bilgi bana göre edinilmiş tecrübelerle doğru orantıda. yani bünyenin gerçekten de sindirebilmesi yada beynin algılayabilmesi için. deneyimlemesi gerekiyor. okumak süreci yumuşatıyor. mümkün mü ya gerçekten okuyarak 'her şeyi gördüm, biliyorum' diyebilmek.

absürd abi. herkesin kendini de en süper bilgi yumağı sanması zaten olayı daha da absürd hale getiriyor.

kokain çekmiş halde büyük kanyondan paraşütle atmanın ne türden bir manyaklık olduğunu yaşayan gibi idrak edebilmeniz için, gerçekten de sahneyi sizin de yaşamanız lazım.

okumak bir yere kadar yeahu.
devamını gör...
gözümüzü ne kadar çok açarsak o kadar farkına varıyoruz durumun vahimliğinin.
devamını gör...
bilgisi artan insanın üzüntüsü, endişesi de artar. bunun sebebi de olayların veya durumların nedenlerini anlamaktan kaynaklanır. farkındalık artar bununla paralel olarak da gelecek kaygısı, çaresizlik, endişe vb durumlar ortaya çıkar. bazen demiyor değilim keşke hiçbir şeyden haberi olmayan, 12 sinde çeyiz kurmaya başlamış 21 de evlenen kesimden olsaydım.. ne olurdu sanki kocamın çikolata almasını instagram storylere koyardım. tek üzüntüm evimi pahalı avangard mobilyalarla döşeyememek olurdu.. farkındaysanız ülkede sadece bu kesim çok mutlu.
devamını gör...
bilgi öğrenmenin belli bir sınırı yok bana göre. ne kadar yaşarsanız, gezerseniz, okursanız daha fazla yeni şeylerle karşılaşmış olursunuz. buradan yola çıkarsak her bilgi yeni bir hüznü doğurur. sorry ama gerçek.
devamını gör...
bilgi, kişinin omuzlarına çöken bir yüktür. sahip olundukça hüzne batırır. cahillik mutluluktur..
devamını gör...
böyle düşünen veya buna inan birey neyin bilgisine sahip olduğu için mutsuz olduğunu da net bir şekilde söyleyebilmelidir. aksi takdirde öğrenmek, bilgi edinmek mutsuz eder gibi bir argümandan yola çıkıyorsa bu insana mutluluğa erişmek için gereken bilgiyi ne kadar aradığı, kendini ne ölçüde tanıdığı, arzularını yönetip yönetemediği sorulabilir. zira herhangi bir öğrenmede bulunmasa dahi insan dünyada bulunduğu için bile üzgün hissedebilir. çünkü ölümün varlığı herhangi bir kitap gerekmeksizin öğrenilen çok temel bir bilgidir. ve bizleri üzmeye başlı başına yeterlidir.

bundan dolayı yaşamla ilgili bir takım temel konularda haddinden fazla düşünenler bu hususları aşmayı, yaşama sanatında ustalaşmayı da başarabilirler. ki bunu yaparak mutlu bir hayat süren birçok bilge isim de sayılabilir.

hülasa, fazla bilgisinden mutsuzluk yaşadığına inanan biri kendi ve dünya ile ilgili bütün gizemleri çözmüş ve hayatla ilgili bir yargıya varmış demektir. bu da biz ölümlüleri geride bıraktığını gösterir.
devamını gör...
cahil cesareti diye bir gerçek var. bilgi insani korkutur.
devamını gör...
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...
ben bilmek diye bir şey olduğuna inanmıyorum. bir şeyle ilgili bir bakış açısı kazanmak var. ne kadar çok farklı bakış açısı görürseniz o kadar çok bilmenin mümkün olamayacağını düşünüyorsunuz.

bilmenin mümkün olmadığını düşünmeye başladığınız zamanda bilmeye çalışmanın derdinden geçip rahatlıyorsunuz.

mesele farklı bakış açıları kazanmak değil. bu kazanılan bakış açılarının getirdiği çaresizlik ile başaçıkabilmek. öleceğimi biliyorum. bu konuda yapabileceğim bir şey yok. bu konuda çaresiz olduğumu kabul edip bunu aşamazsam bu beni içten içe yemeye başlayacak. bu nedenle hayatı değerli hale getirmeye çalışmak gerekiyor. ölürken mutlu olanlar değerli olduğuna inandıkları bir hayatı yaşamış olanlar bence.
devamını gör...
dostoyevski dedemiz ne demiş : "her şeyin farkındayım ve bu beni öldürüyor"
iyi demiş. sakalli çenesinden öperim.
devamını gör...
zaman zaman doğru olduğu durumlar var tabii ki. ama sanki artık bu söz, hayatında mutsuz olanların “bari bilgili olayım” diyerek kendini avutma klişesine dönüştü.

her mutlu insan salak değil arkadaşlar merak etmeyin.*
devamını gör...
bilmek istemeyenlerin inandığı yalandır. sokrates’in de dediği gibi; mutuluğun
en büyük kaynağı veya en büyük mutuluk verici olan şey, "bilgi"dir ve ona en büyük engel de mutluluğun ne olduğu hakkındaki "bilgisizlik”tir. günümüzde de hala geçerli olabileceğine inandığım sokarates’in öğretisine göre, insan doğası gereği mutlu olmak ister. eh bunun için de ilk önermeye geri dönüyoruz.
devamını gör...
sacma bir soylem. bir seyleri bilmenin sonucunda mutlulugun garantilendigi nereden cikti? ayrica bir seyleri bilmenin otesindeki ana mevzu "farkinda" olmak degil midir?

farkindalik bilgiye sahip olmanin uzerinde bir kavramdir. genellikle bir seyi "sadece" bilmeden farkli olarak meseleyle ilgili insani eyleme de yoneltir. yani cozum odaklidir ya da mevzuyu cozume ulasiracak dusuncenin alt yapisini olusturur. ayrica cok kez dile getirdim cehalet mutluluk getirmezzz!!
cehalet sadece uc maymunu oynamayi getirir. o da kisa bir sureligine.
devamını gör...
her öğrenilen bilginin, aslından "başka" neleri bilmediğinin öğrenilmesinden ibarettir. işte bildikçe ve öğrendikçe mutsuz olmamızın sebebi budur. bir şey öğrenmek istersin açar okursun okurken bir şey daha bilmediğini hissedersin ve bu sonsuza kadar devam eder. eğer, o kutsal anda hiçbir şey bilmiyorum diye pes edersen cahil kalırsın, ama pes etmeyip öğrenmeye devam edersen bilgili ve diğer birçok insandan farklı bir "insan" olursun.
devamını gör...
bilginiz arttıkça içerisinde bulunduğunuz tabiata yabancılaşmaya başlarsınız ve bir süre sonra kimsenin sizi anlamadığının farkına varırsınız. işte tam bu noktada ızdırap başlar.
devamını gör...
acı yoksa kazanç yoktur
işte bütün mesele bu
devamını gör...
doğrudur:


ne yapayım bu da benim mutsuz olmamın sebebini iyi bir şeye bağlayıp kandimi avutma yöntemim.
- mutsuzum.
- niye?
- çünkü çok zeki ve bilgiliyim.
bi tek kendim inanıyorum (görünen köy kılavuz istemez) ama olsun.
devamını gör...
konu önemli değil mi?
bana kalırsa insan kendini tanıyamaya başlayıp ve kendi üzerinden de diğer insanları tanıyıp, anlamaya başladığında kabullenme süreci başlayacaktır. çünkü insan doğasını değiştirmek zordur, ancak kişi kendi gayreti ile bazı değişimler yaşayabilir.
kişi kendine dair bilgilenme yaşamaya başladığında yaptığı ve başkalarının yaptıklarını daha mantıki zemine oturtma fırsatı elde edecektir. bilgiden önce siyah ya da beyaz olan düşünce alanı artık ortada gri alanla da tanışmaya ve tanımaya başlayacaktır.
insana dair ezbere yaklaşımları bilgisi arttıkça bırakmaya başlayıp, her insanın her durumun kendine özgü gerçekleri olduğunu kavramaya doğru bir yolda yolculuğu başlayacaktır...
kısacası kişi demlenme sürecine girmiş olacak ve üzüntü ya da mutluluğun artması yahut azalması söz konusu olmayacak, hayatı daha anlamlandırmaya başlayacaktır. belki de önceden üzüldüğü davranışların yaşadığı bilgilenme sayesinde kendisiyle alakalı olmadığını fark edip artık üzülmemeye başlayacak. kendisi ve diğer insanlarla daha barışık bir hayat yaşayacaktır.
kendisinde memnun olmadığı bazı şeylerin doğasının gereği olduğunu fark edip, onu değiştirmeye çalışarak boşa vakit kaybetmek ve demoralizasyon yaşamak yerine onu nasıl güzele doğru yönlendireceğini düşünmeye başlayacaktır.
tabi bunlar benim fikirlerim, yanlışlar olabilir.
devamını gör...
her tür bilgiyi pespaye bir şekilde edinen insanlar için geçerli tespit.

bilgi edinmek mutlu olma garantisi sunmaz ama doğru yöntemler ile yerinde ve doğru bilgi edinmek insanı umutlu kılar. mutluluk ta inşaa edilmesi gerekiyorsa edilir, biri ya da birileri tarafından sunuluyorsa da tüketilir. *
devamını gör...
savaş barıştır
özgürlük köleliktir
cahillik güçtür
devamını gör...

bu başlığa tanım girmek için olabilirsiniz.

zaten üye iseniz giriş yapabilirsiniz.

"bilgisini artıran insanın üzüntüsünü de artırması" ile benzer başlıklar

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim