21.
bugün büyük bir heyecanla çok beğendiğim bir şiirin incelemesini yapacağız. şiirimiz geri gelen mektup. edebiyatçı, türkolog, türk tarihi ile ilgili edebi eserler vermiş olan hüseyin nihal atsız tarafından kaleme alınmıştır. saf türkçeyi kullanıp aruzla yazmak zordur. hüseyin nihal atsız burada kalemini konuşturmayı başarmıştır.
en güzel şiirlerin hep ardında bir hikaye bırakan şiirler olduğuna inanırım ben tıpkı bu şiirde olduğu gibi. çaresizlik midir, bitirmek istemeyişlik midir? ne olursa olsun aşkın bende kalır misali...
şiirimiz hakkında bazı rivayetler vardır ancak en sahih olanını sizlerle paylaşmak isterim.
rivayete göre atsız kabataş lisesi'nde yardımcı öğretmenlik yaptığım yıllarda bu şiiri kaleme almış. gayet sakin kendi halinde hiç kimseyle uğraşmayan kimin ne yaptığı umurunda olmayan bir insandır. etrafında ne olur ne biter haberi bile olmaz. yeni bir öğretmen atanacağı haberi gelir ama kim olduğu belli değildir her zaman olduğu gibi yine atsız için herhangi bir şey ifade etmez. ta ki yemyeşil gözleriyle içeriye giren hanımefendi gelene kadar. ışte tam o sırada yemyeşil gözlerine vurulur atsız. o an bir habercidir kafanı kaldır der. ıçinde tuhaf bir şeyler yaşayan atsız duygu patlaması yaşar. gözleriyle görüp kalbinde yaşadığı bu hisleri dile getiremez. yazabileceği en güzel hisleriyle yazmaya başlar ve bir gün sadece o hanımefendinin öğretmenler odasında olduğu zaman dolabına bırakır.
bir sonraki gün bir cevap gelmez herhalde görmemiştir der. 2. gün olmuştur ama benim olduğunu anlamamıştır der. 3. gün gerçekten de benim olduğumu anlamamışlar. sonra dolabını açar ve dolabında aynı zarf içerisinde kendi mektubunu görür.
hem şiirinin okunduğu düşüncesi ile mutlu olur hem de bir cevap gelmediği için paramparça...
nihal atsız öyle güzel yazmıştır ki hislerini lakin karşılığında bir cevap alamamıştır.
" vur şanlı silahınla gönül mülkü düzelsin.
sen öldürüyorken de vururken de güzelsin..."
bu nasıl bir ezilmişlik nasıl bir muzdaripliktir. aşk neler hissettirirdi insanı nasıl koyardı çıkmaza?
mektup geri gelir şiirinin ismi de "geri gelen mektup" kalır.
tuhaf bir şekilde ben hep sorarım kendime. aşk acısı çekip şiir yazan da, aşkını dile getiremeyip besteleyen de, bunu resmeden de hepsi benim gözümde büyük aşıklardır. kafamdaki soru ise böyle güzel seven kişiler neden en güzel şekilde sevilmedi ki?
ya da sevildiler de orayı mı kaleme almadılar. neden en güzel şiirler acı dolu şiirlerdir diye sorarım bazen. ucunda bir umut olduğu için mi, yoksa maşukun ufacık bir tebessümünde dünyaları aradığımız için mi?
velhasıl kelam şairimiz aşkını en güzel kelimelerle dile getirmiştir ancak karşılığı yoktur.
"her şey silinip kayboluyorken nazarımdan
yalnız o yeşil gözlerinin nuru görünse..."
bir çift yeşil gözü görmeyi her şeye yeğ tutan şairimizi saygı ve selamla anıyoruz.
açıp dinlemek isterseniz diye aşağıya bırakıyorum.
gülnur kaya da kendi yorumuyla şiiri çok güzel seslendirmiştir.
şiiri de bırakmış olayım*
ruhun mu ateş, yoksa o gözler mi alevden?
bilmem bu yanardağ ne biçim korla tutuştu?
pervane olan kendini gizler mi hiç alevden?
sen istedin ondan bu gönül zorla tutuştu.
gün, senden ışık alsa da bir renge bürünse;
ay, secde edip çehrene, yerlerde sürünse;
her şey silinip kayboluyorken nazarımdan,
yalnız o yeşil gözlerinin nuru görünse…
ey sen ki kül ettin beni onmaz yakışınla,
ey sen ki gönüller tutuşur her bakışınla!
hançer gibi keskin ve çiçekler gibi ince
çehren bana uğrunda ölüm hazzı verince
gönlümdeki azgın devi rüzgarlara attım;
gözlerle günah işlemenin zevkini tattım.
gözler ki birer parçasıdır sende ilahın,
gözler ki senin en katı zulmün ve silahın,
vur şanlı silahınla gönül mülkü düzelsin;
sen öldürüyorken de vururken de güzelsin!
bir başka füsun fışkırıyor sanki yüzünden,
bir yüz ki yapılmış dişi kaplanla hüzünden…
hasret sana ey yirmi yılın taze baharı,
vaslınla da dinmez yine bağrımdaki ağrı.
dinmez! gönülün, tapmanın, aşkın sesidir bu!
dinmez! ebedi özleyişin bestesidir bu!
hasret çekerek uğruna ölmek de kolaydı,
görmek seni ukbadan eğer mümkün olaydı.
dünyayı boğup mahşere döndürse denizler,
tek bendeki volkanları söndürse denizler!
hala yaşıyor gizlenerek ruhuma ‘kaabil’
imkanı bulunsaydı bütün ömre mukabil
sırretmeye elden seni bir perde olurdum.
toprak gibi her çiğnediğin yerde olurdum.
mehtaplı yüzün tanrı’yı kıskandırıyordur.
en hisli şiirden de örülmez bu güzellik.
yaklaşması güç, senden uzaklaşması zordur;
kalbin işidir, gözle görülmez bu güzellik
en güzel şiirlerin hep ardında bir hikaye bırakan şiirler olduğuna inanırım ben tıpkı bu şiirde olduğu gibi. çaresizlik midir, bitirmek istemeyişlik midir? ne olursa olsun aşkın bende kalır misali...
şiirimiz hakkında bazı rivayetler vardır ancak en sahih olanını sizlerle paylaşmak isterim.
rivayete göre atsız kabataş lisesi'nde yardımcı öğretmenlik yaptığım yıllarda bu şiiri kaleme almış. gayet sakin kendi halinde hiç kimseyle uğraşmayan kimin ne yaptığı umurunda olmayan bir insandır. etrafında ne olur ne biter haberi bile olmaz. yeni bir öğretmen atanacağı haberi gelir ama kim olduğu belli değildir her zaman olduğu gibi yine atsız için herhangi bir şey ifade etmez. ta ki yemyeşil gözleriyle içeriye giren hanımefendi gelene kadar. ışte tam o sırada yemyeşil gözlerine vurulur atsız. o an bir habercidir kafanı kaldır der. ıçinde tuhaf bir şeyler yaşayan atsız duygu patlaması yaşar. gözleriyle görüp kalbinde yaşadığı bu hisleri dile getiremez. yazabileceği en güzel hisleriyle yazmaya başlar ve bir gün sadece o hanımefendinin öğretmenler odasında olduğu zaman dolabına bırakır.
bir sonraki gün bir cevap gelmez herhalde görmemiştir der. 2. gün olmuştur ama benim olduğunu anlamamıştır der. 3. gün gerçekten de benim olduğumu anlamamışlar. sonra dolabını açar ve dolabında aynı zarf içerisinde kendi mektubunu görür.
hem şiirinin okunduğu düşüncesi ile mutlu olur hem de bir cevap gelmediği için paramparça...
nihal atsız öyle güzel yazmıştır ki hislerini lakin karşılığında bir cevap alamamıştır.
" vur şanlı silahınla gönül mülkü düzelsin.
sen öldürüyorken de vururken de güzelsin..."
bu nasıl bir ezilmişlik nasıl bir muzdaripliktir. aşk neler hissettirirdi insanı nasıl koyardı çıkmaza?
mektup geri gelir şiirinin ismi de "geri gelen mektup" kalır.
tuhaf bir şekilde ben hep sorarım kendime. aşk acısı çekip şiir yazan da, aşkını dile getiremeyip besteleyen de, bunu resmeden de hepsi benim gözümde büyük aşıklardır. kafamdaki soru ise böyle güzel seven kişiler neden en güzel şekilde sevilmedi ki?
ya da sevildiler de orayı mı kaleme almadılar. neden en güzel şiirler acı dolu şiirlerdir diye sorarım bazen. ucunda bir umut olduğu için mi, yoksa maşukun ufacık bir tebessümünde dünyaları aradığımız için mi?
velhasıl kelam şairimiz aşkını en güzel kelimelerle dile getirmiştir ancak karşılığı yoktur.
"her şey silinip kayboluyorken nazarımdan
yalnız o yeşil gözlerinin nuru görünse..."
bir çift yeşil gözü görmeyi her şeye yeğ tutan şairimizi saygı ve selamla anıyoruz.
açıp dinlemek isterseniz diye aşağıya bırakıyorum.
gülnur kaya da kendi yorumuyla şiiri çok güzel seslendirmiştir.
şiiri de bırakmış olayım*
ruhun mu ateş, yoksa o gözler mi alevden?
bilmem bu yanardağ ne biçim korla tutuştu?
pervane olan kendini gizler mi hiç alevden?
sen istedin ondan bu gönül zorla tutuştu.
gün, senden ışık alsa da bir renge bürünse;
ay, secde edip çehrene, yerlerde sürünse;
her şey silinip kayboluyorken nazarımdan,
yalnız o yeşil gözlerinin nuru görünse…
ey sen ki kül ettin beni onmaz yakışınla,
ey sen ki gönüller tutuşur her bakışınla!
hançer gibi keskin ve çiçekler gibi ince
çehren bana uğrunda ölüm hazzı verince
gönlümdeki azgın devi rüzgarlara attım;
gözlerle günah işlemenin zevkini tattım.
gözler ki birer parçasıdır sende ilahın,
gözler ki senin en katı zulmün ve silahın,
vur şanlı silahınla gönül mülkü düzelsin;
sen öldürüyorken de vururken de güzelsin!
bir başka füsun fışkırıyor sanki yüzünden,
bir yüz ki yapılmış dişi kaplanla hüzünden…
hasret sana ey yirmi yılın taze baharı,
vaslınla da dinmez yine bağrımdaki ağrı.
dinmez! gönülün, tapmanın, aşkın sesidir bu!
dinmez! ebedi özleyişin bestesidir bu!
hasret çekerek uğruna ölmek de kolaydı,
görmek seni ukbadan eğer mümkün olaydı.
dünyayı boğup mahşere döndürse denizler,
tek bendeki volkanları söndürse denizler!
hala yaşıyor gizlenerek ruhuma ‘kaabil’
imkanı bulunsaydı bütün ömre mukabil
sırretmeye elden seni bir perde olurdum.
toprak gibi her çiğnediğin yerde olurdum.
mehtaplı yüzün tanrı’yı kıskandırıyordur.
en hisli şiirden de örülmez bu güzellik.
yaklaşması güç, senden uzaklaşması zordur;
kalbin işidir, gözle görülmez bu güzellik
devamını gör...
22.
atsız ata'nın en muhteşem ve ünlü eserlerinden birisidir. bir daha hiçbir şiir aşkı bu kadar güzel anlatmayacaktır.
"vur şanlı silahınla gönül mülkü düzelsin;
sen öldürüyorken de, vururken de güzelsin!" hüseyin nihal atsız
"vur şanlı silahınla gönül mülkü düzelsin;
sen öldürüyorken de, vururken de güzelsin!" hüseyin nihal atsız
devamını gör...
23.
"mektüp yazmak hayaletlerin önünde soyunmak demektir. ki onlarda aç kurtlar gibi bunu bekler zaten. yazıya dökülen öpücükler yerlerine ulaşmaz,hayaletler yolda içip bitirir onları."*
devamını gör...
24.
"1mektüp yazmak hayaletlerin önünde soyunmak demektir. ki onlarda aç kurtlar gibi bunu bekler zaten. yazıya dökülen öpücükler yerlerine ulaşmaz,hayaletler yolda içip bitirir onları."*
devamını gör...
25.
devamını gör...
26.
27.
atsız'ın muhteşem şiiridir. bayılırım.
devamını gör...
28.
#1479830*
türk edebiyatında genelde yaşanan bir olayın eserlere ilham olduğuna rastlarız…
livaneli’nin serenad’ı mesela…
sabahattin ali’nin çakıcı’nın ilk kurşunu mesela…
saymakla bitmez…
ama bu şiirde görülen tam tersi bir durumdur.
şiir yazıldıktan sonra kendi hikayesini yaratmıştır…
bana göre hala, türk edebiyatı’nda yazılmış en güzel aşk şiiridir.
türk edebiyatında genelde yaşanan bir olayın eserlere ilham olduğuna rastlarız…
livaneli’nin serenad’ı mesela…
sabahattin ali’nin çakıcı’nın ilk kurşunu mesela…
saymakla bitmez…
ama bu şiirde görülen tam tersi bir durumdur.
şiir yazıldıktan sonra kendi hikayesini yaratmıştır…
bana göre hala, türk edebiyatı’nda yazılmış en güzel aşk şiiridir.
devamını gör...
29.
vur şanlı silahınla gönül mülkü düzelsin, sen öldürüyorken de, vururken de güzelsin
devamını gör...
30.
gülnur kaya’nın sesinden defalarca dinlediğim parça.
esasen şiirdir. bu şiir, atsız’ın edebi üslubunun güçlü bir örneği olup, milli duyguları, hasreti ve derin bir özlemi dile getirir. şiir, aynı zamanda aşkın karşılıksız kalmasının getirdiği acıyı ve hayal kırıklığını da işler.
şiirin ana teması, sevdiği kişiye yazdığı bir mektubun geri dönmesi üzerinden yaşanan duygusal kırılmadır. bu olay, bir ayrılığın veya ulaşılmaz bir sevdanın sembolü olarak kullanılır. mektubun geri dönmesi, sevilen kişinin artık olmadığı ya da iletişim kurmak istemediği şeklinde yorumlanabilir. şair, bu olay üzerinden hüzün ve derin bir yalnızlık duygusunu dile getirir.
atsız’ın bu şiiri, sade bir dille yazılmıştır, ancak içerdiği anlam yoğunluğu ve samimiyeti okuyucuyu derinden etkiler. milli hassasiyetleriyle tanınan atsız, bu şiirinde bireysel bir duygu dünyasına odaklanmış ve evrensel bir insanlık hâli olan özlem ve kırgınlığı anlatmıştır. şiirdeki melankoli, aynı zamanda türk milletinin tarih boyunca yaşadığı kayıpların ve hasretin bir yansıması olarak da okunabilir.
şiiri okuyan herkes, kişisel bir kayıpla ya da karşılıksız bir sevda ile özdeşlik kurabilir.
esasen şiirdir. bu şiir, atsız’ın edebi üslubunun güçlü bir örneği olup, milli duyguları, hasreti ve derin bir özlemi dile getirir. şiir, aynı zamanda aşkın karşılıksız kalmasının getirdiği acıyı ve hayal kırıklığını da işler.
şiirin ana teması, sevdiği kişiye yazdığı bir mektubun geri dönmesi üzerinden yaşanan duygusal kırılmadır. bu olay, bir ayrılığın veya ulaşılmaz bir sevdanın sembolü olarak kullanılır. mektubun geri dönmesi, sevilen kişinin artık olmadığı ya da iletişim kurmak istemediği şeklinde yorumlanabilir. şair, bu olay üzerinden hüzün ve derin bir yalnızlık duygusunu dile getirir.
atsız’ın bu şiiri, sade bir dille yazılmıştır, ancak içerdiği anlam yoğunluğu ve samimiyeti okuyucuyu derinden etkiler. milli hassasiyetleriyle tanınan atsız, bu şiirinde bireysel bir duygu dünyasına odaklanmış ve evrensel bir insanlık hâli olan özlem ve kırgınlığı anlatmıştır. şiirdeki melankoli, aynı zamanda türk milletinin tarih boyunca yaşadığı kayıpların ve hasretin bir yansıması olarak da okunabilir.
şiiri okuyan herkes, kişisel bir kayıpla ya da karşılıksız bir sevda ile özdeşlik kurabilir.
devamını gör...
31.
adsız hocamızın zannedersem evli iken, aynı okulda çalıştığı bekar bir hanımefendiye ilgi duyması, kadının da bu aşka doğal olarak karşılık vermemesi neticesinde yazılmış bir şiirdir. yani eskiden namus ve şeref diye bir mefhum vardı. evli erkekle ilişkiye girmek, hiç bir aile terbiyesi almış kadın için düşünülemezdi. yine de atsız baba'nın tipten yana fukara ve tek maaşlı bir memur oluşunu da göz önüne alırsak neyine güvenerek bu attraksiyona girdiği merak konusudur. hanımefendinin '' yatır beni kıllı göğsüne nihalim'' diyeceğini mi umut etmişti ?
devamını gör...
32.
33.
yeşil gözlü sevgiliye söylenen milliyetçi kaygıları olan adam şiiri. ülkücü camiayla yeşil gözlü kadınlar arasında köprü kuran lirik unsur. ben seni davamğ gadar seviyomğ’dan ötesi dimağda yokken olmazları olduran şey.
devamını gör...
34.
seslendirdiğim buradan dinleyebileceğiniz şiirlerden bir şiirdir.
devamını gör...
35.
ruhun mu ateş yoksa o gözler mi alevdiii
devamını gör...
36.
"her şey silinip kayboluyorken nazarımdan,
yalnız o yeşil gözlerinin nuru görünse..." diyebileceğim yeşil gözlü, ahlaklı, merhametli, beni bebeği gibi seven biri rabbim...
yalnız o yeşil gözlerinin nuru görünse..." diyebileceğim yeşil gözlü, ahlaklı, merhametli, beni bebeği gibi seven biri rabbim...
devamını gör...
37.
bu şiirin bende çok kötü bir anısı olduğu için dinleyemem ama ağzına yüreğine sağlık.
devamını gör...
38.
atatürk ve kurtuluş savaşının tüm komutanlarına utanmazca hakaret ve iftiralarını hatırat diye yazıp, ingiliz istihbaratına teslim etmiş, ingiliz korumasına alınmış bir istihbarat elemanı, eşcinsel bir müptezel ve tescilli bir akıl hastası rıza nur'un, manevi evlat seçtiği türkçü! nihal atsız..! (hatıratı! ingilizler bile ciddiye almamış, araplarca finans olunan, fesli bir başka maşa olan ingiliz hayranı bir ajan müptezelce günümüze kadar kıt akıllılara pazarlanmıştır.)
türk ulusal kurtuluş savaşına "keşke yunan kazansaydı" diyebilen bir ingiliz hayranı, ne kadar türkçü olabilirse,onun medet umduğu atatürk ve türklük düşmanı eşcinsel rıza nur'un manevi evlat seçmeye değer bulduğu atsız'da o kadar türkçü ve atatürkçü olabilir.
tarih bilginizi doğru ve gerçek kaynaklarla sınayın, işin ağdalı hamaset ve edebiyatı hangi ayıpları gizliyor ancak o zaman anlayabilirsiniz..
çünkü bir başka edebiyatçı da:
"ayinesi iştir kişinin lafa bakılmaz." demiştir..
türk ulusal kurtuluş savaşına "keşke yunan kazansaydı" diyebilen bir ingiliz hayranı, ne kadar türkçü olabilirse,onun medet umduğu atatürk ve türklük düşmanı eşcinsel rıza nur'un manevi evlat seçmeye değer bulduğu atsız'da o kadar türkçü ve atatürkçü olabilir.
tarih bilginizi doğru ve gerçek kaynaklarla sınayın, işin ağdalı hamaset ve edebiyatı hangi ayıpları gizliyor ancak o zaman anlayabilirsiniz..
çünkü bir başka edebiyatçı da:
"ayinesi iştir kişinin lafa bakılmaz." demiştir..
devamını gör...
39.
iadeli taahhütlüdür.
devamını gör...