brothers düğüm salonu radyo yayını

bir de regl değilken, herhangi bir gerginlik anında muhatap olduğun "sen regl misin?" sorusu var. bunu söyleyen er kişisine şunu anlatamazsın:
ayılık ettin bunun farkında değilsin. ayrıca hiç üstüne vazife değilken hormonlarım nedeniyle konuyu abartıyor olabileceğimi düşünüyor ve utanmadan aklımı hiçe sayarak bunu söylüyorsun.
not: hayır arkadaşım regl değilim.

pamela ablamız yapmış ons'lere tavsiyesini: "ben uyanmadan giderseniz beni memnun edersiniz."

bugüne kadarki bütün "duygusal" ilişkilerimde en büyük sorunum birlikte olduğum insanın kendini bir şeylerle yarıştırmasıydı. benim gitar ile olan ilişkimi bile kıskanan insanlar oldu.. ne gitarı hatta bilgisayarımdan daha değersiz olduğunu düşünüp trip atanlar oldu. hanımların, bizlerin özel alanına biraz daha fazla saygı duymasını önerebilirim, ilişkilerin daha sağlıklı olması için. ama tabii ki bu bir genelleme değil sadece benim karşılaştığım insanlar böyleydi... ya da belki de benim tipim budur :)

edit : bu arada söylemeden edemeyeceğim, dışınızdaki irlandalı hanımın sesi inanılmaz şekilde melis birkan'ın sesine benziyor. önceki programdan beri bunu düşünüyorum, belki daha önce söyleyen olmuştur:)

şahane bir sohbetle devam eden, hatta gülmeyi unutmuşçasına güldüren programdır. aklıma gelen ilk şey nezaket oldu, gerçi bütün insan ilişkileri için geçerli bu. lakin diyelim ki o an bir şeye sinirlendik, üzüldük, bunun sebebi kendisine bir şeyler hissettiğimiz kişi olsa bile sakin olmaya çalışmak önemli. çok zor ama önemli. keza hepimizin türlü türlü halleri var, bu nedenle önemli bir şeyi değersizleştirmek ya da çok basit bir şeyle alay etmek karşımızdaki kişiyi çok incitebilir. kavga edip "ben ne dedim ki şimdi?" dediğimiz durumlar böyle şeylerden kaynaklanıyor olabilir. hayat hepimize zor, bu nedenle özür dilemeyi, gülümsemeyi, teşekkür etmeyi ihmal etmemek gerek.*

bir öneri olarak yalnızlıkla barışabilirsiniz. böylesi bir korkuyla birini sevmek veya ilişkinin sana iyi gelip gelmediğini anlamak ve vazgeçmek mümkün değil sanırım. sürekli sizi sevenleri severken buluyorsanız kendinizi, kendinizle kalmaktan korkuyor ve mecbur hissediyor olabilirsiniz. bu da tabi ilişkideki herkese zarar verir. bütün kara parçaları ve üçüncüler dahil*.

sözlük erkekleri ağlıyor.*

şu dakikadan sonra jude law'a yüz vermeyen dışınızdaki irlandalı'nın çıtayı arşa çıkarması...*

sarı ördekli boxerım yüzünden bir kere bile problem yaşamadığımdan dolayı irlandalı'ya* benim de katılmadığım tespitlere sahip program...

şu an ciddi ciddi milletin donunu tartışıyorlar ya :d

don yüzünden saç saca girmeseler bari

ya anlayın işte sayın dj. adam aynı anda 15 kadına yazıyor . hepsiyle uzun uzun flört mü etsin adam. bir an önce sonuçlansın istiyor işte. o yüzden konuyu hemen oraya getiriyor.

lütfen biz erkeklere az anlayış gösterin.

edit: la tüp diye okuyunuz. bim mutfak tüpü markası.

karşı cinse tavsiyeler temalı, belki sevişirim donunu masaya yatırdığımız üçüncü program şarkıları. jude law sevenler bunu da seviyor.

brothers düğüm salonu iftiharla sorar!
cebimiz fakir ruhumuz zengin mi?!
küçük ama pahalı lüksleriniz nedir?
bu akşam zengin gösteren şeylerden bahsediyoruz millet!
burma bileziğini kalın altın zincirini takan gelsin! yazın anlatın! komşular çarşıda pazarda görsün! şöyle bir salının da elalem zenginlik öğrensin!

bu haftaki görselimiz için gönlü zengin arkadaşımız cenk'in arka bahçesi'ne ayrıca teşekkürler.*

tek küçük ama pahalı lüksümün lego olması ile ilk taşı atacağım yayın olacaktır.

evet şu anda sanırım 90.000 ile 120.000 arasında bir parça sayısına sahibim. (30.000'lik kısım bir arkadaşımdan artık yeter ula diye devrettiği kısım. tam sayısını bilmiyorum rivayet öyle.)

kitap ve bira dışında herhangi bir şey prensip olarak kullanmıyorum. bunlar da sanırım artık lüks sayılabilir.

çocukluğumdan beri kafamda olan sorunlu bazı değerleri bu akşam terapi gibi ortaya saçacağım siz saygıdeğer dinleyenlere açılacağım yayın.
(bkz: barbie evi) (bkz: akülü araba) (bkz: biberli kokteyl zeytini) ya da (bkz: biberli zeytin). sonuncu bayağı garip gerçekten, ben de hala anlam veremiyorum.

ender çabuker'in param olacak klibi nedeniyle araba şeklinde yatağı zenginlik belirtisi sanıyodum.

hala bilmem bu arada belki de ucuz bişiydi, istesek 6 tane falan alırdık. pahalı mıydı yoksa? ya da biz mi çok fakirdik?

konu nasıl buralara geldi bilmiyoruz lakin baya bildiğin ne kadar gönlü zengin fakirler(!) olduğumuzu falan konuşasımız geldi bizim çünkü dolar olmuş bilmem kaç! söz zügürt ağa'ya bağlamıcaz...

sürprizli bir yayın planlıyoruz. başımıza neler gelecek bilemiyoruz sevgili altan.

21:00'de görüşür müyüz?
ben dışınızdaki irlandalı olmayan.

(bkz: fakir mi oluyoruz)

benim ruhum da fakir olduğu için, öneride bulunamayacağım bir konu. fakat bir köşeye kıvrılıp sessizce dinleyeceğim. belki yarına komşulara hava atacak bir iki tüyo öğrenirim de zengin zengin salınırım. bekliyorum pür dikkat.

benim barbie bebeğim yoktu. bunun için ağlamaya gidiyorum şimdi.

şu dönemler en çok yokluğunu hissettiğim ve istediğim yegane şey : araba... gerçi şu anki ekonomiden dolayı şahin bile lüks ama.. kadınların -tekrar söylüyorum benim rastladığım- arabaya ayrı bir ilgi duyduğunu düşünüyorum. arabam olduğunda belki zengin hissetmeyeceğim ama dışarıdan yaya olarak bakınca araba zengin gösteren şeyler arasında benim için ilk numaralara oynar.

edit : benim de 178 tane hotwheels oyuncak arabam var, hani legoyla kapıştırmak için değil ama araba merakım iyidir demek için :') *