akp neden kazanıyor sorunsalı

arkadaşlar ben size bir şey söyleyeyim anlatayım, şimdi akp neden kazanıyor. en başta seçmenini tanıyor, malatya'ya gidince atıyorum malatya'ya hastane mi yapılacak sözünü veriyor. ısterse 2028'de yapsın ona göre konuşuyor. ıstanbul'da ki seçmenini tanıyor ona göre konuşuyor. diyarbakır'da diyelim sorun ne pkk mı ona göre konuşuyor. coğrafyayı sehrin eksikliğini bilmez ona göre konuşmazsanız gençler için yaptığınız bir kalple seçim kazanamazsınız. adam meclis çoğunluğunu sağlasın diye hüdapar'ın yuvalandıkları yerden vekil çıkartabileceğini bilerek yanına aldı. neden kendi milletvekili sayısının düşeceğini biliyordu hesapladı. ben mesela siyaset içinde çalışıyordum en iyi şekilde gördüm. mesela manisalıyım manisa seçmenini tanidim. dedim ki 4 akp 4 chp 1 iyi parti 1 mhp cikartir. ve aynı şekilde akp nabzını cok iyi tutan ilk teskilatlari var. ve chp'nin son gün hazirladigi gibi müşahit de aramadı. müşahitler, sandık görevlileri, okul sorumluları,avukatları 1.tur için ayrı, 2.tur için ayrı olmak üzere en başından hazırlandı. o gün kahvaltı ve öğle yemeğinin bile nereden ne şekilde gideceği hazırdı. eğitimler verildi. adamlar bunun için çalıştı. ve nasıl çalıştılar biliyor musunuz. yönetimdeki insanlar gerektiği zaman çıkardı o gün kendi ceplerindeki parayla eksiklikleri idare etti. siz bu insanlara cahil demişsiniz ama bu insanlar inanın hepinizden daha akıllı. cehalet diyerek insanları suçlayamazsınız. akp'yi diğer partilerden ayıran bu örgütlenme. bu örgütlenmeyi geçmek zorundasınız. gerektiği yerde halkın nabzına seçmene göre oynamak zorundasınız. duymak istediği konuşmalar yapmak zorundasınız. onlar bunu başarıyor. her adımlarını hesapla kitaplı atıyorlar. ve şunu size söyleyeyim daha bugünden gelecek olan yerel seçimlerin planını yapıyorlar. başladılar. siz burada kemal kilicdaroglu istafa derken onlar gelecek secime kadar yol haritasi cikartmak uzere yola koyuldular.

tdk diyor ki ''olumlu, iyi bir sonuç elde etmek.''
sizce şu an ülkede olumlu ve iyi bir sonuç mu var ?

salak seçmen ve kemal kılıçdaroğlu sünepesinin hala aday yapılması, sinan oğan denen turşunun tarafına çekilip bakanlık teklif edilmemesi.

bütün mantıklı açıklamalarımi alt üst eden bir olay yaşadım. o yüzden oy verenlerin neden verdigi hakkında artık fikir yurutemiyorum.
13 bin maaş alan, matematik öğretmeni, 24 yaşında ve gerçekten ülkede yaşanan her şeyden şikayet eden, yurt dışında yaşamak isteyen,göçmenlerden rahatsız, on bin lira kirada oturan, kadın ve başörtüsü kullanmayan arkadaşım akp'ye oy verdi.
bunun hiçbir mantıklı açıklaması yok.
burada mantıkla açıklanacak bir şey de yok.
veriyorlar. sadece gidip oy veriyorlar.
bu kadar.

halkın büyük bir çoğunluğu muhafazakar ve dindar, akp , bu tanıma uyan bir parti. geçmişe bakıldığında, dini özgürlüklerin olmadığı veya eksik olduğu dönemlere göre akp'nin bu kitleye bazı kazanımlarını vermesi. rte'nin uluslararası siyasi camiada dik duran, kavga eden, hakkını arayan vb politik duruş sergilemesi de bu kitelenin hoşuna gitmektedir. ayrıca az da olsa, yetersiz de olsa verdiği sözlerinin çoğunu yerine getirmesi. sağlık ve ulaşım alanında yapılan yatırımlar da akp için tercih sebebi. konu uzar gider ancak temelde bu minval üzerine halk oy vermektedir.

(bkz: yolsuzluklarla)

chp nin zamanında yaptığı bu tarz zorba eylemlerin sonucu iktidar maalesef.

çünkü yol yabdı.

cehalet ve rant.

1950'li yılların ortalarından beri türkiye'yi akp ve öncülleri yönetiyor. arada birkaç defa sosyal demokrat parti denemeleri oldu ama başarılı olamadı.
şimdi tekrar 1950'li yılların ortalarına dönüp tek bir örnekten yola çıkarak, akp'nin ve öncüllerinin neden hep kazandığına bakalım.
istanbul'un 1950'li yılların sonundaki nüfusu 1 milyon civarı ve bugün 18 milyona dayanmış durumda. aradaki fark 17 milyon insan yani istanbul'un o zamanki nüfusunun 17 katı. bu insanların yaşadıkları evlerin neredeyse tamamı aslında kamu arazilerine, tarımsal alanlara yapılmış evlerdir. bugün gördüğümüz, gayet şehirleşmiş, lüks binalarla dolu semtler dahildir.
sistem o zamandan beri değişmedi. türkiye'nin her yerinden insanlar istanbul'a taşınıyor, buldukları devlet arazisinin etrafını çevirip bir ev dikiyor; ardından köydeki akrabalarını toplayıp o semte yığıyor. seçim zamanı ortaya çıkan oy büyüklükleri sayesinde, devlet arazisine diktikleri evlere kim tapu verirse, ona oy veriyorlar. haliyle, tapuyu da sağ partiler veriyor.
istanbul'un eski semtlerinde chp ve diğer merkez partilerin yüksek oy alırken, dış semtlerinden akp ve benzeri partilerin yüksek oy almasının genel nedeni budur. özünde, bu insanların hiçbiri (bunu net olarak söylüyorum) dini kaygılarla akp'ye ve öncüllerine oy vermediler. asıl neden, kişisel çıkarlardır. bunun karşılığında yok olan ormanlar, satılan araziler veya fabrikalar, yabancılara hediye edilen madenler bu seçmen tipinin umrunda değildir.

öncelikle bu toplumda oluşan bir tepkinin yansıması olarak ortaya çıktılar. ve bu toplumun nabzını çok iyi tuttular. ama kendi başarılarından çok, deniz baykal'dan beri chp'nin bazı hamlelerine bakarsanız, tam kaybetti dediğiniz gün, nasıl da can simidi olduğunu görebilirsiniz.

yıllarca birçok kişi söyledi, hepsi chp düşmanı, atatürk karşıtı gibi yaftalarla damgalandı, sonucu hepimiz görüyoruz. daha da izlemeye devam ederiz. çünkü hala herkes, karşısındakileri cahil oldukları için oy veriyor zannediyor. ortalama olarak iki partinin de seçmeni birbirinden zeki değil, ikisi de benzer yaklaşımlara kanıp, oyunu tıpış tıpış veriyor.

hatta şunu dersem linçleyebilirsiniz ama, akp seçmeni en azından bir kişiye veriyor, chp seçmeni hdp'liye de, akp çıkmasına da, ekmeleddin'e de, mhp'ye de oy verdi. sonuç hep aynı oldu. acaba kim daha fazla kandırıldı?