gülümsemesi ve yemekleri.
devamını gör...
kına, yanına her gittiğimizde elimizi, saçımızı kınalayıp gönderen şahane kadın.
devamını gör...
ilk yok, dört şey var.

namaz (bir kere dahi kaçırdığını bilmem.)
kuran
cömertlik(mutlaka imkan dahilinde paylaşması,kapıya geleni boş çevirmez. gittiği yere eli boş gitmez.hep şaşarım bu kadın nasıl yetişiyor diye.)
ısrar etmek (aklınıza ne gelirse ama en beteri açsındır, ille yemek ye.)
devamını gör...
neşesi, huzurlu yüzü, güzel sesi, yemekleri, anlattığı fıkralar, muhabbeti ve özlemi...
nur yüzlüydü anneannem. herkes tarafından sevilen, sayılan, gezmeyi çok seven, çabalayan anneannem. "seni ben bi doğurmadım" derdi arada ağlayarak. bazen o kadar sever, sarılırdım ki "ah, senin çocuğun olduğunda, yandı! severek öldürürsün sen" diye güreşirdik arada. adile naşit tontonluğundaydı.
bayılırdı muhabbet etmeye. genci, yaşlısı ayırt etmeden. çok da güldürürdü. bazen karnımıza ağrılar girinceye kadar gülerdik sohbetlerine.
şen dullar grubu vardı. eşleri ölmüş hepsinin. o kaplıca senin, bu yer benim gezerlerdi.
tam bir çöpçatandı. eve gelen tamirci gence bile eş bulup evlendirdi.
başından beyaz örtüsünü çıkardığında saçlarının iki yanında örgüyle "heh şimdi oturan boğa'nın karısı gibi oldun" der, takılırdım. tam bir tatar kadınıydı.
kolay kolay hasta olmaz, yaşam enerjisi çok olan biriydi.
orta yaşında dul kalmış, bir daha evlenmeyi hiç istememiş anneannem. kendi hacıydı ama dedem hiç dinle alakası yoktu. öyle bir ömür geçirmişler. o yüzden içinde hep eşiyle camiye gidip ibadet edebilmek ukdesi kalmıştı. toplanıp mantı yaptığımızda bir tanesinin içine mutlaka nohut koyardık. nohuta denk gelenin dileği kabul olacak. o da esprisine, kendisiyle camiye gidecek dede dilerdi ama bulamadan "ay dede eksik kalsın, daha da yiyemem" der, pes ederdi.
onun da sınavı evlatlarıylaydı. hayatta ne çektiyse en çok onlardan çekti.
çok özlüyorum. iki yıl oldu bu dünyadan gideli ve iki yıldır aklıma gelmeyen tek bir gün yok.
devamını gör...
ben 6 yaşındayken beynine pıhtı atıp yatalak olmuştu pamuk annanem. yeryüzündeki tartışmasız en iyi insandı, bunu bir bizim aile değil cümle alem öyle düşünürdü. tek bir insana sesi yükselmemiştir hayatında.
pıhtı atınca aklını da yitirdi, ileri seviye alzheimer gibi bir şeydi. dayımdan sonra filmi koparmış, ne çocuklarını biliyor ne torunları. kendini tanıtıyorsun 5 dakika sonra sen kimsin diyor. öyle bir durum.

kıskanç, çekemeyen ve hasta ruhlu bir çocuk olduğum için bir gece annem huşu içinde beni yatağıma yatırırken ona "keşke ben de kötürüm olsaydım da beni de baksaydın böyle" demiştim.
kötürümü, yatalağı da kendi aralarında konuşuyolar diye biliyorum, yoksa kötürüm ne yatalak ne çok ayırdında değildim. savunmam bu.

hala böyle bir şey dediğim için kendimi kötü hissediyorum bazen.
devamını gör...
tarhanası. *
devamını gör...
küçükken ara sıra anneannemde ve onunla uyurdum. uyuyacağım zaman sarılır ve sallanarak uyuturdu. neden bilmiyorum ama anneanne diyince direkt bu aklıma geldi.
mükemmel köfte yapar, anneme tarifini veriyor ama asla onunki gibi olmuyor.
özlemişim minnoşumu bugün bir gideyim yanına.
devamını gör...
her yaz yanına gittiğimde beraber yaptığımız ve yaparken de çok mutlu olduğum kadın.
yayık başında süzme yoğurt için torba tutmak. ayranın torbadan süzen sarı suyundan mutlaka içirirdi. yayığın içinden çıkan tereyağından hemen bir bazlamanın üzerine sürer şeker döker ye bunu derdi.
kurban bayramlarında köy ocağını yakmama izin verir üzerine trncereyi koyup eti kavururken başında beklerdim.
süt kaynayınca bir bardak getir derdi taze taze içmem için.
çarşamba yada cuma günleri çarşıya gider dönüşte mutlaka bizim oralara özgü beypazarı simidi getirirdi.
anneanne diyince aklıma ilk bunlar gelir ki.
devamını gör...
evinde uyuduysanız, üzerinizden atmak için ciddi bir squad ve bench press geçmişinizin olmasını gerektiren, dört şeritli bir otobanın asfaltı ağırlığında yorganlar, yorganlarımız...
devamını gör...
sıcacık bir kucak..
devamını gör...
ağız şapırdatarak yemek yemek.
devamını gör...
sürekli teşekkür eden nahif bir duruşunun altından sinirlenirse ortalığı kasıp kavuracak bir kadın çıkıyor. kendisini hep tehlikeli bulmuşuzdur. iyi dilek ile beddua çizgisinde gidip geliyor. aklıma gelen ilk şey ise ona fazla dokunmayalım oluyor. çünkü tuhaf ve efsunlu bir kadın.
devamını gör...
adile naşit. rahmetliye çok benzer .boyu ,huyu ve sevimliliği.birde bir araca binerken mutlaka bismillah ile adım atması.allah onlara uzun ömürler versin.şeker kıvamında ki büyüklerimiz.
devamını gör...
durumu iyice ağırlaşmadan önceki son aşure gününde beraberdik. o kadar yorgun ve hasta olmasına rağmen koca bi kazan aşure yaptı. ben dağıtırım desem de içine sinmedi. koluma girdi, beraber koca mahalleye kapı kapı aşure dağıttık. kaselerle değil üstelik. yoğurt kovalarına doldurup kepçelerle dağıttık kapı kapı. tabağı geri çeviremezlerse arkamdan üzülürler demişti. ne demek istediğini bikaç ay sonra bilincini kaybettiğinde anladım. çok özledim seni be güzel ninem…
devamını gör...
duası
devamını gör...
vasiyeti. bir gün bize kalmaya geldiğinde sohbet ediyorduk, televizyonda da tolga sarıtaş'ın bir dizisi açıktı. laf arasında bize "size vasiyetim evleneceğiniz adam şöyle babayiğit, boylu poslu olsun" dedi. ha bir de beyaz tenli olacakmış.*
devamını gör...
hastalık hastalığı, naz, saf sevgi.
devamını gör...
pamuk şeker.
devamını gör...
üç yılı beraber geçirdiğimiz büyüğüm. yalnız yatamaz diye beni onun yanında bırakmışlardı.

bir gün dayımın oğlu geldi dedi ki
-babannem beni senden çok seviyor.
-olamaz ben onunla yaşıyorum beni daha çok seviyor, dedim.
-soralım, dedi.
-oğlumun oğlunu daha çok seviyorum, dedi.
sonra ne oldu hatırlamıyorum. ona küstüm mü, sordum mu ona sebebini...

henüz ilkokula bile gitmiyordum.
tek aklımda kalan bu anı oldu.
ben lisede iken öldü, allah rahmet eylesin.
devamını gör...
90 yaşında, asansörsüz 5. katta tek başına yaşıyordu. 6 çocuğu da yanına gitmiyordu, dolmuş yerine 155 i kullanıyordu, benim dükkana gelmek için polisi arayıp kendini gezdiriyordu. uzun samsun içiyordu, zeka her yerinden fışkırıyordu. bencillik, ego, narsizm ...günde bir tas bir şey yiyordu, en son evine bırakmıştım 30-40 kilo yoktu. sinir fışkırıyordu...çocukluğum onun yanında geçti, ilk şamarımı ondan yemiştim. daha 6 yaşındayken babasından gizli bir yerde tavuk besleyip gidip pazarda satıyormuş.
zeliha şenli...öpüyorum
devamını gör...

bu başlığa tanım girmek için olabilirsiniz.

zaten üye iseniz giriş yapabilirsiniz.

"anneanne deyince akla ilk gelen şey" ile benzer başlıklar

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim