düşün ki annen bunu okuyor

anacım kusura bakma asla siyasi olarak senin ideolojin ile yürümeyeceğim, denizler,mahirler benim nezdim de suçlu ve sovyet uşağından başka bir şey değildi gerçi bunları yüzüne de söyledim de yapacak bir şey yok.

hayatımda gördüğüm en güçlü kadın sensin ve hayata karşı gücümü, duruşumu senden aldığım için çok gururluyum. hayatımın hiçbir evresinde; “başka biri keşke benim annem olsaydı.” demedim. hayatta çok az şeye şükrettim ve benim annem olduğun için şükrettiğim yegane şeysin.

anne asosyal oğlun hanımcı olduğunu ilan etti. oğlunla gurur duyacak mısın?
anne ben yalnızlığımda bile hanımcıyım. bunu sen bile bilmezken sözlüktekiler ve chatgpt biliyor.
böyle işte anne.

girdim âdem cismine kimse ne bilmez sırrımı
men o beytullâh içinde tâ ezelden var idim

gözlerinden tüm tek başına kalmışlıkların hüznünü, yorgunluğunu silmek isterdim.

yollarına kuş koysunlar. bayram sabahı gibi gülüşlerin hiç kaybolmasın. noolur eksilme hiç hayatımızdan.

kız meloşum, seni çok ama çok seviyorum…*

benim annem var ya…
ayaklarının altında cennet var diyorlar, ama benim için orası beş yıldızlı tatil köyü gibi bir yer. havası anne kokulu, dekorasyonu sabun kokulu, gürültü seviyesi yüksek ama huzurlu.

ben mümkün olsa oraya çadır kuracağım.
mis gibi yer sererim, anne ben buradayım, zaten senin ayağının altındayım, kira da vermiyorum derim.
ama annem izin vermez tabii.
oraları silmiştim, çekil oradan! diye ayağını sürter, ben de cennetle birlikte yer değiştiririm.

yine de ne yapayım, o ayağın altında huzur var.
o ayağın bastığı yerde pilav taşmaz, çorba tutmaz, ama kalp doyar.
yani ben o ayağın altında yaşasam bile, bir yandan da anne açım derim.
o da dolapta var der, ve ben yine bulamam.
ama olsun…
yine de cennet o dolabın içinde değil, annenin ayağının altında.

kısacası ben annemi öyle seviyorum ki,
mümkün olsa tapu müdürlüğüne gider,
bu ayağın altındaki alanı ömür boyu kiralamak istiyorum derim.
ama eminim annem yine git odanı topla der…
ve ben yine cennetten kovulurum.

3 sefer gittin o gece okuluna keşke öğrenseydin de kendin tek başına okusaydın o günlüğü. allah aşkına niye herkese okuttun ki. ilk okuttuğun anlatamadı mı ne yazmışım diye. durduk yere yaktırdınız 20 senemi . al kırdın kırdın.

sevgili annecim . iyi ki beni doğurmuşsun .
iyi ki senin evladınım. allah bütün annelere sağlıklı ömürler versin . senin yaşaman benim için çok önemli çünkü dünyada beni senin dışında gerçekten seven kimse yok .

mama, just killed a man
put a gun against his head, pulled my trigger, now he's dead
mama, life had just begun
but now ı've gone and thrown it all away
mama, ooh, didn't mean to make you cry
ıf ı'm not back again this time tomorrow
carry on, carry on...

a few minutes later.

mamaaaaa uğuğu ğu...

anne
sırtüstü düşmüş kanı boğazına dolarken yarım yutkunan bir savaşçının sonsuz boş gökyüzüne dalarken ölmeden az evvel son hıçkırığı ve en son aklındaki inanç ve özlemle.

anne, anne, anne.... sonrası özgürlük ve huzur belki, belki seni orda gördüğüm de daha mutlu eder ve belki daha mutlu olurum.

beni çok kırdın. sabahlara kadar ağlattın ama yine de seni seviyorum. iyi ki varsın ama beni çok kırdın.

anne ve babanız hâlâ hayattaysa buraya yazmak yerine yüzlerine söyleyin bence. sonra geç olabilir edebiyatı yapmak istemem ama gerçekten de bu böyle.
küslük kırgınlık sevgi nefret vs. herhangi bir duygu işte her neyse tutmayın içinizde. tabii aile içi iletişiminiz nasıl bunu da bilemem ama konuşun ya konuşarak çözülmeyecek hiçbir şey olduğunu sanmıyorum.

keşke benim gibi bir anne olsaydın be anne