101.
brothers düğüm salonu reunion : makarna
20:03 itibariyle kalkışa geçiyor, @miko'nun elleriyle açtığı ıspanaklı makarnayı yiyoruz ahali. ıspanaklı ricottalı tortelloni.
baaak! tortellini değil! tortelloni! o ile!

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...
102.
cenk’e büyük ayıp edilen program.
devamını gör...
103.
bitiriş parçasıyla bir küçük açtıran, cenk'imin kelepçesini görünce kendisine bir tık daha yükseldiğim*, değişik mevzuların döndüğü program.
devamını gör...
104.
zaman su gibi akıyordu... 5. yayınımız gelmiş çatmış, hiç haber vermiyorsunuz arkadaşlar.*

şimdi ben tescilli bir sakarım. görenleriniz olmuştur belki; #889481.
e dışınızdaki irlandalı da nevi şahsına münhasır a-acayiplikleri ile meşhur bir arkadaşımız malum. bizim saniyelik salaklıklar konusunda kendimizi 8 yıl falan gömecek datamız mevcut da o kadar gelmeyin üstümüze hı?

şapşallığınız şapşallığımızdır dedik o yüzden. akşam eğlenelim mi azcık birbirimizle ne dersiniz?
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
bi' de şey ya, tasarım evrenini komple cenk'in arka bahçesi'nin üzerine mi yapsak? canım canım.
devamını gör...
105.
ex'in evinde kaldığım bir gün, erkenden uyandım. güzel bir kahvaltı hazırlamayı planladım. neden insan gibi yataktan inip yürümediğimi bilmiyorum....kendi rekorumu kıracağım ya...tek hamlede, yatağın en ucana kadar zıplayarak çıkmayı düşündüm*... hayvanca zıpladım.saniyelik salaklık net. kafam avizeye çarptı ve avize havada kırıldı.
o an yaşadığım utancı asla unutmayacağım. çocukcağızın gürültüye uyanıp yaşadığı şok hali ve bana kafanda bir sıkıntı yok, öyle değil mi? diye sorması ve saçlarımın arasından cam parçaları çıkarması skandalı.....
uyuduğun odaya sarkıt avize takmazsın yahu diyerek üste çıkmaya çalışmam skandalı....
neyse aylarca dansözkiller'ın kafası çok sağlamdır, avizeye kafa atarak parçaladı muhabbeti döndü dolaştı.
devamını gör...
106.
bugün okula gittim. in cin bile top oynamıyordu. o kadar boş bir alan. bir müdür, bir temizlikçi, bir öğretmen, bir öğrenci toplam nüfus. biz dersimizi işliyoruz çocuğumla, bire bir missss gibi özel ders modunda.* ders bitti. vedalaştık. ben de öğretmenler odasındayım, kitaplarımı yerleştiriyorum. öğrencim geldi.
"hocam ben gidemiyorum. biri tüm kapıları kilitlemiş. " dedi.
arayıp müdürü hocam biz okulda mahsur kalmışız, dedim.
"ayy ben sizi unutup yemeğe çıktım, kapıları da kilitledim, kusura bakmayın beş dakikaya gelirim." dedi.
önemli değil, insanlık hali dedim. çünkü nazik bir insanım. ama içimden değilim. içimde biraz daha çirkin biri var. o başka şeyler söyledi. *
devamını gör...
107.
eveeet tam da benim konum bu. hangi birini anlatsam diye düşündüm ve hepsi birbirinden güzel pardon sakarca geldi*.

efenim bugün sizlere mutfak maceralarımdan bahsetmek istiyorum, hem de en tazesinden. yemek yapmayı hele ki tatlı yapmayı çok severim. mutfak eşyalarına da bayılırım ama en favorim keskin ve büyük bıçaklardır. ağzı körelmiş bıçakla çalışmayı hiç sevmem.

///dikkat +18: buradan sonrası bazı kişiler için hassas olabilir-miş. ben öyle dan diye konuya girip dun diye yazdım ama bazı arkadaşlar kötü olmuşlar. ben uyarımı yapayım da yani...///

neyse işte bi gün yine yemek yapıp ardına tatlı yapacağım. patates soyarken sebze soyacağını nasıl tuttuysam pattteessin kabuğunu değil benim sol elin orta parmağının üstünü aldı gitti. canım yanıyor ama hiç umurumda değil. yemeği yapayım sonra yaşarım acısını modundayım.
neyse sardım parmağımı devam ediyorum derken doğrayıcının bıçağını yıkayım dedim. yıkarken de nasıl bi şevke geldiysem sağ elimle resmen bıçakların keskin kısmını avuçladım... ve tam 4 parmağın da orta kısımları bir güzel kesildi. orda kendime, bıçaklara, dünyaya hatta evrene bi şeyleeer* söylemiş olabilirim.
neyse yine sardım parmakları ve tatlıya geçtim. malzemeleri hazırladım derken tezgahın üstündeki bıçağa çarptım ve bıçak düşmeye başladı. ve ben, merdumkaptan, bu sefer de reflekslerime birtakım şeyler söylememi gerektirecek o meşhur hareketi yaptım: ayağımla bıçağın düşüşünü yavaşlattım... hayır saf merdum bi dursana! tamam anlıyorum, normalde insanlar düşen bi cisim gördüklerinde onu yakalamak isterler. ama bu cisim bıçaksa bi dururlar. dursana sen de... ne o öyle 7 kişi danaya girer gibi bıçağa giriyorsun?
neyse işte bunda da bıçağın ucu ayağımda bi yerleri çizdi işte derkeeeen 1 saat içerisinde 3 kere nasıl kendimi kendim kullanılamaz hale getirdiğimi anlatmış oldum.

buraya kadar okuyan/dinleyen sayın yazarlarımız ve yayıncılarımız, dilerim tüm güzellikler sizinle olsun.

saygılar, sevgiler*.
devamını gör...
108.
program ve optik okuyucudaki sorunlar için gidilen okulda* işi halledip tahsilat için müdür yardımcısı'nın yanına gitmem, onun "ya dh ses sisteminde bir sorun var, benim odaya çık da gelmişken ona da bir bakıver" diye ricası, "ben ne anlarım" diye homurdana homurdana odasına girip ses sisteminin düğme ıvır zıvırları ile oynarken içeri giren iş arkadaşının "abi buradan x okuluna gidecekmişiz, telefon geldi" demesi, benim ona hitaben "ya s...kerim işini!" diye küfretmem ve boru gibi sesimin koca okulun her tarafında yankılanması..

evet, murphy kanunlarına uygun olarak tam o küfür anında ses sistemindeki sorunun göklerden gelen bir karar vardır diyerek çözülmesi.
devamını gör...
109.
yeni üniversiteye başladığım, her şeye hevesle yaklaştığım bir dönemdi. ortamda : ben, o zamanlardaki henüz yeni flört ettiğim kız, yakın arkadaşım ve onun da tanıdığı olan müzisyen bir adam ve eşi var. yarım saat boyunca benim gitar çaldığımdan, bir araya gelirsek neler yapabileceğimizden bahsettik, her şey çok güzel gidiyordu; kayıtlarımızı dinledik, stüdyoda buluşmak için sözleştik. saatlerce gitar muhabbeti yaptıktan sonra adam bana "ne çalıyorsun ?" * sorusunu sordu ve ben "e.. ee gitaar?" cevabını verince bütün masa kahkahaya boğuldu... ama böyle dalga geçer bir şekilde. en çok da yanımdaki kız gülmüştü. sonra o müzik işi olmadı. şimdi baktığımda sallamadığım bi' şey ama insanın hevesi kırılınca üzülüyor, 10 yaşıma dönmüştüm utancımdan resmen.
devamını gör...
110.
benim saniyelik salaklıklarımı, yanlış kişiye yanlış mesaj atmalarımı vs anlatmaya hem süre hem de küfürsüz sözlük izin vermeyeceğinden, masumane bir salaklığımı bırakıp kaçayım.

bir gece hem duygusal hem fiziksel aşırı yorgunluğun akabinde evime dönüşte, artık o sıralar neyin kafasını yaşıyor isem, evin bulunduğu sokağın başındaki martıya "gel pisi pisi" dedim. yaklaşık 15 saniye sonra apartman kapısındayken aklım geldi başıma. dönüp baktım. orada sadece bir martı vardı ve ben onu çağırmıştım pisi pisi diye. hayır yanlış anlamayın, kedi yerine farklı bir hayvana pisi pisi demedim. mevzubahis martı bir hayvan bile değildi, bir scooter'dı.

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...
111.
gözlerimde uykuyla beklediğim yayın. rezil bir anımı yazmak isterdim ama şöyle bir düşününce korkunç anılar hepsi ve ben bunları yazmaya hazır değilim. ıııh, minnoş kalbim buna dayanmaz. yayını dinlemeye geldim. beklemedeyim.
devamını gör...
112.
kahvaltı masasında, yine çenemin düştüğü bir gün, çaydanlıktan demi bardağa doldurup, kaynar suyu bacağıma, bardağa doldurur hızda ve çoklukta boşalttım. böyle bir yanık acısı yok. yıl oldu hala izi duruyor.
devamını gör...
113.
tsk zamanları, şırnak'ta yeni gelmiş askercağızlarımıza silah eğitimi veriyoruz.

60mm komando havanına geldi sıra, tek kişinin kullandığı basit bir boru. olayı nedir? havan mermisini içine bırakmadan önce dibine barut hakkı denilen, atılacak mesafeye göre ayarlanan barut yaprakları koyuyoruz, mermiyi bırakınca dipteki iğneyle oluşan tetiklemeyle barut alev alıyor mermi fırlayıp gidiyor.

benim barut hakkını koymayı unutmam, mermiyi havana bıraktıktan sonra o yarım saniyede bunun farkına varıp şimdi ne olacak bakışım, merminin kendi ivmesiyle çıkıp 3 metre ötemize düşmesi ama patlamaması, çünkü havan mermisinin de pimini çıkartmayı unutmam.

ve evet, o vakitler haberlere "eğitim zayiatı" olarak çıkmamamızın yegane sebebi o minnak pimdir.
devamını gör...
114.
arabada 6 kişi uzun yolculuk yaparken otobanda sigara içmeye çalışıyordum. diğer yolculara eziyet ederek sigaramı içtim,* daha sonra izmariti dışarıya attım* ve sol elim hala camın dışındayken, sağ elimle; camı kapama tuşuna basılı tuttum ve 4 parmağımı cama sıkıştırdım. 3 gün parmağım sızladı.
devamını gör...
115.
şen şakrak, kendimizle dalga geçerek dinlediğimiz program olmaktadır.
ben de olanca şapşallıklarımdan yalnızca birini anlatarak yerimi alayım. yıllar önce bir akşam yatak bazasının içerisine yorgan battaniye gibi bir şeyler yerleştirmek için yatağıyla beraber bazanın kapağını kaldırdım. emniyet kilidini aktive ettim, eşyaları yerleştirmeye başladım. saniyeler içinde kilidi açtığımı unutarak tekrar devre dışı bıraktım. eşyaları içerisine yerleştirirken tepemde bir şeyin beni sırtımdan aşağı doğru ittiğini fark ettiğimde yatakla baza kapağı arasında sıkışmıştım çoktan. o da bir ağırmış ki nefes alamıyordum neredeyse. içeride televizyon seyreden kardeşime canhıraş bağırdım ancak birkaç dakika sonra ancak duyabildi, benim kafam bazanın içindeyken iyi bile duydu bence. gelip o vaziyetten beni kurtardıktan sonra cartoon network'ün "happy tree friends"inin jenerik şarkısını mırıldanarak uzaklaştı kerata.
devamını gör...
116.
işte bu benim konum!
kibarca saf/sakar, kabaca bolca salaklığı mevcut bir insan olarak açılın da birkaç tanesini bırakayım, birlikte güleriz.
- çocukken masada su olduğunu düşündüğüm ancak içtikten sonra rakı olduğunu öğrendiğim sıvıyı içtikten sonra boğazımı tutarak "anneeeeeğ ben zehirlendim ölüyorum anneeeeeğ" diyerek tüm evde ağlayarak koşmuş ne olduğunu anlamayan ailemi de arkamdan koşturmuştum. ağız kokumdan olayı anlayan babamın bakışlarını gözünüzün önüne getirirken zorlanmazsınız diye düşünüyorum.*
-çok yakın bir zamanda yüz yıkama jelim ile dişimi fırçalamıştım. diş fırçama macun yerine yüz yıkama jeli sıkmış ağzıma alana kadar da fark etmemiştim. siz siz olun aloe veralı yüz yıkama jeli kullanmayın, tek sorun bu çünkü.*
veeeee en ölümcülü geliyor hazır mısınız? bunu çok yerde anlatmam çünkü neden herkese salak olduğumu ifşa edeyim!
-bir keresinde okula geç kalmış ve o telaşla farklı ayakkabılarla gitmiştim. "nasıl olabilir böyle bir salaklık?" diye sormayın aynı eşyanın farklı renklerinde aklı kalınca ikisini de alan bir deli yazıyor bu satırları. işte yine iki spor ayakkabı arasında kalıp ikisini de almış bulunduğum bu ayakkabıların teklerini giymek sureti ile okula gittim, napayım uykusuzluk fena. bunu pek tabi fark eden öğrencilerim "öğretmenim neden ayakkabılarını farklı giydin? " diye sorunca "bugün ayakkabıları farklı giyme günü" dedim. ertesi gün 2 öğrencim okula farklı ayakkabılar giyerek geldiler ve anneleri "hocam ikna edemedim, farklı ayakkabı giyme günü diye tutturdu oğlum yok öyle bir şey diyorum inanmıyor. öğretmenim de aynısını yaptı diyor, çocuk kimden öğreniyor böyle saçma şeyleri anlamıyorum. kusura bakmayın hocam bir konuşsanız da şu huyundan vazgeçse." dedi. "allah allah" dedim, "nereden öğrenmiş bu saçma şeyi tamam ben konuşurum siz merak etmeyin." ne deseydim? "öğretmenleri şapşal, siz bakmayın oluyor öyle şeyler" mi?
daha çok var ama şimdilik bu kadar salaklık yeter, bence tescilleyebiliriz ne dersiniz?
devamını gör...
117.
yıl 2019 aylardan ocak.
yıllardır kronikleşmiş nazal septum deviasyonum + kriptik bademcik muzdaripliğimi sonlandıran ameliyatımın istirahatindeyim.

9. gün, ağrı kesicilerimin azalması ve evde çok çok sıkılmam sonucu gözümü karartıp eczaneye gittim. ilaçlarımı aldıktan sonra yolun karşısındaki taksi durağına gözüm takıldı.

evde damlayan iki musluğum vardı, dedim ben taksiye bineyim, avm'ye gideyim, musluk alayım, evde meşgale olur...

demez olsaydım...

eczanenin önünden kaldırıma inerken sol ayağımın içe doğru dönmesiyle, 20cm yükseklikten ayak bileğimi 3 noktadan kıran bir çatırtıyla popomun üzerine oturdum.

sonrasında 1,5 ay yatış, 1,5 koltuk değneği ile sonuçlanan istirahat dönemi...

2 musluğa 3 ay...
devamını gör...
118.
göz makyajımı silmek için pamuğa aseton döküp gözüme bastırdım....
devamını gör...
119.
gezi zamanı demişken, gazetede çalışıyorum. bonus eleman olduğumdandır ki teknik elemanın izinli olduğu gün, gazete sayfalarının baskı dosyalarını matbaaya ben, kendi çalışma bilgisayarım üzerinden gönderiyorum. bilenler bilir, ftp protokolü kullanıyoruz bu gönderim işlemi için ki kendisi websitelerinin dosya transferi için de kullanılır.

sayfaları gönderdim, gazeteden en son ben çıktım ışıkları kapattım bekçiye selam verdim ve otobüse bindim. köprü girişindeyken genel yayın yönetmeni aradı.

- cenk, gazeteyi matbaaya göndermemişsin?
+ gönderdim?
- göndermemişsin abicim, hemen gazeteye dön.
- köprüdeyim abi?

köprü çıkışı inilir ve gazeteye dönülür, totalde yaklaşık 1 saat süren otobüs yolculuğu sonucu fark edilir ki, gazete sayfalarını matbaaya göndermek yerine kişisel server'ıma yüklemişim. gecikme nedeniyle "acil baskı"ya girmemiz gerektiği için yüklü bi para ödemiştik, neyse ki benden kesmediler. *
devamını gör...
120.
gülme krizim var benim,yayını açtığımdan beri gülmelerine gülüyorum,onlar gülünce daha çok gülüyorum.paradoksa girdim.
neyse bir şapşallığımı anlatayım.
annemin tavuk fobisi var,küçüklüğümden beri beni de alıştırdı,ben de korkuyorum.ne yanından geçebilir ne de dokunabiliyoruz. babam da tam bir manyak,plan kurduk,annemin doğum gününde dondurulmuş tavuk alıp onu müthiş güzel bir pakete sarıp verecektik. plan güzel ilerliyordu. 4-5 saat sonra tavuğu anneme uzattık. kadın mıncıklayıp ''yaa bana ayıcık mı aldınız'' diyordu. babam da şeytani gülüşüyle,he he aynen diyordu. mutlu sona yaklaştığımı hissediyordum. sonuç ise hüsranla bitti. annemin paketi açmasıyla çığlık eşliğinde tavuğu yüzüme fırlattı. ben de deli dana gibi bağırmaya başladım,evin içinde sanki yerde mangal közleri varmış gibi koşturuyorduk anne kız. en son ikimiz de ellerimizi bile yıkamak yerine birlikte duşa girmiştik korkudan.
devamını gör...
121.
first date'den konu açılmışken,müthiş sonlu bir olayı anlatacağım.bir sevgilimle ilk buluşmamızda hamama gitmiştik. çocuğu kaynar suya fırlatıp,haşlamıştım . taslarla su savaşı yapmıştık.sırtı domates olmuştu. mutlu son-ayrıldık.
devamını gör...

bu başlığa tanım girmek için olabilirsiniz.

zaten üye iseniz giriş yapabilirsiniz.

"brothers düğüm salonu radyo yayını" ile benzer başlıklar

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim