim için babamın biralarını çalamıyordum.
bugün artık bu işe son vermeliyim dedim ve evde kalan son birayı sahiplendim*

vanilya kokulu mum eşliğinde kedimin yumuş yumuş yatağında oturarak have a nice life dinliyorum.
bir de arada bir camı açıp soğuğu yiyerek hayatta olduğumu hissediyorum.
bu arada aralık ayında bile peşimi bırakmayan o sivrisineklerin de sivriliklerini siviyim.
bugün artık bu işe son vermeliyim dedim ve evde kalan son birayı sahiplendim*

vanilya kokulu mum eşliğinde kedimin yumuş yumuş yatağında oturarak have a nice life dinliyorum.
bir de arada bir camı açıp soğuğu yiyerek hayatta olduğumu hissediyorum.
bu arada aralık ayında bile peşimi bırakmayan o sivrisineklerin de sivriliklerini siviyim.
devamını gör...
rumble in the jungle
(bkz: when we were kings) belgeseli, bu müsabakanın politik, kültürel ve psikolojik arka planını, tarihsel şahitlerin dilinden anlatan güzel bir çalışmadır.
devamını gör...
yazarların itiraf köşesi
yemin ederim bu hayatın stresinden çok yoruldum...
yani benim sıkıntım bana zaten yük... hayır bir de sizi mi dert edineyim?
bugün o kadar saçma sapan bir gün ki... ne üzülebiliyorum ne mutlu olabiliyorum... aslında üzülmem gerekiyor yani ama nasıl anlatsam nötr bir duyguya sahibim. baktım böyle olmuyor bende
günü küçük detaylara tutturdum zihnimi öyle meşgul ediyorum...umarım tekrarı yaşanmayacak şeyler çıkmaz karşımıza...yani çok sinirliyim, çok öfkeliyim... ve cümle kuramıyorum... beklediğim bir şeydi ama gerçekle yüzleşmek zor geliyor işte.ve bu gerçeği şu an hiçbir şey olmamış gibş yaşamak çok daha zor.
çaresiz insan modum açıldı gene...
ve diğeri sana : yazdığında beni bulamayacaksın...
zaten kaybetmiştin şimdi tamamen kayboldum...
ilk etapta sana çok sinir olmuştum yalan yok ama teşekkür ederim güzel insanlar tanımama vesile oldun...hiç haberin olmayacak ama küçük detaylar beni çok mutlu ediyor... teşekkür ederim
güldürüyorsun beni. çok uzaklara gitme.. kıyıda köşede ol.
bir de şey vardı dimi sen benim için değerlisin diyenler.
her anımda yanımda olacak olanlar
kıyamayanlar
üzülenler
sen benim bebeğimsin diyenler
prenses diye sevenler
güzelim diye yazanlar
bacım diye arayanlar
kanka diye gülenler.
....
ve birçoğu?
ben etrafımda kimseyi göremiyorum.
neredesiniz?
görünmezlik sihri mi yaptınız?
dudu periyi iyi dinlememişsiniz herhalde..
affetmeyeceğim hiçbirinizi . lafta olmuyor bazı şeyler.hemde hiçhepinize biraz kırgınım. aslında size kızamıyorum çok iyi davrandım... belki de davranmamam gerekiyordu çoktan kaybettiniz de haberiniz yok.(dokunsan ağlıcammm aslında bazı şeyler geçiyor gözümün önünden ama ağlamıcammmm... bugün değil. )
yani benim sıkıntım bana zaten yük... hayır bir de sizi mi dert edineyim?
bugün o kadar saçma sapan bir gün ki... ne üzülebiliyorum ne mutlu olabiliyorum... aslında üzülmem gerekiyor yani ama nasıl anlatsam nötr bir duyguya sahibim. baktım böyle olmuyor bende
günü küçük detaylara tutturdum zihnimi öyle meşgul ediyorum...umarım tekrarı yaşanmayacak şeyler çıkmaz karşımıza...yani çok sinirliyim, çok öfkeliyim... ve cümle kuramıyorum... beklediğim bir şeydi ama gerçekle yüzleşmek zor geliyor işte.ve bu gerçeği şu an hiçbir şey olmamış gibş yaşamak çok daha zor.
çaresiz insan modum açıldı gene...
ve diğeri sana : yazdığında beni bulamayacaksın...
zaten kaybetmiştin şimdi tamamen kayboldum...
ilk etapta sana çok sinir olmuştum yalan yok ama teşekkür ederim güzel insanlar tanımama vesile oldun...hiç haberin olmayacak ama küçük detaylar beni çok mutlu ediyor... teşekkür ederim
güldürüyorsun beni. çok uzaklara gitme.. kıyıda köşede ol.
bir de şey vardı dimi sen benim için değerlisin diyenler.
her anımda yanımda olacak olanlar
kıyamayanlar
üzülenler
sen benim bebeğimsin diyenler
prenses diye sevenler
güzelim diye yazanlar
bacım diye arayanlar
kanka diye gülenler.
....
ve birçoğu?
ben etrafımda kimseyi göremiyorum.
neredesiniz?
görünmezlik sihri mi yaptınız?
dudu periyi iyi dinlememişsiniz herhalde..
affetmeyeceğim hiçbirinizi . lafta olmuyor bazı şeyler.hemde hiçhepinize biraz kırgınım. aslında size kızamıyorum çok iyi davrandım... belki de davranmamam gerekiyordu çoktan kaybettiniz de haberiniz yok.(dokunsan ağlıcammm aslında bazı şeyler geçiyor gözümün önünden ama ağlamıcammmm... bugün değil. )
devamını gör...
rumble in the jungle
tarihin en iyi boks hikâyesi, aynı zamanda boks tarihinin en büyük dövüşüdür.
george foreman ve muhammad ali, the rumble in the jungle olarak bilinen, 30 ekim 1974'te zaire, kinşasa'daki 20 mayıs stadyumu'nda gerçekleşen; yenilmez ve tartışmasız ağır sıklet şampiyonu george foreman ile muhammad ali arasındaki ağır sıklet şampiyonluk maçıdır.

1967 yılında vietnam savaşı’na katılmayı reddettiği için elinden alınan kemerini geri kazanmaya çalışan ali ile dönemin en tehlikeli boksörü george“big” foreman arasında gerçekleşecek maçın hikâyesini, klavyem döndüğünce anlatacağım.
joe frazier ile olan dövüşünde george foreman, 2 raund içinde frazier’ı tam 6 kez yere sermiş ve kemeri ele geçirmişti.
ken norton ile dövüşen ali ise ilk maçta çenesini kırdı ama ikinci maçta ken norton'ı nakavt etti.
ali; ken norton’ı, sonra frazier’ı yenerek foreman ile olan kemer maçının yolunu açtı.
sponsor bulmak için zaire devlet başkanı joseph-désiré mobutu ve muammer kaddafi devreye girdi; kişi başı 26 milyon dolarlık bir bütçe sağlandı. zaire devlet başkanı, bu dövüşü ülkenin tanıtımı için kullanmak niyetindeydi.
foreman, 40 maçının 37’sini nakavtla kazanmış bir terminatördü.
ali ise artık eski hızında değildi ve bir boksörden çok, siyahi–müslüman–savaş karşıtı bir figüre dönüşmüştü.
www.youtube.com/shorts/kxNh...
foreman “sam amca” olmuştu; ali ise amerika’yı dize getiren afrika kökenli bir general gibiydi.
muhammed ali, yerel dilde “ali bomaye” yani “gebert onu ali” anlamına gelen sloganı sahiplenmiş, zaire halkının sevgisini bu sloganla pekiştirmişti. öyle ki dövüş sırasında tüm stadyum “ali bomaye!” diye inliyordu.
rope-a-dope tekniğinin doğuşu olan bu maç, muhammed ali’nin 8 raund boyunca foreman’ın yumruklarını yiyip; kendini ipe yaslayarak kafasını korumaya odaklandığı bir stratejiye dayanıyordu. foreman ise tuğla gibi yumruklarını ali’nin vücuduna indirdikçe indiriyordu.
ali iplerde, foreman’ın herkesin bildiği balyoz yumruklarını yerken bile onun kulağına:
“bu kadar mı george?”,
“kız gibi vuruyorsun george.”,
“bana senin yumruk atabildiğini söylediler george.”
gibi laflar fısıldıyordu.
8 raund boyunca böyle devam etti. ali sürekli yumruk yedi ama yakaladığı her fırsatta kombinasyonlarla george foreman’a saldırdı. 8. raund başladığında foreman artık tükenmişti ve ali, raundun sonlarına doğru yakaladığı kombinasyonla foreman’ı bir kütük gibi devirdi.

cus d’amato der ki: “boksun %70’i mentaldir.”
bu dövüş, cus d’amato’nun boks dehası olduğunu ve bu sözünü kanıtlar niteliktedir. ali inanılmaz bir mental canavardı ve foreman, tüm fiziksel gücüne rağmen bu canavarın dişleri arasında ezildi.
george foreman ve muhammad ali, the rumble in the jungle olarak bilinen, 30 ekim 1974'te zaire, kinşasa'daki 20 mayıs stadyumu'nda gerçekleşen; yenilmez ve tartışmasız ağır sıklet şampiyonu george foreman ile muhammad ali arasındaki ağır sıklet şampiyonluk maçıdır.

1967 yılında vietnam savaşı’na katılmayı reddettiği için elinden alınan kemerini geri kazanmaya çalışan ali ile dönemin en tehlikeli boksörü george“big” foreman arasında gerçekleşecek maçın hikâyesini, klavyem döndüğünce anlatacağım.
joe frazier ile olan dövüşünde george foreman, 2 raund içinde frazier’ı tam 6 kez yere sermiş ve kemeri ele geçirmişti.
ken norton ile dövüşen ali ise ilk maçta çenesini kırdı ama ikinci maçta ken norton'ı nakavt etti.
ali; ken norton’ı, sonra frazier’ı yenerek foreman ile olan kemer maçının yolunu açtı.
sponsor bulmak için zaire devlet başkanı joseph-désiré mobutu ve muammer kaddafi devreye girdi; kişi başı 26 milyon dolarlık bir bütçe sağlandı. zaire devlet başkanı, bu dövüşü ülkenin tanıtımı için kullanmak niyetindeydi.
foreman, 40 maçının 37’sini nakavtla kazanmış bir terminatördü.
ali ise artık eski hızında değildi ve bir boksörden çok, siyahi–müslüman–savaş karşıtı bir figüre dönüşmüştü.
www.youtube.com/shorts/kxNh...
foreman “sam amca” olmuştu; ali ise amerika’yı dize getiren afrika kökenli bir general gibiydi.
muhammed ali, yerel dilde “ali bomaye” yani “gebert onu ali” anlamına gelen sloganı sahiplenmiş, zaire halkının sevgisini bu sloganla pekiştirmişti. öyle ki dövüş sırasında tüm stadyum “ali bomaye!” diye inliyordu.
rope-a-dope tekniğinin doğuşu olan bu maç, muhammed ali’nin 8 raund boyunca foreman’ın yumruklarını yiyip; kendini ipe yaslayarak kafasını korumaya odaklandığı bir stratejiye dayanıyordu. foreman ise tuğla gibi yumruklarını ali’nin vücuduna indirdikçe indiriyordu.
ali iplerde, foreman’ın herkesin bildiği balyoz yumruklarını yerken bile onun kulağına:
“bu kadar mı george?”,
“kız gibi vuruyorsun george.”,
“bana senin yumruk atabildiğini söylediler george.”
gibi laflar fısıldıyordu.
8 raund boyunca böyle devam etti. ali sürekli yumruk yedi ama yakaladığı her fırsatta kombinasyonlarla george foreman’a saldırdı. 8. raund başladığında foreman artık tükenmişti ve ali, raundun sonlarına doğru yakaladığı kombinasyonla foreman’ı bir kütük gibi devirdi.

cus d’amato der ki: “boksun %70’i mentaldir.”
bu dövüş, cus d’amato’nun boks dehası olduğunu ve bu sözünü kanıtlar niteliktedir. ali inanılmaz bir mental canavardı ve foreman, tüm fiziksel gücüne rağmen bu canavarın dişleri arasında ezildi.
devamını gör...
kermes
yarın bizim çocukların yapacağı etkinlik. ben de destek olayım dedim ama saatlerce börek yapmaktan iki büklüm oldum valla. sırt ağrısından mahvoldum be insafsızlar.
t: sadece yiyici olarak bulunacaksam sevdiğim bir etkinliktir.*
t: sadece yiyici olarak bulunacaksam sevdiğim bir etkinliktir.*
devamını gör...
abd'nin 2025 ulusal güvenlik stratejisi
rapor'da en çok dikkatimi çeken nokta , abd'nin avrupa'nın yeniden medeni temellere dönmesini istemesi. avrupa , kitlesel göçlerle öyle bir noktaya geldi ki kapitalizmin öncüsü olan abd bile eski medeni avrupa'yı arar hale geldi.
bunca ilerlemeye rağmen bu dönüş isteği , insanlık adına çok üzücü...
bunca ilerlemeye rağmen bu dönüş isteği , insanlık adına çok üzücü...
devamını gör...
david lloyd george
bu dandik galli, 1922 de mustafa kemal paşa' dan yediği darbe ile politika dışına itilmişti. 1941 de hitler le barış yapacağım diye bir kez daha ortaya çıkmıştı.
o tarihte nazilerle savaşmaya kararlı, atatürk den 1915 de diğer darbe yiyen (bkz: winston churchill) di.
o tarihte nazilerle savaşmaya kararlı, atatürk den 1915 de diğer darbe yiyen (bkz: winston churchill) di.
devamını gör...
rose şarap
suvla karasakız blush deneyin. mümkünse 2022 yılına ait olsun. teşekkür edersiniz.
devamını gör...
geceye bir şarkı bırak
devamını gör...
mert hakan yandaş
yediği naneyi bilmem. şike mi yapmış, bahis mi oynamış, kumar mı oynamış umrumda değil. cezaevine girmesinin baş nedeni cambaza bak operasyonuna denk gelmesi. imamoğlu davası, bilmem ne süreci derken millete bir cambaz lazımdı.
toşbil geçen gs’li dostları görüyorum. sizin de canınız yanacak, merak etmeyin. o sevdiğiniz kulüplerin suud’lu, kararlı zenginlere peşkeş çekildiğini göreceksiniz daha.
gağassaraylı olduğumu belirtmeme gerek yok diye düşünüyorum.
toşbil geçen gs’li dostları görüyorum. sizin de canınız yanacak, merak etmeyin. o sevdiğiniz kulüplerin suud’lu, kararlı zenginlere peşkeş çekildiğini göreceksiniz daha.
gağassaraylı olduğumu belirtmeme gerek yok diye düşünüyorum.
devamını gör...
playstationa çip taktırmış efsane nesil
bilgisayarcı takıp 2 oyun+dahili 50 oyun verirdi ama çocuk halimizle ne anlayalım ki. korsan oyun, çip falan derken ps’nin miadı yavaş yavaş doluyordu. bir de ateri gibi ha bire oyun alıp dururduk diğerleri kesmeyince.
ayrıca bozuk oyunda çok çıkardı. bilgisayarcı “sizin alet çizmiştir” diye para vermez, araya büyükler girerdi.
güzel günlerdi…
ayrıca bozuk oyunda çok çıkardı. bilgisayarcı “sizin alet çizmiştir” diye para vermez, araya büyükler girerdi.
güzel günlerdi…
devamını gör...
kermes
#3814748 sonuçlar ( tam hatırlamıyorum ama minimum 360 lira harcadım)
(ufak para üstüleri almadım zaten maksadı gazzeye yardımdı, ondan emin değilim)
beklentim lezzetli bir el yapımı çiğköfte ve makarna salatası olması idi, makarna salatası olmasada çiğ köfte günümü bayram ettirdi.
7 tabak el yapımı çiğköfte (her tabakta 6 sıkım) (2 tane yedim sonra ders çıkışı eve götürmek için aldım 5 tane )
şişe ayranla beraber tanesi 60, ayransız 40 lira)
4 karton bardak makarna salatası (tanesi 15 lira)
az bir lokma tatlısı (ikram)
1 adet ayran
gömdüm, açıkçası kısırda alacaktım ama herkes güzel yapamıyor diye şans vermedim. yaprak sarma, kek, vs aman aman bayıldığım ürünler olmadığı için makarna salatası ve çiğköfteye abandım. makarna salatası pek güzel değildi ama çiğköfte tahmin edeceğiniz üzere bayıldım. ev yapımı çiğköfte fabrikasyondan en az 3 kat daha lezzetli oluyor. ki ben fabrikasyon çiğköfteyide gayet seven biriyim.
(ufak para üstüleri almadım zaten maksadı gazzeye yardımdı, ondan emin değilim)
beklentim lezzetli bir el yapımı çiğköfte ve makarna salatası olması idi, makarna salatası olmasada çiğ köfte günümü bayram ettirdi.
7 tabak el yapımı çiğköfte (her tabakta 6 sıkım) (2 tane yedim sonra ders çıkışı eve götürmek için aldım 5 tane )
şişe ayranla beraber tanesi 60, ayransız 40 lira)
4 karton bardak makarna salatası (tanesi 15 lira)
az bir lokma tatlısı (ikram)
1 adet ayran
gömdüm, açıkçası kısırda alacaktım ama herkes güzel yapamıyor diye şans vermedim. yaprak sarma, kek, vs aman aman bayıldığım ürünler olmadığı için makarna salatası ve çiğköfteye abandım. makarna salatası pek güzel değildi ama çiğköfte tahmin edeceğiniz üzere bayıldım. ev yapımı çiğköfte fabrikasyondan en az 3 kat daha lezzetli oluyor. ki ben fabrikasyon çiğköfteyide gayet seven biriyim.
devamını gör...
pearl harbor baskını
bu baskının nedeni olarak hep amerikan tarafından bakılmaya itildik.
gerçek böyle değil.
" abcd kuşatması" (america, britain, china, dutch - amerika, ingiltere, çin, hollanda) olarak adlandırıyorlardı.
* petrol ambargosu (en kritik neden): japonya'nın petrol ihtiyacının yaklaşık %80'i abd'den karşılanıyordu. japonya'nın çin'deki (mançurya) ilerleyişine tepki olarak abd, 1941'de japonya'ya tam petrol ambargosu uyguladı.
saldırıdan hemen önce, abd dışişleri bakanı cordell hull tarafından japonya'ya verilen "hull notası", japon tarafında bir ültimatom olarak algılandı.
* içerik: abd, japonya'nın çin'den ve çinhindi'nden (vietnam, kamboçya, laos) tamamen çekilmesini talep ediyordu.
* japon görüşü: bu talep, japonya'nın 1931'den beri verdiği tüm kayıpları, kazandığı toprakları ve bölgesel güç statüsünü çöpe atması demekti. japon liderler bunu "imparatorluğun intiharı" olarak değerlendirdi ve savaşın kaçınılmaz olduğuna karar verdi.
"büyük doğu asya ortak refah alanı" ideolojisi
japonya, kendi yayılmacılığını batı emperyalizmine karşı bir "kurtuluş savaşı" olarak pazarlıyordu.
* ideoloji: "asya, asyalılarındır."
* görüş: japonya, asya halklarını (endonezya, filipinler, malezya vb.) ingiliz, hollanda ve amerikan sömürgesinden kurtarıp, japonya liderliğinde bir refah çemberi kurmayı hedeflediğini iddia ediyordu. abd'nin pasifik'teki varlığı, bu "kutlu amacın" önündeki en büyük engeldi.
gerçek böyle değil.
" abcd kuşatması" (america, britain, china, dutch - amerika, ingiltere, çin, hollanda) olarak adlandırıyorlardı.
* petrol ambargosu (en kritik neden): japonya'nın petrol ihtiyacının yaklaşık %80'i abd'den karşılanıyordu. japonya'nın çin'deki (mançurya) ilerleyişine tepki olarak abd, 1941'de japonya'ya tam petrol ambargosu uyguladı.
saldırıdan hemen önce, abd dışişleri bakanı cordell hull tarafından japonya'ya verilen "hull notası", japon tarafında bir ültimatom olarak algılandı.
* içerik: abd, japonya'nın çin'den ve çinhindi'nden (vietnam, kamboçya, laos) tamamen çekilmesini talep ediyordu.
* japon görüşü: bu talep, japonya'nın 1931'den beri verdiği tüm kayıpları, kazandığı toprakları ve bölgesel güç statüsünü çöpe atması demekti. japon liderler bunu "imparatorluğun intiharı" olarak değerlendirdi ve savaşın kaçınılmaz olduğuna karar verdi.
"büyük doğu asya ortak refah alanı" ideolojisi
japonya, kendi yayılmacılığını batı emperyalizmine karşı bir "kurtuluş savaşı" olarak pazarlıyordu.
* ideoloji: "asya, asyalılarındır."
* görüş: japonya, asya halklarını (endonezya, filipinler, malezya vb.) ingiliz, hollanda ve amerikan sömürgesinden kurtarıp, japonya liderliğinde bir refah çemberi kurmayı hedeflediğini iddia ediyordu. abd'nin pasifik'teki varlığı, bu "kutlu amacın" önündeki en büyük engeldi.
devamını gör...
yazarların itiraf köşesi
finale çok yaklaşmış gibi hissediyorum. şu yaşıma kadar yapmadığım çok az şey kaldı, içimde herhangi bir ukde yok. yarın ölsem daha yapacaklarım vardı diyeceğim çok az şey var. doğal olarak neredeyse hiçbir şey heyecan uyandırmıyor bende.
devamını gör...
can sıkan dürümler
harbiden çok can sıkıcı bi dürümdür.
hay seni dürenin de dedirten bu dürüm sonrası, eliniz, yüzünüz, üstünüz başınız için şehir hamamı yetersiz kalabilir.
(yaa açlık işte beyle de fena bişedir, düştüğünüz dürümleri düşmanınıza şeetmezsiniz. :)
hay seni dürenin de dedirten bu dürüm sonrası, eliniz, yüzünüz, üstünüz başınız için şehir hamamı yetersiz kalabilir.
(yaa açlık işte beyle de fena bişedir, düştüğünüz dürümleri düşmanınıza şeetmezsiniz. :)
devamını gör...
caribbean
karayipler'in ingilizcesi.
bir de pek güzel bir şarkı. 1950'lerden geliyormuş sanırım ama ben sonny james yorumunu bilir ve severim sadece. bizdeki vakit yok, gemi kalkıyor artık gibi kalipso/calypso türünde bir eser olsa gerek. hakim olduğum bir tür değil ama o esintiler var en azından, o türe dahil değilse bile.
hatta neden orijinalini aratmayayım ki dedim ve buldum bile sanırım. mitchell torok imzalı alttaki, orijinali galiba. bence üstteki, 1970'lerdeki yorumu daha iyi sanki. bu fazla "tempolu" olmuş. hani bir yere bir şeyler yetiştirilmek isteniyor gibi. piyanolu kısmı güzel ama. aslında genel olarak da güzel de bence üstteki yorumu daha keyif verici.
bir de pek güzel bir şarkı. 1950'lerden geliyormuş sanırım ama ben sonny james yorumunu bilir ve severim sadece. bizdeki vakit yok, gemi kalkıyor artık gibi kalipso/calypso türünde bir eser olsa gerek. hakim olduğum bir tür değil ama o esintiler var en azından, o türe dahil değilse bile.
hatta neden orijinalini aratmayayım ki dedim ve buldum bile sanırım. mitchell torok imzalı alttaki, orijinali galiba. bence üstteki, 1970'lerdeki yorumu daha iyi sanki. bu fazla "tempolu" olmuş. hani bir yere bir şeyler yetiştirilmek isteniyor gibi. piyanolu kısmı güzel ama. aslında genel olarak da güzel de bence üstteki yorumu daha keyif verici.
devamını gör...
yazarların itiraf köşesi
makul bir teklife otel odasında sarhos ölmeye çok okayim. bunaldım zaten iyice*
devamını gör...

