aşkın en güzel tanımı

sen de gördüğümü görecekler diye ödüm kopuyor...'

kanalizasyon.

hayatın sifirlanmasi.sanki yeni doğmuşsun gibi hissettirmesi.gercegine denk geldiginizde tarifi olmayan bir duygudur.

olmamasıdır.

“yokluğun cehennemin öbür adıdır, kapama gözlerini üşüyorum.”

bir dizi kimyasal reaksiyonun bünyede oluşturduğu derin salaklık halı.

çaresizlik.

-george orwell

öznel olarak değerlendirildiğinde en sevilen kitap, en güzel film, en harika şarkı, en derinlerimizdeki saklı parçayı anlatanlardır.

aşka gelince, aşık olduğumuz insandan daha yakışıklı, daha güzel, daha sempatik, daha komik, daha fedakar, daha çok sevecek kişiler olduğunu bilmemize rağmen o kişiyi severiz. mutlaka kusurları vardır, mutlaka rahatsız olduğumuz yönleri vardır. tartışırız, kavga ederiz, küsüp barışırız. bu kadar defolu yaşantıya rağmen en güzel duygu da o kişiye duyulan aşktır. aşkta mükemmellik aranmaz.
çünkü aşk, nedenini tam olarak çözemediğimiz, en iyi filmden, kitaptan, şarkıdan da derindekileri bulup çıkaran bir kaşiftir. bize bizden daha yakın, bizim bile bilmediğimiz bizdir.

tam olarak tanımadığımız bir kişiyi idealize edip tamamlandığını sanmaktır.

aşkın tanımı mı varmış?

aşk; birlikte çekilmiş fotoğrafta ilk ona bakmaktır..

karşılıksız sevgi.
uğruna verilecek can.

bugün bir yerde gördüğüm
“annen seni inkar etmişti, aldım etime dokudum.” dizeleri olabilir.
(bkz: birhan keskin)

sanırım sabahattin ali yapmış.
birine karşı duyduğun sonsuz meraktır aşk

yalnızlıktır, günün sonunda aynadaki ile başbaşa kalmaktır.

demiş cemal safi

(bkz: şimdi sen gidiyorsun ya herkes sana benzeyecek)

alışkanlık
şehvet
kaybetmek

kişiden kişiye göre değişse de, göreceli olsa da, bence aşkın en güzel tanımlarından biri şudur; ...ve aşk da aslında bu'dur. kilometrelerce uzaktan, aynı türküyü söylemek...

az önce melih kibar & çiğdem talu'nun içimdeki fırtına şarkısı beyanatını okudum da...*