bir mekanın kazıkçı olduğunu gösteren detaylar

2 saattir yemeksepetiyle getir'e bakıyorum yemek için
fiyatları random uçurmuşlar bir yerde lahmacun 15 bir yerde 27 lira.
ulan dalga mı geçiyorsunuz?
hamburger 50 lira bir baka yerde 119 tl.
kafayı yiyeceğim.
sadece menemene nasıl 33 lira dersiniz. yumurta lan.
tost desen bütün kaşar fiyatını koymuşlar direkt. 43 lira. bir tost. anasının * mı arkadaşlar.
ya leş gibi yerden döner yersiniz 25 liraya ya da çiğ köfte. başka ucuz bir şey kalmadı.

buraya dördüncü ördeğimi de vereyim, sırf size kitlemesinler diye tüm çabam.

mekanı gördün, hm şık bir yer, içeri girdin, hm asortik bir yer, olsun, felekten bir gece herkesin hakkı.

ama o da ne? oh, yoo, en istemediğimiz şey...
şef garson belirdi uzaktan, üstünde şef ceketi, şef papyonu, jilet gibi pantolon, masalara tebessüm ederek, bir salon beyefendisi edasiyle, size doğru geliyor...

peki ne yapacağız? bozuntuya vermiyoruz, sakin. bırakalım servisi açsın, suyumuzu ikram etsin, "mônó lutğfen, meğsî.."

hemen ağzımızla telefon sesi!

dülüdülüdülü...
alo?
neeee!
kedim şuhbettin evden mi kaçtı!?
hemen geliyorum!

+ah beyefendi kusura bakmayın, bilmiyorum kulak misafiri oldunuz mu lakin biricik kedim evde yok ve onu bulmam lazım.
-hiç sorun değil, çok üzüldük ve umarım kedinizi bulursunuz, ah, umarım başına bir şey gelmez. sizi yine bekleriz, her zaman şeref verirsiniz...
-he he gelirim.

işte filaş tivi oyunculuğu tadında bir performansla kurtulduk.

kız buranın kuveri bile dünya paradır. daha bismillah iki lokma şey yemedik.

anacım bir mekanın garsonu şefi en fazla düz beyaz gömlek ya da hepsi tek tip polo yaka tişörtlü olacak.

garson dediğin biraz ter bile kokar. damat gibi garson mu olur lan? yer mi lan anadolu çocuğu?

altın varak

ikramın olmaması.

bir ürünü sürekli size kakalamaya çalışıyorsa.

gülerek hoş geldiniz diyorlarsa, garsonlar sanki ağızlarına sıçsanız tuvalet peçetesi ister misiniz diye soracakmış gibi duruyorsa, helalar aşırı temiz, el sabunu ağzına kadar dolu ve mis kokuluysa, pisuvarda güzel kokulu taşvari o zaman zımbırtı varsa, bir marka sakızın kokusuna benzeyen ıslak mendil varsa, vale varsa ve valenin anahtarı astığı yerde araba markaları 750 binden aşağıdaki değilse, boktan sözsüz müzikler çalıyorsa ve çay yanında bir sürü zımpırtıyla geliyorsa işte o zaman boku yediniz demektir.

influencer lar tarafından tercih edilmesi.

samimiyetsiz servis elemanları

şarap kadehlerinin ağız genişliği. geniş ise bildiğiniz sağlam hesap gelecektir. hatta çaktırmadan, ağız kısmından ses geliyor “ çınn “ diye daha beter saplayacaklardır.

tahta ile yemek servisi, yer gösteren mini etekli bakımlı hatunlar, hafif loş mekan ve bayık yavaş müzik.

menülerini karekod aracılığıyla sunmaları yahut menü basma zahmetine girerlerse fiyat yazmamaları.

menüye takığım ben.

yüksek volum müzik-menü sunulmaması-kaliteli mekan olarak lanse edilmesi-bir de mekanda 'serpme' kelimesinin bol bol gecmesi.hesabi elinizde patlatacaklarinin alametleridir.

(bkz: kuver)

içeride; cicişler tarzı kadınların, kısa dar paçalı pantolon giyen ve cüzdanını masaya koyan erkeklerin oturuyor olması.

limonlar limon bonesi takılmış vaziyette geliyorsa, korkmayın acımayacak. uyuyup uyanınca geçiyor zaten.

ulan monako kraliyet ailesi'nin kebapçısına mı geldik ya? ya da ben dük müyüm? * 2 tane çekirdek düşse ne olacak ki? çatalla çıkarıyoruz zaten. ya da diyelim ağzımıza geldi, püfürk yapıp basket atıyoruz kaseye filan.

biz, limonu sıktıktan sonra el üstümüzü ovan, elimizden gelse böyle memelerimize mümelerimize sürüp "şifa şifa yumuşatır pamuk gibi yapar şimdi" diyen insanlarız.

sırf bu bone yüzünden kuver +20 kağıt üstüne koydu bile. sonra mekan sahibi şef mef masaları gezerken tebessüm ediyor, ben geçirsem ben de gülerim tatlı tatlı, adamlar haklı anacım gülmekte...

eğer bir mekanda ucuz, basit bir ürünü pahalıya kakalanıyorsa o zaman ilgili mekanda alışveriş yapılmaması gereken kazıkçı bir yerdir.

sizin bütçenizi aşıyorsa tavuk döner de kazikçı olabilir.

insanların sosyal medyada paylaşmak, göstermek, hava atmak için gittiği bir mekan olması.

kuşadası'nın merkezinde çalışırken yemek yemeye bir yere gitmiştim. ayvalık tostu bilmem kaç lira yazıyordu. aaa, ne güzel fiyat dedim hemen bir tane söyledim. tostumu yedim, odamda bekl... öhöm. neyse ödeme yapacağım, orada yazanın 1.5 katı fiyat söylendi. ben de burada şöyle yazıyor ama dedim. orada silik ve küçük harflerle "boardmarker" ile, az malzemeli ayvalık tostu yazıyormuş. yani "az malzemeli" kısmını silik ve küçük yazmışlar... ben de, "bugün beni kazıkladınız ama ben buralıyım, bundan sonra belki de burada onlarca kere yemek yiyecektim ama artık hiç yemeyeceğim. siz kaybettiniz." dedim ve gittim. aslında istedikleri para normaldi. yani o fiyata da yiyebilirdim oradan. ama kaybettiler...

tanım: menülerinde fiyat yazmaması. öyle yerler genelde kazıkçı olur. ama diğer taraftan da, fiyat yazan yerlerin de çoğunda kalite düşük olur. ankara'dayken dışarıda çok yerdim ben ve 11 senem orada geçtiğinden de nerelerin uygun fiyatlı ve güzel olduğunu öğrenmiştim elbette.

konsept mekân olması ve salak influencerların sürekli reklamını yapması.