borderline kişilik bozukluğu

sürekli ilgi beklerler.bu ilgiyi farklı kişilerden gormek isterler.cinsel fantezileri üst seviyelerdedir.bir insani ya çok yüceltir ya da yerin dibine sokar.sürekli etrafındaki manipüle eder ve yalan söylerler.belli bir ahlak anlayışları yoktur.5 dakikada bilmem nerde gördüğü kıza aşık olabilirler.baya aşık olmuslukluklari vardır.

borderline hava yolları ile uçuşa geçmektir. herkes bazen uçar. yoksa neden kanatlarımız var.

kadınlarda daha sık görülen durumdur. bu bozukluğa sahip her 4 kişiden 3'ü kadındır. çocukluk dönemleri zor geçmiştir. bazıları çocukluk dönemlerinde istismara uğramışlardır. erken yetişkinlikte başlayıp tedavi edilmezse ömür boyu devam edebilir. bu bozukluğa sahip bireyler karakter dalgalanması benzeri bir durum yaşarlar. içlerinde hiç bitmediklerini düşündükleri bir boşluk hissi vardır. kopuk korungan halde yaşamlarını sürdürme eğilimleri vardır. sabit ve güven veren bir ilişki ile düzenli bir iş tedavilerinde önemli faktörlerdendir. psikoterapileri oldukça uzun sürer. ortalama altı yıl bu tedavinin devam etmesi yönünde yayınlar mevcut. şema terapi , aktarım odaklı psikoterapi ve diyalektik davranışçı terapi ile müdahale edildiğinde iyi sonuçlar alınmaktadır.
bu bozuklukta kişi kendine zarar verebilir. kollarını keser, saçlarını kopartır, intihar girişimlerinde bulunur. her 10 bkb olan bireyden 1'i intihar ile vefat etmektedir.
bipolar ile karıştırıldığı söylenir. ama dikkatli bir muayene sırasında kolaylıkla birbirinden ayrılır. bipolar duygudurum bozukluğunun mani evresi hiçbir şekilde bkb'de görülmez.
ayrıca bu bireylerle yaşamak zordur. 1987 tarihli öldüren cazibe adlı film bkb olan bir kadın bireyi anlatmaktadır. önerilir.

sevgili olmanızı tavsiye etmedim kişilerdir.
not: deneyimspor

edit:
sovgosono voromomoş

"iyi bir ilişki kurmakta ve bunu kalıcı bir biçimde sürdürmekte çok güçlük çekerler. kolay aşık olurlar, aşık oldukları her kişinin kendilerini çok iyi hissettireceğini, kendilerini bir bütün olarak hissettireceğini düşünürler, ancak çok kısa bir süre sonunda büyük bir düş kırıklığına uğrarlar. başkalarını değerlendirmelerinde de büyük gelgitler yaşarlar. bir gün göklere çıkardıkları bir kişiyi, ertesi gün yerin dibine sokabilirler. bir gün, büyük bir tutkuyla bağlandıkları bir kişiden, bir başka gün nefret edebilirler."

isteyen sevgisini versin isteyen başka bir şeyini versin. he benim hatam aynn.

üstte ki yazar arkadaş doğru düzgün sevgisini verememiş. kendi hatalarınızı insanların kusurları üzerinden kapatmaya çalışmayın artık.

yaklaşık 2 ay önce fark edilen ve bipolar ile karıştırılan ve bugün itibariyle emin olduğum sevgili hastalığım. kendimden örnek verirsem belirtilerim şu şekilde.
1- dürtülerimi kontrol edememe.
2- doğuştan gelen yalan söyleme hastalığı
3- öfke patlamaları
4- terk edilme korkusu
5- sevdiklerime karşı paranoya
6- illegal işleri sevmem ve korkusuzca bu işlerin bir kısmını gerçekleştirme.
7- ani ruh hali değişimleri
8- istikrarsız iş hayatı
9- sevdiğim insanları ve özellikle kadınsa mükemmel görme
10- çabuk sevme ve çabuk vazgeçme
11- aşırı ve bazen gereksiz para harcama
12- yaptığım şeylerden zevk alamama
13- güven problemleri.

2 ay önce dürtü kontrol bozukluğu ve anksiyete teşhisi ve bipolar şüphesi ile tegretol tedavim başladı ve birçok şikayetimde azalmalar oldu. yalan söyleme huyum çok geriledi. öfke durumum sıfırlandı ve daha arabulucu rolunu üstlenmeye başladım. dürtülerimi kontrol edebiliyorum. ama hala belirtilerin yarısı aktif. aileme durumu anlatınca yalan söylüyorsun deyip nasıl inanacağız dediler. babam bana inandı ve duruma el attı. devlet hastanelerinde sürünmek ve başım belaya girmeden artık kontrol altına almak istiyorum kendimi. bazı ek ilaçlar ve psikoterapi ile herşey yoluna girebilir.

sınırda olmak, bazen ortalarda olmaktan daha iyidir.
ilerleme kaydetmek için konfor alanından çıkma cesaretini göstermek, çoğu zaman sınırda olmayı gerektirir.
ne bozukluk ne değil tartışılır..

sınırda kişilik bozukluğu, bir duygusal düzensizlik, bir duygusal karmaşa bozukluğudur. sınırda kişilik bozukluğu olanlar zaman zaman kendi duygularıyla boğuşurlar ve bu duygulara sahip olmamayı isterler ve katlanamazlar. bu duygulardan kurtulmak için kendilerine zarar verebilir ya da kalkışabilirler. önemli olan yaşanan duygularla nasıl başa çıkılacağı ve duygularını nasıl yöneteceğini öğrenmektir.

(bkz: adını feriha koydum cansu ilhanlı hastalığı)
ince çizgimiz.

esereklidir.

en ufak bir hatada ya da istenmeyen bir durumda kendilerine de karşındakine de cehennemi yaşatır bu bozukluğa sahip kişi. değersizleştirme saldırıları, manipülasyon girişimleri ve fütursuzca bir duygu doluluk arka arkaya gelir; karşısındaki kişi neye uğradığını şaşırır. "bir günün bir gününü tutmuyor", bu ikircikli kişilerin hayatları boyunca en çok duyduğu cümle olabilir.

mutsuzdurlar. kendileriyle, çevreleriyle, dünyayla mutsuzdurlar.

en fazla bir yer bulmuş, edinmiş gibi yapabilir ve buna kendileri de inanmaya çalışırlar; içten içe bu dünyada asla bir yerlerinin olmayacağını kestirseler de bunu ustalıkla kendilerinden ve başkalarından gizlerler. bunu yapamadıklarında ise dürtülerinin yıkıcılığına kendilerini bırakabilir; alkolle, tehlikeli cinsel/duygusal maceralarla ve bilumum başka yıkıcı olguyla hemhal olabilirler.

başkalarının duygularını bilinçdışı bir şekilde çok iyi anlar ve bu duyguları gerektiğinde yönlendirmeye çalışırlar; ancak bunun sonu da her daim pişmanlıktır. zaten pişmanlık, suçluluk ve öfke, bana soracak olursanız bu bozukluğu karakterize eden duygulardır.

derin kıskançlıkları, güven problemleri vardır. bu yüzden ya partnerlerini boğar, ya bırakılmaktan korktukları için kendileri bırakır, aldatır, çeker giderler ya da canavarlarını ehlileştirene değin tek gecelik ilişkiler ile nasır tutmuş ruhlarını uyuşturmaya çalışırlar. mükemmel bir arkadaş olabilirler ancak sorunları üzerinde çalışıp yardım almadıkça istisnasız kötü sevgililerdir; tüm maceracılıklarına ve güçlü libidolarına rağmen.

kendilerini severler; ancak aynı anda nefret de ederler. paradoksal ki güçlü bir narsisizm ve sıkı bir öz-nefret duygusu bu kişilerde beraber bulunur. erkeklerde nadir görülür, daha doğrusu görüldüğü sanılır çünkü erkek dediğin "duygularına hakim olmalıdır". kadınlara kıyasla borderline erkekler bu yüzden daha öfkeli, saldırgan ve acımasız olabilirler ama çocuktur onlar. bir şey olmuştur ve oldukları çocuğu zamanın içinde dondurmak zorunda kalmışlardır.

başka türlü kurtulamayacaklarını düşünmüşlerdir çünkü, heyhat.

üstteki entrynin mutsuzluk kısmını okuyunca, "ben bordırleymlaymışım." dedirten bozukluk.

#1433145 hasta olan birisi için aşağılık diyebiliyorsanız bir doktora görünmenizi tavsiye ederim.

karsi komsum. biz bununla gizli gizli gorusuyorduk ailesinin evleri yakin diye. onun evinin penceresinden giriyordum. ikimiz de bekariz. en son gidisimde bana sapik muamelesi yapti. simdi de benden intikam almak, dikkatimi cekmek ve bana sen ne yapacagi belli olmayan bir sapiksin demek icin penceresine isik koydu. sirf can yakmak icin o isigi daha hava kararmadan yakiyor.

neden mi? cunku ona boyun bukmedim kopeklik yapmadim. catir catir konustum.

yani beyler siz bilirsiniz ama boyle kucuk dusurucu bir asagiliga merhamet ve sevgi duymanizin imkani yok. benden demesi.

ne kopeklikleri biter ne yalakaliklari biter ne de kibirleri intikamlari. sevilmediginizi bilin.

asla ilişki kurmamaniz gereken kişilerdir hayatı uçlarda yaşar herşeyleri uçuk kaçıktır aşkınızdan öldüğünü söyleyen kişi bir saat sonra sizi diri diri gömer hayatları yalandır asla birini sevemezler sadece kendilerini severler makul insanlar olmadıkları için makul eylemlerde bulunmazlar misal gittiği kuaförde kuaförle yatarlar ya da arkadaşının eşine göz koyup adamın aklını çelmeye çalışabilirler bir sınırları yoktur anlayacağınız aklınıza gelebilecek her türlü aşağılıklıgı yapabilirler uzak durun bu tür insanlardan.

5 ay sonunda kontrol altına alabildiğim hastalık. ömür boyu onunla birlikteyim ve onu nasıl kontrol edebileceğimi öğrendikten sonra çok rahatladım. hala ara sıra ataklar geliyor ama çabuk bir şekilde durdurabiliyorum. maalesef bipolardan daha zor bir hastalıktır. ben demiyorum tıp diyor bunu.

ilk defa duydum.

anneler gununde koca bir buket gul almistim mahallenin annelerine dagitmak icin. o da ben dagitirken gordu. bozuldu. icim kotu oldu. konusmuyorduk ama anne iste ona da versem ne olur ki uzulmesin dedim. bahcesine gulu birakip mesaj attim.

ne yapti dersiniz? o hareketi bile kendi menfaati icin kullanmaya, beni yolunacak kaz yerine koymaya kalkti.

bu insanlara iyilik hicbir sekilde yaramaz. ki onlardan da insanlik adina hicbir sey beklemeyin bence. ac kalmis bir hayvan gibi yasarlar. kime ne yaptiklari umurlarinda olmaz.

en guzeli suskunlugunu koruyup kendi hayatina bakacaksin, elde etmek veya intikam almak icin kendi kendini bitirsin.

bi anda dank etti, benim eski erkek arkadaşım acaba borderline mıydı ? belirtileri gözden geçirince çok olası geldi. mm.. çok zor hakikaten. yaşattığı bir kenara yaşaması da zordur ya.

psikoterapi ile kontrol altına alınabilir

alaycı saçakbaş balığının muzdarip olduğu hastalık.

"alaycı" mahlasını kazanma nedeni aynı zamanda sınır kişilik olmasının da işareti çünkü bu yaratığın ne zaman neye kızıp saldırganlaşacağı, ne zaman sakinleşeceği belli değil, davranışları öngörülemiyor. bir tehdit hissettiklerinde (o tehdit olmasa bile) ağızlarını eşşek kadar açıp kendilerini büyükmüş gibi gösterirler. saldırılarında sadece dişlerini kullanırlar ama haspamın dişleri zehirli bile değil.

sarcastic fringehead