cumhuriyet bizim bütün düşünme setlerimizi yok etmiştir

tam bir manipülatör söylemi.
çıkaracağınız dezenformasyon yasasının ilk suçlusu bu akp'li olmalıdır.
fransız devrimi, fransız jakobenlerin kiliseye ve feodaliteye karşı yaptığı bir frenk devrimiydi.
çin devriminin genetik kodları yine bin yıllık çin kültürü ile kodlanmıştı.
türk devrimi ve cumhuriyet kazanımları ise osmanlı'nın türk kimliğini ümmet potasında arap milliyetçiliğiyle devşirmesine yine bir osmanlı paşası olan ve sonradan atatürk soyadını alacak mustafa kemal adlı türk bir yiğidin başkaldırısıydı.
cumhuriyet, arap geleneklerini din adı altında empoze eden gerici düşünceye karşı atatürk'ün önderlik ettiği bir devrimdir ve bizler sağ olduğu müddetçe bu kavgada türk'ün ateşi sönmeyecektir.

yurttaşlık çok gelen bok kadar değeri olmayan bir kul haline gelmek isteyen adam beyanı.

bazılarının da olmayan setler bunlar zaten. öncelikle düşünme yetisinin var olması gerekli.

cemil meriç'ten alıntı yapıyor. en azından birileri bir şeyler okuyor hükümette.

aslında cumhuriyet değil de batılılaşma yok etmiş demek bu düşünceyi ileri sürenlerin anlatmak istediğini daha iyi ifade eder. hatta batılılaşmayı sadece laiklik üzerinden değerlendirmek tartışılacak cepheyi daraltmak açısından daha isabetli olur. bernard lewis adında bir doğu bilimci var. inanç ve iktidar kitabında kelimesi kelimesine aktaramasamda şöyle bir takım ifadelerde bulunuyor. '' işte hristiyanlığın doğuşundan bir devletin dolayısıyla kurumlarının dini haline gelmesi arasında isanın ölümünden sonra yaklaşık 300 yıllık bir zaman dilimi var. buradan hareketle hristiyanlığın esasları devlet üzerinde tam bir egemenlik kuramamış ama buna rağmen laikliğin avrupada kendine yer edinmesi çok sancılı bir süreçte sonuçlanmıştır. diğer taraftan islam peygamberi hz. muhammed bir çobanlıktan peygamberliğe yükselmiş devlet kurmuş devlet lideri bir peygamber olarak ölmüştür. e dolayısıyla dinin tüm esaslarını devlet yönetimin uygulamış öyle veya böyle inancın yerleşmesini sağlamıştır. bu islamiyetin senelerce hüküm sürdüğü topraklarda laikliğin yerleşmesi zannedildiği kadar kolay olmayacağı sonucunu doğuruyor" diyor

burada bence birbirine zıt iki durum çatışması içinde halkımız eriyor. birey ve toplum. bireyselleşme batıda doğmuş ve bir çığ gibi büyüyerek kendisine devasa bir alan inşa etmiştir. diğer tarafta toplumsallaşma düşüncesi bireyselleşmeyi yok saymaktadır. buradan hareketle tabi kıt bilgimle islamiyete kabaca bir bakış attığımızda birey ifadesi sadece günah kısmında kendine sınırlı bir yer edinmekte haricen dinin her noktasında toplumun ortak yararı üzerinde durulumakta. ve doğu halkaları dini pek yaşamasalarda din onlar için gelenekselleşmişse bile toplumca hareket etmekte.

yani çatışan şey aslında avrupalıların kendilerini dinin gölgesinden sıyırmaları giderek bireyselleşmeleri ve bir ölçüde liberalleşmeleri buna karşın avrupaya entegre olma derdinde gayretinde olan doğu halklarının islamiyetin gölgesinde toplumun ortak yararı ve belkide sosyal devlet anlayışıaltında yaşayışları . buradan gelinen nokta bizim ülkemizde kim kendince her şeye rağmen bireyselleşmeyi başarmış ve kendini toplumdan soyutlamış ve burada üreteceği düşünceyle varolmaya çabasına rağmen toplumca değer görmemesi yok sayılması. tabi dinin hükümleri altında düşünce üretilemiyor demek istemiyorum pekala üretilebilir. ancak orada üretilecek düşünce ile entegre olmak istediğimiz batıya yaklaşamayız bile.

burada doğu halkaları ya batının düşünce dünyasını tamamen yok sayacak yeni bir ve kendi değerleri dinleri vs. doğrultusunda yeni bir düşünce dünyası üretecek. ya da tamamen batıya entegre olacak. kendi duygu durum düşünce dünyalarını yok sayacak değiştirecekler. başka çıkar bir yol yok. işte batının iyi yanlarını alalım demek hayalden ibaret. japonya için söylerler bunu batının teknolojisini aldı kötü yanlarını almadı diye. yahu bir gidin bakalım japonyaya üç beş adetlerine başka geriye ne kalmış kendilerine ait.
şöyle düşünelim batı bir gün dese ki sözgelimi türkiyenin iyi taraflarını alalım. yahu bizim iyi taraflarımızın hangisinde türklüğün ya da islamiyetin kokusunun sirayet etmediği bir nokta var. cevep basit yok. dolayısıyla bu halk ya ikisinden birini tercih edecek. -atatürk batıyı tercih etti-
ya da kendilerine ait bir kendi değerlerini geleneklerini belki dinlerini yansıtacak bir düşünce sistemi geliştirmeli. yok hem batılı olacaz hemde kendimizce yaşayacaz düşünecez böyle bir şey mümkün değil. türk milleti böyle bir hayal peşinde önünden ve arkasından esen iki rüzgar arasında olduğu yerde sendelemeye iki adım ileri iki adım geri yaşamaya devam edecek

ya da türkiye diyecek ki ne doğuluyum ne batılı. ben benim düşünce sistemimde budur. insanlarımı bu düşünce sistemi doğrultusunda yetiştirir ve kanalize ederim. yine bu düşünce doğrultusunda koyduğum hedefe doğru ilerlerim. bu da bir yol tabi.

cumhuriyet; halkın şeçtiği bir kısım seçilmişlere ülkeyi yönetmesidir. aslında düşüncelere engel değil onlara destektir.

bunlar hep tarih bilmemezlikten. hiç düşündünüz mü tarihteki en sert kürtürel devrim nasıl 10-15 sene içerisinde gerçekleşebilmiş. zaten türkçe'ye uygun bir alfabe kullanılsaydı, türk halkının tamamı falan değil en azından yarısı osmanlıca yazabilseydi bugün latince kullanmazdık.

dil devrimi zorunluluktan gerçekleşmiştir. bu devrim atatürk'ten önce başlamış zaten. osmanlı zamanı alfabeyi değiştirme tartışmaları yapılmış. sadece gerçekleşmesi atatürk'e kalmış. ayrıca "düşünme setlerini" yok eden şey türkçe'ye daha uygun olan alfabe mi yoksa din adı altında dinde olmayan arap geleneklerini türk halkına empoze etmek mi?

sıkıntı doğululaşma ya da batılılaşma değil. asıl sıkıntı bağlı olmadığımız, farklı olduğumuz iki medeniyet arasında kalmamız. bugün türkistan'da olsaydık ya da türkistan ile bir bağlantımız olsa şu tartışma olmazdı. ancak biz medeniyetimizin çıktığı noktadan uzaktayız ve bir bağlantımız da yok. bu durumda olan çoğu millet başkalaşım geçirdi. macarlar, bulgarlar kısmen finliler vs. bizse bir şekilde ayakta kaldık. zaten bu yüzden ne avrupa ne de araplar bizi kabul etmiyor.

son olarak şu japonlar'ı bir tartışmaya da katmayın. bu japonlar size ne etti? hayır haklarında bilgi sahibi olsanız sesim çıkmayacak ama haklarında bir şey de bilmiyorsunuz. üç beş adetleri kalmış. *neyse şu konuya girmeyeyim ağır küfür ederim. durduk yere hesaptan olmayayım.

bunlar 100 yıl iktidarda kalsalar da bu mağdur edebiyatını bırakmayacaklar. çağdaş türkçe ile felsefe yapılamayacağı palavralarını iddia edenlerin kitaplığında kaç felsefe kitabı vardır hiç merak ettiniz mi? bu gün onlarca üniversitede belki yüzlerce fakültede felsefe dersleri arapça ya da farsça mı veriliyor? yayınevlerinin yayımladığı çeviri ve yazma on binlerce felsefe kitabı acaba hangi dilde? buradaki tek sorun, bazı gerici insanların kuyruk acısının ve cumhuriyet'e olan kinlerinin 100 yıldır dinmemesidir

özlediğiniz ama ulaşamadığınız nedir arkadaşım? size, bize yasaklanan, öğrenmenize engel olunan nedir? öğrendiğinde yaşadığın hayatı kökünden değiştiren ne oldu bugüne kadar? kullandığımız alfabe ile ifade edemediğin düşünceler, ideolojiler mi var?
sonra zamanla evrilmeyen, çağıyla harmanlanmayan kültür mü var? osmanlıca konuşup arap harfleriyle yazsaydın bugün olduğundan çok daha dini bütün, çok daha donanımlı mı olacaktın?
bence lafı geveleyelince ortaya çıkan ifade kocaman bir saçmalık oluyor. açık ve net olun da herkes anlasın asıl niyetinizi. bakın iran’a, suudi arabistan’a… oradaki toplumsal huzur kadar iç huzurunuzun olmasını diliyorum.

7 yaşındaki bir çocuğa 15 dk boyunca üniversitenin önemini anlatsanız ne saçmalıyorsun der gibi bakar ve onun önemini asla kavrayamaz. yapmanız gereken onun büyümesini, eğitim almasını, olgunlaşmasını ve zamanı geldiğinde üniversiteye gitmek için bedel ödemesi gerektiği anlamasını beklemektir. ülke insanı henüz cumhuriyet'in önemini anlayabilecek yaşta değil. belki 100 belki 200 yıl sonra anca... o da düşük ihtimal.

sanki cumhuriyetten önce de düşüne düşüne arşa çıkıyordu bu ülke. boş laf...

(bkz: erdoğan'dan referandum çağrısı)

bay kemaldan pası aldılar, daha ne kadar ? 20 yıldır hayalini kurdukları b*kluklar varsa sıra sıra dizip referandum ayağına geçirmek için ellerinden geleni yapacaklar, ben onların daha neler saçmalayacağını merak etmiyorum ? ite kemik var ? yer misin demek abesle iştigal, asıl merak ettiğim ? bizim bay kemalın bundan sonraki saçmalığı ne şekilde tezahür edecek ?

çık ;
sen bu adaları nasıl avanak gibi verdin ?
trump bir tivit attı, ekonomimizin içine ettin ? ne zaman faaliyete geçeceksin ?
suriyeyi bize kaç paraya mal ettin ? bu arkadaşları ne zaman göndereceksin ?
128 milyarın hesabını neden vermiyorsun demek yerine

yok endişeli müslümanlar avrmış da, yok bilmem neyler varmış?
bu davutoğlu akapede olsa sana bir selam bile verir miydi ?
adam sırf kovulduğu için, intikamını almak için yalandan geldi sana dost oldu
ağam kimlerle geziyiiii..............

bakalım arkadan nasıl bir harikulade gelecek ?????????????????????????

bay kemal yapar merak etmeyin.

e baştan başlayalım. zaten çok bir gelişme yok türkiye'de bu anlamda en azından bir temele oturur.

akp'ye katılan mehmet denen ulusalcının ölü taklidi yaptığı açıklama.

cehape rörörö, atatürk çizgisi, cehape hdp rörörö diyen zafer trolleri ve ulusalcı troller de suskun.

pek tabii onlar şu an sarayın talimatı doğrultusunda chp, iyi parti ve bay kemal, meral hanıma iftira kusmakla meşgul.

evet knk. osmanlı felsefesi bence de dünyaya çok katkı yaptı.

cumhuriyet kabul edildiği dönemde ihtiyaç neticesinde teklif ve kabul edildi. bu durumun tersini iddia etmiyorum. lakin günümüz cumhuriyet rejiminin yürürlüğü konusunda ciddi problemlerin olduğu aşikar. milletin seçtiği(*) milletvekillerinin de ne milletten haberi var ne de bulundukları meclisin amacından. bu durumda da aslında biz halk olarak yönetimin tam olarak neresindeyiz ve bu rejimin bize sunduğu haklardan ne kadar yararlanıyoruz. aslında düşünmek isteyeni engelleyen açık bir eylem yok. bu biraz aba altından sopa göstermek. düşüncene set vurulmuyor evet ama sınırların olmadığı da söylenemez

ben malım demenin politik anlatımıdır, bahane makat gibidir herkeste bulunur.
yeni bir dil öğrenme geliştirme ve hatta özelleştirme özgürlüğü. brezilya ormanların dünya ile bağlantısı kesik kabileler de bile mevcuttur.
savunduğun dilde iki mısra okuyamayacak kadar (kendine vekil) şahsiyetin ezik beyanıdır.

cumhuriyet öncesi okuma yazma oranı %10 seviyesindeydi.
okuma yazma bilmeyen insanın kelime dağarcığı ne kadar olur, hesabını siz yapın.
e bu insan ne kadar düşünebilir?
zaten istenilen ve yapılamayan da o zaten.
düşünemeyen halk isteniyor.
(hala çok var bu tarz insan, o ayrı)
o yüzdendir "okumuş insan yerine cahil insanları tercih ederim" demeleri.
o yüzdendir böyle saçma sapan ve bana göre suç unsuru barındıran açıklamaları...

he bir de şu var:
milletvekili yemininde şöyle bir söz var.

sonu da namusum ve şerefim üzerine ant içerim ile bitiyor.
buyrun, kendi yorumunuzu yapın.