ağlayan çocuğu susturma teknikleri
başlık "ebu profen" tarafından 03.01.2021 01:18 tarihinde açılmıştır.
41.
dünya nüfusu yaklaşık 8 milyar. türkiyenin nufusu 82 milyon ve bunun 22 milyonu çocuk. tüik'e göre 2020 yılında 112 bin 859 canlı doğan var. türkiye'de gelir eşitsizliği artık herkesin bildiği bir olgu. bebek bakım ürünleri, bebek tekstil ürünleri piyasası sizin bebek-çocuk sevginizi nasıl sömürüyor nasıl sömürüyor bir bilseniz. zaten türk aile sisteminde okul çağına gelen çocuk artık öğretmenin sorumluluğundadır. ailelerin pek azı çocuklarının entellektüel gelişimini yakından takip eder. ailelerin pek azı pedagoji konusunda bilgi sahibidir.
bir çocuğa asla yatırım yapmam. harcamaları ve istekleri bitmiyor. piyasada sürekli "yeni" ve "moda" algı operasyonu var. çocuklar ise toplumun en zayıf kitlesi. ben çocuğumu devletin endoktrine etmesini istemem. yalan yanlış tarih ööğreten, doğru düzgün matematik öğretmeyen, biyoloji dersinde evrim konusunu ve üreme konusunu sansürleyen, laboratuvarları olmayan, rahatsız metal-tahta sıralarda havalandırması eksik sınıflarda niye çocuğum eğitim alsın. ya bu süreçten siz de geçtiniz. siz aldığınız eğitimden memnun musunuz ki çocuğunuzu da aynı eğitim sistemine teslim ediyorsunuz. işte size bunu yapan fetullahcı terör örgütüydü ve işbirlikçisi akp'ydi. çocuğunuzun kaliteli eğitim alabileceğine inandırıldınız, çocuklarını cemaatlere kaptırdınız. bir neslin hayalleri çalındı, hayattan koparıldı, uçurtma uçurmaları gereken yaşta kafalarına vura vura arapça kuran ezberletildi. sizin gibilere ebeveynlik sertifikası şart. çocuk başına sosyal yardım yerine vergi alınması lazım bana göre.
neyse, bebeğiniz ağlayıp zırlıyorsa bunun iki temel sebebi olabilir; ya fiziksel acı çekiyordur ya da psikolojiktir. şöyle ki;
bebeklerin açlık, susuzluk, uyku, stres, gaz çıkarma, dışkılama ve boşaltım gibi biyolojik ihtiyaçları vardır. sonuçta biyolojik bir varlık, canlı, organizma. bir boşaltım, dolaşım, sindirim, sinir sistemi var senin gibi. neyse bazı anneler bunları sıralamaya koyar ve bebek her ağladığında sırayla hepsini yapar. birinden biri tutar illaki. örneğin;
susuzluk için biberonda ılık su taşır, açlık için biberonda sıvı mama taşır, uyku için sessiz loş bir ortam sağlar, stres için kucağına alır tatlı bir ses tonuyla konuşur ve başını okşar, gaz çıkartması için sırtını sıvazlar, boşaltım için yedek çocuk bezi taşır. bakın bir bebeğin bütüüüüün biyolojik ihtiyaçlarını sırayla yapıyor "anne" ve illaki biri susturur o çocuğu.
bebek bütün bunlara rağmen susmuyorsa; fiziksel değil psikolojik bir rahatsızlığı vardır.
- ortamdaki enerjiyi sevmemiş olabilir. toplu taşıma araçlarındaki ortam havasız, sıcak, kalabalık, sıkış tepiş, karmaşık kokuların olduğu, aşırı sessiz veya yabancı seslerin olduğu bir ortamdır. bebeklerin görme, yüz tanıma, koklama ve duyma yetileri çok ama çok hassastır. özellikle yabancı yüzleri hemen ayırt edebilir. mesela biz belgesel izlerken hangi aslanın kim olduğunu bilemiyoruz. ama bebeklerin hayvanların yüzlerini dahi ayırt edebiliyor. sonra bu yeteneğe ihtiyaç duymadıkları için beyindeki sinir bağları kopuyor ve yüz tanıma yeteneği köreliyor. kim bilir belki de bu ırkçı, nepotik canlılar olmamızın temel sebebidir.
ne yapmalı? toplu taşımaya çocuğunuzla binmeyin. toplu taşıma kültürünü çocuğunuz öğrenene kadar toplu taşıma araçlarına zorunda olmadıkça binmeyin. hem kendinizi hem yavrunuzu hem de biz diğer vatandaşları bu strese maruz bırakmayın. yeter ya. çocuğu yapmasını biliyorsunuz taksiye üç kuruş para vermeye çekiniyorsunuz. bu konudaki diğer hedef kitlem 65+ kişiler. oh ne ala bedava gezin diye size ücretsiz kartlar veriliyor zaten.
- yukarıda net olarak anlattım. bebekler farklı kokulara, farklı yüzlere, farklı seslere çok hassastır. çocuğunuz büyüyene kadar farklı ortamlara onunla birlikte girip çıkmayın. mesela hiç tanımadığı birinin kucağına çocuğu verip beş altı saat ortadan kaybolmayın. bu bakıcı olayı pedagojide çok araştırılıyor. çocukların bakıcılarla birlikte zaman geçirmesi çocuk gelişimine etkisi çok geniş bir araştırma konusu. çocukların anneyle olan duygusal bağını zedelediğini söyleyen de var, büyüynce cinsel yönelimini etkileyeceğini söyleyen de var. bilimsel olarak test edilmesi neredeyse imkansız bir çalışma konusu olduğu için herkes üfürüyor bişeyler.
bebeğinizin ağlamalarında psikolojik faktörlerden birkaçını inceledik. neydi bunlar;
yabancı koku, yabancı bir ses, yabancı bir ortam. niye bu kadar önemli?
çünkü doğada yenidoğan bütün hayvan yavruları predatörlerden kaçabilmek ve kaçınabilmek için biyolojik alt yapıya sahiptir. mesela yeni yumurtadan çıkmış bir tırtıl yaprağı kıvırarak kendisine koruyucu bir ortam sağlar. yeni doğan bir oğlak sarp kayaları tırmanabilir. yeni doğan bir antilop yırtıcı avcılardan kaçabilecek manevra ve hıza sahiptir. oysa insan yavrusu premature doğar. böyle olmak zorundadır. çünkü insanlar iki ayak üstünde yürümeye başladıklarından beri pelvis kemiklerinin arasındaki mesafe azalmıştır. bu iskelet şeklini iki ayak üstünde dengede durabilmek için evrimsel mekanizma sayesinde kazandık. buradaki makaleye bakabilirsiniz.
yabancı bir ortamda çocuğun sinir sistemi onu hemen uyarır: "bak burayı daha önce görmedin, bu insanları daha önce görmedin, senin için sıradışı bir durum var, buradan gitsen iyi olur" veeeee çocuk zırlamaya başlar. ona susması gerektiğini annesi-babası-akrabası kimse söylese de susmaz. çünkü çocuğun üzerinde yaptırım güçleri yoktur. aksine çocuk sürekli ağlayarak onları manipüle etmiştir. işte bu yüzden anne-babalar aslında çocuğun kölesidir. bu süreçte çocuğun egosu şekillenir.
çocuğunuz her ağladığında koşup onunla ilgilenmek yerine eğer bir sorun varsa onun gelip size söylemesini bekleseydiniz aranızda sağlıklı bir "iletişim" gerçekleşirdi ve çocuk buna şartlanırdı. aynı şeyi köpekler ve kediler de yapıyor. özellikle köpekler sahiplerini böyle manipüle ederek istediklerini yapabiliyorlar. mesela dışarı çıkmaması gereken bir saatte sizi dışarı çıkmaya zorlayabilir. siz de kakası geldi sanıp dışarı çıkarırsınız ama paşamız sağa sola işaret bıraktıktan sonra evin yolunu tutar. bayılıyorsunuz hemen "benim kedim/köpeğim/ çocuğum zeki" havalarına girmeye. zeki falan değil, sizin duygusal hassasiyetlerinizi kullanan tatlı şeytanlar onlar.
eveeeet geldik finale. tebrikler çocuğunuz her zırladığında onun kölesi oldunuz. size sosyoloji'de helikopter ebeveyn deniyor. yetiştirdiğiniz çocuklara da z kuşağı deniyor: herşeye hemen ulaşan, her istediği olan, dehb dikkat eksikliği hiperaktivite bozukluğu olan, eşyanın/malın kıymetini bilmeyen, her şeyi tüketen ama sadece tüketen, üretmeyi bilmeyen, konuşmayı bilmeyen, iletişim kanalı dijital uygulamalar olan bir nesil. bu sizin eseriniz. övünün.
bastınız parayı en iyi okullara yolladınız, özel öğretmenler tuttunuz, kurslara yolladınız ama çocuğunuz sadece bilgisayara ilgi duyuyor. özel okulların, özel belletmenlerin, çocuğunuzun istediği bilgisayarın/tabletin/marka ceketin/ayakkabının parasını kazanmak için gece ve gündüz çalıştınız. çocuğunuzla kim iletişim kuruyor? onun hayallerini, gelecek planlarını, ne olmak istediğini ne olmak istemediğini kim biliyor? discord'taki arkadaşları... oyun arkadaşları.
evet artık oyunlar bilgisayarlardan internet üzerinden oynanıyor. yeni nesil sizin kadar sosyal ve çok yönlü değil. sizin kadar şanslı da değil. çünkü sizin ekonomik refahınız için yer altı kaynakları sömürüldü, temiz derelere sanayi atıkları karıştı, ırmaklara hidroelektrik santraller yapıldı, karlı dağlara oteller yapıldı ve o otellere ülkücü çeteler bayrak/vatan/millet diyerek çöktü. gençler bu gerçeklerle yüzleşmekten kaçıyor. oyunlarda masmavi gökyüzü var, parlak bir dünya var. oyunlarda yemyeşil çayırlar var, oyunlarda sağlıklı hayvanlar var. oyunlarda ölünce yeniden başlayabiliyorsun. oyunlarda eşit rekabet şansı var. çocuk bunu tercih ediyor.
işte sizin ülkeniz bu. işte sizin eseriniz bu.
* oyunlarda artık eşit rekabet şansı yok. p2w denen sistemle parayı basan kral oluyor. sizin kuşak oyun sektörünün karlı bir yatırım olduğunu görünce buraya da el attı. çocukları endoktrine etmek için en uygun ortam artık okullar değil bilgisayar oyunları ve youtube kids.
bir çocuğa asla yatırım yapmam. harcamaları ve istekleri bitmiyor. piyasada sürekli "yeni" ve "moda" algı operasyonu var. çocuklar ise toplumun en zayıf kitlesi. ben çocuğumu devletin endoktrine etmesini istemem. yalan yanlış tarih ööğreten, doğru düzgün matematik öğretmeyen, biyoloji dersinde evrim konusunu ve üreme konusunu sansürleyen, laboratuvarları olmayan, rahatsız metal-tahta sıralarda havalandırması eksik sınıflarda niye çocuğum eğitim alsın. ya bu süreçten siz de geçtiniz. siz aldığınız eğitimden memnun musunuz ki çocuğunuzu da aynı eğitim sistemine teslim ediyorsunuz. işte size bunu yapan fetullahcı terör örgütüydü ve işbirlikçisi akp'ydi. çocuğunuzun kaliteli eğitim alabileceğine inandırıldınız, çocuklarını cemaatlere kaptırdınız. bir neslin hayalleri çalındı, hayattan koparıldı, uçurtma uçurmaları gereken yaşta kafalarına vura vura arapça kuran ezberletildi. sizin gibilere ebeveynlik sertifikası şart. çocuk başına sosyal yardım yerine vergi alınması lazım bana göre.
neyse, bebeğiniz ağlayıp zırlıyorsa bunun iki temel sebebi olabilir; ya fiziksel acı çekiyordur ya da psikolojiktir. şöyle ki;
bebeklerin açlık, susuzluk, uyku, stres, gaz çıkarma, dışkılama ve boşaltım gibi biyolojik ihtiyaçları vardır. sonuçta biyolojik bir varlık, canlı, organizma. bir boşaltım, dolaşım, sindirim, sinir sistemi var senin gibi. neyse bazı anneler bunları sıralamaya koyar ve bebek her ağladığında sırayla hepsini yapar. birinden biri tutar illaki. örneğin;
susuzluk için biberonda ılık su taşır, açlık için biberonda sıvı mama taşır, uyku için sessiz loş bir ortam sağlar, stres için kucağına alır tatlı bir ses tonuyla konuşur ve başını okşar, gaz çıkartması için sırtını sıvazlar, boşaltım için yedek çocuk bezi taşır. bakın bir bebeğin bütüüüüün biyolojik ihtiyaçlarını sırayla yapıyor "anne" ve illaki biri susturur o çocuğu.
bebek bütün bunlara rağmen susmuyorsa; fiziksel değil psikolojik bir rahatsızlığı vardır.
- ortamdaki enerjiyi sevmemiş olabilir. toplu taşıma araçlarındaki ortam havasız, sıcak, kalabalık, sıkış tepiş, karmaşık kokuların olduğu, aşırı sessiz veya yabancı seslerin olduğu bir ortamdır. bebeklerin görme, yüz tanıma, koklama ve duyma yetileri çok ama çok hassastır. özellikle yabancı yüzleri hemen ayırt edebilir. mesela biz belgesel izlerken hangi aslanın kim olduğunu bilemiyoruz. ama bebeklerin hayvanların yüzlerini dahi ayırt edebiliyor. sonra bu yeteneğe ihtiyaç duymadıkları için beyindeki sinir bağları kopuyor ve yüz tanıma yeteneği köreliyor. kim bilir belki de bu ırkçı, nepotik canlılar olmamızın temel sebebidir.
ne yapmalı? toplu taşımaya çocuğunuzla binmeyin. toplu taşıma kültürünü çocuğunuz öğrenene kadar toplu taşıma araçlarına zorunda olmadıkça binmeyin. hem kendinizi hem yavrunuzu hem de biz diğer vatandaşları bu strese maruz bırakmayın. yeter ya. çocuğu yapmasını biliyorsunuz taksiye üç kuruş para vermeye çekiniyorsunuz. bu konudaki diğer hedef kitlem 65+ kişiler. oh ne ala bedava gezin diye size ücretsiz kartlar veriliyor zaten.
- yukarıda net olarak anlattım. bebekler farklı kokulara, farklı yüzlere, farklı seslere çok hassastır. çocuğunuz büyüyene kadar farklı ortamlara onunla birlikte girip çıkmayın. mesela hiç tanımadığı birinin kucağına çocuğu verip beş altı saat ortadan kaybolmayın. bu bakıcı olayı pedagojide çok araştırılıyor. çocukların bakıcılarla birlikte zaman geçirmesi çocuk gelişimine etkisi çok geniş bir araştırma konusu. çocukların anneyle olan duygusal bağını zedelediğini söyleyen de var, büyüynce cinsel yönelimini etkileyeceğini söyleyen de var. bilimsel olarak test edilmesi neredeyse imkansız bir çalışma konusu olduğu için herkes üfürüyor bişeyler.
bebeğinizin ağlamalarında psikolojik faktörlerden birkaçını inceledik. neydi bunlar;
yabancı koku, yabancı bir ses, yabancı bir ortam. niye bu kadar önemli?
çünkü doğada yenidoğan bütün hayvan yavruları predatörlerden kaçabilmek ve kaçınabilmek için biyolojik alt yapıya sahiptir. mesela yeni yumurtadan çıkmış bir tırtıl yaprağı kıvırarak kendisine koruyucu bir ortam sağlar. yeni doğan bir oğlak sarp kayaları tırmanabilir. yeni doğan bir antilop yırtıcı avcılardan kaçabilecek manevra ve hıza sahiptir. oysa insan yavrusu premature doğar. böyle olmak zorundadır. çünkü insanlar iki ayak üstünde yürümeye başladıklarından beri pelvis kemiklerinin arasındaki mesafe azalmıştır. bu iskelet şeklini iki ayak üstünde dengede durabilmek için evrimsel mekanizma sayesinde kazandık. buradaki makaleye bakabilirsiniz.
yabancı bir ortamda çocuğun sinir sistemi onu hemen uyarır: "bak burayı daha önce görmedin, bu insanları daha önce görmedin, senin için sıradışı bir durum var, buradan gitsen iyi olur" veeeee çocuk zırlamaya başlar. ona susması gerektiğini annesi-babası-akrabası kimse söylese de susmaz. çünkü çocuğun üzerinde yaptırım güçleri yoktur. aksine çocuk sürekli ağlayarak onları manipüle etmiştir. işte bu yüzden anne-babalar aslında çocuğun kölesidir. bu süreçte çocuğun egosu şekillenir.
çocuğunuz her ağladığında koşup onunla ilgilenmek yerine eğer bir sorun varsa onun gelip size söylemesini bekleseydiniz aranızda sağlıklı bir "iletişim" gerçekleşirdi ve çocuk buna şartlanırdı. aynı şeyi köpekler ve kediler de yapıyor. özellikle köpekler sahiplerini böyle manipüle ederek istediklerini yapabiliyorlar. mesela dışarı çıkmaması gereken bir saatte sizi dışarı çıkmaya zorlayabilir. siz de kakası geldi sanıp dışarı çıkarırsınız ama paşamız sağa sola işaret bıraktıktan sonra evin yolunu tutar. bayılıyorsunuz hemen "benim kedim/köpeğim/ çocuğum zeki" havalarına girmeye. zeki falan değil, sizin duygusal hassasiyetlerinizi kullanan tatlı şeytanlar onlar.
eveeeet geldik finale. tebrikler çocuğunuz her zırladığında onun kölesi oldunuz. size sosyoloji'de helikopter ebeveyn deniyor. yetiştirdiğiniz çocuklara da z kuşağı deniyor: herşeye hemen ulaşan, her istediği olan, dehb dikkat eksikliği hiperaktivite bozukluğu olan, eşyanın/malın kıymetini bilmeyen, her şeyi tüketen ama sadece tüketen, üretmeyi bilmeyen, konuşmayı bilmeyen, iletişim kanalı dijital uygulamalar olan bir nesil. bu sizin eseriniz. övünün.
bastınız parayı en iyi okullara yolladınız, özel öğretmenler tuttunuz, kurslara yolladınız ama çocuğunuz sadece bilgisayara ilgi duyuyor. özel okulların, özel belletmenlerin, çocuğunuzun istediği bilgisayarın/tabletin/marka ceketin/ayakkabının parasını kazanmak için gece ve gündüz çalıştınız. çocuğunuzla kim iletişim kuruyor? onun hayallerini, gelecek planlarını, ne olmak istediğini ne olmak istemediğini kim biliyor? discord'taki arkadaşları... oyun arkadaşları.
evet artık oyunlar bilgisayarlardan internet üzerinden oynanıyor. yeni nesil sizin kadar sosyal ve çok yönlü değil. sizin kadar şanslı da değil. çünkü sizin ekonomik refahınız için yer altı kaynakları sömürüldü, temiz derelere sanayi atıkları karıştı, ırmaklara hidroelektrik santraller yapıldı, karlı dağlara oteller yapıldı ve o otellere ülkücü çeteler bayrak/vatan/millet diyerek çöktü. gençler bu gerçeklerle yüzleşmekten kaçıyor. oyunlarda masmavi gökyüzü var, parlak bir dünya var. oyunlarda yemyeşil çayırlar var, oyunlarda sağlıklı hayvanlar var. oyunlarda ölünce yeniden başlayabiliyorsun. oyunlarda eşit rekabet şansı var. çocuk bunu tercih ediyor.
işte sizin ülkeniz bu. işte sizin eseriniz bu.
* oyunlarda artık eşit rekabet şansı yok. p2w denen sistemle parayı basan kral oluyor. sizin kuşak oyun sektörünün karlı bir yatırım olduğunu görünce buraya da el attı. çocukları endoktrine etmek için en uygun ortam artık okullar değil bilgisayar oyunları ve youtube kids.
devamını gör...
42.
ağlayan bi çocuğu kucağıma aldığım anda susturma yeteneğine sahibim. neden ve nasıl hiç bilmiyorum. ama benim kucağımda çok nadir ağlar çocuklar. hatta çoğunlukla uyuyakalırlar kısa sürede..
devamını gör...
43.
sesini kaydedip bir odada ona 12 saat dinlet, işkenceden dolayı kendi de vazgeçebilir.
devamını gör...
44.
ağzına elinizle eko oluşturacak şekilde hızlı hızlı pıt pıt dokundurup çekmek. işe yarıyor. çıkan habababababa sesleri çocuğu sakinleştiriyor sanırım.
devamını gör...
45.
benim kızlar zamanında kayu ( caillou) vardı... açtığım anda susuyorlardı. öldü mü ne oldu o çocuk?
devamını gör...
46.
eğer eğitim vermek istiyorsanız boy hizasına inip istediği bir şey için ağlıyorsa her istediğinin olamayacağını ağlamaya devam edecekse diğer odaya gitmesini ve ağlaması bittikten sonra gelmesini söyleyin. eğer amaç susturmaksa istediği şeyi eline verin istediği şey zarar verebilecek bir şeyse yine verin ama peşinden ayrılmayın.
devamını gör...
47.
ağzını bantlamak.
devamını gör...
48.
ondan daha yüksek sesle ağlamak.
(bkz: deli deliyi görünce çomağını saklar)
(bkz: deli deliyi görünce çomağını saklar)
devamını gör...
49.
bildiğin bütün duaları okumak.
devamını gör...
50.
şehirler arası otobüste annesinin, anneannesinin susturamadığı bebeği on dakikada sırtını kaşıya kaşıya susturmuştum. gecenin geri kalan kısmında uyuyarak gitmişti bebe.
soranlara da, yakışıklılığıma dayanamadı uyudu diye açıklamıştım.
soranlara da, yakışıklılığıma dayanamadı uyudu diye açıklamıştım.
devamını gör...
51.
ağladığını duymamış gibi hayatınıza devam edin
ve bir süre sonra bu ağlamanın işe yaramadığını anlayacaklardır.
tecrübeyle sabit
ve bir süre sonra bu ağlamanın işe yaramadığını anlayacaklardır.
tecrübeyle sabit
devamını gör...
52.
yüzüne bakıp şöyle demek
devamını gör...
53.
ona amerikalı yaşıtlarının hayatını gösterin. depresyona girip ağlamayı unutacaktır.
devamını gör...
54.
ağlayan çocuktan daha yüksek sesle ağlamak. denendi onaylandı.
devamını gör...
55.
içinde "git odanda ağla, ağlaman bitince gel" olmayan tekniklerdir.
devamını gör...
56.
bende mevcut olan teknikler.
çocuk nerde,
konum atın.
1-çocuğu kucağınıza alıyorsunuz,
2-göz kontağı kuruyorsunuz
3-sakin sakin sallıyorsunuz
4-bu esnada sakin bir şarkı mırıldanabilirsiniz
ya da onunla sakin sakin konuşabilirsiniz.
ben bu çocuğu çok sevdim ya
öpeyim koklayayım,
sıradaki çocuğu yollayın.
çocuk nerde,
konum atın.
1-çocuğu kucağınıza alıyorsunuz,
2-göz kontağı kuruyorsunuz
3-sakin sakin sallıyorsunuz
4-bu esnada sakin bir şarkı mırıldanabilirsiniz
ya da onunla sakin sakin konuşabilirsiniz.
ben bu çocuğu çok sevdim ya
öpeyim koklayayım,
sıradaki çocuğu yollayın.
devamını gör...
57.
çocuğun yaşına bağlı olarak değişen durum. 3 yaş civarıysa kısa öz ve anlayabileceği şekilde cümleler kurun. ama bunu yaparken boy hizasına eğilmeyi, çocuğun tamamen ağlamayı kesmesini bekleyin. çocuk ağlamayı kestiği anda ona doğru dönün, boy hizasına eğilin ve istediği zaman aglayabileceğini söyleyin. (burada çocuk ağlarken onu görmezden gelemeniz gerekli. sizinle göz teması kurmak için uğraşacaktır. çünkü çocuklar kimi kullanacaklarını iyi bilir :) )
ancak ağladığında onu anlamakta zorlandığınızı da belirtin. bu davranışı istikrarlı bir şekilde takrarlayın.
çocuk 3 yaşından daha küçükse istediği nesneyi vs verin. ya da ilgisini dağıtacak sesler vs çıkartan cisimler verin. çıngırak, elektrik süpürgesi sesi, fön makinası sesi, pış pışlamak vs işe yarayan yöntemler. hiç susmuyorsa doktora götürün.
ancak ağladığında onu anlamakta zorlandığınızı da belirtin. bu davranışı istikrarlı bir şekilde takrarlayın.
çocuk 3 yaşından daha küçükse istediği nesneyi vs verin. ya da ilgisini dağıtacak sesler vs çıkartan cisimler verin. çıngırak, elektrik süpürgesi sesi, fön makinası sesi, pış pışlamak vs işe yarayan yöntemler. hiç susmuyorsa doktora götürün.
devamını gör...
58.
höst ulan.
sus çarakarım ağzına.
kırarım şimdi kafanı.
filan olmasa da. ben eski zihniyeti biraz daha doğru bulanlardanım.
oğlum sus, evladım yapma, oğlum beni sinir etme, bak oğlum zırlamayı kesmessen fena olacak. sus ulan!
yine mi durmadı?
biraz sesinizin volümünü yükseltin.
çocuk durdan anlayacak.
yalandan zırlayanı pohpohlarsanız daha çok tepenize çıkar.
pedegoglara selam olsun. hepsi yanlış konuşuyor.
sus çarakarım ağzına.
kırarım şimdi kafanı.
filan olmasa da. ben eski zihniyeti biraz daha doğru bulanlardanım.
oğlum sus, evladım yapma, oğlum beni sinir etme, bak oğlum zırlamayı kesmessen fena olacak. sus ulan!
yine mi durmadı?
biraz sesinizin volümünü yükseltin.
çocuk durdan anlayacak.
yalandan zırlayanı pohpohlarsanız daha çok tepenize çıkar.
pedegoglara selam olsun. hepsi yanlış konuşuyor.
devamını gör...
59.
+çocuğum lütfen susar mısın ?
-hayır
+peki
-ok...
-hayır
+peki
-ok...
devamını gör...
60.
sözlükte de sağda solda çokça rastladığımız üzere, doğal stres topumuz (bkz: meme)'yi tek geçerim.
devamını gör...