zaman tüneli

(bkz: april)
(bkz: ninja kaplumbağalar)
*

bir saat boyunca ne oluyor, bu ne anlama geliyor sorularıyla filme tutunduğum için anlatı elimde kaldı. sürekli bir şeyleri kaçırıyormuş hissi yaratı film bende. bir noktadan sonra bıraktım takip etmeyi.

oyunculuk hayalleriyle bir yanda betty, diğer yanda hafızasını kaybetmiş bir rita var. buraya kadar tamam. sonrasında ortaya çıkan bu bilinmezliği çözmeye başlarlar. neyin gerçek neyin rüya olduğunu bir süre sonra ayırt edemedim açıkçası. seneryo zihnimle oynadı da diyebilirim.

şimdi değil belki ama mutlaka tekrardan izleyeceğim bir film oldu benim için.

ateist mucize denilen sallamasyon hikayelerde değil, bu zikko hikayelere inanan kafalarda mantık arıyor, daha doğrusu o kafaların içine mantık sokmaya çalışıyor.

adam ayı üçe bölmüş ama peşindeki üç kişiyi üçe bölememiş, mağaraya saklanmış. ötekisi denizi yarmış ama peşindeki herifi karpuz gibi yaramamış. herşeyi yaratan yaratıcı bu kötü adamları niye yaratmış ki zaten. ol dediğinde istediği olan tanrı örümceğe ağ ördürüp, musa'ya denizi yardıracağına ol deseymiş de kötü adamlar çat diye nalları dikseymiş, bak azrail orda talimat bekliyor.

ishak için gökten koyun iniyor ama ibrahim yanarken müdahale yok. ateşe serin ve selamet ol denmiş, vay canına, yanma denseymiş ya.

görmediğiniz saçmasapan, mantıksız olaylara mucize diyip körü körüne inanıyorsunuz. hâlâ bunları savunmaya çalışıyorsunuz. hergün bir yerlerde çocuklar açlıktan ölüyor, bebekler tecavüze uğruyor. üstelik hadi gayri müslim dediklerinize acımıyorsunuz anladık da bunlar size göre doğru yoldaki müslüman olanların da başına geliyor, hatta yapanlar da bazen gavur dediğiniz kesim oluyor. tüm bunlar olurken mucize gerçekleştirmeyen tanrıyı napayım ben.

kimsenin tavuğuna kışt demiyodur diye düşünüyorum.

demişse de onun ayıbı. tavuklar bu konuda çok savunmasız.

6 okun ne kadar önemli olduğu bugün daha iyi anlaşılmayacaktı.

cumhuriyetçilik , halkçılık , milliyetçilik , laiklik , devletçilik ve inkilapçılık. yazmasam olmazdı. hepsini çocuklarınız gibi sevin.

daha fazla konuşmayacağım ya radyo yayınına bişi kalmıcak şimdi içimi komple dökeceğim...

galatasaray'ın 1-0 kazandığı maç olmuştur. akşamüstü müzik dinlerken uyuyakalıp gece 10'dan sonra uyandığımdan kaçırdım, yani izleyemedim.

#3825666

beş kelime yazmıştım ben. *)

ben kıskanç değilim. kendımı geçmemi severım millete bakmaktansa.kibir tepeden bakar, özgüven ise tepeden bakmadan kıskanmadan eşitte kalmaktır. küçük adamım ama fena adamlarla masada oturmamı buna bağlarım.

bilerek aynı tarz seçtim, konsepte uygun:)

hasetlik kötü kıskançlık normal. herkes kıskançlık yapar ama hasetlik kötülerin işi.

peki sizin favori ölümcül günahınız ne sevgili dinleyen? (nejat işler sesiyle)
sözcüklerde oburluk ve şehvet eksik kalınca tam randıman alamadım sanırım........ (hı hı aynen) fhjdgh

ben gittim dönmeyecem de mini gruplara tadını çıkar.

uzun uzun düşündüm ama bu kadar oldu..

yine de kıskançlık, açgözlülük ve öfkeyi kullandım az önce.

imrenmek de kıskançlığın bir çeşididir, sahiplenmek ve kaybetme korkusu da. dolayısı ile alt başlıkları olan bir konu.

eğer üzülürsem veya gerilirsem direkt midem kötü oluyor. midem kötü olunca çok acı çekiyorum acı çekince de üzülüyorum. bu bir döngü. lütfen beni üzmeyin. jan dark gibi dursam da içimde pembe bir unıcorn var.

insan isimlerinden ay ismi konuluyor da (bkz: augustus) tam tersi neden sorun oluyor diye sorulası gayet doğal bir durumdur.

çaldığınız tarza yakın bir şeyler isteyeyim dedim.. yasemin mori var dedin sanki, eğer listede varsa isteğimi değiştirebilirim *

mart erkeğe, nisan kadına; mayıs erkeğe, haziran kadına; temmuz kadına, ağustos erkeğe; eylül ve ekim/n kadına, kasım erkeğe; ama aralık, ocak, şubat gibi kış ayları pek şık durmaz insanda.