bedava olmalı dediğimiz şeyler

bir rüzgârı bir de seni göremem
istesem de kaderimden silemem
bir allah'tan bir de senden vazgeçemem
çöllerde su gibi, özledim seni
kutupta yaz gibi, özledim seni

şeklinde bir baha şarkısı vardı. işte küresel ısınma ve global iklim değişikliğine neden olan sermaye bizden temiz hava ve temiz suyu aldı.

bedava yaşıyoruz, bedava;
hava bedava, bulut bedava;
dere tepe bedava;
yağmur çamur bedava;

bu şiir artık geçerliliğini korumuyor. çeşmeden su içemiyoruz. temiz enerji ile ısınmak çok pahalı. rüzgar veya hidroelektrik değil görece temiz ve yaygın doğalgaz çok pahalı.

kömür sobasına dönen insanlar ülkeler oldu rusya gazı kesince.

ped. ilaçlar.

hiçbir şey. fare kapanındaki peynir ancak bedavadır.

(bkz: bira)
eski mısır'da maaşları birayla ödüyodunuz pis kapitaller.

yılda 1 hafta tatil. bence devlet bunu bi düşünsün.

hiçbir şey +1. direkt universal basic income gelmeli

temiz içme suyu, açlık sınırındaki insanlar için temel gıdalar, eğitim, evsizler için barınma, sağlık, hijyen ürünleri, toplu taşıma, adalet, psikolojik destek...*

iskender, ali nazik kebabı.

bedava değil de sosyalist politikalarla devletin sağlayabileceğini düşündüğüm şeyler.

mesela barınma, sağlıklı beslenme, eğitim, sağlık, yeterli sürede ebeveyn izni, yasal danışma hizmetleri, otopark, isteyenlere 100 metrekare sebze bahçesi gibi. yakın zamana kadar halk kaliteli eğitim ve sağlık hizmetlerini alabiliyordu. iki ebeveyn çalışmak zorunda olmadığı için çocuk bakımı için ebeveyn iznine de gerek olmuyordu. gıda güvenliği ve yerel üretim olduğu için bedava olmasa da halk uygun fiyata temel besinlere ulaşabiliyordu. bunları yeniden sağlamalıyız.

insanlar yasal bir sorunları olduğunda avukatlara tonla para ödemek zorunda kalmadan bilgi ve temel danışmanlık alabilmeliler. rusya'da dacha denilen bahçeler olduğunu öğrendim, sovyetler zamanından kalmış. çirkin apartman dairelerinde yaşayan ve toprağa ulaşımı olmayan halk, savaş ve kıtlık zamanında yerli tohumlarla kendi besinlerini üretebilsinler ve hayatta kalabilsinler diye bu bahçelere izin verilmiş. bizde de böyle bir sistem olmalı. yada köy hayatı abd'deki homesteading yasasına benzer bir yasayla canlandırılmalı, bürokratik işlemleri de kolaylaştırılmalı.

kendi kendine yetebilen bir ülke olmak için önce, halk kendi kendine yetebilmeli, zenginin vergisiyle fakirin çocuğuna kaliteli eğitim verilmeli. yerli tohumla ve sürdürülebilir yöntemlerle temiz gıda üretebilmeli. eminim işsizlikten yada kaotik ofis işlerinden ve şehir hayatından kaçıp homesteading olayına girişmek isteyecek pek çok insan vardır. şimdi bile eko-köyler var, benim bahsettiğim de onun bir değişiği işte. tabi bunlar mevcut siyasetçilerle ve halkın çoğunluğunun orta doğulu zihniyetiyle gerçekleştirilebilecek şeyler değiller. o yüzden güçlü bir sivil toplum örgütlenmesi şart.

terapi

hiçbir şey. sen üretmeden her şeye bedava kon, oldu canım. her şeyin karşılığı olmalı. pembe domates ile tarla domatesi aynı kalitede mi mesela? onda bile fark olacak.

ağaç fidanları. bugün limon çamı fiyatı sordum peyzaja 1 metre boyunda 1200 lira fiyat çekti oysa ben 20 kadar alacaktım. evin önüne duvar yerine bunları dikeyim yeşillik olsun dedim. gerçekten çok para. şimdi makul bir fiyat olur tamam. her şeyin bir değeri olmalı ama bu ne kardeşim. belediye isteyenlere en azından makul bir fiyat karşılığında dağıtmalı yani. sonra diyoruz neden yağmur yağmıyor iklimler değişiyor, yalanmı?

toplu ulaşım

internet.

su yahu.
elektrik.
gerisini yazmışlar yukarılarda. konuya girersek çıkamayız. bunlar için vergi veriyoruz ya hani? zaten parasını ödediğimiz tüm imkanlara tekrar para veriyor olmak.. tüm bunların bedava olması gerekir evet yine bedava olmamış olacak vergi verdiğin sürece.

zaten bu ülkede hadi bedava yaptık dese ne olacak?
verdiğin anormal olan tüm vergiler daha da anormal olacak üstü kapalı böyle anlatılıyor.

sağlık, eğitim, su, masaj.
sonuncusu çok önemli, nezih bir yerde sağlıklı masaj yaptırmak artık iyice sınıfsal oldu ya...

yaşamaktır bence
ben neden çalışmak zorundayım
bana kimse sormadı
eppur sen bu diyarlara gelmek ister misin demedi
bi baktım doğmuşum
hatta doğmuşum da başta anlamadım sonradan bi baktım ben benim
peki ben bensem allahın evi niye kapalı

bütün plajlar. yasalara göre sözde bedava ama hepsi tas kafalı kekomançilerin elinde.

söyleyen olmamış ben söyliyim, klima.
ahahaha.

yaşamak. yaşam maliyeti diye bir şey var yahu.

dünyada binlerce yıl her gün binlerce dolar harcayarak yaşasa bile bitiremeyeceği kadar parası olan insanlar varken yaşam maliyeti diye bir şey olmamalı bence.

milyarderleri tj diye bir komedyen şurada çok güzel eleştirmiş.

biliyorum içtiğimiz suda bile içinde bakteri, parazit falan var mı diye kontrol edildiği için harcanan emekten dolayı bir maliyet var. ama olaya yaşadığımız mahalle yada şehir ölçeğinde değil, dolar milyarderlerini hesaba katarak bakın. dünyada 2023 yılı itibariyle 3323 tane dolar milyarderi olduğu söyleniyor. insan nüfusunun en zengin %1'lik kısmı(82 milyon kişi yapıyor) dünyadaki servetin %43'üne sahipmiş, chatgpt bunun bu yıl %45' yükseldiğini söyledi. yani bir türkiye kadar insan dünyanın neredeyse yarısına sahip ve her yıl bu oran artıyor.

bazılarımız zehirli gıdalar tüketmek için, ev sahibine fahiş kiralar ödemek için, devlete fahiş vergiler vermek için günde en az 8 saat çalışacağı muhtemelen ruhunu emecek bir iş bulursa yine çoğunluktan şanslı durumda oluyor. yani boktan bir işin varsa ve para biriktiremeden kıt kanaat kalitesiz bir yaşıyorsan bile çoğunluktan iyisin. milyarderler kadar iyi değilsin ama iyisin. en tepedeki %1 ile en aşağıdaki %1 arasındaki uçurumu hayal edebiliyor musunuz? böyle bir sistemde yaşamayı kabul etmemeliyiz, doğadaki en akıllı canlı olarak bundan daha mantıklı ve adil bir sistem kurabiliriz. ve herkese yaşam maliyeti diye bir şeyi dert etmeyecekleri hayatlar sunabiliriz.

chatgpt'ye en zengin %1'in tüm servetini en fakir %20'lik kesim için harcasak yeter mi diye sordum. verdiği sayılar çok çarpıcı. %1 yaklaşık 225 trilyon dolarlık bir servete sahip. en fakir %20 ise 1,64 milyar kişi yapıyor. onları 5'er kişilik aile olarak düşündü. fakir ülkelerdeki maliyetleri düşünerek birer ev, yiyeceklerini yetiştirmeleri 500 metrekarelik birer bahçe, 20 yıl boyunca eğitim, sağlık, temiz su ve güvenlik hizmetlerini verirsek 20 trilyon dolar harcanır dedi. yani %1'in toplam servetinin 11'de birinden daha az bir tutar. bir kaç 20 trilyonu da gelişmemiş bölgelere altyapı inşaatı, yönetimlerinin stabilitesini sağlamak için kurumların oluşturulması, yozlaşmanın ve adaletsizliğin önüne geçmek için birkaç neslin eğitilmesi için harcasak, %1'lik kesim hala dünyanın en zengini olacak kadar paraya sahip olur. biz de dünyayı daha güzel bir hale getirmiş oluruz.

ama sorun sadece fakir durumdaki insanları iyileştirmekten ibaret değil. milyarderlerin ve onların sahip olduğu zihniyetin varlığı ve gücü dünyayı bu duruma düşürdü. o açgözlü yırtıcı ve asalak zihniyeti, insan medeniyetinden öyle veya böyle silmemiz gerek. insanların maddi olarak astronomik ölçekte zenginleşmeyi hor görmeleri ve tenezzül etmeyecekleri bir zihniyete sahip olmaları için beyinlerin yıkanması gerek. gelecekten borçlanarak sürekli büyüme mottosuna sahip bu sistemi ve kendini diğerlerinden üstün gören dini inanışları insanlık tarihinin utanç kaynağı olarak beyinlere kazırsak tekrar bu hale düşme ihtimalimizi minimuma indirebiliriz. her halükarda mevcut gidişatın bir avuç insan hariç herkes için kötü olduğu ve değişmesi gerektiği aşikar.