cemal süreya

"keşke yalnız bunun için sevseydim seni."
| cemal süreya

aslında ayrılıklar değil de,
gidenin sevmediği halde ' seviyorum ' demesi en çok koyuyor insana.

tomris uyar için

gül

gülün tam ortasında ağlıyorum
her akşam sokak ortasında öldükçe
önümü arkamı bilmiyorum
azaldığını duyup duyup karanlıkta
beni ayakta tutan gözlerinin

ellerini alıyorum sabaha kadar seviyorum
ellerin beyaz tekrar beyaz tekrar beyaz
ellerinin bu kadar beyaz olmasından korkuyorum
istasyonda tiren oluyor biraz
ben bazan istasyonu bulamayan bir adamım

gülü alıyorum yüzüme sürüyorum
her nasılsa sokağa düşmüş
kolumu kanadımı kırıyorum
bir kan oluyor bir kıyamet bir çalgı
ve zurnanın ucunda yepyeni bir çingene

şiirini yazmıştır ya da en azından onun için yazdığı düşünülür

kimimizi vıcık vıcıklığıyla irrite eder. arka fonda kadınları dövüp ön planda kelebekler kondurur aşka, sevgiye kelimeleriyle.
(bkz: sen sevme ulan ayı)

bozuk saat misali kayda değer satırları sadece “özgürlüğün geldiği gün, o gün ölmek yasak”tır.

dipnot: adam adı üzerine iddiaaya giriyor yaa. insan kimliği üzerine iddiaya girer mi?

kimine göre türk tarihinin en iyi şairidir. bana en iyi on şairden biri değildir, en iyi yüz şairden biri değildir. en iyi bin şairden biri; belki olabilir.
yine de tuhaf şekilde şiirleri aşırı derecede çok sevilir.

kendisinden kişisel olarak pek hoşlanmam fakat yazılabilecek en ama en güzel şiiri yazmış şairdir.
"daha nen olayım isterdin, onursuzunum senin!"

"bir mısra daha söylesek sanki herşey düzelecek."

baktım sana;
kızgın değilim,
kırgın değilim,
dargın değilim...
kısacası artık ben sana,
"hiçbir şey" değilim.

ölüm geliyor aklıma birden ölüm
bir ağacın gövdesine sarılıyorum.

‘şahsiyet rötarı’ yapan şairdir.

şair-miş. zorttttt #58278

karısını dövmüştür, şiddete meyillidir. şiirleri güzeldir ama fazla libidoludur, biraz fazla kasıyordur.

yine de "biliyorum sana giden yollar kapalı, üstelik sen de hiçbir zaman sevmedin beni" şiiri yüreğimi parçalıyordur...

8.10 vapuru

sesinde ne var biliyor musun
bir bahçenin ortası var
mavi ipek kış çiçeği
sigara içmek için
üst kata çıkıyorsun

sesinde ne var biliyor musun
uykusuz türkçe var
işinden memnun değilsin
bu kenti sevmiyorsun
bir adam gazetesini katlar

sesinde ne var biliyor musun
eski öpüşler var
banyonun buzlu camı
birkaç gün görünmedin
okul şarkıları var

sesinde ne var biliyor musun
ev dağınıklığı var
iki de bir elini başına götürüp
rüzgarda dağılan yalnızlığını
düzeltiyorsun

sesinde ne var biliyor musun
söylemediğin sözcükler var
küçücük şeyler belki
ama günün bu saatinde
anıt gibi dururlar

sesinde ne var biliyor musun
söyleyemediğin sözcükler var

diyen bir şairin aynı anda iki kadınla ilişki yürütmesi enteresandır fakat güzel yazmış. bazen bazı konuları çok kurcalamamak gerek. denizin dalgalarıyla boğuşmak yerine kollarımızı iki yana açıp sarılsak aslında dalga dert değil deryanın dansı olabilir. konuyu yine saçma yerlere getirdim. neyse diğer şiirine geçelim:
kadınlar susarak gider...

bir şiirinde adımın bir harfini atıyorum der. ama soyadının bir harfini atmıştır...

seni seviyorum
diyemediklerimiz de oldu şu hayatta...
hep ..nasılsın..?
çok nasılsınlarla geçti ömrümüz.
ve ben seni çok nasılsınnn...!!

cemal süreya

on üç günün mektuplarını okuduğunuzda cemal süreyanın nasıl bir aşk adamı olduğunu anlıyorsunuz aslında

hikayeler doğruysa tam bir ancı.
adam kız için soyadını ortaya koyar mı ulan bari sadece adını koyaydın derler adama.

"uzaktan seviyorum seni" en sevdiğim şiiri...

arkadaşları ile girdiği iddia sonucu soyadındaki y harfinin birini atan ve ayrıca üvercinka adında çok güzel bir şiiri olan şair