cemal süreya

şahsıma şiiri sevdiren adamdır.

pek şiir sevmem pek de anlamam ama bu adam ergen sairinden ote değil. nasıl bu kadar seveni var anlamadım. serdar ortaç şair olsa bu adama yakın bir şey olur. kamyon arkası yazısı yapsan bazı şiirlerini hiç siritmaz. neyse iyi ki anlamıyorum şiirden böyle şeyleri sevmek ,okumak bir de hissetmek falan maazallah

bir şair.
bir umut, bir de soru;
"kim istemez mutlu olmayı ama mutsuzluğa da var mısın?"

karar sizin!..

eşine şiddet uygulamış bir şairdir. fakat bu onun hayırla ve sevgiyle yâd edilmesine engel teşkil etmemiştir. nadiren gerçekleştiği ve esasen büyük bir aşık ve hassas bir adam olduğu gibi gerekçelerle affedilmiştir. eşlerinden biri olan zühal tekkanat ile yapılan röportajdan öğrendim. ayrıca oğlu tarafından şiddet gördüğü ve bu nedenle hayatını kaybettiği iddiaları bu röportajda defaatle yalanlanmış ve ölümünün keyfiyeti hakkında bilgi verilmiştir.

ben de bir gazetede bununla paralellik gösteren bir yazı okumuştum ancak cemal süreya'nın kardeşi bu ithamlara yönelik aşağıda paylaştığım şu yazıyı yazmıştır:

cemal süreya hakkında kadına şiddet iddialarına kız kardeşinden yanıt: ‘ruhunu incitmeyin’

bu tanımı sadece bilgilendirme amaçlı yazmak istedim.

özgürlüğün geldiği gün,
o gün ölmek yasak.

1938 dersim katliamının mağduru büyük şair.

"dünyadaki en güçlü insanlar kimlerdir diye sorsalar; kendi başının çaresine bakmayı öğrenmiş kadınlar derim." ~cemal süreya~

şimdi sen kalkıp gidiyorsun, git.
gözlerin durur mu onlar da gidiyorlar, gitsinler.
oysa ben senin gözlerinsiz edemem bilirsin
oysa allah bilir bugün iyi uyanmıştık
sevgiyeydi ilk açılışı gözlerimizin sırf onaydı
bir kuş konmuş parmaklarıma uzun uzun ötmüştü
bir sevişmek gelmiş bir daha gitmemişti
yoktu dünlerde evvelsi günlerdeki yoksulluğumuz
sanki hiç olmamıştı -aşk- cemal süreya.

çok az kişi bilir ama kendisi ülkesi için cesaretle ölmeyi göze alan büyük bir vatan şairidir.

cemal süreya, yeni yaprak dergisinin kasım 1989 sayısında öykücü muzaffer buyrukçu’yu da kışkırtarak dönemin “reis-i cumhur”u turgut özal’a şiirli bir öneride bulunur. şiir şöyledir:

''ülkemizi sizden,
sizi de kendi özel sıkıntılarınızdan
kurtarmak için
arkadaşım muzaffer buyrukçu’yla
bir önerimiz var:
intihar etmelisiniz!
ben ve buyrukçu bu konuda
dostça omuz veriyoruz size.
gelin, halkın önünde,
üçümüz birlikte intihar edelim.
yer: kadıköy eski iskelesinin önü,
günü ve saatini siz saptayın.
ülkemiz sizden kurtulsun,
biz de işe yaramış olalım.''

çok değil ben de on fava aynı fedakarlığı göstereceğim

hayatımda ilk kez birisi bana ‘kendine çok dikkat et.’ dedi sadece. anlamış onun kalbini taşıdığımı herhalde.

kadıköy moda'da onun adına bir sokak bulunmaktadır.

"günlerce konuşmaz, yazmaz, aramaz, sormaz; sonra gelir bir merhaba der, yine o kazanır.”

keşke bir imkan olsa da 'var mı ötesi?' diye sorabilsem diye iç geçirdiğim şairimiz.

"lâleli'den dünyaya doğru giden bir tramvaydayız
birden nasıl oluyor sen yüreğimi elliyorsun
ama nasıl oluyor sen yüreğimi eller ellemez
sevişmek bir kere daha yürürlüğe giriyor
bütün kara parçalarında
afrika dahil"

bütün iyi şairler gibi aşka aşıktır. eskimez şiirleriyle yıllanır.

kelime işleri genel müdürü.

darphanede müdürlük yaptığı zamanlarda yolsuzlukları tespit edip raporladığı için görevden alınmış şairimizdir. buradanhikayesine ulaşabilirsiniz.

çocuk
güzel anılar gibi hüzünlü
hüzünlü şarkılar gibi
güzel.

cemal süreya'nın durak şiirinden son kısımları

kars'ı hiç görmediği halde aşağıdaki şiiri yazmış kişidir.

öyle güzel ki ölürüm artık
beyaz uykusuz uzakta
kars çocukların da kars`ı
ölüleri yağan karda
donmuş gözlerimin arası

sen küçüğüm sımsıcak
ne derler ona- bu kızakta
boyuna türküler yakıyorsun ya
sanki her türküden sonra
hohlasan gök buğulanacak

anla ki her durakta
yok sınırları aşkın
o iyi yüzlü tanrı
beklesin dursun bizi
kurduğumuz rahat tuzakta

nasıl olsa yine bir gün
döneriz bu yollardan geri
senin elinde bir mendil
öbüründe kuş sesleri

kısa şiirlerin, topu doksana çakan şairidir.

dört mesvim şiiri, fazıl say tarafından bestelenmiş, serenad bağcan tarafından seslendirilmiştir. fazıl sayın ilk şarkılar adlı albümündedir.

“bahar mezarına gömsünler sizi
yapraklar gibi buluştunuzdu
kokular gibi seviştinizdi
bahar mezarına gömsünler sizi”