gelincik

gelincik

hem sansargiller familyasından bir etçil tür, hem de bir bitkidir.

çocukluğuma götüren çiçek. çünkü yaşadığımız yerde gelincik tarlası vardı.
muazzam bir görüntü. ve o gelincikleri koparamazsınız efendim. ölüverirler elinizde. dalından koptuğunda kısa sürede ölen çiçektir.

ona baktikca yuregim gocerdi. beni sevmiyordu. kim onu severse onu seviyordu. kahpenin biriydi. ama o cocuk gibiydi. kolayca manipule ederdin. etmedim, nefret etmeyi sectim. nefret etmeyi hakkedirecek seyler yapti.

ermin de bir gelincik türüdür.

leonardo da vinci'nin minicik, ahşap üzerine yağlı boya olarak çalıştığı 54×39 cm ebadındaki "dama con ı’ermellino/erminli kadın" resminin iki temel figüründen biridir ermin.

yaygın varsayım resimdeki kadının milano dükü ludovico sforza’nın 17 yaşındaki metresi cecilia gallerani olduğu üzerinedir. gözlerinde mutsuzluk ifadesi okunan figürün giysisi, takıları ve saç tuvaleti varlıklı bir kadın olduğunu gösterir. mutsuzluğunun nedeni bir çocukları olmasına rağmen dük tarafından terk edlmesidir.
başka bir varsayım leonardo'nun resmi kendinin bitirmediği, kim olduğu netleşmeyen * bir ressam tarafından bitirdiği üzerinedir. yapılan x ışınları deneylerinde farklı zamanlarda çalışıldığı tespit edilmiştir. alt katmanda figürün de üzerine yansıyan ışığın kaynağı arkadaki bir pencere idiyken son seansta pencere ortadan kaldırılmış koyu fon altında kalmıştır.

resmin en büyük özelliklerinden bir figürün “serpentine” duruşudur. yani figürün bakışı ne ressama ne de izleyenlere bakacak şekilde düzenlenmiştir. figürün şefkatli kollarına yerleştirilmiş ermin de figürle aynı yöne ve biraz tehditkar bakar.

leonardo'nun bir ermin resmetmek istemesinin nedeni rönesan'ta ve öncesinde erminin saflığı, temizliği ve namusu simgelemesidir. inanışa göre eğer erminin bembeyaz tüyleri toprağa değer ve kirlenirse, ermin daha fazla yaşayamaz, ölürdü.

mersin adanalıoğlu’nda boş tarla, gelincikler baharın coşkusuyla raksa durmuş…

bu hayvanlar çok komik.



yol üzerinde çok görürdüm, bir belirir bir kaybolur, aşırı hızlı hareket ediyorlar.

ben beyoğlu'nda bar işletirken çatılarda , alt katlarda gelincik var derlerdi fare,böcek,sürüngen falan kimse dokunmazmış ,kedilerden çekinirmiş. ben tam 1 seneden fazla işlettim hiç fare görmedim gerçi bizde meze falan yoktu sek içki..
hazır yemek artığı kalırdı bazen bina eski idi fare olsa girecek yer bulurdu herhalde.

internete baktım yeni, doğmuş kedi yavrusu yermiş fırsatını bulunca.

birde çiçeği var ben çok severim ama on yıllardır görmedim.
küçükçekmece'de tepeüstü mezarlığı var ,eskiden çok uzun yamaç ve üst taraf düz arazi idi. her taraf gelincik ve aralarında aklımda kalan sarı kasımpatı olurdu az .
şimdi git yerde ot yok amk.
ablam gelincik çiçeğinden şurup yapardı ,o zaman teyzemde kalırdı ,psikopat derecede gelincik şurubu yapardı ben diyeyim 50 şişe siz deyin 100 şişe kimseye de vermezdi kendi içerdi hiç içmedim büyük olasılıkla..

yazlığımızın olduğu sitede sürüsüyle bulunan hayvan. yalnız gece 03:00'ten sonra sabahın körüne kadar falan görebiliyorum kendilerini. yani ortalıkta kimse yokken ve hemen hemen herkes uyurken. sitemizde kedi popülasyonu da çok fazla. bunlar birbirlerinden pek hoşlanmıyor ama kavgalarına da rastladım dersem yalan olur. mesela bir grup gelincik geçiyor, kediler tedirgin olup sırtlarını kaldırıyorlar falan. bacanız varsa ve bloklamazsanız evinizin içine de girebiliyorlarmış galiba. balkonlarda, çatılarda falan dolaştıklarına da rastladım zaten.

bir de memleketim güllübahçe'de epey rastladığımız çok güzel çiçeğin adı. hatta orada çektiğim bir fotosunu da koyayım.

ayna şarkısı.

saçları sırma, gözleri sürme bir kır çiçeğidir.
taç yapraklarının içinde muhakkak suretle bir böcek tarafından istismar ediliyordur.

edit: aynı isimle bir de yabani hayvan vardır.

sarıkamışa bahar geldiğinde dolardı dağların eteği gelinciklerle pek de güzel olurdu.

beni hüzünlendiren tek çiçek.
hayatımın hiçbir döneminde çiçek delisi olmayan bir insan olarak nerde gelincik görsem gözlerim dolar. çok severim, sevdiğim tek çiçektir diyebilirim ama neden olduğunu bilmediğim bir acı verir bana.

başlığı görünce bile hüzünlendim. azcık ağlayıp geliyorum.