ben bu yazıyı sana yazdım

boyle biri olman senin sucun olmasa da seninle kendi yuregimi ve hayatimi daha fazla kirletmeyecegim.

anne artık benim için çabalama beni sıkma beni kafama göre bırak; bırak yanlışlarım olsun ya da ne bilim kötü olan şeylerden tecrübe edineyim beni tehdit etme bana kızma bana üzgün üzgün bakma becereksizim ben benden umut dileme seni güldüremediğim için mutlu edemediğim için kalbim çok kırılıyor bazı mutlulukları sana yaşatamadığım için benim için fedakarlık yapmayı bırak daha fazla canım acımasın

benim iki kolum bir canım var biliyosun di mi? kaç gündür beni bi o tarafa bi tarafa savuruyorsun, sözde rüzgar olan benim / bendim, kapıldım peşinde gidiyorum. hem öyle böyle değil, tık nefes halime inat dört nala koşarcasına..

sözlerin pek fena, bazen benim bile kelimelerim yetmiyor, lan yazdığı gerçek anlamı mı, metafor mu yapıyor, inceden billura mı sarıyor diye düşünüyorum, anlamıyorum.
beni az buçuk tanıdın, ben buralarda çok mızıkladım, çok yazdım, çok ettim ama lakin ve fakat hiç bu aşamaya gelmemiştim. çok ciddiyim gelmemiştim, şimdi bunları buraya yazmak bile öküz gibi itiraf ve daha sonra böğrüme girecek hançerin boynuzdan sapı olabilir, onun da farkındayım ama olsun, valla olsun..

rakıya düşelim bi' ara, sen bi şarkı yaz bana içinde adım geçsin ben de ağzımla darbuka taklidi yapayım, full sosyetik eğlence anlayışımız pekişsin. pekişsin ne güzel kelime imiş, şimdi aydım bak?

şimdi napıyoruz, napıcaz hiç bir fikrim yok, büyük ihtimalle senin de yok, böyle mi güzeliz acaba? böyle mi düzülür yolda kervan, en sevdiğin sıfat hayatımmış, onu öğrendim bak, bi de bana yavrum dedin, izmir 39 derece, karpuz var derede..

aşkımızın şarkısı, full spotify!

gün geliyor hiç tahmin etmediğin şeyler oluyor. hiç ummadığın hayaller gerçekleşiyor, asla geçmeyecek dediğin hüzünler geçiyor.. zaman çok tuhaf bir kavram. yalnızca mevsimler değişmiyor, sadece meyveler olgunlaşmıyor ya da bir tek vakit geçmiyor. zamanla duygular da değişiyor, insanlar da olgunlaşıyor, acılar geçiyor.
zaman bana çok şey öğretti. en güzeli sabretmektir. çünkü yalnızca bu şekilde biraz geriye çekilip her şeye etraflıca bakabiliyor insan. çünkü öfkeyle, kırgınlıkla ya da kızgınlıkla kör oluyorsun. sadece sakin bir ruha dönüşerek doğruları görebiliyorsun. aradan yeterince zaman geçtikten sonra çok daha iyi anlıyorsun her şeyi..
bazı savaşları boşuna vermişsin, bazı durumlara boşuna katlanmışsın ve bazı insanları iyi ki kaybetmişsin.
yani üstesinden gelemiyorsan zamana bırak adam o halleder.

oğlum gidin günlük alın kendinize sözlüğün kalitesini düşürmeyin.
(bkz: sözlüğü ergen forumuna çevirmek)
(bkz: salak yemin ederim gerizekalı bu çocuk ya)

yazdım onlarca mektup haketmedi yaktım bende

gereksiz.

bende çok isterdim buraya bir sayfa dolusu seni anlatmak.ama sana ayıracak ne kelimelerim var ne de vaktim .

evet yine bir eylül ortası. yine hüzün... halbuki çok severdim eylül ayını bir kış bebeği olarak. bilirsin... tabii ki bilirsin, insan, evladının doğduğu zamanları bilmez mi? o kesik film rulosu... şimdi nöbetteyim. bitince bir temiz uyku çekerim diyordum ama nerede değil mi? bu sene de diğer 3 senede olduğu gibi kahrolası biyolojik saatim şak diye 10 civarı beni ayağa dikecek. şimdi, şu parktaki sarhoş olmak isterdim. ya da ona havlayan bir köpek. sahi köpekler de bizim kadar üzülür mü büyükleri ölünce? hatırlarlar mı sürekli? sanmıyorum. evet köpek olmak iyi olurdu şimdi, her sene eylül ayının ortasında hiç değilse... ne olurdu tanrım?! unutma lütfunu şu günahkarına biraz daha bahşetseydin. neyse. ne diyorduk? evet... bir eylül sabahı; senin için yaşıyorum, sana kıyamadığımdan gitmedim deyip nasıl da gittiğinden konuşuyorduk. nasıl da kandırdın ama? aşk olsun sana baba.

ben yazdım. sana yazdım. yazı yazdım.

ben bu yazıyı sana yazdım,diğer tüm yazdıklarım gibi.

sana yazsam burda beraber okurduk zaten.

şarkıların da anlamlarını kendinle beraber götürüyorsun. birkaç gün önceye kadar seni düşünerek dinlediğim onca şarkı bir anda yitirdi manasını. umutlarıma eşlik ediyorlarmış meğerse. keşke sana gitme diyebilecek kadar bir yer edinebilmiş olsaydım hayatında ve keşke benim gitme demem yetecek olsaydı yolundan dönmene. iki aydır takındığım tavır için beni pişman edebileceğin tek şeyi buldun ve yapıyorsun. senden gerçekten hoşlanmıştım ve seninle gerçekten de birşeyler yaşamak isterdim zonguldaklı şirin kız. umarım aklımdan da bu gidişin kadar keskin bir şekilde gönderebilirim seni.

aklı sürekli meşgul eden kişiye yazılan yazıya giriş cümlesidir.

beni çelikten dövdüler, ateşte. daha çok beklersin eğilip bükülecek diye. ben sadece susacağım.

okur mu bilmem ama 14 eylül'de o'na yazmıştım.

doğum günün kutlu olsun s..... bugün geri kalan yaşamında geçireceğin en güzel günlerin başlangıcı olsun. gönül isterdi ki bu doğum gününü beraber kutlayalım, sahilde oturup konuşalım, birer kahve içelim. ve gelecekteki bize bakalım... hayalimizdeki bize yeni özellikler ekleyelim. ama bazı nedenlerden dolayı bu olmadı. kaç defa demem gerekiyor daha bilmiyorum, ne kadar gerekirse gereksin ben söylerim ve söyleyeceğim. s....., benim hâlâ umudum var. hep olacak bu. bu yaşıma kadar yaşayamadığım, hissedemediğim güzel şeyleri seninle yaşadım ve hissettim. biliyorum kafamızda netleşmesi gereken, mücadele etmemiz gereken bazı şeyler var ama bunlarla beraber mücadele edelim. tek başımıza savaşmayalım. her olumsuzlukta, her sıkıntıda ve mutlu hissettiğin her anda yanında olmak istiyorum. varlığın bana güç veriyor, beni hayata bağlıyor. istersen kaldığımız yerden devam edelim istersen hiç tanışmamış gibi yeni baştan tekrar başlayalım. ama aramıza duvarlar örmeyelim. ben her gün seni yeniden ve daha iyi tanımaktan çok mutluyum. çok uzatmayacağım. en mutlu günler, en güzel yaşlarına güzel bir başlangıç olsun bugün. iyi ki doğdun, iyi ki tanıdım, tanıyorum seni.

"ben sana rastladığım günlerde, hangi günlerdi onlar
tuhaf şey bir günde değişiyor kişi
senden öncesi öyle uzak ki anılar bile yok sanki
geldin ve masaya oturdun hayatımı bölen bir milat gibi"

cemal süreya

en sona yine bir parça ekleyeyim:
open.spotify.com/track/3yTK...

gözlerinin içinde kaybolurken
utanma çekme gözlerini benden
ellerim yüzündeyken,
esirgeme gülüşünü
sesin hep kulaklarımda olsun
çekme hiç ellerini ellerimden!

(bkz: ya bana 38 tanım yazı yazmışlar!)
**

olumlu enrtyler için çok teşekkür ederim
olumsuzları aynen iade ederim. ayrıca büyüklerimin ellerinden küçüklermin gözlerinden öperim saygılar