fabrika kızı

alpay'ın muhteşem şarkısı. haramiler de çok güzel yorumlamıştır.



alpay


haramiler

mfö ile alpayın düeti şarkıya daha bi güzellik katmış.
beni çeken farklı bi şey var bu şarkıda, nedeni alpayın sesi mi yoksa şarkının sözleri mi bilemiyorum dinlerken baya etkileniyorum.

ismail demirci, fulya zenginer ve fırat albayram’ ın oynadığı, 2015 yılında show tv de yayınlanan dramatik komedi dizi.

fabrika kızı, kapitalist sistemin dişlilerinde sen de ezilmişsin. çok şey istiyorsun
evin olsun
kocan olsun ve içmesin
keşke sadece gerçek sevgi isteseydi.

sözlerinin naifliği, akıcılığı ve söyleyenlerin sayesinde size duygu şöleni yaşatan şarkıdır. ayrıca bir düet var ki... sabahımı güzelleştirdi resmen bu düet. erol evgin ve cem karaca'ya piyanoda da melih kibar eşlik ediyor. 1995 trt yayınından şöyle bırakayım.

bilmiyorum böyle bir sinema yapıldı mı ama tam sineması yapılacak müziktir.

alpay'ın pek de uzun olmayan ama gerçek hayatlara dair çok şey anlatan şarkısıdır.
zamanının en ünlü parçalarından biri olmuştur.
gerçek yaşamlara dokunması sebebiyle bütün işçilerimizi çok mutlu etmiş, türkiye'nin dört bir yanındaki fabrika işçisi kadınlarımızdan alpay'a teşekkür mektubu yağmıştır.

bir alpay şarkısı. alpay son dönemde saçma açıklamalarla gündeme gelse de bu şarkısı iyidir. açıklamalarını yaşlılığına vermek lazım.



gün doğarken her sabah
bir kız geçer kapımdan
köşeyi dönüp kaybolur
başı önde yorgunca
fabrikada tütün sarar
sanki kendi içer gibi
sararkende hayal kurar
bütün insanlar gibi
gün doğarken her sabah
bir kız geçer kapımdan
köşeyi dönüp kaybolur
başı önde yorgunca
fabrikada tütün sarar
sanki kendi içer gibi
sararkende hayal kurar
bütün insanlar gibi
bir evi olsun ister
birde içmeyen kocası
tanrı ne verirse geçinir gider
yeterki mutlu olsun yuvası
dışarda bir yağmur başlar
yüreğinde derin sızı
gözlerinden yaşlar akar
ağlar fabrika kızı
oysa yatağında bile
birgün uyku göremez
ihtiyar anası gibi
kadınlığı…

alpay ve mfö'nün beraber söylediği bu video favorimdir.

fabrikada tütün sarar sanki kendi içer gibi...

türk pop müziğinin 4 büyük devinin sesi ve telinden dinlemenin muhteşem olduğu eserdir.

her seslendirenin güzel söylediği ilginç bir parça. tamirci çırağı'nın yandan çarklı kadın versiyonu da diyebilirik.

2012 senesinde ortaokuldan samimi bir arkadaşım vesilesi ile eskiden samimi olduğum mükemmel bir hanım arkadaşı hatırlamış oldum, aynı sınıftalarmış sanırım. tabii bu sene lise son senesine tekabül etmekte.

olay öncesi değinmekte fayda gördüğüm bir olay var ki o da bu hanım arkadaş ile neden ortalama 5 senedir görüşmüyoruz? hemmmmmen açıklayayım ama bunu daha iyi anlayabilmeniz açısından birkaç sene daha geriye gitmemiz gerekiyor. geriye gitmekten olayı anlatamıcaz resmen anasını satiym eheheh. 2007 dolaylarında ben bu hanım arkadaşın msn adresini buldum, yan sınıfımızda idi kendisi sadece şube farkı vardı yani. işte konuşuyoz falan filan, muhabbet güzel sonra o dönem "virüs" gibi bir şaka şeyi vardı, atıyosun msn'den açınca pat dosyalar siliniyor falan filan ayağı. kız tabii çok içli dışlı olmadığından bana baya sövdü ve sonrasında da görüşmedik maalesef.

2012 senesi bizim mezuniyet dönemimiz ve arkadaş da bana hatırlatınca bu hanım arkadaşı bende bir özlem hasıl oldu birden. görmeliyim, konuşmalıyım filan. twitterda buldum ve başladım yazmaya buna tabii hatırlayamadı beni ancak ben pek kimsenin bilmediği, sadece çok yakınlarının bilgisi dahilindeki birkaç olaydan bahsedince anladı bir zamanlar samimi olduğumuzu filan. bu güzel hanım ile ilk buluşma öncesi tuhaf ve biraz da sapıkça (buradaki sapıklık, cinsel bir sapıklık değil) bir harekette bulundum. neyse işte, biz bu hanım arkadaş ile buluştuk. o yıllarda da çok güzeldi ancak orhanın şarkıları gibi, ayrı bir güzeldi bu defa da.
velhasıl kelam biz buluştuk kendisi ile bir kafeye gittik orada sinema, tiyatro, müzik, edebiyat filan konuşuyoruz. tabii ahrazım ben o aralar. (şu an olduğumdan çok daha fazla) kız bi yerde sinema konuşulurken fabrika kızı'nı izledin mi dedi. ulan diyorum fabrika kızı'nın izlenecek nesi var ki, tamam güzel şarkı hatta haramiler'in klibi de şarkıya gayet uygun lakin yine de emin olamadım ve "ya alpay güzel söylüyor ama haramiler'in iş de gayet iyi" gibisinden bir şey dedim ve hanım arkadaşın suratında ben bambaşka bir dil konuşuyormuşçasına bir ifade belirdi. 2-3 saniyelik bu boşluk sonrası bana andy warhol falan filan diyip film olduğunu söyledi. ben de "aaa, en kısa zamanda bakiym mutlaka" filan dedim ve utandım ufaktan, kültürsüz *** dedim kendi kendime. hemen konu değişsin diye paketten sigara çıkarıp "ya bu camel gerçekten bir başka yahu" filan dedim. 10 sene geçmiş üstünden factory girl izlemedim hala, daha doğrusu izleyemedim. birkaç defa başladım ama sonuna kadar izleyemedim henüz. böyle bir anı işte.

mfö'nün programdaki alpay'ın canlı performansı enfes ancak onun linkleri verildiğinden ben haramiler'in linki bırakıciiim.

muhteşem bir alpay şarkısıdır . en sevdiğim kısmı

şarkı alpay ın şarkısı olarak bilinse de aslında sözüyle bestesiyle komple bir bora ayanoğlu eseridir.

1969 larda tam da 68 kuşağının dünyayı etkisi altına aldığı yıllada, b.ayanoğlu istanbul aksaray da yaşıyor. cibali tütün fabrikasındaki işçilerin işe başlama ve paydos zamanları, unkapanı köprüsünden geçme anlarına denk geldiği için kimbilir nasıl bir hayatları vardır bu emekçi insanların diyerek bu eseri ortaya çıkarıyor. eserin sözlerinin bir hikaye gibi sıralanmasındaki amacı ise, görsel olarak henüz o dönemde video kliplerin bilinmemesi yüzünden bu yolla şarkıyı dinleyenlerin şarkıdaki hikayeyi hayal edebilmelerini sağlamakmış.

bu konuda sol çevrelerden de bayağı eleştiri almıştır. neden bir kadını evde içen bir adama mahkum gibi tasvir ediyorsundan tutalım da, ne demek evde yün ören ezik bir kadına kadar kendini ifade etmesini gerektiren bir linçe maruz kalmıştır. açıklamalarında elbette ki kadınlar şöyledir böyledir yücedir gibi demek zorunda kalmıştır.

sanatçı kadar kendini ifade edemememin baskısını yaşayan başka bir meslek erbabı var mıdır bilmiyorum. keşke bu kadar her şeyi sorgulamadan sadece müzikse dinlesek, resimse bakıp anlamaya çalışsak olamaz mı?

yukarıdaki yazarlar elbet linkler bırakmışlardır ancak bir tane de benim eklememde sanırım sakınca olmaz.

benim sevdiğim yorumlardan birisi de cem karaca & erol evgin düetidir.

ne zaman dinlesem, gün doğarken ya da akşamüstlerinde, içimi hem sızlatan hem garip şekilde kalbimi ferahlatan şarkıdır. bu şarkıya emek ve aşk sinmiştir. eh, ikisini de severiz.

alpay'ın yorumunu beğendiğim parçadır. haramiler diye bi grupta söyledi sonrasında ama nasıl desem olmadı sanki. şarkının rock versiyonu anlatmaya çalıştığı hikayeye katkısı olacağına daha çok arabesk damarını besledi.