ayrılık sonrası ilk sabah

havada manasızca uçan poşet gibi savrulur ruhunuz ters bir köşeye. "günaydın sevgilim" mesajının gelmediği bir sabahtır, alışkın değildir bünye. tüm gelecek planları, tüm yol haritaları ve tutulan tüm sözler yalan olmuştur artık. beyin donuk kalır, hiçbir şey yapamadan kesikçe nefeslerle tüm ilişki geçmişi gözlerinin önünden geçirir. cam kesiği gibidir bu, ilk anda pek bir şey hissedilmez fakat gittikçe o keskin acısı ruhunuzu kanatır. ardından onsuzluğa alışmaya kendinizi ikna etmek için gün sayarsınız. ve nihayet alışırsınız, ertesi sabaha uyanmaya alıştığınız gibi.

o şimdi yok hissi. derin bir boşluk. alışılmış rutinden kopuş. o eski günaydın mesaji yok. mesaj atmalıyım hissiyati var atamiyosun çünkü yok ayrildiniz. beynin donup kalması. birden yere çakılmak. depresyona giriş 101.

3 tane kongolu tarafından gangbanglere maruz kalsan bu kadar can yakmaz, bu kadar tatsız olmaz insan.

ekmeğe bakarsın ekmek değil, sigara içersin dumanı gelmez, içki içersin çamur gibi, açısındır lakin miden bir şey kabul etmez, hani o an, mahidevran sana gelse, dese ki, canın mı sıkkın konuşalım? kafanı kaldırmazsın, yok dersin iyiyim.

8 tane ayrılık sonrası ilk sabahı yaşamış olarak, arkadaşlar lütfen olmayacak sevdalara memeler mümeler yüzünden, ay güzel çocuk, hoş hatun, bir deneyelim diye gitmeyin, bakın gitmeyin diyorum...

ben neden aptal aptal üzülüyorum hissi yükleniyor. sonra o gelmeyen günaydın mesajına üzülmeler. kalkıp bi anda etrafı temizleme isteği ve bu böyle bir haftadır devam ediyoruz bakalım nolcak sonuç

zordur. bir gün önce hayatınızda olan insanla artık üzüntünüzü sevincinizi paylaşamayacağınızı bilmek, büyük ihtimalle bir daha yan yana bile gelemeyeceğinizin farkına varmak...

zaten beni mutlu etmiyordu deyip daha çok mutsuz olmak
telefona salise hissi ile bakıp neyse akşam belki yazar deyip diğer güne kendini hazırlamak ve gelmeyen mesajı beklemek

boş boş duvara bakarak o bir daha olmayacak diye düşünmek... ardından birkaç saat geçer ve hüzünlenirsin o neden olmayacak diye... sonrasında zaman geçince bir şekilde alışıyorsun çok da şeee etmemek lazım.

ne kadar beklersen bekle, o günaydın mesajı asla gelmiyor.

(bkz: kabir azabı)

kalbi kırık hatun düşmüş siteye.

enteller yine yaşadı. hangi entel kazanacak?

aforizmaları çıkarın sandıktan. yürüyün..

ilk ayrılığım ailem vesilesiyle oldu.

ilkokul 3. sınıftan sonra beni özel okula gönderdiler, her gün tenefüste şumarukluk yaptığım kız ile arama eğitim sistemi girmişti.

neyse, ertesi sabah annemin yaptığı tost ve yumurta ile hayata devam ettim, çok şeyolmadı yani.

p.s. kızla hala karşılaşıyoruz, evlendi, bir saadet zinciri organizasyonunun neferi olarak hayatına devam ediyor.

doğrusu, ayrılığa sebep olan ilişki hiç olmamış gibi güne başlamaktır.
çünkü hayat sizi beklemez.
o akışı kaçırmanız sadece ve sadece sizin zararınıza olur.
hani şu klasik "hayat devam ediyor" sözü.
çok doğru bir sözdür.

yaşanan iyi/kötü anıları kalbinde bir yere koyup, güne başla.
yeni sevinçler, yeni hüzünler seni bekler.

gençleştim resmen bu kadar mı fark eder. dediğimiz sabahtır

sağlam bir kahvaltı şart. genelde whatsapımda küfürler oluyor ama olsun. kadın neticede abi. acısını çıkaracak, o da rahatlatacak kendini. varsın bela okusun, boyumuz falan hiç devrilmedi ama devrilsin yazsın. bıdı bıdı yazarlar, ben daha gidiyorum allahın belası yazıp tek seferde giden kadına rastlayamadım malesef ama olacak o kadar.

böyle ruh halimizin ne yönde seyredeceğini tahmin edemediğimiz günlere fişek gibi başlamak lazım. lapss içimi lezzetli bir kahve. patlat sigarayı, müziği. o ara telefon hala ötüyor dıtt dıtt mesaj sesiyle. tarz meselesi. engelleyebilirsiniz. size kalmış. ben engellemem. eğleniyorum böyle şeylerle.

her neyse, güzel kıyafetler seç, sakalları kontrol et, çak duşunu.

ilk aklına gelen hatuna 'selam cici' yaz. gönder gitsin.

ayrılıklar çok eğlenceli. işin tadı tuzu. akşam yeni biriyle ekşına girecek olmanın da verdiği adrenalin paha biçilemez. bunun için yaşıyoruz bunun!!

ilişkide önceden bazı alışkanlıklar olduğu için o alışkanlıkların eksikliklerinden dolayı diğerlerinden farklı olan bir sabahtır. belki bir günaydın mesajı gelir ümidi, o bensiz yapamaz ki hissi falan vardır.

kahvaltı bile kaldıramaz bünye ama sonra sonra oh be oluyor insan gerçekten. o sabahki duygu durumu sertap erener edasıyla “bir kere özgür hissediyorum kendimi. çarpraz yatıyorum yatakta, oh be diyorum” * şekline evriliyor yani. çok da şey yapmamak lazım o sabahı.

sabah uyanır uyanmaz ilk iş tek gözünüz açık vaziyette bir gayret günaydın yazdığınız kişinin artık olmayışının burukluğu hissedilir önce. diğer şeylerin eksikliği çok daha sonradan koymaya başlıyor. günaydınlar önemli, günaydınlar mahzun.

hangi şarkıyı duysam, hangi buluta baksam
ayrılık sonrası ilk sabah
hangi duygudan kaçsam, hangi çoğuldan noksan
ayrılık sonrası ilk sabah
ah seninle bir olsam , o yüzüne bir baksam
o ellerini tutsam, gözlerin de kaybolsam
o sözlerini duysam, seni sana anlatsam
sevgi denen ilaçla tedaviler yaratsam
ayrılık sonrası ilk sabah, ayrılık sonrası ilk sabah

uzun zamandır hissetmediğim özgürlük hissi ile uyandığım ilk sabah. bir yanım kırgın şaşkın ama bir yanım çok huzurlu. oohhh be dünya varmış sabahı.

uyanır uyanmaz sigara yakar ufka bakarsın.

"offffff, nabıcaz be kamil!"

neşeli ve hızlı bir başlangıç, oh mesajla darlayan neden günaydın yazmadın diye kızan yok derken 2 saat sonra boşluktan mesaj yazarken bulursunuz kendinizi.